Haftanın Özeti: Özgürlük ve Demokrasi Mücadelesinde Gençlik Ayakta

0
309

19 Mart’ta başlayan halk direnişi çeşitli biçimlerle gündemi etkilemeye devam ediyor. Direniş bir yanıyla gençliğin kolektif eylemini ve bilincini yükseltirken, diğer yandan da Özgür Özel’in CHP’de güç kazanmasına yol açtı. Özetimizde ilkin Türkiye’deki gelişmeleri, ardından ise dünyadaki durumu aktaracağız. Gençlik, Türkiye’deki bu sürece etki etmeye devam ediyor.

Saraçhane protestolarına katıldığı gerekçesiyle tutuklanan 57 öğrenci daha tahliye edildi. Tahliye edilenler arasında Genç Direnişçi Özgür Taylan Moral de bulunuyor. İzmir’den Berke Bozkurt ve çok sayıda öğrenci ise hâlâ içeride tutulmaya devam ederken, öğrenci gençliğin mücadeleye karşı duyarlılığının arttığı gözleniyor. Öğrencilerle dayanışmayı büyütmek amacıyla Kadıköy Festival Park’ta “Gençlik Dayanışma Sahnesi” ismiyle bir etkinlik düzenlendi. Etkinlikte tutuklu öğrencilerin yolladıkları mesajların okunmasının yanında ailelerin de konuşmaları dikkat çekiciydi. Oğlu tutuklanan bir annenin, “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Türkiye Cumhuriyeti’ne onurlu, her zaman dik duran bir evlat yetiştirdim. Bunu hak etmedik. Tüm anneler bizi duysun; oğlumla, sizlerle gurur duyuyorum.” konuşması gençlerin coşkulu bir biçimde “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” ve “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganlarıyla karşılık buldu.

Moral verici bir diğer gelişme de tutuklanan gençlerin aileleri tarafından oluşturulan “Anne-Baba Dayanışma Ağı”nın çalışmaları idi. Oluşturulan dayanışma, çocukların serbest bırakılması için bir imza kampanyası başlattı. Gençlerin mücadelesinin anne babaları tarafından “Çocuklarımızla gurur duyuyoruz” şeklinde sahiplenilmesi, baskının yılgınlık oluşturmasına da engel oluyor. Düzenlenen dayanışma gösterilerine aileler de dahil oluyor. Bu sırada imza kampanyasına on binlerce kişinin ilgi gösterdiği ve sosyal medyada yüz binlerce defa paylaşıldığı da görülüyor.

CHP, Saraçhane direnişini sonlandırmasıyla birlikte bir yandan imza kampanyaları ve mitinglere devam ederken, öte yandan olağanüstü kurultay süreci geçirdi. Olağanüstü kurultayda Ümit Uysal’ın adaylıktan çekilmesi ve Berhan Şimşek’in delege imzalarını zamanında yetiştirememesi üzerine Özgür Özel tek aday olarak kalmıştı. 1323 delegenin 1171’inin oyunu alan Özgür Özel yeniden Genel Başkan seçildi. Parti Meclisi seçiminde ise Özel’in önerdiği liste fire vermeden onaylandı. Böylece Özgür Özel, CHP içinde İmamoğlu’nun gölgesinde bir başkan olmaktan, gerçek güce sahip bir başkan durumuna yükseldi. Bu gelişme, AKP’nin CHP içindeki rekabeti kullanma planlarına uygun düşmektedir. Öte yandan hem kurultaya giden süreç hem de kurultaydaki seçim, CHP içerisindeki çeşitli gruplar tarafından ve kamuoyundaki çeşitli isimlerce demokratik olmamakla eleştiriliyor.

