Haftanın Özeti: Soykırım suçu nedeniyle çıkarılan tutuklama kararı Siyonizme içeriden darbe oldu

0
213

Bu haftaki özetimize ilkin ülkemizdeki gelişmeleri aktararak başlayacağız. Emek hareketi, gençlik ve demokratik eylem ve etkinlikleri paylaşıp dünyadaki gelişmelerle devam edeceğiz.

Ağustos ayında Kara Harp Okulu töreni sırasında kılıçlarını çatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan ve bu sebeple iktidarın ve onun yandaşı gericilerin tepkilerini çeken teğmenlere başlatılan soruşturmalar yeniden gündeme geldi. Onları hedef alanlar ülkede bir “Kemalist darbe hazırlığı” olduğunu iddia etmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise teğmenleri kastederek, “Birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek” sözlerini kullanmıştı. Yemine öncülük eden dönem birincisi Ebru Eroğlu başta olmak üzere dört teğmene ihraç talepli soruşturma başlatıldı. Milli Savunma Bakanlığı, olayı manipüle etmeye çalışıp, “Mesele okunan metin değil, emre uyulmamasıdır. TSK’yi tartışmaya açıp itibarını zedelediler” açıklaması yaptı. Kamuoyunda teğmenlerin savunulduğu görülüyor. Bu, AKP’nin yarattığı dinci karanlığa karşı bir tepkidir. Dört teğmene bunlar yapılırken, kadın teğmen Ebru Eroğlu’na sosyal medya üzerinden cinsel tehdit de içeren küfür ve hakaretler ise Savcılık tarafından soruşturma açılmasına gerek görülmeyecek “eleştiriler” olarak ele alındı!

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Öcalan’a TBMM’de konuşması çağrısında bulunarak başlattığı “yeni çözüm süreci” tartışmaları da devam ediyor. ÖDP kurucularından, kamuoyunda “yetmez ama evetçi” kimliği ile bilinen eski milletvekili Ufuk Uras’ın, önce DEM Parti’den Tuncer Bakırhan, Ayşegül Doğan ve Ahmet Türk ile sonra da MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşmesi gündem oluşturdu. Ufuk Uras görüşmeleri kendi inisiyatifi ile gerçekleştirdiğini belirtirken, “Çağrının kıymetli olduğunu, önemli olduğunu düşündüğüm bir konuda her türlü desteğe hazır olduğumu ifade ettim. Bahçeli kardeş kavgasının bitmesini dile getirdi. ‘Bizim ömrümüz bu kavgalarla geçti. Artık hepimiz bitsin istiyoruz’ ifadelerini kullandı” dedi. Ufuk Uras’ın bu çıkışının ardından bir açıklama da Selahattin Demirtaş’tan geldi. Demirtaş’ın avukatlarından Sıdkı Zilan, kendisini cezaevinde ziyaret ettiklerini belirterek, “Demirtaş süreci desteklemeye hazır. Kürt sorununu müzakere etmek için serbest bırakılması gerektiğini ve cezaevinde bu sürece katılamayacağı mesajını iletmek istediği izlenimi edindim” ifadelerini kullandı. Bir önceki çözüm sürecinin aksine, bu yeni tartışma sürecinde hem muhalefetin hem de iktidar cenahının sürece olumlu yaklaştığı görülüyor. Süreç, Orta Doğu’daki gelişmeler ve Türkiye’deki yeni Anayasa tartışması ile de doğrudan ilişkilidir. İktidar bölgedeki durumu fırsata çevirerek Batılı güçlerin Ortadoğu’daki acentesi olmaya çalışıyor.

Bir yandan “barış” adına görüşmeler sürüyor ancak iktidar muhalefete tam gaz saldırmaya da devam ediyor. Kısa bir süre önce kayyum atanan Esenyurt Belediyesi Meclisi’ne CHP’lilerin alınmadığını hatırlatmak için protesto gösterisi düzenlemek isteyen CHP’li milletvekilleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya, “Siz bizi Esenyurt Belediyesi’ne almadınız, biz de onu Meclis’e almayacağız” şeklinde tepki gösterince arbede yaşandı. Bu sıraca Ali Yerlikaya, gazetecilerin çekim yapmaması için kameralara müdahale etmeye çalıştı. Öte yandan AKUT Derneği kurucusu ve eski başkanı Nasuh Mahruki de sosyal medya paylaşımları bahane edilerek tutuklandı. AKP iktidarında halka, işçilere, emekçilere, aydınlara, gazetecilere, devrimcilere saldırılar sindirme amaçlıdır. Karıştığı kazada bir gencin ölümüne neden olan ve yüzde 100 kusurlu görülen Kızılay eski Başkanı’nın kızı Zehra Kınık ise tutuksuz yargılanmaya devam ediyor.

