Haftanın Özeti: Aksa Tufanı Dünyanın Gündeminde

0
369

Tarih gericinin gericisi Hamas gibi bir örgüt ile dünyanın anti-emperyalist güçlerini yan yana getirdi. Ukrayna’da yaşanan saflaşmanın şimdi Ortadoğu’daki bir uzantısını görüyoruz. Almanya ve Fransa gibi Avrupa devletleri Filistin yanlısı gösterileri yasaklıyorlar. Batılı emperyalist güçlerin, çoğu elbette farkında olmaksızın, yedeğinde giden çeşitli ilerici-demokrat güçler İsrail’in yanında saf tutuyorlar. Avrupa solu bu konuda diğer birçok konuda olduğu gibi başı çekiyor. Batılı medya İsrail yanlısı dezenformasyon yayıyor. Örneğin İŞİD tarafından öldürülen Suriyeli çocuğun görüntüsü Hamas tarafından öldürülen İsrailliymiş gibi yayınlanıyor. İsrail hükümeti aldığı kararla kendi askerlerine savaş suçları işlemeyi serbest bıraktı.

Geçtiğimiz hafta, 7 Ekim, Filistin ile İsrail arasında başlayan şiddetli çatışmalar dünyada ve ülkemizde baş gündem konusu olmayı sürdürüyor. İsrail’in Aksa Tufanı adı verilen saldırıda 1500’ü aşkın insanını kaybettiği 4 binden fazla Yahudinin de yaralandığı bildiriliyor. 100’den fazla Yahudiyi esir alan Hamas bu yoldan İsrail’in karşı saldırısını sınırlamaktadır. İsrail gene de 470 bin askeri seferber etti ve Gazze halkını ablukaya aldı. Hamas savaşçılarının yaptığı tünelleri vuruyor. Şam ve Halep havaalanlarını vuruyor. İsrail’in yasak olan fosfor bombaları kullandığı iddia ediliyor. İnsan o bombaların yarattığı dumanı soluduğunda vücut içten dışa doğru yanıyor. Bombayla az temas edenlerin bile hayat boyu kronik hastalığa yakalandığı belirtiliyor. Fosfor bombası düştüğü yerleri ot bitmez hale getiriyor. İsrail’in giriştiği karşı saldırı ile şimdiden 1200’ü aşkın Filistinli yaşamını kaybetti. Gazze gıda, elektrik ve ilaç kesilmiş olarak abluka altında. Gazze halkı işgal altındaki toprakların dışına sürülüyor.

ABD’nin USS Gerald R. Ford isimli uçak gemisi İsrail’e destek amacıyla 11 Ekim tarihinde bölgeye vardı. ABD’nin USS Dwight D. Eisenhower adlı uçak gemisi de bölgeye doğru yola çıkmış durumda. İsrail ABD’yi yanına alarak savaşı genişletmeye çalışıyor. ABD bu konuda biraz ihtiyatlı görünüyor çünkü şu anda dünyada Müslüman halklarla Batılı ülkeler arasında bir kamplaşma durumu var. Batılı ülkeler savaşta İsrail’i desteklerken Rusya ile Çin yetkilileri yaptıkları açıklamalarla Filistin halkına verilen devlet sözünün tutulmasını istediler. Çeçenya liderlerinin Batı ve İsrail karşıtı sert tutumları Rusya’nın vermek istediği mesaja uygun görünmektedir.

Bilindiği gibi Filistin yetkilileri ile İsrail arasında yapılan uluslararası anlaşmalar hep İsrail tarafından ihlal edildi. ABD ve Batılı ülkeler İsrail’in arkasında durdular. Her seferinde Filistin halkının yaşam alanları daraltıldı. Batılı emperyalistlerden destek alan İsrail devleti bugüne kadar dünyanın çeşitli ülkelerindeki Yahudileri İsrail’e çağırarak sınırlarını genişletebildi.

Hamas’ın başlattığı askeri saldırının binlerce Filistinlinin işgal altındaki bölgeye sızması ile gerçekleştirildiği ve saldırıda 5 binden fazla roket kullanıldığı bildiriliyor. Bu denli büyük çaplı bir harekatın İsrail tarafından hiç haber alınmaksızın hazırlanması akla yatkın olmamakla birlikte, eylemi tümüyle İsrail’in bir komplosu göstermek zordur. Bu saldırıdan sonra İsrail dünya Yahidilerinin göçmesi için eskisi gibi çekici olmaktan çıkmaktadır. İran, Şiileri harekete geçirerek bu saldırıyı kendi çıkarları için kullanmaya çalışıyor. Yemen’de Husiler bu konuda İran’ın yanında davranacaklarını ortaya koydular. Henüz ne İran ne de Lübnan’da Hizbullah savaşa girmiş değil. Bu savaş, Batılı güçlerin istikrarsızlığa sürüklemek istediği İran’ın nefes almasına olanak sağlamış görünüyor.

