Haftanın Özeti: CHP-AKP yakınlaşması, bölgemizde savaşlar ve mücadele

0
186

Haftanın Özeti’ni önce Türkiye’den gelişmeleri ve ülkemizde yaşanan işçi direnişlerini ardından dünyadan gelişmeleri aktararak sürdüreceğiz.

Yerel seçim sonuçlarından sonra AKP ve MHP’den devralınan belediyelerdeki borç yükleri gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. CHP’liler, bu belediyelerde şu ana kadar yaklaşık 100 milyar TL’ye yakın bir borç bulunduğunu belirtti. AKP’nin halkın paralarını usulsüz ihaleler ile nasıl yandaşlarına aktardıklarını biliyorduk. Açıklanan tabloyla birlikte bu durum net bir şekilde gözler önüne serildi. İktidar sarsıldıkça bu pislikler daha çok açığa çıkacaktır. Daha önceki açıklamalarımızda AKP’nin yenilgisinin CHP’nin bir başarısı olmadığını aktarmıştık. Gelişmeler, CHP’nin kazanımının halkın kazanımı olmadığını ve olmayacağını bizlere gösteriyor, temkinli olmalıyız.

CHP’nin yer yer AKP’den pek de farklı olmayan bir siyaset tarzı izlediği görülüyor. Özellikle de emek alanında. İstanbul’da Ataşehir Belediyesi’nde ve Şişli Belediyesi’nde; İzmir’de ise Bayraklı Belediyesi’nde işçiler seçimlerden sonra haksız şekilde işlerinden çıkarıldı. Emekçiler, CHP içerisindeki çekişmelerin kurbanı haline getiriliyor. Bu hafta AKP’den CHP’ye geçen Beyoğlu Belediyesi’nde Belediye Başkanı’na danışman yapılan kişinin de İsmailağa Cemaati ile ilişkileri gündem oluşturdu. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in danışmanı yapılan Bilal Gülep ile Belediye Başkan Yardımcısı yapılan Recep Yamak’ın daha önceki paylaşımlarından AKP ile aralarının iyi olduğu görülüyor. Bu konuyla ilgili CHP tarafından bir açıklama yapılmazken, CHP’nin birçok il ve ilçede sağ kökenli adaylarla seçimleri kazandığı ve bu adayların gerici cemaatler ile ilişkili olduğu aşikâr.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek istediğini belirtmişti. Erdoğan ise “görüşülecek çok konu var” diyerek Özel’i davet ettiğini belirtmişti. Şimdi gündemde, AKP’nin bir restorasyon sürecine mi gireceği tartışması var. İktidara yakınlığı ile bilinen Abdulkadir Selvi’nin yazdığı köşe yazısında, “Kavala’nın hapiste tutulması AK Parti’ye ne fayda sağlıyor” ve “Artık iklimin değişmesi gerekiyor” ifadeleri ile yine iktidara yakınlığı ile bilinen Hürriyet’te manşette çıkan Erdoğan’ın “Parlamenter sisteme dönüş tartışmaları yerine bu sistemin iyileştirilmesine odaklanılmalı” ifadeleri restorasyon meselesini akıllara getiriyor. Bilindiği üzere CHP’de Özel’den dahi etkili bir güç olarak bilinen İmamoğlu da “kutuplaşmamış bir Türkiye” ifadelerini kullanıyordu. Akıllara “Yenikapı Ruhu” geliyor. Önümüzdeki süreçte AKP’nin MHP ile ilişkileri bozup farklı bir yol izlemesi muhtemeldir. Yeni Anayasa tartışmaları yeni dengelerin kurulmasında belirleyici olacaktır.

AKP yargısı kafalarda soru işaretleri uyandırmaya devam ediyor. Antalya’nın Konyaaltı ilçesinde meydana gelen ve 1 kişinin yaşamını yitirdiği teleferik kazasından zamanın işletme sorumlusu şimdi ise Kepez ilçesinin CHP’ belediye başkanı tutuklandı. Tutuklanan kişi sadece kendisinin tutuklanmasına itiraz ediyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de yargının Soma’da, İliç’le ve başka yerlerde AKP yandaşlarına bir şey demeyip sadece muhalefetin üzerine gitmesini eleştiriyor.

Bu hafta siyasette AKP’lilerin ıstakoz tutkusu gündemdi. AKP İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın Monaco’da bir yatta yediği ıstakozdan sonra bir paylaşım da Mamak Belediyesi’nin AKP’li üyesi Salih Kahraman’dan geldi. Kahraman, Antalya’da gittiği bir lüks otelde yediği ıstakozu paylaştı. Emekçiler sokakta bir balık ekmek dahi yiyemezken AKP’lilerin lüks ve şatafat içerisindeki hayatı toplumda tepki çekiyor.

