5 Haziran Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çevre Günü olarak kabul ediliyor.
Çevre Günü’nün bu yılki teması “ekosistem restorasyonu” yani tahrip edilmiş ve bozulmuş doğanın, koruyucu ve sürdürülebilir tedbirlerle yeniden kazanılmasını ifade ediyor.
Kapitalist sistemin restorasyon süreçlerinin sermayenin egemenliğine zarar getirmediğini, hatta onu kollamaya ve daha güçlendirmeye yol açtığını biliyoruz.
Ülkemizde “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkı” yalnızca anayasa maddesi olarak var. Öteden beri sorunlu olan ve toplum yararını gözetmeyen, korumayan bir çevre anlayışı özellikle AKP iktidarı döneminde tümden bir ihale ve rant hesaplarının yapıldığı bir anlayışa dönüştürüldü.
İşte bu anlayışla, kentsel dönüşüm projeleri, HES’ler, JES’ler, termik ve nükleer santraller, maden arama sahaları, turizm tesisleri, otoyollar, köprüler, kanallar, limanlar ve başkaca alanlar belli başlı sermaye şirketlerinin çıkarlarına sunulmuştur ve yağma devam etmektedir.
Ülkemizin ormanları, kıyıları, doğal gölleri, sulak alanları, tarım arazileri ve diğer doğal varlıklarımız sermayenin kâr hırsıyla gasp edilerek geri dönüştürülmez biçimde tahrip ve yok edilmektedir.
İktidar kamuya ait yağma ve talanın önünü açarak, sermaye şirketlerine devlet garantisi sunarak suç işlemiştir.
Doğa ve gelecekleri için haftalardır direnen İkizdere köylülerine iktidarın güvenlik güçleri şiddetle saldırmıştır.
İkizdere, Kirazlıyayla, Kaz dağları
Akkuyu, Gerze, Aliağa ve diğer yerellerde yaşanan mücadeleler ülkemiz ve geleceğimiz içindir.
Ülkemize ve geleceğimize sahip çıkalım.
