Haftanın özeti: Filistin’de, Suriye’de ve Ukrayna’da savaş ve barış

0
480

Çok önemli gelişmelerin yaşandığı haftanın özetine dıştaki gelişmelerle başlıyoruz. En heyecanlandırıcı gelişme Filistinli 14 örgütün Pekin’de bir ulusal mutabakata vardıklarını açıklamaları oldu. Hatırlanacağı gibi Çin bir süredir Fetih Hareketi ve Hamas’ın görüşmesine yardımcı olmaya çalışıyordu. Kapsamlı bir ulusal toplantı olarak değerlendirilen son görüşmelerle ilgili olarak Hamas’ın Ulusal İlişkiler Ofisi Başkanı Hüsam Bedran, “ulusal birlik yolunda önemli bir adım” olduğunu söyledi. Bildirinin oluşmasında Çin’in gösterdiği “büyük çabadan” ötürü teşekkür eden Bedran, ABD’nin Filistinli gruplar arasındaki anlaşmaya karşı çıktığını vurguladı.

Çin’in barış çabaları Ukrayna konusunda da etkili oluyor. Doğudan esen rüzgarın etkisi hem Ukrayna’daki hem de dünyadaki savaş beklentilerini değiştirdiği gözleniyor. ABD’nin de etkisiyle Çin’e karşı sert tavır takınan Zelenskiy yönetiminin Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, Çin’i ziyaret etti. Kuleba, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile görüşmesinde, Kiev’in Moskova’yla müzakereye hazır olduğunu söyledi. Çin’in daha önce sunduğu barış planını onaylanmayan Ukrayna, Batı eksenli planın kabulünün de zorluğunu görüyor olmalı ki orta bir yol bulma arayışına çıktı. Ukrayna’da yakın zamana kadar ihanet olarak görülen açıklamaların şimdi daha yaygın ifade ediliyor olması Ukrayna tarafında dengenin savaşın bitiminden yana değiştiğine işaret ediyor.

Çin Filistinli grupları ve düşmanlık içindeki devletleri bir araya getirmeye çalışırken ABD de savaş suçlusu Netanyahu’yu ağırladı. Netanyahu gibi bir soykırımcının ABD Kongresinde defalarca ayakta alkışlanması önümüzdeki süreçte Ortadoğu’da gelişecek risklerin işaretidir. Ne mutlu ki barış yanlıları da kendilerini gösterdiler. Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin ortak davetiyle Kongre’de konuşmak üzere ABD’ye giden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD’ye ayak basmadan Kongre karıştı. Netanyahu’nun Kongre salonunda yaptığı konuşma onlarca kez hatta ayakta alkışlanırken ABD Kongre binasında bir araya gelen yüzlerce Yahudi aktivist, Netanyahu’yu ve İsrail yönetiminin Gazze’deki saldırılarını protesto eden ve İsrail’in silahlandırılmasının durdurulması istedi. “Şimdi ateşkes” yazılı pankartlarla Gazze’de ateşkes taleplerini dile getiren ve Netanyahu aleyhinde sloganlar atan göstericiler, “Gazze yaşasın”, “Özgür Filistin”, “Soykırımı durdurun” şeklinde sloganlar attı. Bu protestolar emperyalist savaşa karşı barış mücadelesi için umut veriyor.

