REINA’ya Kim Saldırdı?

0
2627

kapakAdım adım dinsel kurallarla yönetilen bir ülkeye çevrildi Türkiye. Eğitim sisteminde ardı kesilmeyen değişikliklerle zorunlu din derslerinin alanı genişletildi: Peygamberin hayatı, kuran okuma dersleri de zorunlu hale geldi. Aile içi şiddet gibi konularda kadınların yaşadığı mağduriyeti gidermek bir yana, din adamları eliyle kadınlar ”kusurlu” ilan edildi. Kadına, şiddet görse de kocasından ayrılmaması telkin edildi.

Daha da ileri giderek, çiftlerin yatak odasına kadar müdahale edildi, dayak yese de kadının kocasına ”işveli giyinmesi” öğütlendi.
(http://www.sozcu.com.tr/…/dayak-bile-yesen-kocana-isveli-g…/)

”Ailelerin eğitimi” adıyla düzenlenen seminerlerde konuşmacı olarak din adamları görevlendirildi.
Çok sayıda çocuğa tecavüze ev sahipliği yapan ve pek çok taciz olayının odağında yer alan Ensar Vakfı ile kardeş kuruluşu TÜGVA’nın katıldığı Tokat’taki MEB Değerler Eğitimi Çalıştayı’nda dile getirilen talepler, devlet eliyle yapılan siyasal islamcı bir toplumsal yaşam dayatmasının kısa bir özeti niteliğinde: Din eğitimi 2 yaşında başlasın, Kuran dersi zorunlu olsun, imamlar ile öğrenciler daha sık buluşturulsun, medreseler yardımcı unsur olarak faaliyet göstersin…
Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/…/Degerler_egitimi_Ensar_a_ema…

foto-1Dinci dayatma eğitimde yoğunluk gösterse de, hayatı bütünüyle kuşatmayı ihmal etmedi.
Örneğin hastanelerde tedavi gören yaşlı ve ağır hastalara psikolojik destek vermeleri için, yine din adamları görevlendirildi. Söz konusu din adamları, hastanın başında kuran, dua ve ayetler okuyarak, dini sohbetler yoluyla hastaları telkin etmekle görevlendirildi.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/hastanelerde-din-adami-projesi-b…

foto-2Yaşamı bütünüyle kendi yobazca anlayışıyla kontrel etmek niyetinde olan iktidar, her fırsatta kadının kaç çocuk doğurması gerektiğini, nasıl yaşaması, nasıl oturması gerektiğini ”tarif” etti.
Ülkenin başbakan yardımcısı kadınlara yönelik olarak ”Herkesin içinde kahkaha atmayacak!” diyebildi örneğin (http://www.cnnturk.com/…/bulent-arinc-kadin-herkesin-icinde…).
Erdoğan kendince bir kadın tanımı bile yaptı: ”Anneliği reddeden kadın yarımdır, eksiktir!” diye konuşan Erdoğan, çeşitli engellilikler sebebiyle anne olamayan kadınların yaşadığı acıya onulmaz bir ilave daha yaptı!
(http://www.bbc.com/turkce/haberler/…/06/160605_erdogan_kadin)

İktidar ve kamudaki bürokratların açıklamaları dinci kalemlerce her alana yayıdı:
“Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşam üstü çıkarlar… Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir.”Türk Tasavvuf Düşünürü Ömer Tuğrul İnançer / TRT1

foto-3

(http://odatv.com/hamile-kadinin-sokakta-dolasmasi-terbiyesi…)

Kendisini ”Düşünür” olarak tanımlayan şahıs, üstelik de devlet televizyonundan hamile kadınların sokakta gezmesini terbiyesizlik olarak tanımlayabildi, çok rahatça…
Devletin hiç bir kurumu yoktu ki, siyasal islamcı aklın bir tezahürü olan açıklama yapmasın…
Dilsel alanda çalışmalar yapması ve bilimsel nitelik taşıması gereken TDK, öyle kelime tanımları yaptı ki, bunlar okuyanı utanç içinde bırakır cinstendi…
TDK, ”Müsait” kelimesini tanımlarken iki başlıkta açıklama yapmayı tercih ettmişti.
Birinci tanımlama, ”Uygun, elverişli.” şeklindeyken, ikincisi, ”Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın).” olarak ifade edilmişti.
Kadın örgütleri, kadın yazar ve aydınlar tam bu duruma tepki göstermiş, olay kamuoyunda tartışma yaratmışken TDK hız arttırdı: ”Esnaf: Kötü yola düşmüş kadın.”, ”Kirli: Regl olan kadın.”
Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/…/kadina-musait-gozuyle-bakan-tdkd…/

