Gündeme bir bakış…

0
1040

Tülay Sönmez

Bu hafta Türkiye’de siyasete belden aşağı cinsiyetçi üslup, nezaketsizlik ve kabadayılık damgasını vurdu. Burada sanırım irdelenmesi gereken şey politik bilinçten ziyade holiganlıktır ki bu da bizlerin çok yabancı olmadığı bir durum. Bir süredir MHP Genel Başkanı ve Yardımcısının ufak bir işareti ile yeri yerinden oynatan bir grup var, tabi bakınca bu çok da yeni bir şey değil. Biz onların terörüne, şiddetine çok alışığız ama son dönemlerdeki yönelimlerinin bir dönem kendileri ile yol yürüyen arkadaşlarına olması düşündürücü. Bu sadece gündemden uzaklaştırmak, algı değiştirmek için yapılan bir eylem olmasa gerek.

Bir kaç hafta önce Twitter üzerinden MHP ve Bahçeli’yi eleştiren Selçuk Özdağ’ın kemiklerini kıracak kadar şiddet uygulayan grubun “minnet-rica” kamuoyu oluşunca ifadeleri alındı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da “bizim partinin delisi çoktur” dedi. İlginç olan ve bir aba altından sopa gösteren Milletvekili değil de yeraltı kabadayısı söylemi değil mi sizce de.

Bu haftaya da yine ilginç olaylar damgasını vurdu. Halen nereye ait olsam handikabı yaşayan hatta bir dönem Cumhurbaşkanlığına aday olmayı dillendiren Necmettin Erbakan’ın evinde su içmişliği olan sonra birden değişim gösteren Levent Gültekin, MHP ve Bahçeli’yi eleştiren yazıları sonucunda Semih Yalçın tarafından tehdit içerikli mesajlar aldı ve kalabalık bir grup tarafından çok işlek bir semtte işyerinin önünde kendisine saldırılarak parmakları kırıldı. Olaya yoldan geçen iki kadın müdahale ediyor. Aynı gün televizyondaki programını yapmayı ihmal etmeyen Gültekin bir dahaki programında kendine saldıran gençlere şöyle bir çağrıda bulundu, “Ulaşın bana istediğiniz yerde buluşalım konuşalım ben kendimi anlatayım sizi kırdığım yer varsa özür de dileyeyim. Davamdan da vazgeçeyim.”

İlginç değil mi sizce de, hukuk işleyişi böyle mi olacak. Herkes kendi “adaletini” mi sağlayacak?

İkinci gündem eski MHP kültüründen gelen sonra Anavatan Partisi’nde Bakanlık yapıp AKP kurucularından olan, son olarak İYİ Parti’yi kuran Meral Akşener partisinin haftalık toplantısında yaptığı konuşma ile siyasi gündemin tepesine oturdu.

“Konya’da MHP Kongresinde Bahçeli benim için tam da doğru manada ‘Fosforlu Cevriye’ dedi. İki üç tane delege yanıma gelerek, abla sana Fosforlu Cevriye dedi, diye ağlıyorlardı. Ben de onlara Fosforlu Cevriye’nin eli sopalı kadın olduğunu söyleyerek Bahçeli’nin itibarını kurtardım” anlamında bir açıklama yaptı hatta daha da fazlasını konuşup ant içti. Tabi ki çok çok incitici ve can acıtıcı, Türk siyasetinde kadın olarak var olmak bedel ödetir ama ben bu ikinci olayda da fedailere dikkat çekmek istiyorum. Delege olmak biraz olgunluk ve bilinç gerektirir, bu delegelerin Fosforlu Cevriye’nin kim olduğunu bilmemeleri düşündürücü mü yoksa “eli sopalı” kısmı bir mesaj mı ya da her iki olaydaki bu gençler partili değil de holigan mı demeliyiz?

Son olay da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 8 Mart kutlaması. Pervin Buldan ile Meral Akşener’in isimlerini aynı cümlede kullanması İYİ Parti’de çok ciddi reaksiyonlara neden oldu.

Türkiye’de yaklaşan bir genel seçim ve tüm dengelerin değişimi için her iki ittifakın da muhtaç olduğu kan HDP tarafından pompalanacaktır. HDP’ye her koşulda muhtaç her iki ittifakın HDP’yi bu kadar ötekileştirmesi Kürt halkında acaba nasıl yerini buluyordur?

Sanırım bizler bu ikiyüzlülükleri ve hesaplaşmaları biraz daha uzaktan izlemeye devam edeceğiz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.