Haftanın en çok tartışılan konularından birisi “Türkiye-Suriye normalleşmesi” oldu. Bilindiği gibi Rusya Suriye ile Türkiye hükumetlerini barıştırmaya çalıştırmaktadır. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, Rusya’nın başkenti Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile önceden ilan edilmemiş buluşması basındaki tartışmayı alevlendirdi. Kremlin tarafından yapılan açıklamada, Putin ile Esad’ın, Erdoğan-Esad arasında olası bir görüşme de dahil olmak üzere Orta Doğu’ya ilişkin geniş bir yelpazedeki konuları görüştüğünü bildirildi.
AKP iktidarı bir yandan İsrail-Filistin savaşının Lübnan’a ve bölgeye yayılmasının yaratacağı riskleri savuşturmaya çalışırken diğer yandan da bu olasılığı iktidarını perçinleyeceği ve yayılmacı emellerini gerçekleştireceği olanağa dönüştürmeye çalışıyor. AKP Suriye’deki rejimi yıktırmak amacıyla Türkiye’de kurdurduğu Suriye Milli Ordusu’nu ve Suriye’de işgal yoluyla oluşturduğu sistemi Suriye devletine monte ederek Suriye’yi Yeni Osmanlıcı amaçlarına daha uygun hale getirmek istiyor. AKP aynı zamanda iktidarı Suriye devleti ile bir olup Suriye’deki Kürtleri de ezmek istiyor. Suriye yönetimi ise Kürtlerle (YPG-SGD) sorununu kendi iç sorunu gördüğünü, Kürtlerle anlaşma kapısını ve sorunun barışçıl çözüm yolunu açık tutmaya devam etmek istediğini belirtiyor. Bu anlamda Esat Erdoğan’a “Sen kendi Kürtlerini düşün” demiş oluyor. Suriye hükumeti AKP hükümetinden işgale son vermesini ve dinci çetelerden desteğini kesmesini istiyor. Suriye ABD tarafından ekonomik abluka altında olduğu için Türkiye ile sağlanacak barışın Suriye’ye de faydası olacağı bellidir. Ancak Erdoğan’ın Kaddafi iktidarına ve Suriye halkına yaptıkları ortadayken Suriye’ye verebileceği yeni zararlar da çok önemlidir.

ABD ise Suriye-Türkiye barışına karşı olduğunu belirtmiş bulunuyor. Türkiye ve Suriye hükümetleri arasında olası görüşme ve anlaşma üzerine karşılıklı açıklamaların sürdüğü bir süreçte, ABD, Suriye’deki ABD üslerine 443 km’ye ulaşan menzilli hava savunma sistemi yolladığı ileri sürülüyor. Bu sistemin Suriye’de ABD ile müttefik Kürt güçlerinin savunmasını amaçladığı ileri sürülüyor. Bilindiği gibi işgalci ABD, uyguladığı “Sezar yasası” ile işgale karşı direnen Suriye halkına, ilaç bile alamayacakları şekilde çok sıkı bir abluka uygularken, kendisiyle işbirliği içindeki güçlere ise, bölgenin petrol, su ve tarım arazisi gibi önemli kaynaklarını sunmaktadır. Geçmişte Kürt güçlerinin Suriye hükumetiyle anlaşmasını engellemiş olan, bugün de Suriye ile Türkiye hükumetleri arasındaki “barış” görüşmelerini desteklemediklerini açıklayan ABD’nin yaptığı bu silah sevkiyatı ile niyetleri iyice açığa çıkmış oldu. ABD Kürt ulusal hareketini Ukrayna gibi kullanmak istiyor. ABD’nin Kuzey Irak’taki PKK güçlerine karşı yaptığı silahlı saldırılara izin vermesi de bu plana uygun düşüyor.

Tam bugünlerde Almanya Münster mahkemesinin Suriyeli sığınmacıların ülkelerine veya Türkiye’ye gönderilebileceği yolundaki kararı dikkat çekti. Almanya’nın aralarında bulunduğu Batılı emperyalistler Suriye’yi yakıp yıktıktan sonra yükü Türkiye’nin üzerine yıkıyorlar.

ABD Başkanı Joe Biden, 5 Kasım’da gerçekleşecek seçimler için adaylıktan çekildiğini duyurdu ve yerine yardımcısı Kamala Harris’i önerdi. Kamala Harris, başkanlığa seçilmesi halinde Biden dönemindeki politikaları sürdürecektir. Onun, Asya-Afrika kökenli bir siyah kadın olması mevcut egemen anlayışın dışında davranacağını anlamına gelmemeli. Birkaç ismi hatırlayalım! Cumhuriyetçi ama, kadın ve siyah Condoleezza Rice, Afrika kökenli Barack Obama, yakın dönemde İngiltere Başbakanı Hint kökenli Rishi Sunak. Kamala Harris’in eşinin Yahudi, kendisinin de Hindistan kökenli olmasına dikkat çekicidir. Batılı emperyalistlerin Hindistan’ı kendi tarafına çekmeye çalıştıkları bu dönemde bir önceki İngiltere Başbakanının da Hindistan kökenli olmasını tesadüf görmüyoruz. Biden’ın daha başkanlık süresi bitmeden görevden alınacağı da konuşuluyor.

