Cuma Gürsoy
Bir süredir devam eden, yaşamı-dünyayı değiştiren koronavirüs salgını aynı zamanda bazı şeylerin de daha görünebilir olmasını sağladı desek yanılmayız.
Salgının yarattığı sıkıntı ve acı elbette tarifsiz. İşten çıkarılanlar, koronavirüse yakalananlar, yoğun bakımda rahatsızlık çekenler, ölenler…
Öte yandan düşündürdükleri ile birlikte sorgulattığı bir dünya, bir sistem de var. Belki şöyle özetleyebiliriz:
Salgın, öncelikli olarak kapitalizmin çirkin yüzünü ortaya çıkardı. Doğanın talanı, bunun sonucunda oluşan iklim değişikliği, GDO’lar yüzünden kullandığımız gıdaların değişmesi, kapitalistlerin kar hırsı… Hastalık, salgın bunların etkisi ile arttı.
Kapitalizmde bir hastalık gider, ötekisi gelir. Tüm bunların sebebi hastalıkları önleme mantığı ile değil, “hastalananı iyileştirme” yani hastalık üzerinden bile kar etme isteğine sahip kapitalizmdir.
Salgın gösterdi ki, tek inanılacak şey bilimdir. Ne kadar gerici, tarikatçı, hurafeci insan varsa hepsinin söyledikleri boşa düştü. Gericilik kaybetti, bilim kazandı.
Salgın yine gösterdi ki kapitalist devletler değil, sosyalist veya geçmiş sosyalizmlerden belirli kazanımların hala var olduğu ülkeler kazandı. İnsanı ön planda tutan, insana değer veren bir anlayış kazandı.
Peki önümüzdeki dönemde neler olacaktır?
Yeni süreçte kamucu ekonomi ön planda olacaktır. İnsanı ve doğayı koruyan anlayış ön planda olacaktır. Bilimsel veriler itibar kazanacaktır. Gericilik ise itibardan düşecektir. İşte insanların kafasında bunların gelişmesi muhtemeldir.
Tüm bunlar ise ancak sosyalist bir anlayış ve sistemle gerçekleşir. Doğasına, iklimine, havasına, suyuna sahip çıkan anlayış bilimsel sosyalizmdir.
Salgın sol-sosyalist görüşün bir kez daha haklı çıktığını göstermiştir.
