Ülkemizin ve dünyanın büyük şairlerinden Nâzım Hikmet Ran 3 Haziran 1963’te hayata gözlerini yumduğunda 61 yaşındaydı. Nazım’ın aramızdan ayrılışının üzerinden de tam 61 geçti.
O, bugüne kadar olduğu gibi daima “dostlarının arasında ve güneşin sofrasında” bizimle olacak.
Nazım Hikmet’i saygı ve özlemle anıyoruz.
OTOBİYOGRAFİ
1902’de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem.
üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova’da komünist
Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-
parti konukluğu ve
on dördümden beri şairlik ederim.
kimi insan otların kimi insan balıkların
çeşidini bilir ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık grevi de içinde ve
tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler,
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prağ’dan Havana’ya.
Lenin’i görmedim
nöbet tuttum tabutunun başında 924’te
961’de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni sökmedi
yıkılan putların altında ezilmedim
951’de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52’de çatlak bir yürekle dört ay sırt üstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı,
ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım
yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene, uçağa, otomobile,
çoğunluk binemiyor.
operaya gittim,
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere ben de gitmedim 21’den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye, ama kahve falına baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır Türkiyem’de Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım, başımdan neler geçer daha kim bilir.
11 Eylül 1961, Doğu Berlin