Candan Badem: Ekim Devrimi bize ilham kaynağı olmaya devam ediyor

0
2223

Ekim Devrimi’nin 100 yılı nedeniyle Marksist tarihçi Doç. Dr. Candan Badem ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi yayınlıyoruz:Candan Badem (3)

ODAK: Ekim Devrimi’nin 100. yılı içerisindeyiz. 20. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olarak kabul gören Bolşevik Devrimi’ni bugün önemli kılan sebepler nelerdir?

Candan Badem: Ekim Devrimi’ni bugün önemli kılan en önemli sebep kapitalizmin insanlığa refah, eşitlik, özgürlük ve barış getirmeyeceğinin ve çözümün sosyalizmde olduğu gerçeğinin bugün de değişmemiş olmasıdır. 1991’de SSCB’nin yıkılmasının ardından dünya yeni bir orta çağa girmiştir. Tüm dünyada gerici, dinci, bilim dışı, aydınlanma düşmanı eğilimler artmıştır. İslamcı terör orta çağdan beri görülmemiş vahşet sahnelerini yeniden yaşatmıştır insanlığa.

ODAK: Sovyetlerin yıkılışının ardından birtakım çevreler dünyanın sonunun geldiğini ima ederek kapitalizmin nihai evre olduğunu öne sürmüştü. 2017 yılında bu tür iddiaları nasıl değerlendirmek gerekir?

Candan Badem: SSCB’nin yıkılışının ardından liberal ideologlar bir süre zafer sarhoşluğu yaşadılar, “tarihin sonu” diye iddialı tezler ortaya attılar. Ancak tarihin rüzgarı kısa sürede bu yanılsamaları süpürüp attı. Bugün baktığımızda kapitalizmin yani piyasa ekonomisi denen şeyin halklara eşitsizlik, yıkım, sefalet ve savaşlardan başka bir şey veremediği belli olmuştur. Kapitalizmin periyodik krizleri devam etmiş, Marx’ın analizinin doğru olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Sermayenin emekçilerin haklarına saldırısı yeni bir boyut kazanmış, kapitalist ve emperyalist tekeller güvencesiz çalışmayı 21. yüzyılda yeni çalışma normu olarak insanlığa dayatmıştır. Proletaryanın önemli bir kısmı “prekarya” olmuştur. SSCB’nin emperyalizm gibi sömürgeleri olmadığı halde, tüm dünya kapitalizminin ablukası altında yaşadığı halde ve Avrupa’nın neredeyse tüm sınai ve askeri gücünü temsil eden Nazi faşizminin ordularına karşı ölüm kalım savaşında 27 milyon insan ve devasa maddi kayıplar vermiş olmasına rağmen, herkese iş ve gelecek güvencesi veren, herkesin tüm temel ihtiyaçlarını neredeyse bedava karşılayan bir düzenin olabileceğini fiilen göstermiştir. SSCB’yi yıkan da halk değil kapitalizme kayan elitler olmuştur. Sovyet sosyalizminin kazanımlarından bugün bile, tüm dünyada komünizme düşman olanlar bile, yararlanmaya devam etmektedirler. Örneğin bugün her ülkede bir sağlık bakanlığı varsa ve en liberal ülkelerde bile bazı sağlık hizmetleri kısmen de olsa sübvanse ediliyorsa bunun sebebi Lenin’in Bolşevik hükümetidir. Bolşevikler Temmuz 1918’de dünyanın ilk sağlık bakanlığını kurmuşlar ve bedava sağlık hizmetleri vermeye başlamışlardır. Bunun üzerine kapitalist dünya da sağlık alanında bazı kamu harcamaları yapmaya mecbur olmuştur.

ODAK: Ekim Devrimi, birçokları için proletarya diktatörlüğü ve Leninist Parti görüşünün Sovyetlerden gelen taban inisiyatifi sayesinde vücut bulduğu bir tarihsel dönemeç olarak görülüyor. Bugünden bakıldığında Leninist parti anlayışı, proletarya diktatörlüğü fikri ve sınıf öncülüğü gibi meseleler hakkında neler söylemek istersiniz?

Candan Badem: Leninist öncü parti teorisi bence hala geçerlidir. Proletaryanın kapsamı üzerinde bir tartışmaya girmeden, proletarya diktatörlüğünün emekçi çoğunluğun azgın kapitalist azınlık üzerindeki diktatörlüğü olarak tanımlayabiliriz. Biz Marksistler burjuva demokrasisinin burjuvazinin sınıf diktatörlüğü olduğunu biliriz ve bunu aşmanın tek yolunun proletarya diktatörlüğü olduğunu da açıkça söyleriz. Burjuvazi kendi iktidarına en ufak tehditte kendi kanunlarını çok rahatça çiğneyebilmektedir. Kapitalizmde sermayenin çıkarları tüm emekçilerin hayatından ve ülkenin doğasından, geleceğinden daha önemlidir. Bunu aşmanın tek yolu merkezi planlı ve kamucu bir ekonomiye dayalı, emekçi denetiminde bir sosyalizmdir. Ancak Sovyet deneyinde olan her şeyi şablon olarak almak da yanlıştır. Örneğin Sovyet deneyinde Bolşevikler dışındaki en devrimci partiler bile bir süre sonra Sovyet iktidarı ile fiilen çatışmış ve sonunda tek parti devleti oluşmuştur. Bu durum fiili bir durumdur her yerde böyle olmak zorunda değildir. Birden fazla komünist partisi pekala olabilir.