AKP iktidarı bu savaşı değerlendirerek hem Batılı güçlere yakın durmaya hem de Filistin halkıyla birlikte görünmeye çalışıyor. AKP iktidarı, İsrail ve Filistin arasında arabulucu olma teklifi sunuyor. Savaş kuşkusuz Türkiye’ye de Hamas yanlısı Filistinli göçünü teşvik edecektir. Türkiye’ye göç ise bölgede artan gerilimler göz önünde tutulduğunda bir iç savaş tehlikesi yaratmaktadır.

Filistin’deki yükselen savaşla birlikte Rusya, Ukrayna’da aktifleşti. Rusya şimdi Ukrayna’nın doğusunda Donbas bölgesinde büyük çaplı bir karşı taarruza geçmiş durumda. Avdiivka şehrini ele geçirmeye yoğunlaşan ve binlerce tankın katıldığı saldırı, savaşın başlamasından bu yana ikinci en kapsamlı askeri saldırı olarak gösteriliyor. Yakın zamanda taarruza geçtiği ilan edilen Ukrayna kuvvetlerinin ise sırf son dönemde 80 bini aşkın kayıp verdiği belirtiliyor. Savaşta bugüne kadar 500 bine yakın Ukraynalı askerin öldüğü tahmin ediliyor.

Türkiye’den haberlerde, CHP’nin İstanbul İl Kongresi’ne değinilebilir. 8 Ekim’de yapılan Kongre’de sağcı genel merkezin adayı Cemal Canpolat’a karşı İmamoğlu’nun desteklediği Özgür Çelik’in kazanması, CHP’nin sağdan gitmeye devam edeceğine işaret ediyor. Canan Kaftancıoğlu’nun kongrede yaptığı konuşma CHP’deki yenilenmeci sağcılar tarafından yuhalandı. CHP Genel Kongresi 4-5 Kasım’da yapılacak. Türkiye sosyalist hareketi gelişmediği sürece CHP’den sol bir gelişme ancak büyük sürpriz olabilir.

Hafta boyunca Türkiye’de gerçekleşen direnişler arasında TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın Hatay’dan Ankara’ya Özgürlük Yürüyüşü sürdü. Erkan Baş milletvekili seçildiği halde hapisten çıkarılmayan Can Atalay nezdinde özgürlüğü gasp edilenler için 1 Ekim’den bu yana yürüyor.

Hafta boyunca işçi eylemleri yaygın olarak devam etti. Trendyol’un Esenyurt deposunda, sendikal örgütlenme haklarını kullandıkları için işlerinden atılan emekçiler, 40 günden fazladır direniyor. Trendyol emekçilerinin seslerini duyurmak için Odak Dergisi olarak direnişçi işçilerden Ömer Orhan ile söyleşi yaptık. Orhan, “Trendyol depo işçilerinin direnişi yurdun her yerinde hak ihlaline uğramış emekçilerin direnişidir. Bu yüzden de işçi sınıfının dayanışma bilincini güçlendirmeliyiz. Tekrar tekrar söylüyoruz, bu hepimizin direnişidir. Geriye sadece direnişimizin sahiplenilerek güçlendirilmesi kalıyor. Başarırsak, hep beraber, yan yana gelirsek başarırız” dedi.

Limak Holding’e bağlı Finans Merkez Bankası inşaatında haklarını alamadıkları gerekçesiyle eylem yapan işçiler gözaltına alındı. Kıdem tazminatı ve fazla mesai ücretlerini alamadıkları için şantiyenin girişini kapatan işçilerin eylemine, şantiyedeki özel güvenlik görevlileri saldırdı. Polis tarafından gözaltına alınan ve Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen 6 inşaat işçisi ile iki sendika yöneticisinin sağlık kontrollerinin ardından serbest bırakıldığı belirtildi.

