KEMALİZM VE ALPAY

0
2743

Şimdi sanatçı Alpay’ın bir konser sırasındaki sözü tartışılıyor. Alpay konserde Denizleri ve Gezi Direnişi’nde öldürülenleri kastederek “Sıradaki şarkım, devlet tarafından zalimce katledilen bu güzel insanlara gelsin” demiş. Konserde büyük alkış almış. Ancak daha sonra “izleyicilerin şikayeti üzerine” gibi bir gerekçe iddia edilerek Alpay hakkında soruşturma açılmış.

Alpay soruşturma üzerine kendisine ulaşan ABC gazetesiyle konuşuyor (4 Haziran). Sanatçı kendisini “Katışıksız Atatürkçü” olarak tanımlıyor ve devleti eleştiriyor. Evet, devleti eleştiriyor. Sadece Gezi’de Berkin Elvanların ölümünden sorumlu AKP iktidarını değil 1972 yılında Atatürkçülük adına Denizleri katledenleri de!

Ben zorunlu nedenlerle İsveç’te yaşıyorum. İsveç’te bir sosyalistin bile kendi ülkesinin devletini eleştirmekten nasıl kaçındığına çok şahit oldum. Türkiye sosyalistlerinin, Türkiye ilericilerinin bu konuda çok daha cesaretli ve tutarlı olduklarını biliyorum ve bununla gurur duyuyorum. Eksiklikler ve tutarsızlıklar elbette var ama Türkiye ilericileri kendi ülkesindeki devleti eleştirebilme gibi bir özgünlüğe sahipler. “Solda Birlik ve Devrimci Yenilenme (2017) başlıklı çalışmamda da işaret ettiğim gibi bu özgün yanımız ünlü düşünür Chomsky’nin bile dikkatini çekmişti.

Kendisini “Katışıksız Atatürkçü” gören ve devleti eleştirdiği ve Denizleri sahiplendiği için hakkında soruşturma açılan sanatçı Alpay ilerici bir insan mıdır yoksa o, Kemalizmi faşizm gören anlayışa göre bir faşist midir? Eğer İlerici ise Alpay bir istisna mıdır veya Türkiye’de kendisini Atatürkçü gören ve Alpay ile aynı düşüncede olan insanlar var mıdır? Sol bu sorular ışığında kendisini gözden geçirmelidir.

AKP-Cemaat iktidarıyla birlikte Türkiye’de “Kemalizm faşizmdir”, edebiyatı kuvvet kazanmıştı. Bu edebiyat AKP-Cemaat çevrelerinin ve onlara yakın “İkinci Cumhuriyetçi” veya “Yetmez ama Evet”çi olarak anılan liberallerin hoşuna gidiyordu. O liberaller Kürt hareketinin düşünce dünyasına girmeye çok önem veriyorlardı. AKP iktidarından yararlanarak ne yazık ki bir hayli başarı sağladılar ve Kürt hareketinin olanaklarını da kullanarak Türkiye solunun düşünce dünyasını işgal ettiler. Öyle bir entellektüel terör estirildi ki emperyalizmden söz etmek bile başlı başına sosyal şoven ilan edilmek için yeterli görülüyordu. Türkiye solunun ana akımını oluşturan ve Hüseyin İnan-Mahir çizgisindeki siyasi hareketler MHP çizgisindeki sosyal şovenizmle bir tutuldular. Kürt halkının ulusal demokratik haklarını yıllarca bedeller ödeyerek savunmuş güçler sorumsuz bir tutumla Kürt düşmanı ilan ediliyordu. Diğer yandan Denizler ve Mahirler ise sözde baştacı ilan ediliyordu. Cemaat-AKP iktidarı, devleti ve toplumu bütünüyle ele geçirme mücadelesinde, bu sayede, Türkiye solunun önemli kısmını dolaylı yedeği haline getirecekti. Evet, Türkiye solu “AKP’ye iktidarı altın tepsi içinde sunma”nın yedeği olmak gibi önemli bir hataya düşecekti. Dahası, Türkiye solu bu süreçte kendi toprağından daha çok kopup Kürt hareketinin yanına ilişecekti.

Türkiye’de milyonlarca İlerici insan kendilerini Atatürkçü olarak tanımlıyor.

Mihri Belli, Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan bu geleneğin ilerici yanlarıyla sosyalizm arasında bağ kurarak Türkiye’ye büyük hizmette bulundular. Bu insanlar aynı zamanda Türk yurtseverliğini Kürtlere karşı değil Kürtlerle birlik, kardeşlik ve dayanışma çizgisinde geliştirdiler. İşte Kemalizme yaklaşımın can alıcı yanı tam da burasıdır.

Hamza Yalçın

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.