ABD yönetimine yakın Michael Rubin, Washington Exeminer adlı internet sitesinde bugün yayınlanan yazısında Erdoğan’ın “teröre karşı tampon bölge” teklifini olumlu bulduğunu fakat bölgenin Suriye değil Türkiye sınırında kurulmasını yani Türkiye’nin kendi toprakları üzerinde bir uluslararası bölge yaratmasını teklif etti. Rubin Amerikan Girişim Enstitüsü (American Enterprise Institute) adlı kuruluşun çalışanı ve ABD askeri akademisinde öğretim üyesidir. Ayrıca Middle East Quarterly (Ortadoğu Bülteni) adlı derginin editörlüğünü yapan Rubin Erdoğan karşıtı söylemleriyle tanınmaktadır.
Erdoğan, Suriye sınırında bir tampon bölge kurmak için ABD’nin bölgeden çıkmasını beklediğini ifade ederken İsrail Haaretz gazetesi Türkiye’nin bölgeye askeri harekat başlatmak için Rusya ve ABD ile görüştüğünü yazdı.
ABD, IŞİD’den boşaltılan bölgelerin Kürt hareketi liderliğindeki güçler tarafından yönetilmesini isterken Suriye devleti bölgeyi ABD ve Kürt hareketinden devralmaya çalışıyor. Erdoğan ise bölgede kendi iktidarını güçlendirecek bir çözüm için uğraşıyor. ABD’nin Kürtlere yakın durması Erdoğan’ı; Erdoğan’ın Rusya’ya yakın durması ise ABD’yi rahatsız ediyor.
Amerikan Foreign Policy Magazine adlı yayın organında dün yani 11 Nisan tarihinde yayınlanan bir makalede (It’s Not Too Late to Stop Turkey From Realigning With Russia) ABD’nin akıllıca bir diplomasi ve savunma yardımıyla Türkiye’nin Rusyayla ittifakını önleyebileceği savunuldu. Makalede Erdoğan’ın Rusya’ya yanaşmasının ABD’yi Kürt kuvvetleri silahlandırma ve destekleme politikasını gözden geçirmeye zorlamak amaçlı olduğunu iddia edildi.
Bu gelişmelerle paralel olarak İstanbul’da İmamoğlu adında bir şahıs Erdoğan’ın alternatifi olabilecek bir meydan okumayla ortaya çıkıyor. Bu gelişme şimdiden Meral Akşener’in çıkışının parlak günlerindekinden çok daha güçlü etki yarattı. Yerel seçimlerde Kürt hareketinin Millet İttifakı ile kurduğu dolaylı ittifakın yarattığı etki dikkat çekicidir. Kürtlerin kazandığı bazı belediyelerin YSK eliyle HDP’den alınarak AKP’ye verilmesinin bu ittifakı nasıl etkileyeceği merak ediliyor. En önemlisi ise halkın politize olduğu ve insanlarda umudun arttığı bir dönemde Türkiye solunun nasıl varlık gösterebileceği.