Haftanın Özeti: Kapitalist sistem içeride ve dışarıda dökülüyor

0
400

Haftalık özetimize Türkiye’den gelişmeler ile başlayalım. Geçen hafta TGRT ve İhlas Holding’in CEO’su Rasim Kaan Aytoğu’nun videosunu paylaşan suç örgütü lideri Sedat Peker, bu hafta da Twitter üzerinden yaptığı ifşaatlar ile gündem oluşturmaya devam etti. İlk adımda iktidarın desteklediği Demirören hedef alındı. Erdoğan Demirören’in Rum kökenli sermayedar Yorgo Papadolos’u kravatla boğarak öldürüp servetine el koymasını hatırlattı. 1987 MİT raporunda da sözü edilen bu cinayet tarihe Arşimidis olayı olarak geçmişti. Sedat Peker’in sosyal medya anlatımlarında daha sonra AKP’nin müteahhiti Mehmet Cengiz’in, eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın, AKP’li çeşitli milletvekillerinin, “gazeteci” Ertuğrul Özkök’ün ve başka bazı kişilerin isimleri geçti. Peker, hapiste yattığı sırada, eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın kumar kasetini elde edip şantaj yaparak ondan 5 milyon dolar para aldığını, aynı şantaj sayesinde ilk duruşmada tahliye edilebildiğini ve Mehmet Cengiz’in de bu ilişkide aracı görevi üstlendiğini belirtti. Peker ayrıca Mehmet Cengiz ile akrabalık bağlarından söz ederken, ailecek de çok yakın olduklarını da ekledi. Sedat Peker’in ileride Fethullahçılar hakkında da açıklamalarda bulunacağını ifade etmesi ilginçti. Gülencileri en çok liberal solcular izlediği ve sola yaydıkları için bu konuyu aslında sosyalistlerin ele alması gerekirdi.

2 Temmuz 1993’te organize edilen Madımak Katliamı 29. yılında, yapılan protesto gösterileri ile bir kez daha lanetlendi. Başta Sivas olmak üzere, yurdun dört bir yanında yurttaşlar sokaklara çıktı. Gerici saldırılara, katliamcılara lanet okuyan insanlar, öldürülen 33 insanı andı. Din adına gerçekleştirilen bu katliam açıktır ki sahte dincilerin, sahte milliyetçilerin organizasyonu ile, tam da Peker’in bahsettiği o 90’lar Türkiyesinde meydana gelmiştir. Tarikatlar ile halkın dini duygularını manipüle etmeye çalışan devlet; MHP, BBP gibi faşist partiler ile ya da Peker, Çakıcı, Sarallar gibi sahte milliyetçi suç örgütleri vasıtasıyla da halkın milli duygularına yön vermeye çalışmış; örgütlediği tüm bu gücü de halka karşı kullanmıştır.

Enflasyon rakamları açıklandı. AKP’nin kurumu haline gelen TÜİK’e göre yıllık enflasyon yüzde 78.6 iken; bağımsız kuruluş ENAG’a göreyse yüzde 175.5 olarak gerçekleşti. Enflasyona bağlı olarak asgari ücret yapılan “iyileştirme” ile 5 bin 500 TL seviyesine gelmiş olsa da, yapılan bu zammın kısa zamanda buhar olacağı ayan beyan ortada. Ankara ve İstanbul’da ekmek 4 liradan, Bursa’da simit 5 liradan satılmaya başlandı. Yapılan anketlere göreyse halkın TÜİK’e güvenmediği bir kez daha doğrulandı. Metropoll’un yaptığı araştırmada, soru sorulan insanların yüzde 69’unun ENAG’ın verilerine güvendiği ortaya çıktı. Araştırmaya katılan AKP’lilerin yalnızca yüzde 42.6’sının TÜİK’in verilerine inandığı da belirtildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Ankara’da 5. Olağan Kongre’sini gerçekleştirdi. Kongre’de alınan karar ile oluşturulan “Danışma Kurulu” içerisinde bulunan 43 kişiden Mehmet Altan, Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu gibi malum isimler, kongre sonrasında tartışma yarattı. HDP tarafından bu tartışmalara karşı yapılan açıklamada ise, “Stratejik akla ihtiyaç duyduk” ifadeleri yer aldı. Bu kesimden şahısların örgütlü Kürt hareketi saflarında gerçek anlamda ne denli yer bulacaklarını bilmiyoruz fakat onların HDP çevresindeki Türkiye solunun liberalleşmesene katkıda bulunacaklarından kuşkumuz yoktur.

Sağlıkta şiddetin sonu bitmiyor. Konya’da kardiyoloji uzmanı olarak görev yapan doktor Ekrem Karakaya, hasta yakını Hacı Mehmet Akçay tarafından başından vurularak katledildi. Gaziantep Valisi Davut Gül, olayın “sağlıkta şiddet olayı olarak değerlendirilemeyeceğini” belirtti. Görev başında katledilen arkadaşları için yürümek isteyen doktorlara polis saldırdı. Doktorlara saldırırken fenalaşan bir polise ilk müdahalenin protestocu doktorlar tarafından yapılması da, ilginç bir görüntü oluşturdu. Ekrem Karakaya’nın cenazesine katılan AKP’li Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, cenazede bulunan insanlar tarafından yuhalandı.

