2020 1 Mayıs’ını gerek Türkiye gerekse de dünyada çok farklı bir şekilde karşılıyoruz. Gelişen pandemi süreci ve salgına karşı alınan önlemler, ezilenlerin mücadele biçimini de etkiliyor. Demokratik güçler kutlamalar yerine alternatif yollar arıyor. Gerici iktidarlar 1 Mayıs’ın meydanlarda kutlanmayışından memnunlar.
1 Mayıs, emeğin ve dayanışmanın günüdür. Devletler, hükümetler ise bir yandan samimiyetsiz şekilde 1 Mayıs mesajları yayınlıyorken hatta bu günü resmî tatil ilan ediyorken öte yandan ise yoksul halkın, ezilenlerin haklarını daha çok nasıl gasp ederiz, gelişen krizin yükünü onlara nasıl yükleriz diye düşünüp duruyor.
Egemenler örgütlü, ezilenler ise dağınık!
Kapitalizm küresel salgını emekçiler ve ezilen insanlık aleyhine yeni adımlar için fırsata çevirmeye çalışıyor. Kapitalist devletlerin “Aynı gemideyiz” söyleminin ardından “önlem” diye açıkladığı paketler emekçiye daha çok sömürü ve baskı-zor, büyük sermayedarlara ise daha çok destek anlamına geliyor.
Küresel salgın emperyalist ülkelerin ne kadar kof düzenlere sahip olduklarını, ezilen insanlıktan yana adaletli bir dünyanın ne denli gerekli olduğunu ortaya koydu. Ama kapitalizmin kendiliğinden yıkılmasının, özgür ve eşit bir dünyanın kendi kendine gelişmesinin olanağı yok, görüyoruz. Bırakırsak, kendiliğinden gelişecek olan tek şey vahşi bir toplum düzenidir. Eğer biz ezilenler örgütlenmezsek Erdoğan iktidarı bile gücüne güç katacaktır.
İşte 1 Mayıs’a Türkiye’de de, dünyada da adalet ve özgürlük uğruna mücadelelerin çok daha fazla olanağa sahip olduğu bir süreçte giriyoruz. Egemenler örgütlü oldukları için güçlüler. Ezilenler örgütsüz oldukları sürece güçsüz kalmaya mahkumdur. Etkili olmak için birleşmeliyiz, örgütlenmeliyiz. Bizi tek kurtaracak olan kendi birliğimiz ve mücadelemizdir.
Bu düşüncelerle işçi sınıfının ve halkımızın 1 Mayıs bayramını coşku ve umutla dolu olarak kutluyoruz.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın birlik, mücadele ve dayanışma!
Odak / 1 Mayıs 2020