ODAK: Ekim Devrimi, birçoğumuz tarafından Lenin’in önderliğinin ve Marksist teoriye yaptığı somutlamaların tescillendiği bir tarihsel gelişme olarak değerlendiriliyor. Devrimin 100. Yılında Lenin’i saygın kılan özellikler sizce neler olabilir? Genel olarak toplumda örnek insan diye ifade ettiğimiz bir devrimciyi siz nasıl tarif edebilirsiniz?

Candan Badem: Lenin Marksizmi iktisat tarihinin bir dipnotu olmaktan kurtarmış büyük bir devrimcidir. Marx ve Engels’in teorisinde açık bulunan örgüt ve emperyalizm teorisini tamamlamıştır. Rus şovenizmine prim vermemiştir. Ulusal sorunda gönüllü birlikteliği vurgulamış, ulusal özerklikler konusunda bazen aşırı özgürlükçü bir tavrı almıştır. Rusya’da aristokrasiye yakın imtiyazlı sınıfa mensup bir aileden geldiği halde bütün hayatını emekçi sınıfın refahına adamış örnek bir devrimcidir. Parti içindeki tartışmalarda farklı düşünenlere karşı bürokratik yaptırım uygulamamıştır, kimseye kişisel kin gütmemiştir. Her insan gibi onun da taktik ve siyasi yanlışları olabilir ancak etik ve ilkesel olarak savunamayacağımız hiçbir davranışı yoktur.

ODAK: Son olarak Bolşevik Devrimi’nin tarihsel ve politik gelişmelerin ışığında Türkiye’deki güncel mücadeleye olumlu veya varsa olumsuz etkilerini nasıl özetlersiniz?

Candan Badem: Ekim Devrimi bize ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Güncel mücadelemizde öncü partinin gereğini yakıcı olarak hissediyoruz. Bolşevik devrimi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da çok önemli bir rol oynamıştır. Sermaye partileri her ne kadar unutturmaya çalışsa da bağımsızlık savaşında TBMM hükümetine diplomatik, askeri ve maddi destek sunan tek devlet Sovyet Rusya olmuştur. Böylece bütün bir 19. yüzyıl boyunca yerleşen Moskof düşmanı imgesi biraz değişmiştir. 1878’de Rusya’nın eline geçmiş olan Artvin, Ardahan ve Kars illeri ile daha 18. yüzyılda İran’a terk edilmiş sonra da Rusya’nın eline geçmiş olan Iğdır ili toprakları Ekim Devrimi sayesinde Türkiye’ye verilmiştir. Ayrıca bütün bu desteğe rağmen bu ilişkiden Bolşeviklerden çok Kemalistlerin karlı çıktığı da ortadadır. Avrupa’da beklenen sosyalist devrim gerçekleşmeyince emperyalist abluka altında kalan, iç savaşta Beyaz ordularla boğuşan Bolşevikler güney sınırında TBMM’nin İtilaf güçleri ile olan çelişkisinden yararlanmak istemiştir. Ancak Kemalistler Bolşevikleri denge unsuru olarak kullanmış ve sonunda emperyalist Batı ile uzlaşmıştır. Lozan’da TBMM delegasyonu Sovyet Rusya’dan uzak durmuştur. Türk milli burjuvazisi içerde Bolşeviklerden ilham alan bütün hareketleri ezmiştir. Kürtleri de zorla asimile etme yoluna gitmiştir. Bence başta Lenin, Trotsky ve Stalin olmak üzere Bolşevik önderliği örneğin TKP kurucuları Mustafa Suphi ve yoldaşlarının Trabzon’da öldürülmesini sineye çekmekle büyük bir hata yapmışlardır.

ODAK: Teşekkür ederiz.


Candan Badem kimdir? 1970 Ardahan, Hanak doğumlu. Lisans öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünde tamamladıktan sonra, Birmingham Üniversitesi’nde “Rusya ve Doğu Avrupa çalışmaları” yüksek lisansı yaptı. Çeşitli özel şirketlerde çalıştı. 2007’de, “Osmanlılar ve Kırım Savaşı (1853-1856)” konulu teziyle Sabancı Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Tunceli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi iken AKP’nin ilerici-devrimci akademisyenlere dönük KHK komplolarının hedefi olarak görevinden ihraç edildi. Tarihçi İlber Ortaylı’nın Azerilere ve Stalin’e dönük saldırılarına verdiği cevap ile adından söz ettirdi. On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı Tarihi, Osmanlı – Rus ilişkileri, SSCB tarihi, Kafkasya ve Orta Asya alan araştırmaları üzerinde çalışıyor. Makaleleri çeşitli kitap ve dergilerde yayımlandı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.