KOMUTAN HUGO CHAVEZ’İN ARDINDAN

0
1528

Hamza Yalçın- 02/04/2013

Chavez Türkiye’de yaşasaydı AKP-Gülen cenahı aydınlar ve liberaller ona kesin Ergenekoncu der ve başta şaşkın solcular olmak üzere çok sayıda insanı da buna kolaylıkla inandırırlardı.  Sadece Chavez’in eski bir subay olmasını bile yeterli kanıt sayarlardı.

Kaldı ki Chavez sadece ordudan gelen bir insan değil. O kontr-gerilla eğitimi dahi almış bir subay. Bununla kalsa neyse: 1975-78 yılları arasında Bandera Roja adlı Marksist gerilla örgütüne karşı savaşan bir kontr-gerilla birliğine liderlik etmiş. Devamı var: Subayken MBR-200 (Movimiento Bolivariano Revolucionario 200, Bolivarcı Devrimci Hareket-200) adında radikal bir  örgüt kurmuş. Hatta emrine aldığı seçkin komando birlikleri (Grupo Acciones de Comando) vasıtasıyla Şubat 1992 yılında ”yüce parlamento”ya dayanan hükümeti hükümeti devirme teşebbüsünde bile bulunmuş. Başarısız kalmış ve tutuklanmış. Darbenin sorumluluğunu üstlendiği halde sadece iki yıl yatmış. 1994 yılında tahliye olduktan sonra seçimlere hazırlanmış ve 1998 yılında geçerli oyların yüzde 56’sından fazlasını alarak Venezuela’ya başkan seçilmiş.

Bu öykü günümüz Türkiyesinde aklı Sorosçuluk tarafından işgal altına alınmış insanlar  için tipik derin devletçi öyküsüdür.

Ama Chavez sapına kadar bir devrimcidir. Venezüela halkı Sorosçu demokrasi yalanlarına inanmamış ve Chavez’i bağrına basmış. O halkçı yurtseverliği başta ABD emperyalizmi olmak üzere ezenlere karşı ezilenlerin davası temelinde geliştirmiş büyük bir devrimciydi,

Emperyalizme bağımlı ülkelerde yurtseverlik, devrimci hareketin ana damarlarından biridir. Türkiye devrimci hareketinin sağlam unsurları Denizler, Mahirler, Ömerler bu gelenekten geldiler.

Chavez’in yurtseverlik anlayışıyla vatan zenginlerin çiftliği değil yoksulların yurduydu.

Kendisi de zaten işçi ailesinden geliyor.  Çocukluğunu çok fakir yaşamış. Bir süre anne-babası ona bakamadığı için anneannesinde kalmış. Daha o dönemden devrimci düşünceler edinmiş ve dayanışmanın önemini öğrenmiş. Sonra askeri okula girince gelişmesinin önü açılmış. Onun döneminde Harp okulu öğrencilerine askeri derslerin yanında akademik dersler de verilmeye başlayınca Chavez Bolivar, Zomoro, Voltaire ve Marks gibi aydınları okumaya başlamış ve radikal düşüncelere ulaşmış. Mezun olduktan sonra subay olarak çalışırken ona devrimcilere karşı savaşta görev vermişler ama Chavez devrimcilere işkence edilmesine ve onların öldürülmelerine karşı çıkmış.

Darbe yoluyla devirmek istediği hükümet neo-liberal politikalarla halkı ezen bir hükümetmiş. Öyle ki neo-liberal politikalara karşı bir halk hareketini bastırmak için binlerce insanı öldürmüş. Bu hükümete karşı darbe girişimi Chavez’e halk içinde ün kazandırmış ve kitlesel baskılar sonucu ,iki yıl sonra serbest kalmış.  O hapisteyken arkadaşları çalışmaya devam etmişler. 1994 yılında çıkınca da politik bir parti olarak davranmaya başlamış. Ülkeyi baştan başa gezmiş. 1998 seçimlerine katılmış ve oyların yüzde 56’sından fazlasını alarak seçilmiş.

Chavez iktidara geldiğinde emekçilerden yana bir politika izliyor. Emekçilerin dayanışmacı temelde örgütlenmesine büyük önem veriyor. Küba’yla dosluk kuruyor. Latin Amerika’da yeni bir sol dalga yaratıyor. 2002 yılında kendisine karşı darbe yapıldığında Küba’nın müdahelesi ve emekçilerin direnişi sayesinde kurtulmayı başarıyor.

Chavez burjuvaziyi ortadan kaldıracak radikal adımlar atmaya kalkışamıyor. Çünkü buna dünyanın durumu ve kitlelerin bilinç düzeyi buna elverişli değil.  Ama o Metin Yeğin’in deyişiyle (Akşam, 8 Mart 2013, Cuma) emekçilerden yana geliştirdiği eğitim, sağlık ve sosyal politikalarıyla sağcıların bile sola kaymasına yol açıyor. Ulusal gelirin yüzde 60’ını halka dağıtmayı başarabiliyor. Burjuva partiler yeni-liberal reçetelerden taviz vermek zorunda kalıyorlar.