Eğitimi gericileştirmeyi kendine hedef koyan, “Medrese Müfredatı” olarak bilinen dinci gericiliğin eğitim sistemi içerisinde yaygınlaştırılmasına çabalayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bu hafta da katıldığı bir etkinlikte laikliği ve cumhuriyetin değerlerini tekrar hedef aldı. Tekin, çocukların “milli ve manevi değerlere” sahip olması gerektiğini vurgularken laikliği savunanların ise “camileri ahıra çevirmek, kuranı yasaklamak” anlayışına sahip oldukları yalanını söyledi. Tekin’in sözlerine Hüda-Par sözcüsü Batman Milletvekili Serkan Ramanlı’dan destek gelmesi şaşırtmadı. Ramanlı, Tekin’in “az bile” söylediğini belirtti. Eğitim sistemini iktidarın amaçları doğrultusunda gericileştiren ve bu alanda siyasi kadrolaşmayı hızlandıran; MESEM gibi projeler ile meslek liseli öğrencileri ölüme sürükleyen; öğretmenlerin haklarının ellerinden alınmasına, ücret ve statü ayrımcılığına neden olunmasına sebep olan bilim dışı sistemleri getirmeye çalışan Tekin’in halka nasıl zarar verdiği konusunda önce kendisine bakması gerektiğini düşünüyoruz.

Özetimize geride bıraktığımız haftada yaşanan direniş ve mücadele haberlerini aktararak devam ediyoruz. Yurttaşlar, kendilerine yaşatılan mağduriyet ve adaletsizliklere karşı direnmeye devam ediyor. Cumartesi Anneleri “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle yaptıkları eylemlerinin 1025. haftasını gerçekleştirdi. Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen grup, 33 yıl önce Diyarbakır’da kaçırılarak katledilen Ali Tekdağ için adalet istedi.

Bu hafta da hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere devam edildi. Yapılan eylemde hasta tutsak Hatice Yıldız’ın durumuna dikkat çekildi. 22 Mart 2024 tarihinde evinden sedyeyle alınarak tutuklanan 75 yaşındaki Hatice Yıldız yaşlılığa bağlı sağlık sorunları yanında, Demans, yüksek tansiyon, kemik erimesi, bel fıtığı, omurga eğriliği, mide rahatsızlığı ve görme bozukluğu gibi hastalıkları ile mücadele etmekte, sık sık baygınlık geçirmekte, başkalarının yardımı ile yaşamını sürdürebilmektedir.

Türkiye halkı adalet arayışına devam ediyor. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle sürdürülen eylemin 149. gününde 12 Kasım 1993’te Yüksekova’da gözaltına alındıktan sonra kaybolan Abdulselam Şahin için adalet talebinde bulunuldu.

Filistin İçin Bin Genç, Socar İstanbul Ofisi önünde eylem düzenledi. Düzenlenen eylemde “İsrail’le ticaretin kesilmesi ve Filistin’e ihanetten vazgeçilmesi” talebinde bulunuldu.

İktidar İsrail’in, Türkiye halkı ise Filistin’in yanında olmaya devam ediyor. Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısıyla toplanan kitle Ambarlı Limanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. İsrail’e askeri mühimmat ve her türlü lojistik destek sağlayan ZIM ve MAERSK şirketlerinin gemilerine konteyner taşıyan TIR’ların gündüz sevkiyatı düzenlenen bu yürüyüşle engellendi ve iktidarın İsrail ile olan ticaretini kesmesi çağrısında bulunuldu.

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Her Yer Çocuk Derneği taleplerini dile getirmek için bir araya geldi. Dernek İstanbul Kadıköy ve İzmir’de yaptıkları eylemlerde çocuklar için özel bir bütçe ayrılıncaya, çocuklar özgürce ve sağlıklı bir şekilde yaşayıncaya kadar mücadele edeceklerini dile getirdi.