Bir gündem de yaklaşan 1 Mayıs. AYM’nin Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarının yapılmasına engel konulmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununun ihlal edildiği anlamına geldiğini belirttiği kararı sonrasında bu yıl sendikalar ve siyasi gruplar Taksim’i adres gösteriyor. 2013 yılından bu yana hukuksuz bir şekilde emekçilere kapatılan Taksim büyük önem taşıyor. DİSK yaptığı açıklamada izin başvurusunu son birkaç gün öncesinde yapacağını belirtirken, CHP de Taksim’e çağrı yaptı. CHP adına açıklama yapan Gamze Taşcıer, valiliğe başvuru yapacaklarını belirtti.

Şimdi ülkemizdeki işçi direnişlerini ve emek hareketinden gelişmeleri aktaralım. Emekçilerin hayatı, daha fazla kâr ve sömürü uğruna iş cinayetleri ile sermayeye kurban ediliyor. İSİG verilerine göre son 10 yılda en az 671 çocuk işçi, iş cinayetlerinde ölürken, 2024 yılının ilk üç ayında ise en az 425 işçi hayatını kaybetti.

Lezita işçileri TİS görüşmelerine oturmayan patrona karşı başlattıkları direnişte sermayeye kol-kanat geren devletin ve onun kolluk kuvvetlerinin hedefi haline geldi. Jandarmanın işçilere karşı kalkanları ve coplarıyla giriştiği saldırganlık geçtiğimiz hafta büyük tepki çekti. İşçiler buna rağmen kararlılık ile direnmeye devam ediyor.

CHP’li belediyelerde işçi kıyımı da devam ediyor. İş güvencesi ve kadro talebi için yıllardır mücadele eden belediye emekçileri seçimlerin ardından güvencesizliğin acısını çekiyor. Diğer yandan Şişli Belediyesi’nden atılan 48 işçiden 18’i belediye binası önünde başlattıkları direnişin ardından işe dönme mücadelesini kazandıklarını açıkladı. Aynı belediyeden işten atılan direnişçi Kakil Yazar ise İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun işe dönmeleri konusunda kendisine verdiği sözü tutmasını bekliyor.

Adıyaman Besni’de bulunan Mega Polietilen’de BİRTEKSEN öncülüğünde direnen işçiler kazandı. İşçiler diğer talepleri için mücadeleye devam edecekler. Tek Gıda-İş sendikasına üye oldukları için haksız bir biçimde işten atılan IFFCO içilerinin İzmir Çiğli’deki fabrika önünde başlattıkları direniş ise 47 gündür devam ediyor. Ülkemizde kuryeler, belediye emekçileri, öğretmenler; fabrika ve inşaatlarda çalışan, atölyelerde haksızlığa uğrayan emekçiler insanca ve onurluca bir yaşam için seslerini yükseltiyorlar. Emekçilerin direnişleri bizlere umut ve gurur veriyor.

Komşu Yunanistan’da son zamanların en büyük grevi başladı. Kamu çalışanları, ulaşım işçileri gibi birçok işkolunda emekçiler ülke genelinde iş bıraktı. Greve çıkan işçilerin talepleri arasında asgari ücretin yükseltilmesi, iş saatlerinin düşürülmesi bulunuyor. Avrupa’da gittikçe derinleşen ekonomik kriz ile birlikte Yunan devrimcilerin öncülüğündeki kitlelerin hayatı durduracak kitlesellikle eylemler örgütlemesi bizlere umut veriyor.

Dünyadan gelişmelerle devam ediyoruz. Güvenliğini saldırılara misliyle cevap verme üzerine kurmuş olan İsrail İran’dan aldığı yanıt karşısında çok zor duruma düştü. İran’ın Şam’da bulunan büyükelçilik binasının İsrail tarafından vurulmasının ardından İran’ın üst düzey askeri görevlileri yaşamını yitirmişti. İran saldırının ardından İsrail’e insansız hava araçları ve balistik füzeleri ile misilleme yapmıştı. İran’ın günler öncesinden tüm dünyaya duyurduğu misilleme saldırısı, güvenilir uzmanlarca çok başarılı bir askeri cevap olarak yorumlanıyor. Saldırıda İsrail’in övündüğü Demir Kubbe hava savunma sisteminin bir kez daha delindiği gözlemlendi. Demir Kubbe ilkin 7 Ekim’de Hamas saldırısında yetersiz kalmıştı. İran yetkilileri, yaptıkları son açıklamada İsrail tarafının kendilerine göstermelik bir saldırı teklifinde bulunduklarını, ancak bu teklifin kendileri tarafından reddedildiğini de ifade etti. İran’a yapılan saldırıya ses çıkarmayan Batılı devletler İran’ın misilleme hakkını kullanması karşısında ayağa kalktı. İsrail İran, Suriye ve Irak’ta bazı hedeflere yeni saldırılar yaptığını açıklarken ABD ve AB ülkeleri İsrail’e yeni ekonomik yaptırımlar hazırlamaya başladı. İsrail’in son saldırılarının da danışıklı ve sarsılan prestiji kurtarma açma amaçlı olduğu görülmektedir.

