Bu karanlığa teslim olmayacak, sosyalizmin zaferi için mücadeleye devam edeceğiz!

0
429

24-26 Ocak tarihinde Almanya Münster’de Odak Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdiğimiz Eğitim ve Dayanışma Hareketi (EDH) dönem toplantımızın ikinci gününde Ocak ayında yitirdiklerimizi andık. Slayt gösterimi ile başlayan anmada aşağıdaki metin okundu:

Devrimciler olarak özgürlükten, adaletten, emekten ve dayanışmadan yana bir gelecek için mücadele ediyoruz. Saflarımızdaki bilinç bulanıklığı, güçlerimizin dağınıklığı ve örgütlülüğümüzün zayıflığı ne yazık ki sahip olduğumuz muazzam potansiyelimizi harekete geçirmemizin önünde en büyük engeldir. Bu engelimiz olmasaydı hiç kuşkusuz on yıllardır dünyayı kaplayan gerici dalgaya da geçit vermemiş olurduk. Gelinen aşamada insanlık öncekileriyle kıyaslanamaz bir felaketin eşiğine doğru sürüklenmektedir.

Bu koyu karanlık süreçte yakın coğrafyamızda yaşanan korkunç yıkımda şimdiye kadar yüz binlerce insan hayatını kaybederken, milyonlarca  kişi ülkesini terk etmek zorunda bırakıldı. Ekonomileri, altyapıları çökertilen ülkeler yoksullukta dibe vurdular. Batıdaki efendilerinin onayı ile İsrail’in Filistin’de soykırıma varan saldırıları, bölgedeki yayılmacılığı ve işgali sürüyor. ABD’nin yönlendirmesi ve baskıları ile Batı bloğunun Rusya ve Çin’i hedefine alarak yürüttüğü operasyonlar Batı ülkelerindeki havayı da etkilemektedir. Emekçi sınıfların örgütlülüğünün zayıf ve dağınık olması bu gelişmeleri lehimize çevirme fırsatı ve olanağını olumsuz yönde etkilemektedir.

Bölgemizi bu hale getiren emperyalistler ve işbirlikçileri aynı dönemde ülkemizde de AKP’yi iktidara getirdiler. Cilalı bir imaj ile iktidarı alan bu güçler adım adım dinci faşist bir iktidar kurdular. 

Evet, halkımızın yazgısı bu olmamalı. Devrimciler halkın bu yazgısının değiştirilmesinin öncüleri olarak mücadele verir. Tıpkı, bugün anmalarını gerçekleştirdiğimiz Mustafa Suphiler ve Ömer Yazganlar gibi. Bu yazıgıyı değiştirmek için yetmişli yıllarda devrimci mücadeleye atılan Ömerler, Amerikancı 12 Eylül askeri cuntasının ülkemizi içine soktuğu karanlıktan çıkarmanın mücadele hazırlıkları içinde giriştikleri bir eylem sonrasında yakalanmış ve idama mahkum edilmişlerdi. 17 Ocak 1981 Akyazı’da gerçekleştirilen eylemde iki yoldaşlarını yitirmişlerdi. 1983’te Ocak ayının 28’ini 29’una bağlayan gece üç yoldaşı birlikte idam edilen Ömer Yazgan, idamının hemen öncesinde ailesine yazdığı son mektubunda “Halkımızın yazgısı bu değil. Çok evladını kaybetti. Ama bir gün kazanmayı da öğrenecek.” diye yazmıştı. 

Ömer Yazgan, Mehmet Kambur, Erdoğan Yazgan, Ramazan Yukarıgöz’ün idam edildikleri tarih, bugün onlarca değişik örgütlere bölünmüş olan Türkiye sosyalist hareketinin ortak mirası olan Türkiye Komünist Partisi’nin kurucu önderi Mustafa Suphi ve on dört yoldaşının katledilmesinin yıldönümüne de denk düşmektedir. Onbeşler, 1921 yılının 28 Ocak’ı 29’una bağlayan gecesinde Karadeniz sularında katledildiler.

1917 yılında Çarlık Rusya’sını olduğu kadar dünyayı değiştiren Ekim Devrimi’nin tarihsel sıcaklığında 1919 yılında Bakü’de Türkiye Komünist Partisi’ni kurulmasına öncülük eden Mustafa Suphi ve yoldaşları Anadolu’da emperyalizme karşı başlatılan mücadelede yer almak için yola çıkmışlardı. İhanete uğradılar. Fazlaca iyimser yani yanlış bir değerlendirme yapmışlar, tedbirsizlik etmişlerdi. Sınıflar mücadelesi tedbirsizliği affetmedi.  

Şimdi, en ufak bir karamsarlığa kapılmadan, verilen emeklerin boşa gitmediği bilinciyle bu yazıgıyı değiştirmenin görev ve sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Şimdi dünya altüst oluyor. Dünyayı sömüren Batılı emperyalistler ayrıcalıklarını korumak için kıyasıya direniyorlar. Egemen güçler arasındaki mücadelede sadece ırkçılık, şovenizm ve vahşi kapitalizm gelişmiyor; ezilenlerin kendi sözlerini söyleyecekleri olanaklar da gelişiyor. İçinden geçtiğimiz karanlık süreçte zafer emekçilerle birlikte direnen sosyalizm yolunda mücadele edenlerin olacaktır. 

Mustafa Suphiler ve Ömerler gibi yaşamlarını devrim yoluna adamış nice devrimcilerin iradesini kuşanarak, bu karanlık güçlere karşı güçlü bir direniş hattı oluşturabiliriz. Ömerlerin, Onbeşlerin  ve Ocak ayında yitirdiklerimiz Ali Aktürk, Metin Adil Toraman, Ali Aktaş, Karl Liebnecht, Rosa Luxemburg ve Ekim Devrimi’nin önderi Lenin nezdinde tüm devrimcileri saygıyla anıyoruz. Onların anılarını, sosyalist harekete yapışmış ve onu güçsüz bırakan çağımızın en büyük gericiliği olan bireyciliği ve onun uzantısı grupçuluğu aşan bir perspektifle ele aldığımızda sosyalistler olarak birbirimizle yakınlaşacağzımıza, dayanışmamızı kuvvetlendireceğimize inanıyoruz. 

Kahrolsun emperyalizm ve faşizm! 

Yaşasın direnenler!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.