Özetimize Türkiye’de yaşanan gelişmelerle başlayacak, ardından dünyadaki durumu aktaracağız. Ülkemizde bu haftanın gündem ağırlığı belediyelere atanan kayyumlarda iken, ABD seçim sonuçları ise dünyanın gidişini etkileyecek olması bakımından büyük önem arzediyordu. Bir önceki Trump iktidarı AB ülkelerinin Biden’ın peşine takılmasının koşullarını hazırlamıştı. Şimdi Trump onları daha da perişan edecektir.
Tam da “yeni çözüm süreci” tartışmaları başlamışken Ankara’da gerçekleşen TUSAŞ saldırısı ve önce CHP’li Esenyurt Belediyesi’ne ardından da DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyumların atanması bu yeni sürece dair kafa karışıklıkları yaratmıştı. Halk, Türkiye’nin birçok noktasında sokaklara çıkarak kayyum uygulamalarına karşı protesto gösterileri düzenledi. İktidarın ise kolluk güçlerine eylemlerde sert müdahalelerde bulunmasına dair yetki verdiği açıkça görülüyor. MHP lideri Bahçeli daha önce yaptığı açıklamaların arkasında olduğunu ifade etti ve Öcalan’a çağrısını yineledi. Görevinden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’e iltifatlarda bulunan Devlet Bahçeli’ye de Türk’ten ve DEM Parti’den yanıt geldi. Ahmet Türk, “Evet şimdi bir el uzatıldı. Bütün Kürtler bu eli değerli gördü. Ama ikinci gün kayyım atandı. Şimdi kim güvenecek buna?” ifadelerini kullansa da çözüm sürecinin gelişmesi için diyalog sürecinin devam etmesi yanlısı oldukları görülüyor. Bu bakımdan atanan kayyumları, sürecin bir parçası olarak görmek de mümkündür.
AKP-MHP iktidarının gerçek amaçlarının, iktidarlarının devamlılığını sağlamak olduğu açıktır. Zaten son “çözüm süreci” tartışmalarının Anayasa değişikliği tartışmalarının üzerine gelmesi, bunu net bir biçimde göstermişti. Nihayetinde MHP lideri Bahçeli de ağzındaki baklayı çıkardı. “Devlette devamlılık esastır” diyen Bahçeli, Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade etti. Bahçeli, “Eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?” ifadelerini kullandı.
İktidar bir yandan saldırılarını devam ettirirken, bir yandan da ülkemizde ekonomik krizin gün geçtikçe derinleştiği görülüyor. TÜİK tarafından yapılan açıklamada 12 aylık ortalama enflasyon yüzde 62,65 olarak gerçekleşti. Bağımsız araştırma kuruluşu ENAG ise yıllık enflasyonu yüzde 89,77 olarak ölçtü. Yapılan araştırmalarda, bir önceki yıla göre en çok artış gösteren kalemlerin başında eğitim maliyetleri gösteriliyor. Ülkemizde zenginlerin çocukları lüks ve şatafat içinde yaşarken, emekçi halkın çocukları gün geçtikçe derinleşen yoksulluk sorunlarıyla boğuşmaya devam ediyor. Samsun’da kaldığı KYK yurdunda intihar eden 22 yaşındaki Doğuş Can Kavaklı’nın, olaydan üç gün önce Asarcık Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın personel alımında birinci sırada girdiği mülakattan elendiği, onun yerine ise ondan 10 puan düşük alan kişinin alındığı ifade edildi. Mevcut durum, Doğuş Can’ın ölümünün bir intihar değil cinayet olduğunu gösteriyor!
AKP iktidarı haksızlıkların, adaletsizliklerin iktidarıdır. 9 Temmuz’da İstanbul Beykoz’da arabasıyla yaptığı kazada 17 yaşındaki bir gencin ölümüne, iki kişinin de yaralanmasına neden olan eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir’in 30 Ekim’de gerçekleşen mahkemesinde verdiği savunma ortaya çıktı. Bilirkişi heyeti tarafından yüzde 100 kusurlu görülen AKP’li Demir, buna rağmen tutuklanmamış, “karakola imza” şartı ile serbest bırakılmış, birkaç ay sonra bu adli kontrol kararı dahi kaldırılmıştı. Mahkemeye verdiği yazılı savunmada “büyük bir şok ve hüzün yaşadığını” ifade eden Demir, kusurlu olmadığını ifade ederek beraatini istedi.