Dini tarikatlara ait öğrenci yurtlarında taciz ve tecavüz ülke gündemini işgal ederken, tecavüzcüler korunmaya, suçlar bireysel olarak tanımlanmaya çalışıldı.
Buna tepki gösyerenlerse polis şiddeti, gözaltı ve tutuklamalarla karşılaştı:
(https://www.evrensel.net/…/artvindeki-ensar-protestosuna-po…, http://www.diken.com.tr/basbakanlik-onundeki-ensar-vakfi-p…/)
Ülke dinci tarikatlar eliyle adım adım kuşatılıdı, okullar hastahaneler, üniversiteler, hatta TÜBİTAK gibi bilimsel araştırma yapması gereken kuruluşlarda bile akıl almaz skandallar yaşandı:
TÜBİTAK ödülleri ‘Hacı Robot’, ‘Dua Okuyan Seccade’, ‘Ayet Okunmuş Fasulye’ projelerine gitti!
(http://www.sozcu.com.tr/…/yilmaz-ozdil/okuma-ufleme-1554673/, http://haber.sol.org.tr/…/imam-hatiplerden-tubitak-manzaral…, http://www.birgun.net/…/tubitak-gelisimini-tamamladi-haci-r…)

İktidar her alanda hayatı dinselleştirirken, ‘reis’ de başı çekiyordu elbette. Dolmabahçe’deki çalışma ofisinden, vapurlardan inen kadınlara baktığını ve gördüğü manzaranın yakışıksız olduğunu söyleyen Erdoğan’a göre kapalı olmayan her kadının durumu ”uygunsuz”du elbette:
http://www.memurlar.net/haber/575732/

Bu arada neler mi oldu! Sayısız kadın cinayeti işlendi. Özgecan cinayeti en çok infial yaratanı olsa da, irili ufaklı onca şiddet haberi ülkede kadına yönelik şiddetin nasıl yaygınlaştığını, bir yandan da nasıl hayatın bir parçası haline geldiğini gösteriyordu.
İktidar topluma, ya benim dediğim gibi yaşayacaksın, ya da tecavüze uğrayacak, öldürülecek veya tokatlanacak-tekmeleneceksin demiş oluyordu.

foto-4aNitekim bir kadın İstanbul’da otobüste şortu ile seyehat ederken tekmelendi ve hastahanelik edildi.
Ardından bir başka kadın da Manisa’da saldırıya uğradı.
Saldırgan, spor yapan kadını dakikalarca tekme ve yumruk darbeleriyle dövmüş ve kaçmıştı.
Olayın ardından basına konuşan kadının açıklaması oldukça ilginç ve bir o kadar da ürkütücüydü. Saldırıya uğrayan kadın, ”Hiç bir yerim açık değildi halbu ki, neden saldırdı anlayamadım!” deyivermişti.

foto-4bBu son olay göstermiş oldu ki toplum linçler, saldırılar ve şiddet yoluyla kontrol altına alınıyor. Dayatmayı büyük oranda bir kabulleniş söz konusu.

Tabii toplumun önemli bir kesimi bu olayları kabullenmedi ve tepki gösterdi. Özellikle kadınlar ve gençler sokağa çıktı, saldırıları ve saldırıların arkasındaki iktidar gücünü protesto etti.
(http://www.hurriyet.com.tr/ayvalikta-kadinlardan-sortlu-pro…, http://www.yurtgazetesi.com.tr/kadinlar-erkek-siddetine-…/…/)

Bu tip kışkırtmalar; eğitimde, sağlık alanında ve diğer tüm idari alanlarda yaşanan dinsel dönüşüm ve dayatmalar saldırıları ve baskıları sokaktaki insan düzeyine indirdi.
Kendisi gibi düşünmeyeni linç etme, başı açık gezeni ahlaksızlıkla suçlama, sokakta gülümseyen, sigara içen veya yalnız gezen kadına sarkıntılık etme ve hatta tecavüz olayları yaygınlaştı, sıradanlaştı.
(http://www.milliyet.com.tr/universiteli-kiza-sokak-ortasin…/, http://www.haberturk.com/…/790523-sokak-ortasinda-cinsel-ta…)

Yeni yıla girmeden hemen önce ise siyasal islamcı vakıflar, dernekler ve kimi partiler aracılığıyla sokaklarda ”Müslüman noel kutlamaz!”, foto-5 ”Yılbaşında eğlence düzenlemenin Müslümanlıkta yeri yoktur!”, ”Noel Baba’ya karşı Nasreddin Hoca!” gibi başlıklarla kışkırtıcı faaliyetler sürdürüldü.foto-7
Noel Baba kıyafeti giydirilmiş insanlar mizansen olarak darp edildi, başına silah dayandı.

foto-8Noel ve yılbaşı kutlamalarını bilinçli bir şekilde çarpıtan, birbirine karıştıran ve kışkırtıcı bir biçimde faaliyetler sürdüren siyasal islamcıların faaliyetleri hiçbir biçimde engellenmedi.
foto-6Devrimcilerin müdahale ettiği kışkırtıcı faaliyetlere kolluk hiçbir biçimde engel olmadı.