 

 

Chavez bir milliyetçi değil, bir anti-emperyalist. Latin Amerika’da halkçı rejimler ve siyasal hareketler arasında ittifak kurulmasına önderlik ediyor. Onun önderliğindeki Venezuela ABD emperyalizminin saldırısına uğrayanların yanında yer alıyor. Chavez’i biz bu anlamda Libya’da Kaddafi, İran’da Ahmedi Nejat ve Suriye’de Esat ile ABD ve Batlı emperyalistlere karşı el ele görüyoruz.

Chavez’in halkçı iktidarında sağlanan gelişmelerden bazı örnekler:

*Venezuela ekonomisi on yılda yüzde 47.4 büyüdü. Sadece 2012 ilk döneminde büyüme oranı yüzde 5.6 olarak açıklanmıştı.

*Yerel sorunlarla ilgilenen 30 bin yerel halk konseyi oluşturuldu, halkın sosyal sorunların tespit ve çözümüne doğrudan katılımı sağlandı.

*Son on yılda sosyal hizmetlere ayrılan bütçe yüzde 60.6 oranında artırıldı. (772 milyon dolar) Bütçenin yüzde 42.3’ünü sosyal yatırımlara ayrıldı.

*Eşitsizlik yüzde 54, yoksulluk yüzde 44 oranında azaldı. 1996 yılında yüzde 40’a ulaşan aşırı yoksulluk oranı yüzde 7.3’e düşürüldü.

*İşsizlik yüzde 11.3’ten yüzde 7.7’e düştü. Sosyal güvenceye sahip olanların sayısı üç kat arttı.

*Misyon adı verilen sosyal programlardan 20 milyon Venezuela vatandaşı yararlandı.

*Chavez öncesinde ciddi bir sorun olan okuma-yazma sorunu UNESCO verilerine göre tamamen ortadan kalktı.

*Parasız eğitim sayesinde bugün Venezuelalı anaokul yaşındaki çocukların yüzde 72’si anaokuluna gidiyor, ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 85.

* Binlerce yeni okul inşa edildi. Devlet okullarında öğretmen sayısı beş kat arttı, 65 binden 350 bine ulaştı.

*Bolivarcı Üniversiteler adıyla yeni ve ücretsiz üniversiteler kuruldu. Üniversiteye devam eden gençlerin oranı yüzde 83’e yükseldi ve bu bakımından Venezuela Latin Amerika’da ikinci, dünyada ise 15. sırada bugün.

*1998 yılında nüfusun yüzde 21’inin yetersiz beslenmeden mustarip olduğu ülkede, bu oran yüzde 5’e indi. Gıda tekellerinin pahalı ürünleri karşısında, üretimi ucuz gıdaların satıldığı MERCAL isimli süpermarket zinciri oluşturuldu.

*1980’lerde gıda ürünlerinin yüzde 90’ı ithal edilirken bu oran yüzde 30’a düşürülmüş durumda.

*Bugün 4 milyonu çocuk 5 milyon Venezuelalıya okullarda ücretsiz gıda sağlanıyor.

*Son bir buçuk yılda yoksullar ve orta gelirliler için 250 bin ucuz konut üretildi.

*Çocuk ölümlerinin oranı binde 25’ten binde 13’e düşürüldü.

*Nüfusun yüzde 96’sının temiz suya ulaşımı sağlandı.

*1998 yılında 10 bin kişiye düşen doktor sayısı 18’den 58’e yükseldi.

*Sadece Barrio Adentro isimli ücretsiz birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti verilmesini içeren programla ülkeye gelen 8 bin 300 Kübalı doktor, 7 bin klinik kurdu, bu kliniklerde 1.4 milyon insanın hayatı kurtarıldı.

*Son 6 yılda 19 bin 840 evsiz sokakta yaşamaktan kurtarıldı.

*Özel sübvansiyonlar sayesinde normal fiyatların yüzde 34-40’ı arasında daha ucuz satış yapan kamu eczaneleri ağı oluşturuldu. (Elif Görgü, Evrensel, 7 Mart 2013).

Chavez  insanlığın ABD emperyalizmine boyun eğmeye mahkum olmadığını öğretti. Kanser olmasında ABD emperyalistlerinin payı olduğu iddiaları yabana atılamaz. Çok erken yaşta öldü ama o başta Latin Amerika olmak üzere dünyada sosyalist mücadelelere zemin yaratacak anti-emperyalist halkçı hareketi canlandırmayı başardı. Direnişçi bir eğitim ve dayanışma hareketi geliştirme mücadelemizde Venezüela deneyiminden öğreneceklerimiz var.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.