Haftanın Özeti: Gençliğin ve halkın kitlesel eylemlerle verdiği mesaj

0
273

Bu haftaki özetimize Türkiye’de artan baskılar ve halkın bu baskılara karşı geliştirdiği direnişle başlıyoruz. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onunla beraber 100’ü aşkın kişi hakkında önce çıkarılan gözaltı kararları ve ardından gelişen tutuklamalar, halkın AKP’ye duyduğu öfkesinin açığa çıkması için rol oynamış ve ülkemizin dört bir yanında ağırlığını gençlerin oluşturduğu kitleler sokaklara çıkmıştı. CHP Saraçhane eylemlerini bitirdi ancak eylemler bitmiş görünmüyor. Binlerce, on binlerce insan AKP’nin yarattığı karanlığa karşı aydınlık bir gelecek için mücadele ediyor. Devrimciler olarak bu kitlesel eylemlerden dersler çıkarmamız gerekiyor.

Günlerdir eylemlere katılan insanların evleri basılıyor ve gözaltılar yaşanıyor. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere çok sayıda ilde baskılar artıyor. İstanbul’da arkadaşımız Özgür Taylan Moral’ın, İzmir’de ise Berke Bozkurt’un da aralarında bulunduğu yüzlerce insan tutuklandı. Özellikle İstanbul’da yaşanan tutuklamalar, gözaltına alınanların büyük çoğunluğunun tutuklanması için doğrudan “talimat” verildiğini kanıtlar cinstendi. Arkadaşlarımız için savcının önce “adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılması” kararıyla mahkemeye sevk edildiği belirtildi. Ardından ise savcının aniden “karar değiştirdiği” aktarıldı ve alınan herkesin “tutuklanması” istemi ile mahkemeye sevk edildiği aktarıldı. Yaşananlar avukatlar ve milletvekilleri tarafından da tutanak altına alındı. Sırf bu olay dahi operasyonların siyasi maksatlarla gerçekleştirildiğini göstermektedir.

Operasyonlar, Türkiye’de basın özgürlüğünün de ne derecede kısıtlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Polisin kitleye saldırı ve şiddetini belgelediği için gözaltına alınan Yasin Akgül, Bülent Kılıç, Zeynep Kuray, Kurtuluş Arı, Ali Osman Tosun, Hayri Tunç, Gökhan Kam gibi gibi gazeteciler operasyonlarla evlerinden alındı. Bir kısmı önce tutuklandı, ardından ise serbest bırakıldı. 

Saraçhane mitingleri CHP lideri Özgür Özel tarafından sonlandırılırken İBB Başkan vekilliğine ise yine CHP’li Meclis Başkan Vekili Nuri Aslan atandı. AKP’nin İBB’ye kayyum atamamasına karşılık Saraçhane mitinglerinin CHP tarafından bitirilmesi gibi bir anlaşma yapıldığı da belirtiliyor. Bu sırada Özel, 29 Mart Cumartesi günü İmamoğlu için Maltepe Sahili Miting Alanı’nda saat 12.00’da “Özgürlük Mitingi” yapılacağını belirtti. Mitinge İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri de “Demokrasi ve Halk İradesine Sahip Çıkıyoruz” şiarı ile katılacağını ifade etti. Gerçekleşecek mitinge yoğun katılım olması bekleniyor.

CHP Maltepe Mitingi’ni İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını yeniden ilan edeceği bir mitinge çevirecek. Odak, geçen haftalarda yazdığı özet ve yaptığı açıklamada da İmamoğlu’nun ve CHP’nin halkın çıkarlarını değil kendi şahsi çıkarlarını ve emperyalistlerin çıkarlarını temsil ettiğini ifade etmiş ancak bağımsız bir hat oluşturmaya çalışacak biçimde gösterilere katılmak gerektiğini vurgulamıştı.

CHP hala NATO’ya ve emperyalistlere mesajlar verip onlardan icazet alarak iktidara geleceğini ve ülkemizde hak, hukuk ve adaleti tahsis edeceğini düşünedururken, gençlik yarınları için samimi bir mücadele yürütüyor. Meydanlarda atılan “Kurtuluş Yok Tek Başına” sloganı bunun en güzel kanıtıdır. Gençlik dört bir yanda özgürlük, eşitlik ve laiklik taleplerini çeşitli biçimlerde ifade etmeye devam ediyor. Üniversitelerde boykotlar, şehir merkezlerinde ve parklarında buluşma ve eylemler geliştiriliyor. Türkiye uzun zamandır ilk defa bu kadar büyük kitlelerin katıldığı gençlik eylemlerine tanık oluyor. Gelişmeler, önümüzdeki süreçte gençliğin mücadele içerisindeki öneminin ve etkisinin daha da artacağını gösteriyor.