ODTÜ Rektörlüğü tarafından yapılan açıklamada, “güvenlik” bahanesiyle bu seneki mezuniyet törenlerinin de Devrim Stadyumu’nda yapılmayacağı ifade edildi. Bunun üzerine açıklama yapan öğrenciler ise, geçen seneki gibi bu sene de rektörlüğün aldığı kararın aksine aynı alanda olacaklarını ifade ettiler. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyeti töreninde konuşma yapan öğrenci Kaya Avşar, konuşmasında üniversite yönetiminin siyasallaştığı eleştirilerini yapmaya başlayınca fakülte dekanı tarafından sözü kesilmek istendi. Salonda bulunan öğrenciler ve aileler dekana müdahale etti. Avşar, gelişen tepki üzerine konuşmasını tamamlayabildi.

Türkiye’de yaşananlar, baskıcı ve gerici AKP iktidarına karşı toplumun her türden kesiminde ciddi tepkilerin olduğunu gösteriyor.

Dünyadaki gelişmelerle devam ediyoruz.. Ekvador’da sağcı Guillermo Lasso hükümetinin IMF destekli politikalarına karşı direnen ve sokaklara çıkan halk, ulusal grevlerinin 18. gününde hükümet ile görüşerek protestolarını sonlandırdı. Yapılan grev, kazanımla sonuçlandı. Yapılan anlaşma kapsamında yerlilere OHAL’in kaldırılması, benzin fiyatlarında galon başına 15 sent indirime gidilmesi, temel gıda maddelerine erişimin sağlanması, güvenlik sorunlarının çözülmesi ve diğer hizmetlerin iyileştirilmesi yolunda sözler verildi.

Güney Kore’de düzenlenen ve yaklaşık 60 bin işçinin katıldığı grev de dünyadaki gelişmeler arasında idi. Başkent Seul’de 60 binin üzerinde işçi, Mayıs ayında iktidara gelen Yoon Suk-yeol hükümetine karşı alanlara çıktı. Yapılan gösteri, Yoon Suk-yeol hükümetine karşı gerçekleşen en büyük eylem oldu. Batı’nın Kuzey’i “diktatörlük”, Güney’i “özgürlükler ülkesi” olarak göstermeye çalıştığı propagandaların aksine, Güney Kore’de yapılan grevler, ülkenin halini, işçilerin sömürülmesini ve yaşam şartlarının kalitesizliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Danimarka’nın Kopenhag kentinde 22 yaşında bir erkek, alışveriş merkezine elinde bulunan tüfekle saldırı gerçekleştirdi. 3 kişinin öldürüldüğü saldırıda, çok sayıda insan da yaralandı. İsveç’te ise her sene Gotland Visby’de yapılan siyaset haftası etkinliğinin bu seneki organizasyonuna bir faşist tarafından saldırı gerçekleştirildi. İsveç’in en uç Nazi örgütü NMR ile bağlantısı olduğu ortaya konulan saldırganın bıçakladığı kadın, yaşamını yitirdi. Buna benzer olaylar istikrar bölgesi olarak bilinen İskandinavya’da sık sık gündeme gelmektedir.

Ukrayna’nın Almanya’daki Büyükelçisi Andriy Melnik, verdiği bir röportajda Ukraynalı faşist, antisemitist ve Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera’yı “ulusal kahraman” ilan etti. Büyükelçi ayrıca Bandera’nın komuta ettiği OUN’un (Ukraynalı Milliyetçiler Örgütü) gerçekleştirdiği katliamları da inkar etti. Hatırlanacağı üzere Melnik, 27 Şubat’ta Şansölye Scholz tarafından Federal Meclis’te “onur konuğu” olarak ağırlanmıştı. İsrail devletinin Filistinlilere karşı yaptığı katliamların eleştirisi bile Almanya’da anti semitizmden (Yahudi düşmanlığı) sayılmaktayken Ukraynalı Nazilere gösterilen hoşgörü Almanya demokrasisinin iç yüzüne işaret etmektedir.

İngiltere’de beş bakanın istifası sonrasında Boris Johnson, Başbakanlık görevinden ve iktidardaki Muhafazakar Parti’nin liderliğinden istifa etti. Johnson, yeni lider görevine başlayıncaya kadar görevine devam edeceğini açıkladı. Boris Johnson’un nasıl bir savaş kışkırtıcısı olduğu bilinmektedir. Gidişi önemlidir ama Johnson’un gidişiyle barış yanlısı politikaların öne çıkabileceğini düşünmek için ise erkendir.

İçeride ve dışarıda yaşanan gelişmeler, büyük ölçüde, mücadeleye yüreği yeten devrimcilerin lehinedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.