Haftanın Özeti: Halklarımızın kurtuluşu emperyalizme karşı mücadeleden geçiyor

0
323

İsrail ile İran arasındaki savaşın sertleşerek sürdüğü bir haftayı geride bırakıyoruz. Özetimize dünyada yaşanan önemli gelişmelerle başlıyoruz.

Dünyanın gözü İsrail’in İran’a saldırısı üzerinde bulunuyor. İsrail, İran’ın en üst düzey askeri yetkililerini peş peşe öldürüyor ancak İran direnmeye devam ediyor. İsrail’den İran’a hava sahası tümüyle İsrail devletinin kontrolünde bulunuyor. İsrail, İran topraklarında belirlediği yerleri de serbestçe bombalıyor. Buna rağmen İran, İsrail’e etkili füze atışları gerçekleştirmeye devam edebiliyor. TV yayınlarında İran’ın İsrail’deki kritik tesisleri vurabildiğini ve giderek daha çok zarar verdiğini görüyoruz.

Batılı emperyalistler savaşa doğrudan girmeyi tartışıyor. İtalya’da yapılan G7 Zirvesi’nde emperyalist liderler İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına açık destek verdi. Almanya Başbakanı Merz’in, İsrail’e kendilerinin kirli işlerini yapıyor olduğu için teşekkürlerini bildirdiği açıklaması Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de yaşananlarla benzer özellikler gösteriyor. ABD savaşa doğrudan girerse, ABD imparatorluğunun sonu hızlanacaktır. Çin lideri Şi bu konuda ABD’yi açıktan uyardı.

Dünyaya barış getirme vaadiyle iktidara gelen Trump, İsrail’i dizginleyemiyor. Trump, NATO ülkelerinin varlarını yoklarını silaha ayırmasını istiyor. Silaha ayrılan kaynakların büyük kısmı ABD silah tekellerinin zenginleşmesine gidecektir. NATO ülkelerinin bir kısmı, ulusal gelirlerinin daha yüzde 2’sini bile askeri harcamalara ayıramadığı halde Trump, hedefi yüzde 5’e çıkardı; yüzde 3,5’te uzlaşmayı planladığı sanılıyor.

İran’da bir kısım muhalefet, İsrail saldırısını kurtuluş imkânı görüyor. Sürgündeki şahlık yanlıları ve Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İsrail’in saldırısı karşısında değil, yanında yer alıyorlar. PKK çizgisindeki PJAK, tıpkı saldırıya uğrayan Suriye’deki YPG’nin tutumuna benzeyen bir çizgi izliyor. İran Komünist İşçi Partisi de onlara benzer bir tutumda bulunuyor. Bu güçler, İsrail saldırısına karşı net bir tutum almayarak İsrail vasıtasıyla kendi amaçlarına ulaşmanın hesaplarını yapıyorlar. Eğer İsrail ve ABD başarılı olursa, PJAK’ın Kürt bölgesinde İsrail ve Batılı güçlerin desteğinde bir özerk yönetim kurması mümkündür. Yaşanan savaşta PJAK’ın tutumuna benzer tutumu savunan İran Komünist İşçi Partisi’nin ise herhangi bir kazanım sağlamasını mümkün görmüyoruz. Halkın Fedaileri Azınlık, İran Komünist Partisi TUDEH, İşçi Yolu, Sosyalist İşçiler Birliği gibi örgütlerin kurduğu ittifak ise Siyonist saldırının İran’ı Irak ve Suriye’ye dönüştürmek istediğini belirterek hem emperyalist saldırıya hem de molla rejimine karşı bir cephe oluşturmayı savunuyor. İran’daki sol aydınların ve soldaki işçi örgütlerinin çoğu benzeri çizgiyi savunuyorlar.

Türkiye gündeminde de önemli gelişmeler yaşandı. Onlardan bazıların şöyle: Avcılar’da CHP Kadın Kolları’nın açıklaması polis tarafından baskıyla dağıtıldı, kadınlar sürüklendi, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Aynı süreçte Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan tutuklandı, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla cezaevine gönderildi. Bu, sadece muhalefete değil, savunma hukukuna da savaş açıldığını gösteriyor. İmamoğlu’nun duruşması ertelenirken, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hâlâ cezaevinde tutuluyor; buna karşılık Ümit Özdağ ise serbest bırakıldı. AKP yargısı Ekrem İmamoğlu davasından bu hafta da yeni itirafçılar yarattı. “Etkin pişmanlık”tan yararlanmak isteyenler tahliye ediliyor. Ekrem İmamoğlu’na yakın medya ise İmamoğlu’nun çeşitli konulardaki açıklamalarını yayınlamaya devam ederek onun muhalefetin gerçek liderin görünmesine yardımcı oluyor. 