Uluslararası Adalet Divanı, Filistin topraklarında inşa ettiği yerleşim yerlerinin yasa dışı olduğuna karar verdi. BM Genel Kurulu’nun 2022 yılında Uluslararası Adalet Divanı’na başvurarak, “İsrail’in Filistin topraklarını uzun süreli işgali, sömürgeleştirmesi ve ilhakının gözden geçirilmesini” talebi üzerine,
yaklaşık 1,5 yıllık değerlendirmenin ardından verilen kararda “İsrail’in yerleşim politikasının ve Filistin topraklarındaki doğal kaynakların sömürülmesinin” uluslararası hukuka aykırı olduğu açıklandı. Mahkeme, İsrail’in hem uluslararası hukuku hem de işgal altındaki topraklardaki insanların zorla yer değiştirmesine ilişkin kuralları ihlal ettiği kararına vardı. İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesinin “fiili olarak bölgenin ilhakı” anlamına geldiğinin vurgulandığı kararda “kalıcı işgal” nedeniyle, İsrail’in Filistin halkı için belirsiz ve geri döndürülemez bir durum yarattığı ifade edildi. İsrail’in bu bölgelerde “Filistinlilere karşı sistematik ayrımcılık suçu işlediğine” de hükmeden Mahkeme, İsrail’in işgal altındaki topraklardan bir an önce çekilmesini ve Filistinlilere tazminat ödemesini istedi.
Uluslararası Adalet Divanı’nın karar sürecinde tavsiye için başvurduğu 52 ülkenin çoğu İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşimlerinin yasa dışı olduğu yönünde görüş bildirdi. İsrail, mahkemeye sunduğu yazılı açıklamada Uluslararası Adalet Divanı’nın vereceği kararı tanımayacağını açıklamıştı. İsrail’in en büyük destekçisi olan ABD yönetimi de İsrail’in yasa dışı yerleşim alanlarını terketmesini istemiyor.

Türkiye haberlerine geliyoruz. 24 Temmuz Basın Özgürlüğü ve Mücadele Günü’ne gazetecilere yönelik baskı ve tehdit saldırıları altında girildi. MHP, aralarında gazeteci, akademisyen ve hukukçuların bulunduğu 154 kişiyi tehdit etti ve hesap soracağını açıkladı. Basın Özgürlüğü İndeksi ve uluslararası raporlara göre Türkiye, AKP’nin iktidara geçtiği 2002 yılında basın özgürlüğünde 99’uncu sıradayken, bugün 180 ülke içinde 158’inci sıraya kadar geriledi. 24 Temmuz’un, gazetecilerin ‘Basın Bayramı’ değil, basın özgürlüğü için ‘mücadele günü’ olduğuna dikkat çeken Basın Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Dünya Demokrasi Endeksinde 167 ülke arasında 102’nci; Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 158’inci; Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 142 ülke arasında 117’nci sıraya gerileyen Türkiye, utanç tablosunda yer alıyor.” denildi.

Hatay Samandağ’daki yapımı süren TOKİ konutlarının depreme dayanıksız olduğu iddiaları üzerine yurttaşlar inşaat önünde eylem yaptı. Yapımı devam eden deprem konutların bağımsız yetkili uzmanlar tarafından denetiminin sağlanması gerektiğini söyleyen ve geç olmadan seslerinin duyulmasını isteyen yurttaşlar: ‘‘Zemin etüdü yeniden yapılmalı, sonuçlar halka açıklanmalıdır. Uygun olmayan yapılar varsa yıkımı planlanmalı’’ dedi.

Hatay’da çok önemli bir sorun da su sorunudur. Üzerinden yaklaşık 1.5 yılın geçtiği 6 Şubat depremlerinin ardından su krizi yaşanan Hatay’da bulaşıcı hastalık uyarısı yapılıyor. Hatay’ın birçok ilçesinde uzun süreden beri sık sık su kesintisi yaşanıyor. 1 Temmuz’dan itibaren AFAD’ın konteyner kentlerde içme suyu dağıtımı kestiğini belirten Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz, Samandağ genelinde de üç gündür neredeyse bir damla su olmadığını söyledi.