Geride bıraktığımız haftada meydana gelen direnişler ve demokratik gösterilerle devam ediyoruz. Türkiye halkı Erdoğan’ın yarattığı baskıcı iktidara karşı direnmeye devam ediyor. Erdoğan, kendi iktidarına ters gördüğü tüm güçleri ortadan kaldırma amacı güdüyor. Devam eden protesto gösterilerine katılan 1800’ün üzerinde insan gözaltına alındı ve şimdiye kadar 260 tutuklama gerçekleşti. Gerçekleşen tüm baskı ve tutuklamalara rağmen öğrenciler meydanlarda, alanlarda ve kampüslerde direnişlerine devam ediyor. 

Öğrencilerin yaşanan baskılara karşı boykot kararları birçok üniversitede ses getirmişti. Öğrencilerin kararına Eğitim-Sen üyesi hocalar ve üniversite çalışanları da destek verdi. ODTÜ, İstanbul Üniversitesi, Mimar Sinan, 9 Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi gibi üniversiteler başta olmak üzere birçok üniversitede boykot ve gösteriler devam ediyor. 

İstanbul’daki üniversite öğrencilerinin eylemleri düzenlemek amacıyla kurduğu İstanbul Üniversiteler Koordinasyonu eksikleri olmakla birlikte, süreci götürmeye çaba gösteriyor. Cuma günü Mecidiyeköy’de bulunan Cevahir AVM önünde eylem yapılması kararı alındı ancak polis buraya da müdahale etti. Polisin müdahalesi sonrasında 80’in üzerinde gözaltı gerçekleşti. 

Cumartesi Anneleri eylemlerine devam etti. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle yaptıkları açıklamanın 1043. haftasında Galatasaray Meydanı’nda düzenlenen gösteride 1995 yılında Gazi Direnişi sonrasında gözaltına alınıp bir daha kendisinden haber alınamayan Hasan Ocak’ın durumuna değinilip adalet talebinde bulunuldu. 

Hasta tutsakların sesini yükseltmek için düzenlenen eylemlere bu hafta da devam edildi. Ankara’da gerçekleşen açıklamada, cezaevlerinde hayati tehlikeleri olan tutsaklardan Zerdeşt Oduncu ve Şerife Sulukan’ın durumu değerlendirildi ve serbest bırakılmaları talep edildi.

İşçi direnişleri ve emek hareketi içerisindeki gelişmeleri aktararak devam ediyoruz. İş cinayetleri her gün çok sayıda emekçinin canını almaya devam ediyor. Sömürü arttıkça güvencesizlik de artıyor. İş Sağlığı ve Güvenliği kuralları her geçen gün daha fazla ihlal ediliyor ve meslek hastalıkları, iş kazaları riski büyük artış gösteriyor. MESEM projeleriyle ucuz işçiliğin ve iş cinayetlerinin acımasız dünyasına itilen çocuklar hastalıklarla, iş kazalarıyla ve ölümle burun buruna çalışmak zorunda kalıyorlar. 2013-2024 yılları arasında en az 742 çocuk iş kazalarında hayatını kaybetti. Yine İSİG Meclisi’nin paylaştığı verilere göre aynı tarihler arasında en az 2 bin 664 genç işçi iş cinayetlerinde katledildiler. İSİG Meclisi’nin son paylaştığı bilgiye göre şubat ayında en az 121 işçi çalışırken hayatını kaybetti.

Halkın zulme karşı geliştirdiği mücadeleye ortak oldukları için çok sayıda emek örgütü ve temsilcileri toplumu sindirmek isteyen iktidarın hedefi haline geldi. Çok sayıda basın emekçisi, sendika ve emek örgütü temsilcisi ile akademisyenler bu hafta gözaltına alındı ve tutuklandı. Emek örgütlerinin ve demokratik kamuoyunun bir süredir serbest bırakılması için ses yükselttiği BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen ise serbest bırakılır bırakılmaz hakkında verilen başka bir kararla ev hapsine alındı.

DİSK’in bugün için yaptığı “direnişteyiz” çağrısıyla çok sayıda işyerinde eylemler gerçekleştirildi. Zorbalığa karşı direnen halk, tıpkı öğrenciler gibi sendikaların da harekete geçmesini ve işçilerin tepkisini açığa çıkarmak için genel grev ilan etmesi talebini yükseltmişti. DİSK bu çağrıya etkisiz bir cevap verdi. CHP belediyelerinde örgütlü olan ve 171 bin üyeye sahip olan Genel-İş Sendikası ise CHP’li belediyelere operasyon yapılıyor olmasına rağmen süreç boyunca işçilere aktif bir çağrıda bulunmadı. Mücadeleci sendikalar ise bir çağrı yayınlayarak “iş yerlerini, fabrikaları, sokakları birleştirelim” vurgusu yaptılar.

