Sokaktaki insan tedirgin. O tedirginliğin altında, yaklaşan büyük mücadeleye psikolojik hazırlık yatıyor. Dinci karanlığın zemini alt üst oluyor. Gericiliğin başını çekenlerden Fetullah Gülen, diktatör ortağı tarafından kırmızı bültenle aranıyor. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığına memur ettiği diktatör ise Amerika’nın rakibi kampa, Avrasya İttifakı’na, sığınıyor. Dinciliğin başını çeken ABD ile AB birbirlerinden uzaklaşıyorlar. Türkiye’deki dinci karanlık artık ne kadar sürebilir?
Erdoğan Özbekistan seyahati dönüşü uçakta gazetecilerine “‘Varsa yoksa AB’ demeyin. Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içinde yer alması, çok rahat hareket etmesini sağlar. AB, Türkiye için hiçbir zaman hayırlı rüya görmedi” mesajları verdi.
Çoktan unutulmuştur ama Erdoğan yakın zamana kadar AB’nin gözdesiydi. AB yanlısı liberaller, “Erdoğan düşerse AB’ye hayatta katılamayız” diyorlardı. O, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin de eş başkanıydı.
Erdoğan’ın “Şanghay 5’lisi” dediği, ABD-AB Bloku’na karşı Rusya ve Çin’in başını çektiği Avrasya ittifakı’dır. Türkiye’de Erdoğan’dan önceki iktidar sahipleri “ABD’nin aşırı isteklerini biraz Avrasya İttifakı’na yanaşarak dengelesek nasıl olur?”, diye hafiften dile getirdikleri için ABD tarafından iktidardan kovulmuşlar, yerlerine koyu Amerikancı Erdoğan-Gülen ittifakı getirilmişti. Şimdi, Erdoğan efendileri tarafından istenmediği için, o kovulanlardan daha Avrasyacı kesildi.
Erdoğan-Gülen ittifakı, Müslümanların yaşadığı coğrafyada ABD emperyalizminin gücünü artırmak için tasarlanmış olan Ilımlı İslam modeliydi. Bu model parlatılsın diye uluslararası finans kuruluşları AKP iktidarına para pompaladılar.
Erdoğan-Gülen ittifakı Irak’a ve Libya’ya saldırılara var güçleriyle destek oldu. Suriye’ye saldırıların ise başını çekti. Mısır’a Müslüman Kardeşler rejimini getirilmesine yardımcı oldu.
“Dindar nesil”, “altın nesil” yetiştirme iddiasındaki Ilımlı İslam’ın açtığı yoldan Türkiye’ye hırsızlık ve ahlaksızlıkta kendinden öncekileri kat kat geride bırakan dinci bir dikta; Ortadoğu coğrafyasına ise savaş, yıkıntı, kitlesel ırza geçmeler ve akıl almaz vahşet geldi. İslam adına yapılan katliamlar Avrupa’ya kadar taştı. Hepsi Batı ürünüdür.
ABD’nin örgütlediği cephe bölünüyor. ABD dünyayı karıştırmak için Türkiye’nin başına Erdoğan-Gülen iktidarını getirmiş, AB’yi de kendi yanına almıştı. Baş düşmanları Putin Rusyası idi. Şimdi ABD Ortadoğu’dan çekilmeye ve Rusya ile işbirliğine hazırlanıyor. ABD tarafından Rusya’ya düşman edilmiş AB ise ortada bırakılıyor. Yani ABD ona da kazık attı. Yıkılan Arap ülkelerinden göçen mültecilerin bir kısmının AB ülkelerinin sırtına yıkılması da cabası oldu. ABD ve AB, yakın zamana kadar destekledikleri Erdoğan’dan kurtulmak için askeri darbe girişimine bile çanak tuttular. Girişimin başında ise eski ortak Gülen cemaati.
Ilımlı İslam modelinden kala kala Erdoğan diktası, Cemaat’in insanların yatak odalarına kamera yerleştirmekten tutun da darbe teşebbüsüne varıncaya kadar pislikleri, çocuk tecavüzlerinin kurumlaştırılması, IŞİD ve benzeri çeteler kaldı. Erdoğan iktidarda kalmak için Rusya cephesine yakınlaştıkça IŞİD ve El Nusra ile de bozuşacak.
Şimdi bir de ekonomik kriz geliyor Türkiye’ye. Erdoğan, halk hareketinin yaklaştığını hissediyor ve iktidarda kalmak için taraftarlarını silahlandırıyor. Türkçülüğü yanına çekerek kuvvet toplamak için HDP’ye ve Kürt hareketine saldırıyor. CHP ve Aleviler de saldırıların hedefinde.
Büyük kapışma yaklaşırken Kürt hareketi ile CHP de, sosyalistlerin yardımıyla, AKP faşizmine karşı direnişte birbirlerine yakınlaşıyorlar. Süreç devam ederse Türkiye’nin gördüğü en pis diktaya karşı muazzam bir direniş gücü ortaya çıkacaktır. O zaman badem bıyıklılar ve çember sakallılar bakalım neler yapacaklar.
ODAK
20.11.2016
