Haftanın Özeti

0
1198

Erdoğan’ın Türkiye için en büyük tehdit olduğunu yazdığımızda bizi ulusalcılıkla suçlayanlar ısrarla sürdürdüğümüz uyarılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu gördüler. Keşke yanılmış olsaydık!

“Erdoğan’ı Avrupa yıkacak, korona yıkacak, ABD’nin yeni başkanı Biden yıkacak, ekonomik kriz yıkacak” diyenler büyük yanılgı içindeler. “AKP sandıkta bitecek” diyenler büyük yanılgı içindeler. Israrla savunuyoruz: Erdoğan’dan kurtulmanın gerçekçi yolu laiklikten ve asgari demokrasiden yana tüm muhalefet güçlerinin, özellikle Türk ve Kürt yurtseverlerinin, cesaretle birleşmesinden geçiyor. Sosyalist hareketin kendi içinde ve diğer muhalefet örgütlerinden bağımsız temelde birliği Türkiye’de halktan ve insanlıktan yana gelişmelerin en temel garantisi olacaktır.

Kendisine her gün ömür biçilen AKP İstanbul Sözleşmesi’ni Erdoğan’ın bir kararıyla yürürlükten kaldırdı. Şimdi Montrö Sözleşmesi’ni de kaldırabileceklerini söylüyorlar. Karadeniz’i NATO’nun gölü haline getirmek isteyen ABD ve AB ülkeleri bu mesajı alıyor ve AKP’den memnunlar. AKP iktidarı Suriye’de de ABD ve İsrail’in planlarını kolaylaştırmaya devam ediyor. Türkiye’de bütün iktidara sahip olan Erdoğan kendi egemenliğini kurumlaştırmak için yeni bir anayasa yapmak istediğini belirtiyor.

Şimdi bir dünya özetlemesi yaparak tekrar ülkemize geleceğiz.

Koronavirüs pandemisi, başladığından beri sınıfsal çelişkileri bir bir açığa çıkarmaya devam ediyor. Sağlıkta geliştirilen neo-liberal politikaların halka zerre yararının olmadığı görülüyor. Dünyanın “süper gücü” ABD’de vaka sayısının 30 milyonu geçtiği belirtiliyor. “Refah devleti” olarak bilinen İsveç’te bile istatistiklere göre Covid-19 kaynaklı ölümlerde gelir seviyesi düşük olanların, yüksek olanlara göre çok daha ön sıralarda olduğu ifade ediliyor: 50-64 yaş aralığındaki insanlarda yapılan araştırmaya göre aylık 10 bin krondan az kazancı olanlar, 30-40 bin kron kazananlara göre yüzde 280 daha fazla ölüm oranına sahip olmuş. Kapitalizmin iyisi kötüsü olmuyor, mevcut sistemde tek kaybeden halk oluyor.

Sosyalizmin, ilericiliğin veya halkçılığın temel alındığı yönetimlerde ise pandemi verilerinde fark bariz bir şekilde görülüyor. Küba’nın geliştirdiği aşıyla, Mayıs ayına kadar Havana kentinin tamamını aşılayacağı ifade ediliyor.

Emperyalizmin “demokrasi” müdahalesi sonrası bir türlü belini doğrultamayan ve halkının sefalet seviyesine gerilediği ülkeler arasında olan Libya’da kriz bir türlü bitmiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye ve Rusya’ya çağrıda bulunarak yabancı savaşçıları bir an önce Libya’dan çekmesi gerektiğini belirtti. Bilindiği üzere Türkiye IŞİD bozması Müslüman Kardeşler’i desteklerken Rusya ise Halife Hafter’e bağlı güçleri desteklemektedir. Ayrıca Fransa ile Türkiye arasında son süreçte sürtüşme devam etmektedir.

Küba Komünist Partisi’nin Nisan ayında yapılacak kongresinde Raul Kastro’nun partideki görevini bırakacağı söylendi. Mevcut Devlet Başkanı Miguel Diaz Canel’in Komünist Parti’nin birinci sekreteri olması planlanıyor. Küba Komünist Partisi’nin kongresi 16-19 Nisan tarihleri arasında toplanacak. Küba devrimi bu zamana kadar sosyalizme önemli bir örnek oluşturdu. İnsan ilişkilerine ve sosyalizmin özüne uygun bir anlayışa vurgu yapması bakımından Küba devrimi pratiğinden; Fidel’den, Che’den ve Raul’dan öğreneceklerimiz çok fazla.

