Haftanın Özeti

0
703

İktidar, korona salgını sürecinde AKP kongreleri ve toplu namazlar dışında muhalif olarak gördüğü her toplantı, gösteri ve eğlenceyi salgını bahane ederek yasakladı. Koronadan korunmak için düşünülen “sosyal mesafe”yi ezilenleri birbirinden uzak tutmak olarak hayata geçiriyorlar.

Baskı ve yasaklara karşı direnen ve alternatif çözümler üretenler oldu. Bu direnişlerin bazıları kendi yerelinde kalsa da bazıları gündemin ta ortasına taşıdılar kendilerini. Boğaziçi öğrencilerinin direnişi, polisin saldırıları ve gözaltılara rağmen değişik biçimlerde sürüyor. Bu küçücük direnişin bütün Türkiye’de ve Avrupa’da çok geniş sempati toplaması üzerinde düşünülmelidir. Bu sempati Gezi Direnişi’ndeki mücadele potansiyelinin dışa vurumudur. Binlerce insanımız çöplükten besleniyor, aç yatıyor ve çaresizce intihar ediyor olmasına rağmen halkın Gezi Direnişi’ni yaratan potansiyeli yaşamaya devam ediyor.

İşsizlik, yoksullaşma ve açlık halkın en can alıcı sorunları olmaya devam ediyor. Yeni yılın ilk gününde yapılan ve devam edeceği beklenen zamlar bu zorlukları daha da ağırlaştıracaktır. Bu zorluk içinde yaşayanların intihara yönelmelerinde de artışlar yaşanmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 18 yılda toplam 4 bin 801 kişi geçim sıkıntısı yüzünden yaşamına son verdi. Özellikle son iki yılda önemli bir artış var. Geçim sıkıntısı nedeniyle 2018 yılında 245 kişi intihar ederken, ve 2019 yılında daha da artarak 321’e çıktı.

Erdoğan, dış politikadaki bir koyup üç alma hesapları üç koyup hiç alamamaya çıkınca yeni hesaplara yöneldi. Avrupa’ya yönelik sıcak mesajlar işte bu süreçte başladı. Emperyalistler ile ilişkide duruma göre her cübbeyi giymeye hazırdır o. Taraftarları onu Filistin davasını savunmak için İsrail ve işbirlikçi Körfez rejimleriyle mücadelenin içinde biliyor ama o her gün gizlice İsrail’in kapısına gidip kabul görmeyi bekliyor.

Dünyada ezilenlerden yana değişimle ezenlerden yana değişim isteği arasındaki gerilim artıyor. Bu gerilim ünlü Alman devrimcilerinden Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht katledilişlerinin 102’nci yılında anıldılar. Almanya’nın Berlin kentinde Ocak ayının ikinci Pazar günü yapılan geleneksel anma yürüyüşüne de yansıdı. Polis binlerce kişinin katıldığı, yürüyüşte taşınan bazı sol sembollerin yasa dışı olduğu bahanesiyle kitleye saldırdı ve otuz beş kişi göz altına alındı. Farklı zamanlarda Nazi sembolleri ile yürüyüş yapanlara ise müdahale yapılmadığı biliniyor.

ABD’de Trump yanlılarının Kongre binasını basmalarının ardından durum hala sakinleşmiş değildir. Biden’ın 20 Ocak’ta başlayacağı başkanlık döneminde yeni-liberalizmin terbiyesi ile bir restorasyon süreci yaşanabileceği gibi, faşizmin de güçlenmesi güçlü bir olasılık olarak duruyor. Biden yönetimi radikal önlem alamazsa Trump’ın faşist hareketi gelişmeye açıktır. Faşist hareketin başına Trump’tan daha tehlikeli insanlar geçmeye şimdiden adaydır.

Faşist hareket dünyanın hemen her yerinde giderek daha büyük tehlike haline gelmektedir. Mesela Brezilya’da Bolsonaro Trump’ın yapmak istediğini yapmaya aday olduğunu şimdiden ortaya koydu. Demokrasi güçlerinin radikal bir program etrafında birleşmeleri ve mücadele etmeleri sağlanmazsa faşistler dünyayı cehenneme çevireceklerdir. Ezilenler örgütsüzdür ama hem tek tek ülkelerde hem dünya genelinde birlik ve mücadele ihtiyacı isteği kendisini çok güçlü şekilde ortaya koyuyor. Mücadeleye verilecek emekler eğer akıllıca ve kararlıca davranılırsa kesinlikle boşa gitmeyecektir. Yeni yıla bu şartlarda girilmiş olması ve süren salgın üzerinden yürütülen baskılama bir o kadar da kırılganlık taşıyor. Her şeye rağmen, ezilenlerden yana bir dünyanın gerçekleşebilmesi için “döğüşenler de var bu havalarda.” Mesele, dayanışmayı ve umudu büyütmektedir. Mesele, “Vardık, varız, var olacağız!” diyebilmektedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.