Dünya değişiyor biz de değişmeliyiz 

0
626

Geride bıraktığımız hafta dünya egemenleri arasındaki güçler ilişkisinin hızla  değişmeye devam ettiği görüldü. Rusya ile ittifak içindeki ve yükselen güç Çin, Suudi Arabistan ile İran’ı barıştırarak Ortadoğu’da durumu bambaşka yöne çevirmişti. Suudi Arabistan-İran görüşmesini Suudi-Arabistan- Suriye görüşmesi izleyeceği ortaya çıktı. Çekirdeğinde ABD-İngiltere ve İsrail ittifakının olduğu güçler Ortadoğu’da giderek yaygınlaşan mezhep savaşlarını kurgulamışlardı. Bu iki adım Ortadoğu’da kurgulanan hem mezhep savaşlarının hem de etnik savaşların en önemli sebeplerini ciddi şekilde zayıflatan önemdedir.

ABD-İngiltere kötülükler ittifakı yirmi yıl önce “kitle imha silahlarını yok etme” sahte gerekçesiyle BM Şartı’nı ve uluslararası hukuku ihlal ederek Irak’ı işgal etmişti. İşgal ile birlikte hem Irak hem de bölge yıllardır toparlanamayacağı bir kaosa itildi. Ardından da her iki ülkenin alçak yöneticileri Irak’ta “kitle imha silahları”nın aslında mevcut olmadığını yani yalan söylediklerini itiraf ettiler. 

İşgalci güçler işgal ettikleri Irak’ta ve Latin Amerika’da kurdukları Ebu Garip ve Guantanamo işkence merkezleriyle tarihe geçtiler. İşgal Sünniler ve Şiiler arasında bir iç savaşa ve IŞİD’in doğmasına yol açtı. Sonuçta 1 milyondan fazla insan öldü. Bu saldırının Suriye ve İran’ı kapsayarak devam etmesi kurgulanmıştı. Türkiye de haliyle hedef ülkeydi. Ortadoğu’yu kaosa sürükleyen emperyalistler kendilerine bağımlı, İsrail’e müttefik ve dört ülkeyle kavgalı bir Kürt devleti kurmak istiyorlardı. Suriye’de çuvallayınca Ortadoğu’daki işbirlikçileriyle birbirlerine düştüler. Erdoğan’dan sonra Suudi Arabistan da onlarla arasına mesafe koymaya başladı. 

ABD’nin 3 trilyon dolara mal olduğu belirtilen BOP’un maliyeti ABD’de finansal dengeleri bozarken askeri-sınai- enerji ve istihbarat kompleksini yani silah firmalarını besledi. Son yıllarda yapılan kimi araştırmalar 3 trilyon dolardan aslan payının Lockheed Martin, Raytheon, Northop Grumman, General Dynamic, Boieng gruplarının aldığını gösterirken ABD savunma bütçesi, kamu borcu ve bütçe açığı katlanarak arttı.

Haftanın önemli gelişmelerinden biri Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 21 Mart’ta gerçekleşen görüşmesi oldu. Görüşmede “Yeni Bir Çağ İçin Rusya-Çin Kapsamlı Ortaklığının ve Stratejik İşbirliğinin Derinleştirilmesi Ortak Bildirisi”ni imzaladılar.

Bildiride, her ülkenin kendi kalkınma modelini seçme hakkına sahip olduğunu belirterek ABD’nin ülkeleri sözde “demokrasi-otokrasi” şeklinde cepheleştirmesine itiraz edilerek, Orta Asya’ya “renkli devrimler” ithal etme girişimlerini ve bölge işlerine dış müdahalenin kabul edilemeyeceği ilan ediliyor. Bildiri Çin’in dünyayla ekonomik bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ni destekliyor. Bildiride Çin’in Ukrayna krizinin çözümü için inisiyatifi desteklenirken, Tayvan, Çin topraklarının devredilemez bir parçası olarak adlandırılıyor. Bildiride ABD’nin Asya ve Pasifik’teki saldırgan amaçlarına ve ayrıca ABD’nin biyolojik askeri faaliyetlerine derhal son vermesi isteniyor.