Bilindiği gibi İran Batı’nın yaptırımlarına rağmen ayakta durmayı ve güçlenmeyi başarmış bir ülke. İki yıldır binlerce yaptırıma maruz kalan Rusya ekonomik gelişmesini başarıyla sürdürürken yaptırım uygulayan AB ülkeleri ise ekonomik zorluklarla karşılaşıyor. Çin bu konuda daha belirgin bir örnektir. Yaptırıma maruz kalan ülkelerin güçlenmesi bazı şakalaşmalara yol açıyor. Türkiye ekonomisinin bir türlü önlenemeyen kötü gidişi karşısında bir kısım insan “ABD ve AB Türkiye’ye de yaptırım uygulasa da Türkiye’nin ekonomisi de düzelse” demeye başladı.

Filistin ile dayanışma eylemlerine “özgür Batı” tahammül edemiyor. Berlin’deki Federal Meclis önünde günlerdir Filistin ile dayanışmak amacıyla toplanan ve çadır kuran eylemcilere polis sert bir şekilde saldırdı. Saldırıdan birkaç gün önce düzenlenen Filistin Kongresi de polis tarafından basılmış ve yasaklanmıştı. Avrupa bir yandan “insan hakları” ve “özgürlükler” ile övünürken bu hak ve özgürlük iddialarının bir propagandadan ve yalandan ibaret olduğu özellikle Ukrayna meselesi ve İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırım ile daha net görünür hale geldi. Gazze’de öldürülen Filistinli sayısı 34 bini geçti. UNİCEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) Gazze’de her üç binadan ikisinin hasarlı veya tamamıyla tahrip edilmiş olduğunu bildirdi.

ABD Filistin’in Birleşmiş Milletler (BM) Üyesi olmasını veto etti. Filistin 2012 yılından bu yana BM’de gözlemci statüsünde bulunuyor. Tam üyelik başvurusu israil’in Gazze’deki katliamı ardından gündeme geldi. Başvuru 4 Nisan’da BM Güvenlik Konseyi’nde görüşüldü. İngiltere ile İsviçre çekimser kaldı. Böylece 12 “evet” oyuyla karar alınmış oldu. Ancak ABD, Filistin’e BM’ye tam üyelik hakkı tanıyan BM Güvenlik Konseyi kararını veto ederek engelledi. ABD; Filistin’in tam üyeliğine BM’nin değil İsrail’in karar vermesini istiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip 5 ülke ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya’dır. BM üyesi 140 ülke Filistin’i egemen bir ülke olarak tanımaktadır.

Batı’nın ve ABD emperyalizminin itibarı ve inandırıcılığı gün geçtikçe düşlüyor.

Ukrayna’da NATO’nun başarısızlıkları derinleşmeye bu hafta da devam etti. Batılıların son Ukraynalıya varıncaya kadar savaşması programlanan Ukrayna yüz binlerce asker kaybettikten sonra yeniden seferberliğe başladı. Bu hafta Ukrayna Batıdan yeni aldığı silahlar sayesinde Rus ordusuna zarar vermeyi başarırken Ukrayna ordusunun faşist Azov taburlarından da bazı teslim olma hadiseleri başladı. Zelenski sabah akşam Batılılardan silah ve cephane istiyor. Batılılar savaşı son Ukraynalı ölünceye kadar sürdürmek istiyor fakat silah ve cephaneleri yetersiz kalıyor.

Bu arada ABD ve İngiltere’de bazı askeri tesislerde sebebi anlaşılmayan patlamalar olduğu biliniyor. Gizli servisler bunların Rusya’dan sabotajlar olması üzerinde duruyor. Almanya iki Rus kökenli Alman vatandaşını sabotaj hazırlıkları içinde oldukları iddiasıyla tutukladı. Bilindiği gibi Rusya Kırım köprüsüne, Moskova gemisine, Kuzey Akım boru hattına ve Moskova konser salonuna yapılan saldırılarda bu iki ülkeyi suçladı.

Türkiye’de ve Dünya’da yaşanan gelişmeler, mücadele azmi ve kararlılığı olanlar için, bir yandan ezilenlerin mücadelesini yükseltme potansiyelini yaratırken, bir yandan da kaderimizi dışımızdaki güçlere teslim etmememiz gerektiğine dair anlam taşıyor. Daha önce de seçimlerle birlikte AKP’nin yaşadığı yenilginin umut yarattığını ifade ettik. Ancak bu umut, muhalefete dönük saf bir güvene evrilirse, geleceğimiz burjuva muhalefetin eline teslim edilirse, pek çok konuda yeni hüsranlar yaşayanacağı açıktır.

Önümüz 1 Mayıs. Emekçilerin, ezilenlerin taleplerini daha yüksek sesle haykırabileceği bir gün. Ülkemizde mücadelenin yükselmesi ve halkların gerçek kazanımları, devrimcilerin bağımsız ve birleşik bir çalışmasına bağlıdır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.