AKP iktidarı tarafından atanan kayyumlara karşı tepki devam etmekte. Mardin, Batman, Halfeti ve Esenyurt’a atanan kayyumlara karşı halk sesini sokağa yansıtmayı sürdürüyor.

17 Kasım Pazar günü Ankara ve İzmir’de emekçiler bir araya gelerek yoksulluğa, savaş politikalarına ve sefalet düzenine karşı yürüyüş ve basın açıklamaları gerçekleştirdi. Düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamalarında, AKP iktidarının yarattığı düzen eleştirildi. Bizler de her iki eylemde yerimizi aldık.

Şimdi işçi direnişleri ve haberlerini aktarıyoruz.

Ankara Nallıhan’da bulunan Çayırhan Kömür İşletmeleri Termik Santralı madeninde çalışan madencilerin özelleştirmeye karşı direnişi 3. gününde devam ediyor. Maden işçileri özelleştirmenin bölge halkına ve kendilerine zarar vereceğini belirtiyorlar.

Belediye işçileri sendika üyesi olmalarına rağmen örgütsüzlüğün acısını çektikleri günleri yaşıyor. Birçok belediyede sendikalar toplu sözleşmelere işçi iradesini çiğneyip imza atarak çalışanları açlık koşularında ücretlere ve kötü çalışma koşullarına mahkûm etti.

Karşıyaka Belediyesi işçileri işlerine dönmek için 105 gündür direnmeye devam ediyor. Şişli’de Kakil Yazar ve Turan Aktaş işini istemeye devam ediyor. Kartal Belediyesi’nde işçilerin grevini kırmaya çalışan belediye meclis üyesini eleştirdiği için işten atılan Belgin Taş işe dönme mücadelesini sürdürüyor. Bizler de Belgin Taş’ın bu mücadelesine destek olmak için Kartal Belediyesi önünde gerçekleştirdiği eyleme destek olduk. Belediye işçilerinin kadrolu ve güvenceli çalışma hakkı için Kadıköy’de sürdürdükleri oturma eylemi 25 haftadır devam ediyor.

Polonez işçileri engellere ve zorluklara rağmen direnişlerini kararlılıkla sürdürüyor. Eker Süt’te Tek Gıda-İş Sendikası öncülüğünde başlayan direniş devam ediyor.

Mülakat zorbalığıyla atanma hakları gasp edilen öğretmenler geçtiğimiz hafta Millî Eğitim Bakanlığı önünde bir araya geldiler.

Adana SASA Polyester fabrikasında inşaat işçileri üyesi oldukları Yapı Yol-İş Sendikası ile birlikte ödenmeyen maaşları ve gasp edilen hakları için 3 gündür direniyor.

Çekmeköy’de bulunan Emlak Konut Çınarköy projesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen hakları için Ataşehir’de bulunan Emlak Konut önünde sendikaları Dev Yapı-İş ile birlikte direnmeye devam ediyor.

Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesi’nde örgütlü olan Tarkett işçilerinin grevi kararlılıkla sürüyor. Petrol-İş Gebze Şubesi’nin yetki aldığı Betek/Filli Boya fabrikasında işçiler patronun yetki itirazına karşı eylemlerini sürdürüyor.

MKB Rondo fabrikası işçilerinin iş yeri patronuna karşı başlattığı direniş kararlılıkla devam ediyor. Gebze’de bulunan Mersen fabrikasında işçilerin başlattığı mücadele devam ediyor.

Özetimizi gençlik haberleriyle sürdürüyoruz. Kendine itibar sağladığını düşündüğü propaganda harcamalarından tasarruf yapmayan AKP tasarrufu öğrencilerin eğitim hayatından yapmaya devam ediyor. İstanbul Üniversitesi kayyumluğu 24 saat açık olan tek kütüphaneyi tasarruf tedbirlerini bahane ederek vize döneminden sonra 21.00’da kapatacaklarını açıkladı. Nedenini merak eden öğrencilere “bunlar kamu zararı, her saat ışık yakamayız” diyerek yanıt verdiler. İstanbul Üniversitesi’nin bu kararının hemen ardından da Marmara Üniversitesi’nin kütüphanesinde saat 16.40’ta kapatılma kararı alındı.