ÇİN-Rusya ittifakı ABD emperyalizminin demokratikleşme adı altındaki saldırısına karşı güçlü bir engel oluşturmaktadır. Bu, Batılı emperyalizmin güdümündeki sahte solun olanaklarının kısılması anlamına gelmektedir. Bununla birlikte söz konusu ittifakın ilerici ve devrimci gelişmelerin yolunu açmak gibi bir iddiası ve amacı haliyle yoktur. Bu görevi ilerici ve devrimci güçler değişen durumdan yararlanarak yapabilirler. 

Avrupa’da sınıf mücadelesinin en keskin seyrettiği Fransa’da grevler ve protestolar sürüyor. Fransa’da büyük tepkilere neden olan emeklilik yasasına karşı 23 Mart’ta  ülke genelinde yeniden genel greve gidildi.  Meclis’te oylamaya sunulmadan kabul edilen “Emeklilik Reformu” enerji, ulaşım, eğitim ve değişik iş kollarında çalışanlar tarafından protesto edildi. Ulaşım çalışanlarının grevi tren ve otobüs seferlerinde aksamalara yol açarken, temizlik çalışanlarının sürdürdüğü grev nedeniyle Paris’teki cadde ve sokaklardaki çöp yığınları çoğalıyor. Muhalef partilerinin de desteklediği eylemler birçok kentte kitlesel gösterilere dönüştü. Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, Meclis’te yeterli desteği görmemesi nedeniyle reforma ilişkin tasarıyı 16 Mart’ta mecliste oylamaya sunmadan kabul etme kararının ardından ülkenin değişik kentlerinde yasayı protesto için meydanlara dökülen kitleye polis sert müdahalede bulunmuş, yüzlerce kişi gözaltına alınmıştı.

Rusya, Türkiye, İran ve Suriye Dışişleri Bakan Yardımcıları’nın katılacağı dörtlü görüşme toplantısı ertelendi. Sputnik’in haberine göre, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov; Ankara-Şam ilişkilerinin normalleştirilmesi için Rusya, Türkiye, İran ve Suriye dışişleri bakan yardımcılarının Mart ortasında yapılması planlanan görüşmenin Moskova’nın talebinden ziyade bazı ortakların hazır olmaması nedeniyle ertelendiğini ifade etti. Toplantının yakında yapılacağını umduğunu belirten Bogdanov, henüz tarihin belirlenmediğini söyledi. Emperyalistlerle işbirliği yaparak Suriye’yi kana bulayan Erdoğan’ın gerçek bir barıştan kaçınarak Suriye’yi oyalarken ABD’den de tavizler koparmak istediği görülmektedir. 

Şimdi, ülkemizdeki gelişmelerle devam ediyoruz.

Halkların direniş günü ve bahar bayramı Newroz kutlandı.  Deprem ve selin neden olduğu felaketlerin gölgesinde geçen bu yılki kutlamalardaki konuşmalarda, yaşanan doğal felaketlerin bu denli ağır olmasında hükümetin ve iktidarın payının yüksek olduğuna dikkat çekilirken, ktidarın enkaz altında kaldığı ifade edildi. Yıkımların ardından büyük bir dayanışma çabası ortaya konulduğuna ve bunun sürdürüldüğüne vurgu yapıldı.

Newroz kutlamalarında polisin müdahalesi sonucu yer yer gerilimler de yaşandı. İstanbul Yenikapı’da kutlamalar için alana gelen bazı kişilerin taşıdığı flama ve bayraklar engellendi. İki yüzün üzerinde kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Yine, Van’daki kutlamanın ardından şehir merkezine doğru yürüyüşe geçen kitleye polis tazyikli su ve gaz bombasıyla müdahalede bulundu. Kent merkezine kadar devam eden olaylarda 37 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Seçim süreci yaklaşırken iktidar yine “müjde” aldatmacalarına yöneldi.

