Meltem Tuna
İsveç’te yaklaşık 1 yıl önce başlayan dernek çalışmalarımız devam ediyor. İsveç genelinde çalışıyoruz ve çalışmalarımızı İskandinavya’da geliştirmek çabasındayız. Bu elbette kolay olmuyor. Burada yaşayan Türkiye kökenli insanların örgütlü çalışmaya mesafeli olmaları, dar çevreye kapalı ve yüzeysel ilişkilerle sınırlı bir bencillik kültürüne batmış olmaları en önemli zorluğumuz. Özellikle sol görüşlü insanlar bu durumdalar. Ama biz ısrarla devam ediyoruz. Fiili olarak 2 yıldır derneğimiz var ancak buradaki varlığımız ve çalışmalarımız aslında yıllar öncesine dayanıyor. Şimdi kurulan bütün ilişkiler geçmişte yapılan çalışmaların üzerine inşa ediliyor.
Derneğimiz kurulduğundan beri birçok etkinlik yaptık. Amacımız buradaki bireyciliği geriletmek, birlikte bir şeyler yapabileceğimizi göstermekti. Bunu gerçekten istediğimizde başarılı olduğumuzu da gördük. İlk olarak 2015 yılının Nisan ayında Hakan Vreskala ve Türkiye’den arkadaşımız Yeşim Kantekin ile konser düzenledik. O süreçte yeni ilişkiler kurduk. Ardından birçok eylem ve etkinlik için bir araya geldik. IŞİD’e karşı mücadelede yaşamını yitiren Eylem Ataş’ın ailesine teslim edilmesi için dayanışma eylemi, 10 Ekim Ankara katliamı anması, İsveç’in dört şehrinde yürüttüğümüz referandum çalışması, referandum çalışması çerçevesinde Barış Atay ile Göteborg ve Malmö’de tiyatro etkinlikleri, Rakka’da toprağa düşen devrimci kahraman Ulaş Bayraktaroğlu için üç şehirde eylemler, hala açlık grevinde olan Nuriye ve Semih öğretmenler için birçok şehirde dayanışma eylemleri gibi eylem ve etkinlikler düzenledik,
Önümüze enternasyonal halk oyunları, örgütlü suçluluğa karşı kampanya ve kafe faaliyeti ile bir dizi kültürel etkinliği koymuştuk. Tam bu aşamada derneğimizin kurucularından ve çalışmalarımızın koordinatörü Hamza Yalçın, AKP’nin İnterpol’e ilettiği bir tutuklama kararı sonucunda İspanya’da hapsedilince planlarımız kesintiye uğradı.
Öyle ki koordinatörümüz Hamza Yalçın şahsında Eğitim ve Dayanışma Hareketi ve Odak Dergisi, Erdoğan diktasına karşı mücadelede ifade özgürlüğünün sembollerinden biri oldu. İsveç Yazarlar Birliği, Uluslararası PEN, İsveç Komünist Partisi- Proletaren, Euro-pean Center for Press and Media, İsveç Sol Parti, İspanya sol partisi Podemos, Katalonya hükümeti ve Fransız Komünist Partisi başta olmak üzere, insan haklarını ve demokratik özgürlükleri savunan uluslararası kuruluşlar, koordinatörümüzün Odak Dergisi ve Eğitim ve Dayanışma Hareketi’ndeki çalışmaları nedeniyle tutuklanmasına tavır aldılar ve dayanışmalarını gösterdiler. Koordinatörümüzün hapsedilmesi Amerika, Kanada, Hindistan ve Çin basınında dahi yer buldu. Dünyaca ünlü yargıç Garzon Hamza Yalçın’ın davasını gönüllü üstlendi. Koordinatörümüzün tahliyesi sonrasında İspanya’nın Madrid, Barselona ve Bilbao gibi üç büyük merkezinde toplantılarda konuşmacı olduk. İspanyol, Katalan ve Bask basını bize yer verdi. Sosyalist gazeteler söyleşiler yaptılar. Tahliye son-rasından itibaren İsveç medyası ve İsveç sosyalist basını ilgisini sürdürdü. 2017 Halland Kitap Fuarı Hamza Yalçın’a özel yer verdi ve bizler de koordinatörümüzün ifade özgürlüğü üzerine konuştuğu bu güzel etkinliğe katıldık. Katalan dostlarımızın daveti üzerine Stockholm’a gidip 20 Aralık’ta orada Katalonya seçimleri hakkındaki toplantıda konuşmacı olduk.
Direnişimiz ve uluslararası dayanışma sayesinde şimdi Interpol AKP hükümetinden gelen talepleri bir bir incelemeye karar verdi. Daha öncesinden İsveç hükümeti, Türkiye’nin İsveç konsolosunu çağırıp ihtar etti. Ardından da Almanya ve İsveç dışişleri bakanları hem Interpol’e hem de Avrupa hükümetlerine çağrı yaptılar.
Tüm bu çalışmalar sınırlı sayıda insanın maddi-manevi özverileri ile yapıldı. Kimse haliyle maddi bir çıkar beklemeden çalıştı ve destek sundu. Amacımız bizleri sınırlayan önyargıları dayanışma içinde aşıp, gücümüzün farkına varmak, alternatif insan ilişkileri geliştirmek ve Türkiye başta olmak üzere, zulme karşı özgürlük mücadeleleriyle dayanışmaktır.
Şimdilerde aksayan programımızı ele alarak enternasyonal halk oyunları çalışmasını başlattık. Bir süredir dernek çalışmaları kapsamında halk oyunları oynuyoruz. İsveçli, Türkiyeli, Azerbaycanlı, Suriyeli, Kürdistanlı, Eritreli, Somalili ve daha birçok ülkeden insanlarla bir araya gelip birbirimizin halk danslarını öğreniyoruz. Eğitim ve Dayanışma Hareketi anlayışıyla başlatılan bu çalışma-ya Almanya Münster Odak Kültür Merkezi’ndeki arkadaşlardan esinlenerek karar verdik. Bütün çalışmalarımızı aynı anlayışla ele alıp yürütmek çabasındayız. Teorik yaklaşımlarımız pratiğimize yön verirken pratik çalışmalarımız da teorik yaklaşımlarımızı gözden geçirecek ve geliştirecek. Halk oyunlarının değişik yaşlardan ve kökenlerden insanlar arasındaki önyargıları aşmaya yardımcı olduğunu pratikte şimdiden görüyoruz. Yine önümüzdeki aylarda bir konser organizasyonu ile örgütlü suçluluğa karşı bir kampanya için hazırlanıyoruz. Aynı zamanda derneğimiz için hem çalışmalarımızı yürüteceğimiz hem de kafe olarak kullanacağımız bir lokal açmayı planlıyoruz. Eğer başarabilirsek, açılacak kafe Eğitim ve Dayanışma Hareketi’nin özgün bir pratiği olacak.
Avrupa’nın belki de en verimsiz yerinde çalışıyoruz. Bu ülkelerde Türkiye solu adına bugüne kadar yapılan çalışmalardan geriye pek bir şey kalmadı. Zorluklarımızı biliyoruz. Yolumuz uzun ve çetin. Ancak Nasreddin Hoca umuduyla göle maya çalmaya devam ediyoruz.