Geride bıraktığımız hafta, emek alanında yaşanan olaylarla da önemli bir yer etti. Sömürü, ucuz işçilik ve güvencesizlik altında kıvranan emekçiler iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmeye devam etti. İSİG Meclisi’nin paylaştığı bilgilere göre Ekim ayında en az 164 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini öğrendik. Paylaşılan verilerde, 2024 yılının ilk on ayında 1540 işçinin iş cinayetlerinde katledildikleri görüldü.
Belediye çalışanları, insanca yaşama talepleri için yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde bir kez daha üyesi oldukları sendikaların ihanetlerine uğradılar ve sefalet ücretlerine mahkûm edildiler. Genel-İş üyesi Kartal Belediyesi işçilerinin grev halindeyken yaşadığı sendikal ihaneti Ataşehir Belediyesi işçileri de yaşadı. Her iki belediyenin TİS’ine de Genel-İş tarafından gizlice imza atıldı. Sendikalar birçok belediyede işçi iradesini çiğneyerek çalışanları açlık koşullarında ücretlere mahkum etti ve bu tavırlarını sürdürmeye devam ediyor.
Karşıyaka Belediyesi işçileri işlerine dönmek için 91 gündür dayanışmayla ve kararlılıkla direnmeye devam ediyor. İstanbul’da belediye emekçileri kadrolu ve güvenceli çalışma talebiyle Kadıköy’de 23 haftadır sürdürdükleri oturma eylemlerine de devam ediyor. Polonez işçilerinin direnişlerinin kararlılıkla devam ettiğini görüyoruz. İşçiler, Polonez ürünlerini boykot çağrısına devam ediyor. Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçilerin sorunları çözülmezse Ankara’ya yürüyüş başlatacaklar. Bu sırada mücadeleci sendika Tek Gıda-İş’i tanımayan ve sendikal örgütlenmeyi bahane ederek işçileri işten çıkaran Eker Süt önündeki direniş de devam ediyor.
Petrol İş Sendikası’nda örgütlenen As Plastik işçilerinin başlattıkları direniş ile yine Petrol İş Gebze Şubesi’nde örgütlü olan Tarkett işçilerinin grevi ise 51 gündür devam ediyor. Tuzla’da bulunan MKB Rondo fabrikası işçilerinin taleplerini yok sayan iş yeri patronuna karşı işçilerin başlattığı direniş ise 73 gündür sürüyor. Mülakat adaletsizliği nedeniyle hakları gasp edilen öğretmenler dün TRT binası önünde eylem yaparak Cumartesi günü Beyazıt Meydanı’nda mülakat zulmüne karşı kalabalık şekilde eylem yapacaklarını duyurdular. Afyon Boldavin Hastanesi inşaatında çalışan işçilerin haklarını gasp eden Bayındır Holding’e karşı Yapı Yol-İş Sendikası da bugün Ankara’ya bir yürüyüş başlatacak. Hatay Dörtyol’da bulunan Yol Bulan Metal’de Özçelik-İş Sendikası’na üye işçilerin insanca yaşamak için başlattığı grev ise 142 gündür devam ediyor.
Bu arada 17 Kasım’da İzmir ve Ankara’da işçiler, emekçiler, emekliler düzenleyecekleri gösteri ile “Krizin ve Savaşın Faturasını Reddediyoruz” diyecek. Yurttaşlar 17 Kasım Pazar günü saat 13.00’da İzmir Bornova Meydanı’nda; yine aynı gün saat 14.00’da ise Ankara Kızılay’da bulunan Sakarya Caddesi’nde seslerini yükseltecek. Bizler de bu eylemlerde yerlerimizi alacağız.
Şimdi de geride bıraktığımız haftada yaşanan çeşitli eylem ve etkinlikleri aktaralım. Cumartesi Anneleri 1023’ncü haftalarında direnişlerini yılmadan, kararlıca sürdürüyor. 1995 yılında Mardin Dargeçit’te gözaltına alınıp kaybedilen Nezir Duman için Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen kayıp yakınları, Duman için adalet talebinde bulundu. Açıklamayı Duman’ın kızı Newroz Duman okudu.
Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. Eylem yapan kitle, Marmara 1 No’lu L Tipi Kapalı Hapishanesi’nde kalmakta olan hasta mahpus Dede Anıl için özgürlük talebinde bulundu. Ölümcül Kas Hastalığı olarak bilinen DMD hastası çocukların EMA ve FDA onaylı ilaçlarına bir an önce ulaşabilmesi adına tüm hasta aileleri, çocukları ile birlikte Sağlık Bakanlığı önünde bir açıklama düzenledi. Basın açıklamasını Duchenne Kas Hastalığı ile Mücadele Derneği Başkanı Sadullah Erol okudu.
Geçtiğimiz hafta Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınıp tutuklanması ve ardından Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine atanan kayyumlara karşı halk tepkisiz kalmıyor. AKP iktidarı halkın iradesini gasp etmeye çalışırken, yurttaşlar İzmir, İstanbul, Ankara, Batman, Diyarbakır, Mardin gibi şehirlerde sokaklara çıktı.
AKP yalanlar söyleyerek İsrail ile tüm ticaretini kestiğini söyleyedursun, gerçekler gün geçtikçe açığa çıkıyor. Siyonist İsrail’e taşıdığı mühimmatlarla bilinen Catherine gemisi, Haydarpaşa’da Anadolu Gençlik Derneği tarafından protesto edildi. Gemiye giren AGD’liler gözaltına alındı. Filistin Eylem Komitesi ise İsrail ile ticaret yapan gemilerin Türkiye limanlarını terk etmesi çağrısında bulunmak için İstanbul Bölge Liman Başkanlığı önünde eylem düzenledi. Eyleme katılan kalabalık, İsrail’in Siyonist saldırılarını protesto ederek, “Nehirden Denize Özgür Filistin” sloganları attı.
Gençlikten mücadele haberleri ile devam edelim. Gençler bu hafta üniversitelerden belediyelere atanan tüm kayyumlara karşı çıkmak için sokaktaydı. Yüksek Öğrenim Kurumu’nun (YÖK) 43. kuruluş yıldönümü de üniversite gençliği tarafından düzenlenen eylemler ve yürüyüşler ile protesto edildi. 12 Eylül darbesinden sonra faşist zihniyeti eğitimde kalıcı hale getirmek için kurulan YÖK’e gençler İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’e birçok ilde, “12 Eylül faşist darbesinin kurduğu, üniversiteleri kuşatmak için kullandığı YÖK’ü tanımıyoruz, direnişi büyütüyoruz!” diyerek itiraz etti. Kadıköy’de, “Kampüsten memlekete kayyumlara hayır!” diyerek bir araya gelen kadın ve LGBT bireylere polis saldırdı.
Üniversiteliler Filistin halkının haklı ve meşru mücadelesinin safında oldu. Karaköy İstanbul Bölge Liman Başkanlığı önünde İsrail’e giden gemilere karşı yürüyüş yapıldı ve ardından da basın açıklaması gerçekleştirildi.
Öğrenciler türlü sorunlarla boğuşurken, geçim sıkıntıları da gün geçtikçe büyüyor. Günlük 66 liraya denk gelen KYK burs-kredilerinin 5 bin liraya çıkarılması teklifi reddedildi. Kredinin yüzde 30 zamlanmasıyla beraber yalnızca 2 bin 600 lira olarak kalması bekleniyor.
Dünyadan haberlerle devam edelim. Geride bıraktığımız haftanın en önemli gündemi ABD seçimleriydi. Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump oyların yüzde 50.7’sini alarak 295 seçici delege kazanırken Demokratların adayı Kamala Harris ise yüzde 47.7’de kalarak 226 delege alabildi. Seçimler neredeyse bütün dünyayı etkiliyordu. Şimdi Trump’ın iktidarı ile birlikte Ukrayna’nın ve özellikle de Ukrayna’ya desteği sürdüren Almanya’nın kötüye gideceği ifade ediliyor. Bir önceki Trump iktidarı Almanya’nın Rusya ile gaz alışverişini kestirmiş ve AB ülkelerinin teslim alınmasının şartlarını yaratmıştı. Biden Rusya’ya ekonomik yaptırımlar yoluyla AB ülkelerinin ekonomilerine büyük zararlar verdirdi. Şimdi askeri harcamalar ve Çin’e yaptırımlar yoğunlaşırsa AB ülkeleri ekonomisi daha kötüye gidecektir.