Çeşitli illerde ve ilçelerde işten atılan belediye emekçileri işe dönme mücadelesini sürdürüyor. Altındağ Belediyesi’nde, Çiğli Belediyesi’nde, Bayraklı Belediyesi’nde, kayyum atanan Şişli Belediyesi’nde işsiz bırakılan belediye emekçileri işini geri istiyor ve haksızlığa karşı direniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan ve toplu sözleşme görüşmelerinde taleplerinin dikkate alınmasını isteyen enerji işçileri, üyesi oldukları DİSK Enerji-Sen öncülüğünde mücadelesini sürdürüyor.

İzmir’de Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Sünel Tütün, Oryantal Tütün ve T.T.L Tütün işçileri haklı talepleri için mücadelelerini sürdürüyor. Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlenmeye çalıştığı Eker Süt Ürünleri fabrikasındaki direnişi devam ediyor. Temel Conta işçilerinin grevi de 109 gündür kararlılıkla sürüyor.

Dünyadan gelişmelerle devam ediyoruz. Suriye’de Alevi katliamı devam ediyor. Suriye’deki Alevi katliamına ve ülkemizde gelişen direnişlere dikkat çekmek amacıyla Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde dayanışma eylemleri düzenlendi. Odak olarak bulunduğumuz yerlerde bu eylemlere katılırken Münster, Halmstad ve Göteborg’da eylemler düzenledik. Bu çabalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca Almanya’nın Münster, Hamburg, Gelsenkirchen şehirlerinde solda birlik yolunda Devrimci Okul faaliyeti amacıyla Hamza Yalçın’ın konuşmacı olduğu toplantılar yapıldı. Cumartesi günü aynı amaçlı bir toplantı da Berlin’de düzenlenecek.

AKP hükumeti ABD ve Batılı güçlere yanaşma çabalarını hafta boyunca sürdürdü. AKP iktidarı İsrail’in güvenliğine yardım amacıyla bölgede Sünni devletlerle bir ittifak kurmaya çalışıyor. İran ve Rusya bu çabalardan rahatsız. Rus milliyetçi düşünür Alexandr Dugin Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı kendi lehine sonuçlandırmasının ardından İslam dünyasına yoğunlaşacağını ileri sürdü. Bu söz ilk bakışta Filistin, Suriye, Libya, Yemen gibi ülkeleri akla getiriyor. Rusya’nın asıl yoğunlaşmak istediği bölge Türk Devletler Topluluğu çalışmalarının gerçekleştiği eski Sovyetler Birliği ülkeleridir. Dugin Suriye’nin önümüzdeki süreçte Libya gibi parçalanacağını ileri sürerken Rusya’nın Erdoğan’a Suriye’de yaptığının bedelini ödeteceğini de ima etti.

Dıştaki gelişmelerde savaş bütçelerinin artırılması kadar emekçilerin eylemleri de dikkat çekmeye başlıyor. Avrupa devletleri silahlanma harcamalarını artırmak için halka “yakında savaş çıkacak” korkusu yayıyor.

Geçtiğimiz hafta sendika ve siyasi örgütlerin çağrısıyla on binlerce kişinin ırkçılığa ve faşizme karşı protestolar düzenlendiği Fransa’da şimdi de 3 Nisan’da ülke genelinde yapılacak genel grevin hazırlıkları başladı. Sendikalar, Ukrayna savaşı nedeniyle “savaş ekonomisi”ne geçmekten ve bu nedenle kemer sıkmaktan bahseden Cumhurbaşkanı E. Macron’un politikalarına karşı tepki gösteriyor. Hükümetin savaş bahanesiyle okul, hastane, üniversiteler, yerel yönetimler gibi bir çok alanda daha fazla kesinti yapmayı planladığını belirten sendikalar, barışı ve halklar arasında iş birliğini, sosyal ve çevresel adaleti savunma çağrısı yaptı. Fransa’nın 2025 yılı bütçesinde savunma bütçesinin 50.5 milyar avroya çıkarılması, 3.3 milyar avro daha tahsis edilmesi ve ardından gelen yıllarda 100 milyar avroya çıkarılması öngörülüyor.

Belçika’da da işçi sendikaları, 31 Mart’ta ülke genelinde düzenleyecekleri büyük greve hazırlanıyor. Grev nedeniyle Brüksel ve Charleroi havalimanlarında 31 Mart tarihindeki tüm seferlerin iptal edildiği duyuruldu. Sendikalar, hükümetin sosyal kesinti ve kemer sıkma politikalarına karşı 13 Şubat’ta da geniş katılımlı bir grev düzenlemişti.