Bir önceki hafta 2 milyon 200 bin kişinin katıldığı belirtilen Maltepe Mitingi’nin ardından CHP, İmamoğlu’nun tahliye edilmesi ve erken seçimin yapılması için bir imza kampanyası başlatmıştı. Türkiye’nin dört bir yanında devam eden kampanyaya büyük bir ilginin olduğu belirtiliyor. Bu sırada bir haber Hatay’daki depremzedelerden geldi. Depremzedeler için konteyner kentinde kalan halk, imza atması durumunda AKP tarafından kapı dışarı konulmakla tehdit edildi. Konunun kamuoyuna taşınmasıyla birlikte gelen tepkiler üzerine geri adım atıldı ve AFAD’ın WhatsApp grubunda ilgili mesajın kaldırıldığı açıklandı.

Halkın dayanışması ve direnişinin kazandırdığı bir kez daha görüldü. Şişli Belediyesi’ne atanan kayyumun ardından Okmeydanı’nda bulunan kent lokantası kapatılmaya çalışılmış ancak tepkiler üzerine bu durum yalanlanmıştı. “Tedarikte yaşanan sıkıntılar” bahanesiyle kapalı kalan lokantanın önünde halk ve devrimci kurumlar ücretsiz yemek dayanışması oluşturmuş, lokantanın yeniden açılması gerektiğine dikkat çekmişti. Kent lokantasının tüm bu süreç ardından yeniden faaliyete geçtiği aktarıldı. Kazanımlar umut veriyor.

CHP’nin düzenlediği Olağanüstü Kurultay’da partinin her hafta çarşamba günü İstanbul’un bir ilçesinde miting düzenleyeceği de ifade edilmişti. İlk miting Şişli’de düzenlendi. Yoğun bir kalabalığın görüldüğü mitingde Özgür Özel’in konuşması dikkat çekici oldu. Özel, “Miting değil eylem yapıyoruz” dedi ve birçok defa Erdoğan’a “darbeci”, “cuntacı” gibi ifadeler kullandı. Ayakkabı kutuları benzetmesiyle AKP’nin yolsuzluklarına değinen Özel, “Ekrem Başkanı Cumhurbaşkanı yapmadan durmayacağız” diye ekledi. Kitlenin coşkusu ve mitingin ardından dağılmamakta diretmesi, halkın AKP karanlığına karşı öfkesini alanlarda haykırma isteğini sürdürdüğünü gösteriyor.

Şimdi de gençlik haberleriyle özetimize devam ediyoruz.

19 Mayıs’tan bu yana süren direnişlerde gençler yine en öndeydi. Üniversite öğrencileri eylemlerde ve boykotlarda aktif rol aldı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), akademik boykota katılan ya da destek veren öğrenci ve akademisyenler hakkında adli ve idari işlem başlatacağını duyurdu. Bu açıklamanın ardından Bilkent, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi öğrencileri, YÖK binasına yürüyüş düzenledi.

Hükümetin, gençlerin sesini bastırmak amacıyla ilan ettiği 9 günlük bayram tatiline rağmen üniversite öğrencileri boykotlara devam ediyor. Marmara Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri, sınav haftasında olmalarına rağmen tutuklanan sıra arkadaşları için akademik boykotu sürdürdü.

İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde, eylemlere ve direnişe katılan lise öğretmenleri açığa alındı. Bu öğretmenlerin yerine yeni atamalar yapılırken, bazıları sürgün okullara gönderildi. Öğrenciler, öğretmenlerine sahip çıkmak için harekete geçti. Polis ve okul yönetiminin baskılarına rağmen liseliler sloganlarla tepkilerini gösterirken, mezun öğrenciler de okul bahçelerinde yapılan eylemlere destek verdi.

Özetimize, geride bıraktığımız hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz.

Özgür Özel’in “Her hafta sonu farklı bir ilde, her çarşamba İstanbul’un farklı bir ilçesinde meydanlarda olacağız” söylemi ardından Şişli’de miting gerçekleşti. Mitinge sosyalist gruplar da katılım gösterdi.