TBMM Genel Kurulu’nda iktidar milletvekillerinin şiddetine bir yenisi daha eklendi. İYİ Parti’nin grup önerisi üzerine söz alan DEM Partili Ali Bozan, AKP’nin TÜİK eliyle her ay işçinin, memurun, emeklinin cebinden düzenli bir şekilde çaldığını, sesi duyulmayan işçi ve emekli yurttaşlar adına bağırmak istediğini ifade eden Bozan, “Hırsız var, hırsız var, hırsız var! AKP hırsızlık yapıyor, AKP hırsızlık yapıyor, AKP hırsızlık yapıyor!” diye yaptığı konuşma sırasında AKP’li vekillerin önce sözlü ardından da fiili saldırısına uğradı. CHP’li milletvekillerinin engellemeye çalıştığı olaylar sırasında aralarında Eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaosmanoğlu’nun da yer aldığı AKP’lilerin yere düşen Bozan’a tekme ve yumruk attığı görüldü. Bozan, daha sonra muhalefet milletvekilleri eşliğinde odasına gitti.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda görüşülen ve kabul edilen sokak hayvanlarının ‘ötanazi’ adı altında katledilmesini öngören Hayvanları Koruma Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Teklifi’ne yönelik tepkiler ve protestolar yurdun çeşitli yerlerinde devam etti. İktidarın ay sonuna kadar Genel Kurul’da ele alınarak yasalaştırılmasını amaçladığı sokak hayvanlarının katledilmesini öngören yasa teklifinin geri çekilmesi için Kadıköy İskele Meydanı’nda “Birleşik mücadelemizle katliam yasasının uygulanmasına izin vermeyeceğiz!” diyen göstericiler, sokak hayvanlarıyla birlikte yaşamı savunduklarını ifade etti.

Seçim yenilgisinin ardından duruma göre “normalleşme” mesajları veren, işler hesabına uymadığında ortağı MHP ile yakınlığı koruyan Erdoğan, seçimde kaybettikleri belediyeleri hedef aldı. Erdoğan, muhalif belediyelerin borç tuzağı ile kıskaça alınmasının talimatını verdi. Erdoğan’ın “Bakanlığımız borçların tahlisine başlayacak” açıklamasının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı harekete geçti. Bakan Vedat Işıkhan, borçlu belediyelere borç bildirimlerinin gönderildiğini duyurdu. Erdoğan’ın açıklamasının ardından dikkatler uzun yıllar boyunca AKP’li başkanlarca ya da kayyumlar tarafından yönetilen belediyelerin mali durumlarına çevrildi. AKP ve kayyum idaresindeki yerel yönetimlerin 31 Mart’ta yeni yönetimlere devrettiği bilançolarıdaki tablonun vahim olduğu devralınan belediye yönetimleri tarafından kamuoyuna açıklanmıştı.

Iktidarın patronlara teşvik çocuklara ölüm getiren uygulamaları bir çocuğun daha ölümüne neden oldu. Ankara’nın Çubuk ilçesinde çalıştığı inşaatın 6’ncı katından asansör boşluğuna düşen stajyer öğrenci A.K. (15), hayatını kaybetti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İŞİG) verilerine göre bu yılın ilk altı ayında 39 çocuk işçi, 2013-2023 yılları arasında 671 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.

Hafta içinde Hakkari Belediyesi’ne kayyum atanmasına karşı protestolar ve hapisteki hasta tutsaklarla dayanışma eylemleri sürdü. Gençlik hareketi içinde çeşitli sol grupların aktifleşmeleri de dikkat çekti.

Sürmekte olan işçi direnişleri haberlerinin ardından özetimizi tamamlayacağız.

