Belediye işçileri haklarını istiyor

0
743

Filiz Ayık

Belediye işçileri görünürde birer kamu işçisidir fakat gerçeklik çok başka. Esas olarak, kamu çalışanlarının yararlandığı haklardan mahrum kalan taşeron çalışanlardır.

Belediye işçilerinin iş güvencesi yok; çoğu belediye 45 saat altında çalışma hakkı uygulamıyor, 52 günlük tediye (ikramiye) hakkı maalesef verilmiyor. İşçiler olarak emekli edilme zorunluluğu olmadan 65 yaşına kadar çalışamıyoruz ve kamu çalışanlarının sahip olduğu tayin hakkı gibi temel haklardan yararlanamıyoruz.

Belediye emekçileri kadrolu şekilde çalışan güvenceli işçiler değil, taşeronluk şartları altında çalışan güvencesiz işçilerdir. Belediye şirketleri bünyesinde çalıştığımız için insanca koşulların çoğundan mahrum kalıyoruz. Her an kapı önüne koyulma tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Belediye işçilerinin birçok sorunu bulunuyor. Bazı belediyelerde işçilerin kazanımları az da olsa zamanla artarken birçok belediyede ise çalışma koşulları maalesef pek iyi değil.

2018 yılından önce uzun yıllar “taşeron işçi” statüsünde çalışmıştık, ardından 2018 yılının Nisan ayında belediye işçilerine “müjde” vereceklerini söyleyerek KHK’lar ile kadro alacağımızı sandık fakat söz edilen kadro devletin belli kurumlarına verildi ama belediye çalışanlarına verilmedi. İşçiler olarak sadece bir taşeronluk çalışma biçiminden başka bir taşeronluk çalışma biçimine geçirildik.

Ekonomik kriz derinleştikçe özel sektör çalışanlarını dahi aratacak zorluklarla karşı karşıya kalmaya başladık. Aldığımız ücretler eridi gitti ve yeni yapılan ücret artışları enflasyonun yanından bile geçemeyecek halde…

Aldığımız maaşlar aydan aya adeta tükenip bitiyor. Ayrıca yıl içinde birkaç defa artan vergi dilimleri aldığımız maaşları yıl sonuna doğru giderek azaltıyor. Tüm çalışanların yaşadığı vergi artışı sorunu, belediye işçileri açısından can yakıcı olarak hissediliyor.

Belediye işçilerinin “Norm Kadro” hakları aldatmaca olmadan en kısa zamanda verilmelidir…

Belediye emekçileri kamu çalışanı olduğu halde neden tüm kamu çalışanlarının kazanımlarından ve haklarından yararlanamıyor?

Belediye işçilerinin kadrolu olma hakları ellerinden alındığı gibi çalışırken çok farklı sorunlarla da karşı karşıya kalabiliyor.

Kamu kurumlarında “liyakat” olarak öne çıkan kavram belediyelerde sıfır denecek düzeyde. Çalışanlar arasında eşitsizlik çok fazla. Örneğin kadınlar tüm çalışma alanlarında olduğu gibi belediye işçisi olarak da çok büyük sorunlar yaşıyorlar. Her alanda geride tutulan ve baskıya, mobbinge ve tacize uğrayan insan konumundalar.

Aynı işi yapan kişiler işe girişleri farklı statüde olmasından dolayı ücret farkları olabiliyor. “Eşit işe eşit ücret” konusunda belediye işçileri çok fazla sorunlar yaşıyorlar. Bu durum hem iş barışına zarar veriyor hem de çalışanlar için işi bir eziyet haline dönüştürüyor.

Herkesin bir çuvala doldurulması gibi çok sayıda farklı işi yapan insan çok az görev tanımı statüsüne tabi tutuluyor. Görev tanımları çoğunlukla yapılan işe göre ayrılmadığı için ücretlerde, sosyal haklarda ve çeşitli haklar açısından büyük sorunlarla karşılaşıyoruz. İnsan kaynakları kavramı belediyelerde çok fazla kullanılır fakat işçilerin “insan” olarak görülmesi ve ona göre değer görmesi sorunu çalışma alanlarının ortak bir sorununu oluşturuyor. İnsan olduğumuzu çoğu zaman hissetmiyoruz.

Özel sektörde büyük oranda eski çalışanla yeni başlayan işçiler arasında bir yıpranma farkı bulunur. Kamu kurumu olan belediyelerde bu durum çoğunlukla uygulanmıyor. Çalışanlar arasında eşitsizliği ve haksızlığı besleyen “torpil”, “insan kayırma”, “ayrımcılık” gibi olaylar çok fazla yaşanıyor.

Belediye işçileri örgütlenme ve emek bilinci geliştirme konusunda çoğunlukla zayıf durumdalar. Bir fabrika işçisine göre büyük zayıflıkları var. Çalıştığı yerde ezilmeyi dişiyle-tırnağıyla hisseden çalışan ile daha az hisseden arasında mutlaka bir fark oluyor. İşverenler ve sendikalar emekçilerin en çok zayıf tarafı olan parasal yönüne hitap etmeye çalışıyorlar. Diğer hakları pek öne çıkarmak istemiyorlar. Çünkü örgütlü bir işçi sorgulayan ve dönüştüren işçidir. Çalışanların bu yönlerinin gelişmesini istemiyorlar. Belediyelerde parasal sendikacılık ve para odaklı durum çok yaygındır. Örneğin bir arkadaşımız işten çıkartılınca diğer çalışanların pek azının rahatsız olduğuna tanık oluyoruz. İşçilerin yaşadığı önemli sorunların tamamı belediye işçilerinin ortak sorunudur. Emek mücadelesi para odaklı olunca dayanışma, emek bilinci ve işçilerin birlikteliği doğal olarak zayıf oluyor.

Belediyedeki sendikaların işçi iradesini geliştirecek biçimde değiştirilmesi ve güçlü hale getirilmesi gerekiyor. Bu konuda belediye emekçileri büyük sorunlar yaşıyor. Sendikalar olumsuz davranışlarıyla çalışma alanlarını işçiler için adeta çekilmez hale getiriyorlar. Sendika temsilciliğinden keyfi şekilde almalar, sendikadan ihraçlar, Çiğli Belediyesi’nde olduğu gibi onlarca işçinin işsiz kalmasına neden olacak düzeydeki sendikal kötülükler işçilerin kendi içinde daha büyük örgütlülükler oluşturması gerektiğine işaret ediyor.

İşçilerin emeğine, haklarına sahip çıkması örgütlülükle gelişebilir. Örgütlü işçi sendikayı denetleyerek, doğru çizgiye çekerek onu daha da geliştirir.

Umudumuz belediye işçilerinin örgütlenip dayanışma içinde kendi haklarına sahip çıkmasıdır. İnsanca yaşayabileceğimiz koşulları başka türlü sağlayamayız. İşverenlerin verdikleriyle yetinemeyiz. gücümüz birliğimizden gelir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.