Erdoğan Trump’ı “dostum” ifadesiyle tebrik etti. Görünüşe göre Erdoğan iktidarı Trump ile daha iyi geçinecektir. Ancak bunun garantisi bulunmuyor. Süreç öngörülmemiş yollardan da gelişebilir. Her ne kadar Trump fanatik İsrail yanlısı olsa bile İsrail ile ilişkilerin nasıl gelişeceği de henüz net değildir.
Almanya’nın erken seçimin eşiğinde olduğu ifade ediliyor. SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan koalisyon hükümetinin arasındaki anlaşmazlıklar gittikçe derinleşiyor. Başbakan Olaf Scholz, FDP’li Maliye Bakanı Lindner’i görevden aldı ve sonrasında da FDP tüm bakanlarını görevden çekerek koalisyondan fiilen ayrılma kararı aldı. Almanya uzun zamandır bütçe açığı veriyor ve ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor. Bunda, Ukrayna savaşının rolü olduğu ifade ediliyor. Scholz’un 15 Ocak’ta meclisten güven oyu isteyeceği, eğer oyu alamaz ise ülkenin erken seçime gideceği ifade ediliyor. Bu arada NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ise Berlin’de Scholz ile bir görüşme yaptı ve gayri safi milli hasılasının yüzde 2’sini savunma bütçesine ayıran Almanya’nın bu bütçeyi daha da artırması gerektiğini vurguladı. Trump’ın seçim zaferi, önümüzdeki süreçte Almanya’yı daha da zora sokacaktır.
Gelişmeler, “Ukrayna kötü satışa geliyor” dedirtecek cinsten. ABD’nin “ileri karakolu” olmayı üstlenen Ukrayna’ya Batı’dan verilen destek gittikçe düşüyor. Geçtiğimiz günlerde İsveç’in Göteborg şehrinde bulunan tren istasyonu karşısında gerçekleşen Ukrayna yanlısı gösteriye yalnızca beş kişi katıldı. Hatırlanacağı üzere savaşın ardından Ukrayna’dan İsveç’e on binlerce insan göç etmişti. Rusya’nın Ukrayna topraklarında ilerlemesi artarken ABD’nin Ukrayna’ya verdiği desteği en azından sınırlandırmaya zorluyor.
İran’ın başkenti Tahran’da bir kadın üstündeki kıyafetleri çıkararak gündem oluşturdu. Kadının bir yandan İran’daki baskı rejimini protesto ettiği iddia edilirken, öte yandan ise protesto gösterisi düzenlediğine dair hiçbir ibare olmadığı da söylendi. Bahsi geçen kadın, hızlıca dünyada adeta bir “kahraman” ilan edildi. BBC, Reuters gibi haber kanalları; NATO’culuk yaparak “özgürlükçü” geçinen Masih Alinejad gibi kişiler hızlıca bu haberi yayarak İran’daki rejimin eleştirisini geliştirdiler. Umarız yazdıklarımız kimi dostlarımız tarafından İran rejiminin dinci yasaklarının arkasında olduğumuz şeklinde algılanmaz ancak özellikle solun her olan bitene bu denli atılması sorgulanmalıdır. Yaşananlar bizlere emperyalistlerin İran’daki kadınların özgürlüğünü istemediklerini, bizleri İran’a karşı gerçekleştirecekleri bir saldırının parçası haline getirmeye çalıştıklarını göstermektedir.
Geçen haftaki özetimizde ABD’deki seçimleri değerlendirirken, “Seçimler emperyalist sermayenin seçimleridir. İki taraf da birbirinden beter. Trump kazanırsa Batılı ülkelerde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı artacaktır. Kamala Harris ise bugüne kadar Rusya ile nükleer savaş tehlikesini artırdı” değerlendirmesinde bulunmuştuk. Önümüzdeki süreçte vahşi kapitalizmin “sivil toplumcu sosa” bulandırılmadan, daha açık-seçik bir biçimde derinleştiğini göreceğiz. Bu bir yandan sömürü ilişkilerini derinleştirirken, bir yandan da egemen güçler arasındaki çelişkileri keskinleştirerek mücadele olanaklarımızı artıracaktır.