Belediye işçileri, yüzbinlerce kamu işçisinin belediyelerde ve kamu kurumlarında güvencesiz ve insanlık dışı koşullarda çalışmasına son verilmesi için kadrolu ve güvenceli çalışma taleplerini çeşitli eylem ve etkinliklerle duyurmaya çalışıyor. Kadıköy Rıhtım’da her salı saat 19.00’da yarım saatlik oturma eylemi yaparak seslerini duyurmaya çalışan belediye emekçileri, işten çıkarmaların en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan, taşeronluk düzeniyle işçilerin haklarının yoğun şekilde gasp edildiği çalışma alanlarının başında gelen belediyelerdeki bu kıyımın durdurulması için mücadele ediyorlar. Tüm belediye emekçilerini dayanışmaya ve eyleme destek vermeye çağıran belediye işçileri eylemin 8. haftasında Kadıköy Rıhtım’da bir araya gelerek gaspedilen haklarını talep ettiler.

İşten atılan Çiğli Belediyesi işçileri CHP Genel Merkezi önüne taşıdıkları direnişlerini kararlılıkla sürdürüyorlar.

İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez Fabrikası’nda, insanca yaşayabilmek için TekGıda-İş Sendikası’na üye olan, 13 işçinin işten çıkartılması sonrası çalışan işçilerin atılan işçilere sahip çıkmasının ardından fabrika patronu 100 işçiyi daha işten çıkarttı. İşçiler fabrika önünde direniyorlar.
Konya Alpla Fabrikası’nda patronun iş yeri disiplin kurulunu hiçe sayarak Petrol-İş Sendikası üyesi 3 işçiyi işten atması sonrasında Petrol-İş Gebze Şubesi örgütlü olduğu Alpla’nın 3 fabrikasında eş zamanlı eylemler gerçekleştirdi.

LcWaikiki’de uğradığı sistematik baskı ve mobbing nedeniyle intihar eden Muhammed Yavuz için Sosyal-İş Sendikası öncülüğünde İstanbul Lcwaikiki Genel Merkezi önünde eylem yapıldı.

Hayat Dörtyol’da yer alan Yolbulan Metal Fabrikası’nda Özçelik-İş Sendikası’nda örgütlü olan işçiler iş yeri patronunun sefalet ücretini kabul etmediği için 37 gündür grevdeler.

Mücadeleci sendikalardan Disk Enerji-Sen, enerji iş kolunda yetki mücadelesini İSPER ve TEİAŞ’ta yetkili sendika olabilecek bir noktaya taşıdıklarını açıkladı.
Enerji-Sen, üyeleriyle birlikte işçilerin zam talepleri için bu hafta TEİAŞ Genel Merkezi önünde eylem yaparak duyurdu.

Dev Yapı-İş Sendikası Dedeman Otel şantiyesinde inşaat işçilerinin ücretlerini gaspetmeye çalışan Doğru Holdinge karşı direnişe başlayacağını açıkladı.
Şişli’de, Nazimiye’de, Menemen’de ve Çiğli Belediyesi’nde işçileri işlerine dönebilmek için mücadelelerini sürdürüyorlar.
Mersen grevi 99 gündür devam ediyor.

Ezilenlerin, işçilerin ve emekçilerin örgütlü mücadeleden ve kendi aralarındaki dayanışmadan başka çareleri yok

Başını ABD’nin çektiği Batı emperyalizmi dünyada yol açtığı yıkımlara yenilerini ekleyerek yoluna devam etmek istiyor. Fakat hesaplar bekledikleri yönde gelişmiyor. Şimdi karşılarında daha aktif davranan güçler var. İsrail’in işgalci ve katliamcı yüzü Filistin halkı ile yapılan dayanışma eylemlerinde daha da açığa çıkarıldı ve İsrail bugüne kadar görmediği tecrit durumuyla karşılaştı. Çin, bu süreçte etkili bir güç olarak kendini gösteriyor. Dünyanın bu durumu halkların soluklanmasına ve ayağa kalkmasına olanaktır. Anti-emperyalist uyanış içindeki Afrika halkları çok kutuplu dünya düzeninden yararlanıyor. Batılı emperyalistleri dizginleyen süreç Latin Amerika’dan destek görüyor. Sürecin başta Araplar olmak üzere ezilen Müslüman halkların kurtuluş mücadelesini etkilemesi mümkündür. Batılı ülkelerde barış yönünde gelişen eylemler kesinlikle umut vericidir. Bu direnişler risklerle dolu kaosun içinden kurtuluşun yolunu inşa ediyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.