İşçi Emekçi Birliği adlı çeşitli grup ve çevrelerin bir araya gelmesiyle oluşan örgüt “Açlık, yoksulluk, baskı, savaş ve sömürü düzenine Artık Yeter!” sloganıyla 19 Kasım tarihinde düzenlenecek olan mitinge hazırlanıyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) raporuna göre Ocak-Eylül arasındaki dokuz ayda 1409 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımında ise inşaat ilk sırada yer aldı. İnşaat işkolunda bu yıl en az 261 işçi yaşamını yitirdi. İSİG raporuna göre, fabrikalarda alınmayan önlemler, esnek çalışmanın yaygınlaştırılması ve sendikal baskıların ölümlerin temel nedenlerini oluşturduğu belirtildi.

Öğrenciler de mücadelede seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Her geçen gün artan konut fiyatları ve kiralar en çok ailelerinden farklı bir şehirde yaşamak zorunda kalan üniversite öğrencileri etkiledi. Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarında yetersizlik, özel yurt fiyatları ve kira fiyatlarındaki artış ile barınma sorunu büyüyen öğrenciler; barınma ihtiyaçlarına dikkat çekmek için İstanbul’da Kültür ve Turizm Bakanlığı İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledi. Öğrencilerin yaşadığı barınma sorununa ses olmak amacıyla kurulan “Barınamıyoruz Hareketi” adına yapılan açıklamada; 2 senedir dile getirilen sorunlara hiçbir çözüm bulunmadığı hatta bu sorunların katlanarak büyüdüğü dile getirildi.

Ege Üniversitesi’ndeki yemek ücretlerine yapılan zamlara tepki gösteren öğrenciler “Yemek zamları geri çekilsin” diyerek rektörlük önünde eylem yaptı. Aylık yemek masrafının 2100 TL olduğunu vurgulayan öğrenciler aldıkları KYK kredilerinin/burslarının 1250 TL olduğunu ve bu paranın aylık yemek masraflarına dahi yetmediğini belirtti.

Sol güçler Batılı ülkelerde ABD emperyalizminin yedeğinde olduğu için gerilemeye devam ediyorlar. Almanya’da son yapılan Essen ve Bavyera bölgesi seçimlerinde sağ ve aşırı sağ ilerledi. Küreselci güçlerin oyuncağı olan Sol Parti ise barajı bile aşamadı. İtalya’da olumlu bir gelişmeden söz edilebilir. Genel İş Konfederasyonunca (CGIL) “İtalya, Avrupa, işçileri dinleyin” sloganıyla büyük yürüyüş ve miting düzenlendi. Binlerce kişinin katıldığı ve başkent Roma’nın işlek meydanlarından Repubblica’dan başlayan yürüyüşte faşizm karşıtı dövizler ile sendika bayrakları ve “barış” dövizlerinin taşındığı görüldü. Mitingde bir konuşma yapan CGIL Genel Sekreteri Maurizio Landini, pandemiyi geride bıraktıklarını düşünürken, ağırlaşan bir iklim krizi ve nükleer savaşa dönüşme riski bulunan bir savaşın olduğu dönemden geçtiklerini söyledi.

Geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı toplantıda Filistin-İsrail savaşını tartışan Demokrasi Okulu önümüzdeki hafta öğrencilerin barınma sorununu ele alacak. Toplantılarımızda farklı görüşlerden sosyalistler birbirlerini anlamayı esas almaktadır. Katılımcıları aktifleştirmeye dayanan bu toplantılar hem sol içinde olumlu bir iletişim kültürü yaratılmasına hem de tartışılan konular hakkında ortak ve ileri görüşlere ulaşmaya yardımcı olmaktadır. Öğrenme ve mücadele diyalektiğinin yeni bir temelde birleştirilmesi solda birliğe ve devrimci yenilenmeye katkıda bulunacaktır.

Bir mücadele haftası daha geride kalıyor. Sosyalist solun gelişen mücadelelerin içinde aktif ve örgütlü bir tutumla yer alması geleceğin en önemli güvencesi olacaktır. CHP’den ya da HDP’den umut aramak zaman kaybetmek olacaktır. Türkiye’deki bir kısım ilerici güçler Hamas’ın dinci niteliğine, kirli geçmişine ve saldırıda sivillerin hedef alınmasına bakarak İsrail’in terörüne sessiz kalıyorlar. Filistin davası Hamas’tan ibaret değildir. İsrail Hamas’tan çok daha dinci ve kirlidir. Hamas saldırısını fırsat bilen İsrail Ortadoğu’da büyük bir saldırı gerçekleştirmek istiyor. Bu saldırı İsrail sosyalistleri ve ilerici güçleri de hedef alabilir. Türkiye devrimci hareketi ve anti emperyalist yurtsever güçler başından beri Filistin halkının yanında, Siyonizmin ve emperyalizmin karşısındadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.