Erdoğan önceki gün katıldığı televizyen programında en düşük emekli aylığının 7 bin 500 liraya çıkarılacağını müjdeledi! Oysa ki, ortada ne emekli aylıklarına oransal ne de seyyanen yapılan bir zam var. Eğer emekli aylıklarına zam yapılacağı “müjde”leniyorsa, Hazine’den yapılacak ek ödeme ile emekli aylıklarında en düşük tutarın ne olacağını açıklayan iktidarın diğer emekli aylıklarına yapılan zammı da açıklaması gerekmez mi? Açlık sınırının 9 bin liranın üzerinde olduğu açıklanırken, emekli maaşlarını en düşük emekli aylığı seviyelerine çekmeyi sürdüren iktidar bunu da “müjde” diye yutturmak istiyor.

Emek ve Özgürlük İttifakı, cumhurbaşkanlığı seçimine dair tutum belgesini düzenlediği basın toplantısında açıkladı. İttifak, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacak. Emek ve Özgürlük İttifakı, seçime ilişkin tutum belgesinde, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek adam yönetimine karşı tarihsel sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.”  dedi. İttifak Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi yoluyla yeni bir dönemin başlatılmasını amaçladığını ifade etti. Biz Kılıçdaroğlu’nun başından beri yürüttüğü sağcı çizgiyle CHP kitlesinde üs üste hayal kırıklıkları yarattığına ve gene yaratacağına dikkat çekiyoruz. Millet İttifakı’ndan umudumuz yok. Seçimlerde çeşitli partilerden halktan yana adayların Meclis’e girmelerinin ise dışarıdaki mücadelenin gelişmesine faydalı olabileceğine inanıyoruz. Seçimler in yarattığı duyarlılık, özellikle depremlerin felakete dönüşmesine engel olacak halk inisiyatiflerinin gelişmesine yönelik değerlendirilmelidir. 

Ekoloji Hareketleri Afet Grubu, “Topraktan doğuyoruz” temalı dayanışma kampanyası başlattı. Ekoloji hareketlerinin bir araya gelerek kurdukları Ekoloji Hareketleri Afet Grubu, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden sonra göçükte kalmış yaşamı “Topraktan Doğuralım” temalı dayanışma kampanyası başlattı.

 21 Mart’ta başlayarak 6 ay sürecek kampanya süresince insanların toprakla olan bağının devamı ve geçimlik ekonominin sürmesi için üretimde yer alması amaçlanıyor. Ekoloji Hareketleri Afet Grubu, bu anlamda oluşacak kampanyanın tüm ülkede ve dünyada güçlü bir sese dönüşmesi ve gönüllülük esasıyla tarımsal üretime destek vermek için sahaya indiklerini duyurarak, “Tarım ve hayvancılık yapılan bu bölgede, deprem sonrası yarım kalan tarımsal üretimin hasat dönemine kadar gönüllülerce yapılarak, geçimlik ekonomi temelinde geçimini sağlayanlara önemli bir destek olacaktır.” açıklamasında bulundu.

Deprem bölgelerinde dayanışma çalışmalarında bulunduktan sonra darp edilen ve işten atılan LCWaikiki depo işçisi Serkan Yılmaz direnişine devam ediyor. Serkan Yılmaz, 22 Mart Çarşamba günü Cevahir AVM’de bulunan müşterilere seslenirken güvenliğin mücadelesi sonucunda gözaltına alındı. Serkan Yılmaz’ın direnişi ses getirmeye devam ediyor.

İstanbul’un Tuzla ilçesinde bulunan MATA Otomotiv’deki direniş 24’üncü gününde devam ediyor. Birleşik Metal İş Sendikası üyesi işçiler, iş sağlığı, güvenliği ve yüzde 25 ek zam talebiyle iş bırakma eylemi başlatmıştı. Şirketin hissedarı olan Evrim Kaşlıoğlu’nun İstanbul Caddebostan’da bulunan bürosunun önünde eylem yapan işçiler,  “Direne direne, direnişten zafere”, “Birleşen işçiler yenilmezler”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganlarını attı.