İzmir Menemen Emek ve Demokrasi Güçleri, iktidarın kitlesel tutuklamalarına karşı yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşün ardından mahalle halkının da katılımıyla bir forum düzenlendi.

TİP’li Öğrenciler’in çağrısıyla Gülhane Parkı’nda bir etkinlik düzenlendi. Etkinlik bitiminde polis, içlerinde TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın da bulunduğu gençleri ablukaya aldı. Aralarından 43 genç gözaltına alındı.

Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. İHD İzmir, İstanbul ve Ankara’da düzenlediği basın açıklamasında, Emre Erdem, Resul Kocatürk ve Mehmet Salih Filiz’in durumuna dikkat çekerek, serbest bırakılmalarını talep etti.

Cumartesi Anneleri; “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle yaptıkları açıklamanın 1045. haftasını gerçekleştirdi. Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen grup, Talat Türkoğlu için adalet talep etti.

Şimdi de işçi haberleriyle devam edelim: Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan işçi cinayetleri, her gün çok sayıda emekçinin canını almaya devam ediyor. İSİG Meclisi’nin paylaştığı verilere göre, mart ayında en az 145 işçi yeterli önlemler alınmadığı için iş cinayetlerinde katledildi.

DİSK Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir araştırma, ülkemizdeki yüksek enflasyonun çalışanlara toplam maliyetinin korkunç boyutlara ulaştığını ortaya koydu. Emekçiler, 2025 yılının ilk üç ayında en az 134 milyar 228 milyon TL gelir kaybına uğradı. Asgari ücretli bir işçinin maaşı, yaşanan 3 aylık kayıpla birlikte yaklaşık olarak 2.224 TL eridi.

İzmir’de insanca yaşayabilecekleri bir ücret talep eden ve sendikalaşma hakkını kullandıkları için işten atılan Digel Tekstil işçileri 85 gündür direniyor.

Abalıoğlu Holding grubuna ait olan Lezita et ve tavuk ürünleri fabrikasında ucuz işçiliğe ve kötü çalışma koşullarına karşı sendikalaşan, işyeri patronunun toplu sözleşme masasında anlaşmayı reddetmesine karşı greve çıkan işçiler 401 gündür direniyor.

İzmir’de Sünel Tütün, Oryantal Tütün ve T.T.L Tütün’de işçiler, asgari ücret ve kötü çalışma koşullarına karşı insanca bir ücret ve çalışma koşulları sağlanması taleplerinin reddedilmesine karşı başlattıkları grevlerini sürdürüyor. Tek Gıda-İş Sendikası’nın, Eker Süt ürünlerinin işçi ve sendika düşmanlığına karşı işçilerle birlikte başlattığı direniş devam ediyor.

McDonald’s’ın lojistik hizmetlerini sürdüren HAVI Lojistik firmasının sendika düşmanı tutumuna karşı, Nakliyat-İş Sendikası’nın çeşitli McDonald’s şubeleri önünde başlattığı eylemler sürüyor. Nakliyat-İş Sendikası, Alman merkezli firmanın işçi düşmanı tutumuna karşı kamuoyuna boykot çağrısı yapıyor.

Tkis Perde işçilerinin Tuzla Serbest Bölge önünde başlattıkları direniş 170 gündür devam ediyor.

Temel Conta işçileri “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” diyerek hakları için 123 gündür direniyor.

İşten atılan belediye emekçileri, çeşitli belediyelerde direnişlerine devam ediyor. Dersim’de, İzmir Bayraklı’da, Şişli Belediyesi’nde işçiler direnmeye devam ediyor. İşsiz bırakılan ve verdikleri mücadele sonucu işe dönecekleri sözü verilen fakat işe dönüşleri sağlanmayan Çiğli Belediyesi işçileri, 1 Mayıs günü İzmir’den Ankara’ya, CHP Genel Merkezi önüne bir yürüyüş başlatacaklarını duyurdular. Türkiye’nin birçok belediyesinde işçiler ücretlerini alamıyor, toplu sözleşme görüşmelerinde kötü çalışma koşullarına mahkûm edilmek isteniyor ve işsizlik korkusuyla baskı altında çalışmaya zorlanıyorlar.

