İnsanca Yaşamak İstiyoruz; Hırsız Olmak İstemiyoruz!

0
1367

ODAK / ANKARA

Ankara Yüksel Caddesi’nde bir süredir kaygı verici olaylar yaşanmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde stand açarak imza toplayan liseli gençlere bir grup faşist tezgâhtarın saldırması ve ardından yaşanan olaylar henüz hafızalarımızda tazeliğini korurken, bu sefer de kim olduğu belli olmayan sivil bir grupla birlikte, yıllardır Yüksel Caddesi, Konur ve Karanfil sokakta tezgâh açıp satış yapan işportacılara pervasızca saldıran Çankaya Belediyesi zabıtaları gündeme geldi.
15 Haziran Pazartesi günü akşam saatlerinde, elleri sopalı, yaklaşık 100 kişilik bir grubun* işportacılara amansızca saldırması sonucu bir işportacı vücudunun çeşitli yerlerinden ağır yaralanmış, tedavi gördüğü hastanede kendisine işgörmez raporu verilmiştir
Bir yanda değeri paha biçilemez olan devlet arazileri yağmalanıyor, orman arazileri işletmelere peşkeş çekilerek yıldızı yüksek oteller dikiliyor, şehrin göbeğinde, gözlerimizin önünde gecekondular yıkılarak yerine TOKİ dedikleri ve yoksula sus payı diye verilen üç beş dairenin dışında hemen tamamı lüks olan yapılar inşa ediliyor. Diğer yanda ise “hırsız olmak istemiyoruz!” diye feryat eden, Türkiye’nin gerçeği, milyonlarca işsizin bir parçası olan işportacılar üç beş kuruşun peşine düşmüş, her türlü angaryaya rağmen alınteri ile kazanmaya çalışıyor.
insanca-yasamak-istiyoruz-hirsiz-olmak-istemiyoruzÇöplerden çıkardıklarını satarak yaşayan atık kâğıt işçileri “çöpümüzden elinizi çekin!” diyor.
Kar hırsı öyle bir sarmış ki sermaye sahiplerini; varoşlarda yaşayan, çöpten başka geliri olmayan insanların kendi emekleri ile kendi yöntemleri ile yarattıkları işi bile ellerinden aldılar.
Sonra onları, kendi kurdukları şirketlerde düşük ücretli, güvencesiz ve uzunca saatler çalışmaya zorladılar.
Üstelik bunları yerel belediyelerle işbirliği halinde yaptılar.
Bunu reddederek kendi imkânları ile çalışmaya devam eden atık kâğıt işçileri de aynen işportacılar gibi resmi-sivil şiddete maruz kaldılar.
Öyle bir Türkiye’de yaşıyoruz ki; vurgun yapan, talan eden, milyonlarca lira yolsuzluk yapan kan emiciler, yaptıkları, soydukları; sömürdükleri yetmiyormuş gibi üstüne bir de hakkını arayan işçisine silahı ile saldırıyor, polis de patron ile birlikte hücuma geçiyor… İşte böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz!
Böyle bir örnektir Yüksel Caddesi’nde yaşananlar da…
Yüksel Caddesi ve civar sokaklarda Haziran ayının ilk günlerinden bu yana yaşanan saldırılar hem atık kâğıt işçilerini, hem de işportacıları şiddete ve baskıya karşı bir araya getirdi.
Yüksel Caddesi’nde her akşam 17.00’da toplanmaya başlayan işportacılar ve kâğıt işçileri yaptıkları basın açıklaması sonrası simgesel olarak işlerini yapmaya; kâğıt toplamaya ve tezgâh açmaya devam ediyorlar.
Saldırılar son bulup, işlerine saygı gösterilene kadar eylemlerine devam edeceklerini dile getiren atık kâğıt işçileri ve işportacılar 16 Haziran Salı günü saat 20.00’da yine bir eylem gerçekleştirdiler.
Eylemlerine başlarken; simgesel olarak açtıkları stantlarına/ tezgâhlarına en son bir önceki akşam yapılan saldırıyı ve daha önceki saldırıları kınadıklarını belirten işçiler, saat 20.00’da tezgâh açtıkları, kâğıt topladıkları sokaklarda bir yürüyüş düzenlediler ve basına açıklamada bulunarak şunları söylediler:
“Basına ve Kamuoyuna
Bizler işporta ve atık kâğıt işçileri olarak bir haftadır sokaklarda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
Bizler, akşamları birkaç saatlik mesai saati içerisinde elde ettiğimiz gelirlerimizle yaşamlarını sürdürmeye çalışan insanlarız.
Yıllardır bu sokakların tüm eziyetlerini çekerek tezgâhlarımızın başında duruyoruz ve yaşamlarımızı idame etmeye çalışıyoruz.
Ancak bir hafta önce Çankaya Belediyesi işportayı tamamen yasaklayarak yüzlerce işportacının işsiz kalmasına sebep olmuştur.
Dolayısıyla bu insanların geçindirmek zorunda oldukları aileleri ve binlerce insanın mağduriyeti söz konusudur.
Bizler yıllardır bu sokakların işporta işçileri olarak kimseye bir zararımız olmadığı gibi, aksine bu sokakların kopmaz bir parçası, renkliliği ve zenginliği olduğumuzu düşünüyoruz.
Sokaklara can sıkıntısından, ya da sorun yaratmak için çıkmıyoruz.
Tek derdimiz var; o da ekmeğimizin kavgasıdır.
Çankaya Belediyesi’nin bu yasakçı uygulaması, var olan işsizler ve açlar ordusunun nüfusunun artmasından başka bir şeye hizmet etmemektedir.
Tüm bu gelişmeler sonucunda bizler de bir avuç işporta ve atık kâğıt işçisi olarak imza kampanyası ve oturma eylemleriyle bir haftadır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Buna rağmen karşımızda sorunun çözümüne yönelik hiçbir muhatap bulamadık. En son olarak da dün itibariyle akşam saatlerinde oturma eylemimizin ardından temsili olarak Konur sokağa tezgâhlarımızı açıp tezgâhlarımızın başında beklemeye başladık. Bunun sonucunda da yüz civarında sivil zabıta ve zabıta oldukları meçhul sivil tipler ellerinde sopalarla bizlere saldırdılar.
Bu saldırı sonucunda biri ağır olmak üzere onlarca arkadaşımız yaralanmıştır.
Tüm bu süre içerisinde hiçbir işportacıdan, hiçbir saldırı ya da hakaret olmadığı halde bu saldırılara maruz kaldık.
Bizlere sopalarla, çete vari bir tarzda saldırılırken, güvenlik güçleri bu saldırıyı yapanlara engel olmamıştır.
Ayrıca basında çıkan haberlerde işportacıların saldırdığı ve işin içinde provokatörlerin olduğu; zabıtanın da işportacılara müdahale ederken sokaktan geçen masum vatandaşlara “yanlışlıkla” saldırdığı tarzında haberler yer almıştır.
Bunlar gerçeği yansıtmamaktadır.
İşportacıların hiçbir saldırısı ve müdahalesi olmadığı gibi, zabıtanın saldırısı sonucu yaralanan insanlar da işportacı arkadaşlarımızdır.
Bizler tüm bu gelişmelere ve saldırılara rağmen ekmeğimizin peşinden koşmaya ve hakkımızı aramaya devam edeceğiz.
Ayrıca uygulanan bu zabıta terörünü ve saldırıyı kınıyoruz.
Tüm duyarlı insanları da bizlere destek olmaya çağırıyoruz.”
16.06.2009