Diğer yandan Türkiye’de sağlık çöküyor, halk ise ölüme terk ediliyor. Türkiye’de yılın ilk yarısında 7.000’i aşkın kene vakası, en az 13 ölüm yaşandı. Tarım işçileri ve kırsalda yaşayanlar koruyucu sağlık hizmetinden yoksun bırakıldı. Sağlık Bakanlığı “artış yok” dese de sahadan gelen veriler tabloyu çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. ABD’de CDC danışmanlarının istifası, aşı politikalarında yaşanan krizle birlikte global düzeyde halk sağlığının krize sürüklendiğini gösteriyor.

Temmuz ayında elektrik ve doğalgaza yeni zamlar yolda. TÜİK’in düşük enflasyon açıklamalarıyla belirlenen politikalara rağmen yurttaşlar, enflasyonun gerçekte ne kadar yüksek olduğunu yaşadıkça görüyor. Erdoğan’ın “milli mücadele” söylemiyle sattığı yeni TOKİ konutları, halkın barınmasını sağlamıyor, yalnızca propagandaya hizmet ediyor.

Özetimize hafta boyunca yaşanan direniş haberleriyle devam ediyoruz.

Eğitim döneminin sona ermesiyle birlikte üniversite öğrencilerinin barınma sorunu yeniden gündeme geldi. TBMM’de kabul edilen yeni yasa ile belediyelerin öğrenci yurdu açma yetkisi kaldırıldı; bu yetki yalnızca bakanlıklara devredildi. Bu değişiklik, yerel yönetimlerin öğrencilere doğrudan barınma desteği sunmasının önünü kapatmış oldu.

Hacettepe Üniversitesi’nde ise bütünleme sınavları dahi tamamlanmadan, yurtların tadilat gerekçesiyle boşaltılması istendi. Ancak öğrencilerin tepkisi ve kararlı mücadelesi sonucunda bu karar geri çekildi ve öğrencilerin yurtlardan erken çıkarılması engellendi.

Benzer bir durum Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yaşandı. Ortaköy Kadın Öğrenci Yurdu’nun, eğitim binasına dönüştürülmesi gerekçesiyle kapatılmasına karar verildi. Kayyum yönetimindeki üniversite, yaklaşık 200 kadın öğrenciyi kalacak başka bir yer göstermeksizin yurttan çıkarmak istiyor. Gelecek dönem nerede barınacakları belli olmayan öğrenciler, barınma haklarını savunarak karara karşı çıkıyor.

Öte yandan, 19 Mart’tan bu yana anayasal haklarını kullanarak çeşitli eylemlere katılan 100’ü aşkın Hacettepe Üniversitesi öğrencisi hakkında rektörlük tarafından disiplin soruşturması başlatıldı. Bu gelişmenin ardından öğrenciler, yemekhane meydanında toplanarak “Bu okul bizim, suç sizin! Hacettepe hesap soracak!” sloganıyla protesto düzenledi.

Şimdi işçi haberlerine geçiyoruz: Geçtiğimiz hafta birçok şehirde 15-16 Haziran büyük işçi direnişiyle ilgili eylem ve etkinlikler yapıldı. Türkiye tarihinde önemli yere sahip olan ve emekçilere ilham veren şanlı işçi direnişi, aradan 55 yıl geçmesine rağmen ilgiyle karşılanmaya ve tartışılmaya devam ediyor.

İktidarın, 600 bin emekçiyi ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü’ne önerdiği zam oranları, işçilerin eylemleriyle karşılandı. Sendikalar yaklaşık 6 aydır hiçbir teklif yapılmamasına karşı sessizdi. Bu hafta yapılan önerilere işçiler büyük tepki gösterdiler ve sendikaları eylem yapmaya zorladılar. Kamuda çalışan yüzbinlerce emekçi, iktidarın önerdiği sefalet sözleşmesini kabul etmiyor.

Beşiktaş Belediyesi işçileri, işlerine dönebilmek için direnişlerini sürdürüyor. Haftada bir yaptıkları eylemlerini bu hafta belediye binası önünde düzenli oturma eylemine çevirdiler.

Çiğli Belediyesi işçileri, Ankara’da CHP Genel Merkezi önünde işini istemeye devam ediyor.

Şişli Belediyesi işçileri, hem işlerine dönmek hem de toplu sözleşme haklarının gasp edilmesine karşı direniyor.

Konyaaltı Belediyesi işçileri, Dersim Belediyesi işçileri direnişlerini sürdürüyor.