Türkiye yine önemli olayların geliştiği bir hafta geçirdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesi yoğun protestolara neden oldu. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardında konuşan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB üyeliği ile ilgili yaza kadar Türkiye’nin tutumunu yakından takip etmeyi sürdüreceklerini belirtti. Borrell, “Türkiye ile ilgili birkaç göstergeyi izleyeceğiz. Şu ana kadar iyi ve olumlu olanlar var, olumsuz olanlar var” dedi. Konuşmasında HDP meselesine ve İstanbul Sözleşmesi’ne değinen Borrell’in asıl ilgisinin ise, “olumlu tavır” diye nitelediği Doğu Akdeniz sorununda olduğu görülüyor. Bu durum, AKP’nin durdurulması ile ilgili Avrupa Birliği’nden ve ABD’deki gelişmelerden medet uman muhalefete bir cevap niteliğinde olmalı.

Kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet; LGBT bireylere karşı geliştirilen nefret söylemi ve saldırıların bu gibi zamanlarda daha da artması muhakkak ki tesadüf değil. Karşımızda iktidarın beslediği ve iktidardan güç alan gerici, faşist bir sürü var. Kadınların mücadelesi ile kazanılmış İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekildiği günün ertesinde, bir günde 6 kadın katledildi. Eşini öldüren bir erkeğe “adamsın adam” diye koltuk çıkıldı. Birkaç gün sonra eşcinsel olduğu söylenen işitme engelli bir gence, Osmanlı özentisi bir serseri tarafından işkence yapıldı ve görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı… Bu gerici güruhun ortak noktası ise belli: Hepsi iktidarın beslemeleridir.

Türkiye’de tam bir Erdoğan iktidarı sürüyor. Erdoğan Merkez Bankası Başkanı’nı son 20 ay içerisinde 4’ncü defa değiştirdi. Akit Gazetesi birkaç gün önce görevden alınan Naci Ağbal’ı manşetine taşıyarak hedef yapmıştı. Görevden alınan Ağbal, Erdoğan’a “şükranlarını” sundu. Altın, Dolar ve Euro fırladı. Borsa İstanbul aynı gün 2’nci kere durduruldu.

Gezi Parkı’ndan sonra Galata Kulesi de bir vakfa devredildi. Zaten uzun zamandan beri Galata Kulesi’nin devri konuşuluyordu ve İBB Başkanı İmamoğlu bu noktada AKP’yi eleştiriyordu. İstanbul’u kaybeden AKP, İmamoğlu’nun gelirlerini ve gücünü kısıtlamaya çalışıyor. AKP’ye yakın vakıflara devredilen bu yerlerin ne amaçla kullanılacağı ise malum.

Muhalefete neredeyse sokağa adım atmanın bile yasaklanacağı ülkemizde AKP, il kongrelerinin ardından bir de genel kongresini gerçekleştirdi. Tıka basa dolu olduğu görülen salonda ne insanların maske ve hijyene önem verdiği görüldü ne de insanlar arasında mesafeye. AKP, iktidarı uğruna halkın sağlığını riske atmaya devam ediyor. Daha önce düzenlediği il kongreleri sonrasında ilgili illerde gelişen vaka artışları çok konuşulmuştu. Bakalım düzenlenen bu genel kongrenin yansıması ne olacak.

Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Nevruz kutlamalarında, katılımlarda hava şartlarına rağmen bir artışın olduğu ifade ediliyor. CHP’li İmamoğlu HDP’li Pervin Buldan’ı arayarak kutlama dileklerini de iletti. Bu olumlu bir gelişmedir. Kadınların AKP’ye karşı protestoları da kalabalık geçiyor. Son gelişmeler toplumda ilerici kıpırdamaların olduğunu gösteriyor.

İlerici güçler içinde bulundukları pasiflikten kurtulmalıdır. Türkiye halkının en önemli ihtiyacı örgütlülük ve örgütlü mücadeledir. Bütün sözlerden bütün değerlendirmelerden ve bütün yayınlardan çok çok daha önemlisi örgütlenmek ve örgütlü mücadeledir. Hayat devrimcileri, yurtseverleri, ilericileri örgütlü mücadeleye çağırıyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.