Devrimci sanatçı Yılmaz Güney ölümünün 38. yılında mezarı başında anıldı

0
1058

Paris’teki devrimci, demokratik kurum ve dergi çevrelerinin çağrısıyla yapılan anma etkinliği saygı duruşu ile başladı. Yılmaz Güney’in devrimci sanatı ve mücadelesi üzerine yapılan konuşmanın ardından okunan şiirler ve türküler ile etkinlik sona erdi. Aşağıda Yılmaz Güney için Père Lachaise mezarlığındaki anma etkinliğinde okuanan açıklamayı paylaşıyoruz.

Devrimci Kültür Emekçisi Yılmaz Güney’in Bizlere Bıraktığı Mirası Yarınlara Taşıyacağız!

Değerli Dostlar;

38. ölümsüzlük yıldönümünde bir kez daha Yılmaz Güney, bizleri mezarı başında ağırlıyor. Her yıl burada Yılmaz Güney için buluşuyoruz. Toplumsal mücadeleye, bu mücadelenin özellikle kültür-sanat alanına oldukça değerli katkılar sunmuş biri için çok daha fazlasını yapmamız gerektiği de açıktır.

Yılmaz Güney neden değerlidir? Ondan çok daha fazla tanınır olan, çok daha geniş bir şekilde medyada kendine yer bulabilen sanatçılardan, daha fazla sahiplenilmesinin sırrı nedir? Elbetteki ilk akla gelen olgu, Yılmaz Güney’in devrimci mücadele ile kurduğu organik bağdır. Sanatını, sömürülen sınıfların ve ezilen ulus ve inançların kurtuluş mücadelesinde bir silah olarak tereddüt etmeden icra etmesidir. İşçi, köylü ve emekçi yığınların toplumsal sorunlarını, bu toplumsal sorunları kökten çözme iddiası ile yürütülen devrimci mücadeleyi üretimde bulunduğu her alanda işlemiştir. Kaba ve sloganvari sanat anlayışından sıyrılarak, devrimci sanatın estetik kalitesini yükseltmiştir. Sadece bir sanat emekçisi olmakla yetinmemiş politik bir özne olarak da rolünü oynamıştır. Sınıf atlama imkanlarına sahip olmasına rağmen; “Esaret bağlarında gül olmaktansa, özgürlük dağlarında diken olurum” diyerek seçimini ezilen ve sömürülen kitlelerden yana yapmış, insanlığın özgürleşmesi mücadelesine katkı sunmuştur. Devrimci olmayı ve devrimcilerle dayanışmayı genel bir davranış haline getirmiştir. Mahir Çayan ve yoldaşlarını tüm riskleri alarak evinde saklamış, 12 Eylül faşizminin işkencede katlettiği Süleyman Cihan için binlerce afiş bastırıp astırmıştır. Yılmaz Güney’i bu kadar değerli kılan, devrimci değerlere ve mücadeleye sahip çıkmasıdır.

“Umudumuzun bittiği yerde inadımız başlar” öğüdünü, parolamız kabul ediyoruz. Bize asla ve asla yılmamayı, düşsek bile ayağa kalkıp mücadele etmeyi görev olarak hatırlatması bugün çok daha geçerlidir. Faşist Türk hakim sınıflar devletinin, karanlık sultası altında açlık ve yoksullukla hayatları zehir edilen işçi ve emekçilerle buluşmak ve bir fırtına estirmek Yılmaz Güney’in düşleri arasındaydı. Mazlum Kürt ulusu üzerinde estirilen milli zulmün son bulması Yılmaz Güney’in düşleri arasındaydı. İnançları baskı altında tutulan kesimlerin özgürleşmesi Yılmaz Güney’in düşleri arasındaydı. Devrimci sanatın, yeni bir dünya ve yeni bir insan inşasında etkili ve güçlü bir mevziye dönüştürülmesi elbette ki hem düşü hemde en iyi bildiği işiydi.

Burada Yılmaz Güney’i anarken elbette onun bıraktığı miras ışığında politik tutumumuzu tarihe not düşmek isteriz. Türk devletinin siyasal sözcüsü olan AKP-MHP iktidarı tüm ülkeyi ve bölgeyi adeta yangın yerine çevirmiştir. Ekonomik ve sosyal çöküntü toplumsal yozlaşmanın önünü açmış, ülkemiz adeta bir irin yuvasına dönmüştür. Yolsuzluk, yoksulluk, faşist saldırganlık ve hak gaspları işçi ve emekçilerin sırtına her geçen gün çok daha ağır inen bir sopaya dönüşmüştür. Gerek ülke içinde gerekse de sınır ötesinde Kürt ulusunun kazanımlarına dönük saldırılar artarak devam etmektedir. Gerilla güçlerine dönük askeri operasyonlarla, Kürdün payına ölüm, gözyaşı ve kimliksizleşme reva görülmektedir. Alevilerin kendi inanç sistemleri reddedilmekte ve devletin kendi Alevisini yaratma çabası son dönemlerde daha bir göze batmaktadır. Erkek şoven değer yargılarıyla kadınlar daha da köleleştirilmeye çalışılıyor. Namus cinayetleri, taciz ve tecavüzler normalleştirilmek isteniyor. Devrimci tutsaklar üzerindeki ağır tecrit koşulları kalıcılaştırılmak isteniyor. Şüpheli intihar vakalarındaki artış, biyolojik imhanın ipuçlarını taşımaktadır. Daha fazla kâr için doğamız talan ediliyor. Genç ve çocuklar daha karanlık bir gelecekle tehdit altına alınıyor.

Bu gerici sistem ezilen ve sömürülen milyonlara, milyarlara asla umut olamaz. Olabilecek tek vasıfları cellat olmaktır. Boynumuzdaki yağlı urganla bize yaşayın diyenlere isyan etmek, devrim yapmak haktır diyoruz. Zulmün olduğu yerde isyan etmek meşrudur. Yasaları, ordu ve polis güçleri, mahkeme ve hapishaneleri bu meşru duruşu asla deviremeyecektir. Hep birlikte koparacağımız fırtına ile faşizmin körüklediği gericilik ateşini söndüreceğiz. Bu fırtınaya nefes olmuş başta Yılmaz Güney olmak üzere tüm değerlerimizi saygıyla anıyoruz.

Halkın Sanatçısı Halkın Savaşçısı Olan Yılmaz Güney Ölümsüzdür!

Bir-Kar, DHP, Öncü Partizan, ACTİT, Partizan, ADKM, ODAK, CDK-F, ADHK, PDD

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.