foto-9a(http://t24.com.tr/…/izmirde-yilbasi-karsiti-bildiri-dagitan…)
Kimi islamcı ve yandaş gazetelerin manşetleri ise resmen bir saldırı çağrısı yapar nitelikteydi:
foto-9-b                    (http://www.abcgazetesi.com/gerici-gazeteden-yilbasi-manseti…)

Devlet siyasal islamcıların yılbaşı ve noel kutlamalarına yönelik kışkırtıcı faaliyetlerine engel olmadığı gibi kendi eliyle bu suça ortak oldu:
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri okullara yazılar yazarak çocuklara yılbaşı etkinliği ve kutlamasını “kültürümüze aykırı” diyerek yapmaması uyarısında bulundu.

aaGericilerin bu faaliyetlerine engel olmaya çalışan, bu provokasyonlara karşı çıkan ilericiler saldırıya uğradı, hedef gösterildi ve kimileri de bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından hedef gösterildi, tutuklandı.

10b                        (http://odatv.com/laiklik-cagrisi-yapan-o-cocuklar-tutukland…)

Yeni yıla bu kıfoto-11şkırtmaların kuşatması altında girdik. Ve gece yarısını henüz bir saat kadar geçmişti ki, İstanbul’dan gelen katliam haberi neredeyse herkesin beklediği bir olay halinde karşılandı. Yeni yılın ilk saatlerinde yaşanan saldırıda 39 kişi yaşamını yitirmişti. Çok sıkı şekilde korunduğu daha sonradan öğrenilen bir bölgede yaşanan bu saldırı, şüphe uyandıracak kadar profesyonelce işlenmişti ve saldırgan veya saldırganlar ise hala yakalanamadı.
Daha acı olanı, onlarca ve hatta yüzlerce sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlar ”sevinç çığlıkları” ve saldırıyı destekler nitelikteydi.

foto-12Yılbaşı gecesi internete yüklediği bir video mesaj sonrası yine hedef gösterilerek, bir süredir ikamet ettiği Kıbrıs’tan sınırdışı edilerek, uçakla İstanbul’a indirilen Modacı Barbaros Şansal kışkırtılmış ve yönlendirilmiş linççi bir grup tarafından havalimanı apronunda saldırıya uğradı.

foto-10aPolislerce gözaltına alınan ve ardından da tutuklanan Şansal, son video mesajı gerekçe gösterilse de uzunca bir süredir hükümet karşıtı tavrıyla çeşitli defalar saldırıya uğramış ve hedef gösterilmiş.

Son olarak evinin önünde iki kişinin saldırısına uğrayan ve ardından Kıbrıs’ta yaşamaya başlayan Şansal, yılbaşı gecesi yayınladığı mesajından sonra Türkiye’ye teslim edildi, linç edildi ve tutuklandı.

Ülke büyük bir dinci kuşatma altında.
İktidar, tüm olanaklarıyla toplumu kendi dizayn ettiği şekilde yaşamaya ve kendisine biat etmeye zorluyor.
Erdoğan 15 yıllık iktidarı boyunca ilediği suçların hesabını vermeden kaçamayacağını biliyor.
Uzun süredir AB ve ABD tarafından yüz çevirilen Erdoğan işi, Rusya’ya yanaşmaya ve onun ortadoğu politikalarını kabule kadar götürdü.
Büyükelçi suikasti ile eli iyice güçlenmiş gibi görünen Rusya’nın, Erdoğan’ı tam anlamıyla kontrole aldığı görüşü dillendiriliyor.
13c                                     (http://www.bbc.com/turkce/38412102).

İçeride ise tam biat ve sıfır itaatsizlik bekleniyor.
Kürt muhalefeti, temsilcilerinin hapis edilmesi, Kürtlerin yaşadığı şehirlerin yerle bir edilerek insansızlaştırılması ve ağır bir katliam sonrası hareket edemez hale getirilmiş gibi görünüyor.
Aleviler her zamankinden daha ağır bir tehdit altında. Alevi köylerine, Alevi yerleşimlerine yönelik IŞİD saldırısı riski sürekli gündemde tutuluyor (http://www.cumhuriyet.com.tr/…/Adana_da__ISiD_provokasyonu_…).
Alevilerin yaşadığı bölgelere Suriye’den getirilen cihadçıların yerleştirilmesi ihtimali güncelliğini yitirmiş değil.
İktidar karşıtı tüm kesimler tehdit altında.

Laik yaşamı benimseyen, kendisini Kemalist olarak ifade eden kesimlerin bu tehdit alanı dışında kalması gibi bir durum söz konusu bile değil.

Dinci faşizmin saldırganlığı karşısında Kürt yurtseverlerinin, laik, Atatürkçü kesimlerin ve sosyalistlerin yanyana gelmesi büyük önem taşıyor.

 

Barış Onay

2017-01-05

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.