4 Ekim’de vahşice katledilen Ayşenur ve İkbal’in ardından üniversiteli gençler kampüslerinde eylemler yapmaya başlamıştı. Bu okullardan biri olan İstanbul Aydın Üniversitesi yönetimi, Ayşenur ve İkbal için 8 Ekim’de eylem yapan İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübü’nün yönetimini feshetti. Üniversiteli Kadınlar bir kadın daha katledilmesin diye ses çıkarıyorken yönetim bu sesleri kesmeye çalışıyor.

İzmir’de geçtiğimiz günlerde sabah saatlerinde 3 YDG’li genç evleri basılarak gözaltına alındı. Özel harekat polislerinin dış kapı ve evin odalarının kapısını kırarak gerçekleştirdiği baskında gençlerin darp edildiği belirtildi. Bu gözaltılara karşı İzmir’de gençlik örgütlerinin çağrısıyla Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir eylem düzenlendi ve gözaltına alınan gençlerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunuldu.

Özetimize dünyadaki gelişmelerle devam edelim. Uluslararası kurumlar uzun süreden beri İsrail’e bırakın karşı çıkmayı, katliamlar konusunda neredeyse arka çıkıyordu. Uluslararası Ceza Mahkemesi, aylarca süren değerlendirmelerin ardından İsrail Başbakanı Netanyahu ve onun görevden aldığı eski Savunma Bakanı Gallant hakkında nihayet tutuklama kararı çıkardı. Tutuklama kararı çıkarılan isimlerden birisi de İsrail’in 13 Temmuz’da öldürdüğünü iddia ettiği Hamas lideri Muhammed Deif oldu. Söz konusu kişiler “insanlığa karşı suç işlemek” ve “savaş suçu işlemek” şeklinde itham ediliyor. Israil yetkilileri hakkında verilen bu karar Siyonist rejimin tarihteki Yahudi katliamını istismar etmesini zorlaştıracaktır. Ayrıca ABD yönetiminin ve İsrail’in baskılarına rağmen alınan bu kararın Batılı blok içinde bölünme yaratması beklenebilir.

Katar’ın Hamas ile İsrail arasındaki arabuluculuktan çekildiğini açıklamasının ardından Hamas’ın üst düzey yetkililerinin Türkiye’ye geldikleri iddia edilmişti. Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları reddetti. Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada ise bu iddiaların İsrail basınının zaman zaman yaymaya çalıştığı asılsız iddialar olduğu dile getirildi. İsrail katliam saldırılarına devam ediyor. Gazze ve Lübnan’daki çeşitli bölgeler bombalanmaya devam edilirken, bu sefer de Suriye’nin orta bölgesinde yer alan Palmira kenti hedef alındı. Hava saldırısı sonucunda 36 kişi öldü, 50’den fazla insan yaralandı. Yerel kaynaklar, saldırıda kent merkezinin ve kentteki sanayi bölgesinin hedef aldığını belirtti.

İsrail soykırım saldırılarına, Direniş Ekseni de bu saldırılara karşı koymaya devam ediyor. Yemen’de iktidarda bulunan Ensarullah Hareketi, Filistin halkına destek olmak için işgal altındaki limanlara girişi yasaklamıştı. Yasağı ihlal edip Kızıldeniz’den geçiş yapan gemilere saldırılar gerçekleştiren Husiler, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada Türk şirkete ait gemiyi füzeler ile hedef aldıklarını söylediler. Hedef alınan “Anadolu S” gemisinin İstanbul merkezli Oras Denizcilik’e ait olduğu öğrenildi. Oras Denizcilik’e bağlı gemilerin İsrail’e daha önce yaptıkları seferler de gündem olmuştu. Şirketin sahibi Salih Zeki Çakır’ın AKP’li çeşitli isimlerle yakınlığı biliniyor. Oras Denizcilik’in AKP’li yıllar içerisinde astronomik düzeyde büyüdüğü görülüyor. AKP iktidarı Gazze hamasetinde sınır tanımıyor. 7 Ekim tarihinden sonra İsrail ile olan ticari anlaşmaları gündeme gelen iktidar, saldırıların 9. ayından itibaren İsrail ile ticareti kestiğini açıklamıştı fakat eş zamanlı olarak Filistin’e ihracat savaş durumuna rağmen büyük bir artış gösterdi. İktidarın Filistin’e ticaret yapıyormuş gibi göstererek İsrail ile olan ticareti kesmediği görülüyor. TÜİK’in verilerinde demir ve çelik ihracatında olağanüstü bir artış görülüyor.