Dünya’dan gelişmelerle özetimize devam ediyoruz.

ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmesinde yaptığı açıklamalarda en dikkat çeken ve haliyle gündemde yer bulan konu, Erdoğan’dan övgülerle bahsetmesi idi. Trump, Suriye’deki Beşar Esad yönetimini deviren asıl gücün Erdoğan’ın iktidarı olduğunu söyledi. Trump, Erdoğan’ı överken Rahip Brunson’un adını da andı. Hatırlanacağı üzere, tutuklu yargılanan Rahip, Trump’un savurduğu tehditlerin ardından serbest bırakılmış ve AKP iktidarının “yargı bağımsızdır” söylemini boşa çıkarmıştı. Trump’tan gelen bu övgülerin ardında ABD’nin bölgede İsrail merkezli bir güç oluşturma plan ve hesapları olduğu açık. Basında yer alan haberlere göre Trump, Türkiye ile İsrail’deki iktidarların arasında Suriye üzerinde bir “uzlaşma” sağlamak istiyor. Middle East Eye haber sitesinde yayımlanan ve henüz yalanlanmayan habere göre, iki ülkenin Suriye’de çatışmaların önlenmesi için mekanizmalar üzerinde çalıştıkları ileri sürüldü. Trump’ın İran, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz meselelerinde de Erdoğan iktidarından neler beklediğini sıralamak zor değil. Bu güçlerin bu meselelerde atacağı adımların halkımıza ve bölge halklarına yeni yıkımlar getireceği bilinciyle, ilerici güçlerin önderliğinde anti-emperyalist bir hareketin yaratılması için çalışılmalıdır.

4 Nisan’da Özbekistan’ın Semerkant kentinde yapılan AB-Orta Asya Zirvesi’nin ardından üç Türkî Cumhuriyet- Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan- Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıdı ve büyükelçi atadı.

Bu tanıma karşılığında AB tarafından 12 milyar Euro yatırım yapılacağı duyuruldu. “Stratejik ortaklık” kapsamında yapılacak yatırımın; kritik hammaddeler, Çin’i Avrupa’ya bağlayan Orta Koridor ticaret rotasının geliştirilmesi ve çeşitli çevresel projeler için verileceği belirtildi.

Bu gelişmeler, AKP iktidarının “KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci olarak davet edilmesini KKTC’nin tanınmasını sağlıyoruz” propagandasını boşa çıkarmış oldu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın tetiğini çekerek başlattığı tarife savaşının dünya finans piyasalarında yarattığı şok etkisi sürüyor. ABD hegemonik gücünü yeniden tesis etmeyi arzulayan Trump, ABD’nin “kronik” ticaret açıklarını bir ekonomik sorundan ziyade, güvenliği tehdit eden bir “ulusal acil durum” olarak nitelendirmekte ve bu doğrultuda ülkesinin çıkarlarını savunduğunu iddia etmektedir.

Trump, başkanlığının ilk döneminde Çin’i hedef alarak başlattığı ticaret savaşını, yeni dönemde daha da kapsamlı bir şekilde uygulamaya koydu. Trump, “uluslararası kurallara” dayalı zorbalığın yerine “pazarlık” adı altında yeni zorbalığı dayatmaktadır. Trump’ın yeniden gümrük duvarları örmesi, “küreselleşmenin sonu” olarak yorumlanırken; başta Çin gibi küresel aktörlerin varlığı, tarifelere karşı misillemelerle verdikleri karşılıklar ve içeride Trump yönetimine karşı tepkiler, Trump’ın politikalarının kolay sürdürülebilir olmadığını gösteriyor. Emekçiler açısından durum ise, hakları ve gelecekleri için yine örgütlenmekten, dayanışmadan ve mücadeleden geçiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.