İşporta İşçileri ve Atık Kağıt İşçileri
Açıklamanın ardından sayıları 50’yi bulan kalabalık grup, satış yaptıkları sokaklarda “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek!”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz!”, “Gökçek Elini Çöpümüzden Çek”, “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”, “Direne Direne Kazanacağız!”, “Hırsız Olmak İstemiyoruz!”, “Ekmeğimize Uzanan Eller Kırılsın!” şeklinde sloganlar atarak dolaştılar.
Sokak esnafı ve ziyaretçi insanların zaman zaman alkışlarıyla destek verdiği grup daha sonra temsili standlarını açarak eylemlerine devam ettiler.
İlerleyen saatlerde bir de canlandırma yapan işportacılar ve atık kâğıt işçileri, oynadıkları oyunda zabıta memurlarının işportacı ve kâğıtçılara nasıl müdahale ettiğini canlandırdılar.
Basının alanda bulunması ve gelişebilecek bir saldırı anını görüntülemek istemesi, 16 Haziran Salı akşamı işportacıların ve kâğıt işçilerinin zabıtaların müdahalesi olmadan çalışmalarına vesile olsa da, ilerleyen günlerde bu durumun tekrar değişebileceği ve müdahalelerin yaşanabileceği düşünülüyor.
*Grup, sivil ve adeta sokak çetelerini andıran bir saldırganlıkla sokaklarda terör estirdiği için doğrudan “Zabıta’dır” diyemiyoruz.
Ama işportacı ve Kâğıt işçilerinin bizzat tanıdığı ve bazılarının da isimlerini bildikleri zabıtalar da bu grubun arasında yer almış; kâğıt işçilerine ve işportacılara saldırmışlardır.
15 Haziran Pazartesi akşamı yaşanan saldırıda yaralanan işporta işçisi ile yaptığımız röportajı siz okuyucularımızla da paylaşıyoruz.