Bayraklı Belediyesi, Altındağ Belediyesi, Esenyurt Belediyesi işçileri, işlerine dönmek için mücadele etmeye devam ediyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen grevin ardından Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın tehditleriyle çalışanlar toplu olarak ve tek tek işten çıkartılıyor. Çok sayıda işçi ise şu an işten çıkartılma tehdidi altında çalışıyor. Sendikalar ise işçilerin yaşadıkları bu zorbalığa karşı sessizler.

Petrol-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu DYO Boya Fabrikası işçileri grevlerine devam ediyor. İşçiler, haklarını alana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirtiyor.

Temel Conta işçileri, insanlık dışı çalışma koşullarına, düşük ücretlere ve sendikal baskıya karşı başlattıkları grevlerini 193 gündür sürdürüyor.

BTO-SEN’de örgütlenen Queen Tarım işçileri eylemlerine bugün de devam ettiler. Baskıya, tacize ve sendikalaşma haklarının yok sayılmasına karşı 5. haftasında İzmir ve İstanbul’da bugün yine eylemdeydiler.

TPI Fabrikası işçileri, toplu sözleşme görüşmelerinde yüzde 30’luk zam dayatmasına karşı insanca yaşama talebiyle başlattıkları grevlerini bir aydır sürdürüyor.

KRT TV emekçileri, haklarını almak için mücadele etmeye devam ediyor.

Eker Süt’te, patronun sendika düşmanlığı nedeniyle işçilerin işten ayrılmasıyla başlayan mücadele sürüyor.

Tkis Blinds Perde direnişi kararlılıkla devam ediyor.

İzmir Karabağlar Belediyesi işçileri, eşit işe eşit ücret için greve devam ediyor.

Yolbulan Demir-Çelik işçileri ise 1 yıllık grev ısrarını sürdürüyor.

TÜRK-İŞ’in, kamu işçileri adına “grev kartı” ortaya koyması, baskıya rağmen tabanın sesiyle birlikte yeni bir mücadele hattı oluşturma çabasını gösteriyor.

Talepler net: insanca ücret, refah payı, güvenceli çalışma.

Dünyadan iki önemli emek haberiyle işçi haberlerini bitiyoruz. ABD’de “No Kings” eylemlerine 5 milyondan fazla kişi katıldı. Los Angeles’ta, göçmen karşıtı ICE baskılarına karşı dayanışma arttı. Avrupa’da COP30 öncesindeki iklim eylemleri “fosil yakıt değil, enerji adaleti” sloganını yükseltti.

Microsoft, Intel, Amazon gibi teknoloji devleri, yapay zekâyı bahane ederek yüz binlerce çalışanı işten çıkarmaya hazırlanıyor.

Birleşik Norveç petrol işçileri, İspanya EasyJet çalışanları, İngiltere çöp işçileri ve ABD oyun sektörü çalışanları önemli grevler başlattı. İran’daki kamyon şoförleri ve tarım işçileri ise düşük ücretlere ve güvencesizliğe karşı üretimi durdurdu. Bu direnişler, emeğin dünyada intikam arayışının simgeleri.

İsrail’e ve emperyalistlere karşı direnen İran halkının yanındayız. Halklarımızın kurtuluşu emperyalizme karşı mücadeleden geçiyor. İran’da yaşanan savaş, ABD egemenliğinin sonunu yaklaştırırken, uluslararası tekelci sermaye savaşı fırsat bilerek silaha yatırımı alabildiğine artırıyor. Bu süreç, sol güçlerin eylem ve etkinliklerini artırmaları, kendi aralarındaki dayanışmayı ve koordinasyonu geliştirmeleri gereken bir süreçtir. Batılı ülkelerde sol güçler yükselişe geçecek adımlar atamadıkça, faşist hareketler yükselecektir. İran’da sol adına açıktan veya alttan alta İsrail’i müttefik gören güçlerin tutumunu sağlıksız buluyoruz. İran’da dinci rejime karşı mücadeleyi, İsrail saldırısı karşısında direnme temelinde sürdürme tutumunu destekliyoruz. Anti-emperyalist bir çizgi olmadan ne gerçek bir barış mümkündür, ne de halkların eşit ve özgür bir geleceği. İran’a saldırı, Türkiye’ye saldırı potansiyelini barındırıyor. Bu saldırıyı caydırmanın yolu, ülkemizde anti-emperyalist yurtseverliği güçlendirmekten geçiyor. Türkiye’de tutarlı demokrasi ve devrim mücadelesinin yolu, anti-emperyalist yurtseverlik bilincinin geliştirilmesinden geçiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.