Yunanistan’da işçiler, emekçiler ve devrimciler hükümetin emek karşıtı politikalarını protesto etmek için genel greve gitti. Greve katılımın yüksek olduğu ülkede artan yaşam maaliyetleri, düşük ücretler, konut krizi ve hükümetin emekçiler aleyhine ekonomik politikaları protesto ediliyor. Yunanistan’da sendikalar ve işçi örgütlerinin organize ettiği büyük çaplı grevlerin etki yarattığı ve dikkat çektiği görülüyor.

ABD seçim sonuçlarının dünyada yaşanan süreci yakından etkileyeceğini daha önce de belirtmiştik. Bu konudaki görüşlerimiz, Hamza Yalçın’ın “ABD Seçimleri Ardından Olası Gelişmeler” yazısında ayrıntılı incelenebilir. Trump, Ukrayna’ya destek olmamak gerektiğini belirtiyordu. Rusya’nın düşmanları olmadığını ifade ediyordu. Ukrayna ordusunun tüm çabasına rağmen gün geçtikçe daha fazla mevzi kaybettiği görülüyor. Öte yandan savaş çığırtkanı Almanya’nın Başbakanı Scholz’un, iki yıl aradan sonra ilk kez Putin’i araması da dikkat çekiciydi. Scholz’un Ukrayna’daki savaşı kınadığı ve Putin’i Rus birliklerini geri çekmeye çağırdığı ifade edildi. Biden ABD’sinin AB ülkelerini Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlara zorlaması, bu ülkelere büyük ekonomik zararlar vermişti. Trump’ın iktidarında Rusya’ya karşı politikada çok farklı bir yol izleyeceğini söylemesi, ABD ile AB arasında gerilim yaratma potansiyeli de barındırmaktadır.

Emperyalistlerin kanlı savaş politikaları, halk kitlelerinin yaşamakta gittikçe zorlaşması, emek alanındaki baskıların artması sosyalistlerin örgütlenme alanını genişletme potansiyeli taşımaktadır. Batılı emperyalistler, emekçiler üzerindeki saldırılarını ideolojik anlamda da yoğunlaştırdıkları şu günlerde sosyalist sol emperyalizme karşı daha net bir tutum takınmalıdır. Süreç, sosyalist hareketin yükselişine gebedir. Kendi gücümüze dayalı, grupçuluk ve rekabetten uzak bir mücadele hattı geliştirebilirsek olanaklarımız ve etkimiz artacaktır. Yukarıda ifade ettiğimiz ABD seçimlerinin değerlendirilmesi yazısının sonuç paragrafını yeniden paylaşıyoruz:

“Batılı emperyalistlerin liberal demokrasi anlayışları Trump iktidarının işçi, emekçi ve demokrasi düşmanı politikalarına karşı ortaya çıkacak tepkilerin kendi güdümlerinde birikmesi için çalışacaklar. Ancak ABD’nin on yıllardır demokrasi ihracı politikaları demokrasi ve özgürlük hareketlerine tüm dünyada büyük zararlar verdi. Ulusal hareketleri de büyük ölçüde kendi denetimlerine aldılar. Onlarca yıldır yürüttükleri ideolojik saldırıyla en büyük darbeyi de işçi sınıfı bilincine vurdular. Sosyalist solun ve demokratik mücadelelerin gelişmesinin önü emperyalizmden bağımsızlaşmayla açılabilir. Bunu mutlaka grupçuluktan arınama tamamlamalıdır. Çünkü egemen güçler uyguladıkları politikalarla sosyalist soldaki grupçu rekabeti kullanarak sola şekil ve yön vermeyi başarabiliyorlar. Devrimci hareketler olarak bu anlamda hazırlanmayı başarırsak Trump dönemi sosyalist hareketin yükseliş dönemi olacaktır.”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.