Odak: Adınız nedir?
İşportacı: Cevdet BOYNUEĞRİ.

Odak: Kaç yaşındasınız?
İşportacı: 49.

Odak: Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
İşportacı: 78’den beri. Artı altı sene de hapisliğim var.

Odak: SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur’unuz, yani herhangi bir sosyal güvenceniz var mı?
İşportacı: 76’da SSK’ya bir başlangıcım oldu ama emekli olamadım. Eksiğim var.

Odak: Evli misiniz?
İşportacı: Evliydim, boşandım.

Odak: Peki olayların başlangıcı nasıl oldu?
İşportacı: Belediye Başkan yardımcısı mı.. yoksa Vali Hayati … (soy ismini hatırlayamıyor) mi ne… Sokakta, buralarda karısı ile gezerken “…aşırı kalabalıktan yürüyemez durumdayım, yürüyemiyorum; burayı kapatıp, işportayı da kaldırıp yeşil alan yapacağım” demiş.
Geçen günlerde yaşanan olaylarda da birkaç kendini bilmez tezgâhçı, ben onlara serseri diyorum, liseli çocuklara saldırdı burada.
Daha sonraları sopa yediler ya… Olaylar büyüdü falan. Siz de biliyorsunuz.
İşte bu olayları da bahane edip, bunu bize mal ettiler ve normalde 21.00’dan sonra açabildiğimiz tezgâhlarımızı bir daha hiç açmamak üzere toplayacaklarını söylediler.
Biz de bu duruma karşı çıktık ve tezgâhlarımızı açmaya devam ettik.
İşte olaylar böyle başladı.
Sürekli saldırdılar bize.

Odak: Bir duyum aldık; sokak esnafı ve bu sokakları kullanan insanlar sizden şikâyetçiymiş. Zabıta asıl bu yüzden engel olmak istiyormuş size.
Sizden alışveriş yapan, ya da bu sokaklarda bulunan insanların size yaklaşımı nasıl, öğrenebilir miyiz?
İşportacı: Yok öyle bir şey! Bize yaklaşımlar çok iyi. Artı bu olaydan sonra 15.000’in üzerinde imza topladık.
Bu, halkımızın “gerçek işportadan” (gerçek işporta’yı vurguluyor. Zira devrimcilere saldıran üç beş serseriyi işportacıdan saymıyor) memnun olduğunu gösterir.
Ancak aramızda bazı sahtekârlar var. Onları işportacı olarak görmüyoruz biz. Onlar, bu işi ele ayağa düşürdüler.
Serseri onlar.

Odak: Bize olayı anlatabilir misiniz?
İşportacı: Biz yine tezgâhlarımızı açmış, kimseyi rahatsız etmeden işimizi yapıyorduk.
Birden elleri sopalı yüz kişi üzerimize saldırdı.
Beni şu büfenin (Yüksel Caddesi’ndeki büfeyi işaret ediyor) arkasında yıktılar.
En az on kişi.
Sopalarla dövdüler beni.
Elli yaşında, ekmeğini alınteriyle kazanan bir adama reva mı bu? (!)
Çoğunu tanıyorum, bazılarının isimlerini bilmesem de simalarını hatırlıyorum; görsem teşhis ederim.
Ama it iti ısırır mı?
Ben şikâyetçi oldum onlardan. Benim karşıma dikerler mi onları? (!)

Odak: Söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
İşportacı: Ben hırsızlıktan ve adam öldürmeye teşebbüsten suçluyum (hüküm giydim demek istiyor). Artı alkolik birisiyim.
İnsan olmak için, alkol tedavisiyle, iş istiyorum.
İş imkânı yaratmadıkları için ben de işportacılık yapıyorum.
Bunu da zabıtanın son uygulamaları sonrası yapamaz olduk.
Soruyorum ben; bu işi de yapmayıp, eskisi gibi hırsızlık mı yapalım, kapkaç mı yapalım?
Diğer işportacılar da, ben de hırsız veya kapkaççı olmak istemiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz.

Odak: Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
İşportacı: Ben teşekkür ederim.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.