KORKUYORLAR, KORKACAKLAR, KORKSUNLAR!

1
1682

18527946_1483751118342761_4835495922848256673_nBugünkü gazeteler, Ankara Valiliği’nin il sınırları içinde ateş yakıp türkü, şarkı ve marş söylemeyi yasaklamış olduğunu yazdılar. Gerekçe ise bombalı saldırı riski imiş! Bu haber Ankara’da Harp Okulu öğrenciliği yıllarımı (1974-1978) hatırlattı. Biz çoğunluğu militan sol hareketlere sempati duyan sol görüşlü öğrenciler, özellikle 1978 yılında mezun olan devrede etkindik. Sağcılar ise çoğunlukla MHP yanlısıydı. Okul idaresi, bekleneceği gibi, sağ kesimi kayırıyor ve sol kesimi ezmeye çalışıyordu. Harp Okulu gibi bir yerde devrimci öğrenciler olarak doğrudan doğruya politik eylem yapamadığımız, fikirlerimizi açıkça ifade edemediğimiz için, türküler bizim için etkili bir ifade yolu oluyordu. Mahzuni Şerif’in söylediği “Milletin sırtından doyan doyana/ Bunu gören yürek nasıl dayana”, Ruhi Su’nun söylediği “Drama Köprüsü” gibi türkülerdi bunlar. Duygusal yapımıza uygun düşen bu türküleri yoğun bir sevgiyle söylüyor ve devrimci bir kitle ruhu oluşturuyorduk. Ülkede hava soldan esiyordu, biz öğrenciler kendi içimizde kuvvetlice örgütlüydük ve ayrıca çeşitli sol görüşlerden hepimiz birlik halinde davranıyorduk. Bu yüzden idare çaresiz kalıyordu.

Bizim devreden öğrencilerin yaklaşık yüzde yetmişi sol kesimle birlikte davranıyordu. Bir yaz dönemi İzmir- Menteş’teki kampta eğitim sırasında Cezmi adında bir arkadaşımız, elinde bomba patlayıp ölünce bu olay öğrencilerde derin üzüntü ve öfke yaratmıştı. Ankara’ya döndüğümüzde öğrenciler olarak Cezmi’nin anısına okul çapında futbol karşılaşmaları düzenledik. Karşılaşmaların sonunda okul stadyumunda komutanların da katıldığı bir tören düzenlenmişti. Törende arkadaşımızın anısına yapılan saygı duruşu sırasında “Çanakkale içinde vurdular beni/ölmeden mezara koydular beni” şeklinde türkü başlatmıştık. En ön sırada selam duruşunda olan komutanlarımız şaşırmışlardı. Öğrenci kitlesi türküye katıldı ve ardından da bütün okulu kapsayan bir yürüyüş başladı. Hafızam beni yanıltmıyorsa, o olaydan sonra çevreden duyulacak şekilde toplu halde veya tek tek şarkı türkü söylemek yasaklanmıştı. Kararı idarenin aczi olarak yorumlayıp çok gülmüştük. Karardan anlaşılıyor ki AKP beğenmedikleri şarkı ve türküleri söyleyenlerin üzerine bomba atmakla tehdit ediyor. Böyle yasaklar ve tehditler sökmez artık. AKP’nin baş aşağı gidişi devam ediyor. KHK ile işten atılan emekçilerin ses getiren direnişleri giderek iki yiğit insanın, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın, Türkiye’de ve hatta dünya çapında yankı bulan açlık grevleri ile AKP’yi paniğe düşürdü. Mücadele gelişecek ve onların gidişi hızlanacak. Tedbirli, örgütlü ve aktif olunmalı.

Hamza YALÇIN

17991668_10211622136882879_4699738376850828196_o

1 Yorum

  1. Hiçbir zamanda!

    Hiçbir yerde ve hiçbir tarihte!

    Gerçek bir halk okulunda okuyan ve yetişen bir insanla!

    Gerçek bir cemaat ya da gerçek bir mafya okulunda okuyan ve yetişen bir insan ya da her insan!

    Hiç aynı, birlikte, bir ve ortak olur mu?

    Eğer burası Türkiye ve Türkiye gibi ve Türkiye kadar bir memleketse ve ülkeyse, devletse ve dinse, olur & olur!

    Hem de bu gercek durum bal gibi ve hatta baldan bile tatlı bir bal kadar bir paydaşlık, hakdaşlık ve hakikatlik bir ortaklık çıkar tarikâtı ve menfaatte bir birlik tekkesi olur!

    BİN YILLARDIR Kİ BURADAKİ BU VE HER DEVLET AKLI VE RUHU ZÂTEN HEP BU GERÇEĞİ YAPTI; BU GERÇEĞİ YAPIYOR VE BU GERCEĞİ YAPMAYI DA SÜRDÜRÜYOR (!)

    Şahin Kanbur

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.