İsrail’in Filistin, Suriye ve Lübnan’a yönelik işgal ve saldırıları sürüyor. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre can kaybı 50 bini aştı. Gazze’de ateşkesin sonlandırılarak saldırıların tekrar başlatılmasıyla aşırı sağcı isimler de Netanyahu hükümetine geri dönmüştü. Bunların desteğiyle Netanyahu’ya nefes aldıran rekor “savaş bütçesi” onaylanmış oldu. 2025 bütçesinde Savunma Bakanlığı’na ayrılan miktar 110 milyar şekel (29 milyar dolar), toplam savunma harcaması ise 136 milyar şekel (36,9 milyar dolar) olarak kaydedildi. Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, “Bu bir savaş bütçesi ve aynı zamanda zafer bütçesi olacak” dedi. Muhalefet lideri Yair Lapid, “Bütçe değil, doğrudan bir hırsızlıktır” ifadelerini kullandı. Hükümet karşıtları, bütçeyi ve hükümetin savaş politikalarını protesto etti.

İsrail’in bölgede yol açtığı yıkıma destek veren ABD’de Filistin ile dayanışma gösteren öğrencilere yönelik operasyon ve gözaltı devam ederken, Hamas’a destek verdikleri ileri sürülen 300 yabancı öğrencinin vizesinin iptal edildiği açıklandı. Gazze’de yaşanan katliama ve yıkıma dikkat çeken ABD’li Senatör Bernie Sanders, “Trump, Gazze’de bir milyarderin oyun alanını inşa etmek için 2 milyon kişiyi zorla göç ettirmek istiyor” ifadelerini kullanarak, Trump’ın Gazze planını “etnik temizlik” ve “savaş suçu” olarak nitelendirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, başlattığı ticaret savaşında yeni gümrük tarifeleri belirlerken tehditlerini de sürdürdü. Trump, ithal otomobil ve kamyonlara yüzde 25 gümrük tarifesi uygulanmasına yönelik kararnameyi imzaladı. Trump, Avrupa Birliği ve Kanada’yı, ABD’nin aleyhine olacak şekilde koordineli hareket etmeleri halinde kendilerine ek gümrük vergileri uygulayacağı konusunda uyardı. Kanada’nın başlıca tedarikçisi olduğu çelik ve alüminyuma yönelik vergileri artırmış olan Trump yönetimi, ithal otomobillere ek vergiler uygulanacağını duyurması Avrupa’daki ve özellikle Alman sanayisini etkileyeceği öngörülüyor.

Çin’e karşı daha etkili bir politika yürütebilmek için Rusya-Ukrayna barış antlaşmasının mümkün olan en kısa sürede yapılmasının önem veren ABD, Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmelerin ardından Karadeniz’de ve enerji alt yapılarına yönelik saldırılar konusunda ateşkesin başlayacağı açıklandı. Basına yansıyanlara göre, ABD tarafından yapılan açıklamada Rusya ve Ukrayna ile yaptığı görüşmelerin sonucunda denizde ateşkes sağlanması ve enerji altyapısının vurulmaması için daha önce varılan anlaşmanın uygulanmasına yönelik tedbirlerin geliştirilmesi konusunda anlaşmaya varıldığı duyuruldu. Açıklamada ayrıca Ukrayna ve Rusya’nın “kalıcı ve sürekli bir barışa ulaşmak için çalışmaya devam edeceği” de belirtildi.

Özetimizi burada sonlandırıyoruz. Dünyada emekçilerin savaşa ve militarizme karşı sesi yükselirken Türkiye’de başta gençlik olmak üzere halk kitleleri özgürlük, adalet ve eşitlik için mücadele ediyor. AKP’nin 20 yıldan fazla zamandır devlet olanaklarını seferber ederek kurmaya çalıştığı dinci faşist rejime karşı halk güçleri laiklik, demokrasi ve adalet taleplerini kitlesel eylemlerle dile getiriyor. Bu eylemler yurdumuzdan umut kesmememiz gerektiği mesajını çok güçlü bir şekilde verdi. 19 Mart’tan bu yana gelişen bu eylemlerde sosyalizme açık gençliğin ve halkın birlikte davranma eğilimi de dikkat çekicidir. Zaten eylemlerin başarıyla devam etmesi buna bağlıdır. İktidar asıl gücünü sol muhalefetin bölünmesinden alıyor. Mücadele içinde birleşe birleşe kazanacağımız açıktır. Sosyalist hareketin bu gerçekliğe uygun olarak yeniden yapılanması için çalışmamız gerekiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.