Bu büyük afet, bu büyük acı, büyük iyiliğe mi gebe acaba? (*)

0
413

Vildan Sevil

Beyin garip bir organ. Müthiş çalışkan. İlerlemiş yaşınızda belleğinizdeki hasarın farkına varsanız da onun sürekli çalıştığının da farkındasınız aynı anda. Beyin mola vermeden oradan oraya sıçrıyor, çağrışımlar üretiyor, portreler manzaralar, mekanlar çiziyor, dans ediyor, koşuyor, duyguları alabora ediyor, öldürüyor, diriltiyor. İnanılmaz hünerleri var beynimizin.

Günlerdir, acı, utanç içinde, büyük afetin getirdiği korkuyu, açlığı, uykusuzluğu, üşümeyi, neredeyse ölüme yaklaşırcasına bölgedekilerle ama ille de çocuklar ve gençlerle birlikte TV, telefon, PC konforunda yaşıyor ya da o boyutta yaşadığınızı sanıyorsunuz. Enkazdan çıkartılan birini görünce anında kimyanız değişiyor, yaşama dürtünüzü itiveriyor, birkaç bisküvi yiyebiliyor ya da biraz çorba içebiliyorsunuz. Üstelik yaşamınızın ayrılmaz parçası politik düşünceler, yorumlar, sorular eşliğinde.

Bu korkunç olay, yıllarca içinde yaşadığımız politik afetin, toplumdaki ekonomik, sosyo-kültürel, ahlaki, düşünsel inanılmaz geri gidişin yarattığı umutsuzluğumuzu dönüştürüyor sanki. Böyle olaylarda, nereye gittiğini anlamadığımız, yok olduğunu sandığımız değerler, iyicil duygu ve düşünceler aniden fışkırıyor, kötülüğün karşısında duvar örüveriyor sanki. İyiliğin zafere doğru koştuğunu düşünüyor, hissediyorsunuz, toprak altında bekleyen umut tohumları ince ince yeşeriyor birdenbire.

Yardım toplama merkezlerinin binlerce kişiyle fabrikalardaki gibi bant usulü çalışmalarını izliyorsunuz. Her meslekten, eğitimli eğitimsiz gönüllülerin, habercilerin zahmet edilip açılmamış karlı yolları, dağları tepeleri aşıp o koşullara karşın acılı, tehlikeli bölgeye koşmaları… Sosyal medyanın baskın biçimde iyiliğe kilitlenmesi… Ayni, nakdi yardımların akması…

Yaşamın içinde kötülük de var gücüyle direniyor elbette. Becerisizlikleriyle, ihmalleriyle, sinsilikleri ve engellemeleriyle, ekonomik-politik gücünün tümüyle… Acımasızlığı, vicdansızlığı, vurdumduymazlığı, yalanları, şatafatı, yüzsüzlüğü, utanmazlığı, övünmeleriyle… Hırsızları hırsızlıkları, ürettiği yağmacı ve yağmalarıyla ve de korkularıyla hız kesmiyor elbette…

Örtülü büyük bir savaş gün yüzüne çıkıyor. Küresel kötücül sistemle iyicil başka bir sistem arasında bir savaş.

İyilikle kötülük arasında.

İyilerle kötüler arasında.

Büyük bir savaşı yaşıyoruz aslında.

Acılarla, yaralarla, ölerek, dirilerek.

Daha da yeşersin umutlarımız.

Daha iyi bir sisteme, iyiliğin, iyilerin zaferine gebeyiz sanki.

09.02.2023

(*) Yazı Vildan Sevil’in sosyal medya hesabından alınmıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.