Birleşik Metal İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Özcan Atmaca, yaptığı açıklamada “Direnişimizin 24’üncü günündeyiz. Mata Otomotiv işçileri yaklaşık 1200 işçinin beş ayrı lokasyonda vardiyalı çalıştığı kocaman bir işyeri. Burada şubat ayı itibarıyla yüzde 25’lik ek zam talebi ile yola çıktık. Bu meşru talebimizi işverene ilettik. Geldiğimiz noktada, enflasyonun resmi makamlarca yüzde 60 civarında olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. 1 Ocak itibarıyla yüzde 54 olarak yapılan zamdan söz ediyoruz. Yaşanan ekonomik felaketin, ekonomik krizin asla sorumlusu işçiler değildir. Biz işverenden iki şey istedik, ek zam ve insani çalışma koşulları…” diye konuştu.

5’li çetenin Satera Elektrik işletmesinde sendikaya üye olan 18 işçi işten çıkarıldı Cengiz ve Kolin’in ortaklığı ile kurulan Satera Elektrik’te, Birleşik Metal İş Sendikası’na üye oldukları için 18 işçi işten çıkarıldı. İşten çıkarmalara karşı tepkiler sürüyor. DİSK yöneticileri ile işçiler, İstanbul Arnavutköy’deki Cengiz Holding önünde basın açıklaması yaptı. “Sendika hakkımız engellenemez” pankartıyla bir araya gelen işçiler, “Cengiz yine suç işliyor, yine korunuyor! Ama yağma yok, işçi sınıfı var. Cengiz ve Kolin işverenlerini bir kez daha uyarıyoruz” dedi. DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Başkanı Adnan Serdaroğlu, yaptığı açıklamada; “Eğer 3 gün içerisinde işveren Satera, işçilerin bu sendikalaşma mücadelesine saygı gösterir, atılan işçileri geri alır ve sendikayla görüşmelere başlarsa; bu mücadeleyi elbette fabrikanın içerisinde ve sözleşme süreci içerisinde sürdüreceğiz. Ancak işveren kabul etmediği tadirde, biz 3 günün sonunda burada, Cegiz Holding’in önünde çadır kuracağız ve evlerimizi buraya taşıyacağız.” dedi.

Seçmenlerin yüzde 82’si devletin depreme hazırlıklı olmadığına inanıyor. MetroPOLL Araştırma, “Türkiye’nin Nabzı Şubat 2023” araştırmasının sonuçlarını paylaştı. 23-28 Şubat tarihleri arasında toplam 2118 kişi ile gerçekleştirilen ankette “Sizce devlet depreme hazırlıklı mıydı?” sorusuna katılımcıların yüzde 81,9’u “Hayır” yanıtı verirken “Evet” diyenlerin oranı ise, yüzde 15,4’te kaldı. 24 Haziran 2018 Milletvekili seçiminde oy verilen partiye göre yapılan dağılımda, AKP’ye oy verenlerin yüzde 66,4’ü, MHP’ye oy verenlerin 76.7’si devletin depreme hazırlıklı olmadığını düşünüyor.  Halkın bu endişesi yurtsever ve devrimci güçlerin harekete geçmesi için bir olanaktır. 

Deprem  yıkımlarının ardından değişik bölgelerde ve değişik ihtiyaç alanlarında sürdürülen dayanışma örneklerinin her biri çok değerlidir. Burada eksik olan çeşitli dayanışma çabaları arasındaki eşgüdümdür. Türkiye solu eğer grupçuluk zincirlerinden kurtulabilmiş olsaydı asrın felaketi karşısında halkın yükselen endişesinin ve dayanışmasının depremler konusunda Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir atılıma dönüşmesini sağlanabilirdi. Bu felaket karşısında söz konusu grupçuluğu sorgulamak için sadece devrimci bilincin değil yurtseverlik duygularının bile yeterli olacağına inanıyoruz. Ne kadar geç kalınmış olursa olsun ilerici, demokrat ve devrimci güçler arasında yerellerdeki halk inisiyatiflerine destek olmaya ve bu inisiyatiflerin yurt çapında harekete dönüşmesine yönelik oluşturulabilecek birlik çok önemli bir yurtseverlik görevidir. Dünyada ilerici güçlerin mücadelesine olanak sağlayan çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeleri karşılayabilmek için düşünce ve davranışta devrim yapmamız gerekiyor. Grupçuluğun sorgulanması bunun en önemli adımlarından birisi olacaktır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.