Genç bir emekçi, ne yapmalı?

0
370

Cem Adıyaman

Yazıma başlamadan önce, daha küçük yaşta iş hayatına atılan gençlerimize, çocuk yaşta oyun oynaması gerekirken, çalışmak zorunda kalan kardeşlerimize selam olsun, diyorum.

Bu yazıda, hayatın zorluklarıyla daha erkenden karşılaşan, erken yaşta olgunlaşmaya terk edilen gençliğin sorunlarına değineceğim.

Benim adım Cem. 19 yaşındayım. AKP iktiradında doğup büyümüş bir Türk genciyim. Ufak yaşta karşılaştığım zorluklar ve ailemin geçim sıkıntısı nedeniyle, daha 14-15 yaşımda iken okulumdan ayrılıp, iş hayatına atıldım. Çalışma hayatına ben de daha milyonlarca insan gibi, “çocuk işçi” olarak başladım.

Tıpkı benim çektiğim sıkıntıları çeken ve hatta benden çok daha sıkıntı içerisinde olan, gelecek kaygısı duyan, aile baskısı ile karşılaşan milyonlarca genç var bu ülkede. İşverenler, gençlerin bu sorunlarını kullanarak, onları düşük ücrete çalıştırmak isterler. “Ne de olsa gençsin, o kadar parayı ne yapacaksın, işi öğrenmeye bak, parayı ileride düşün” gibi sözlerle, emeklerimizi sömürürler. Aldığımız üç kuruşluk ücret, daha kendimize yetmiyorken, bir de eve destek olmaya çalışırız. İş yaşamında zorluk üstüne zorluk yaşarız. Patronlardan, usta başlarından, ailemizden azar işitir, yaptığımız her şey yanlışmış gibi bir psikolojiye sokulur, böylece hayata çok erken yaşta 1-0 yenik başlarız.

Türkiye ne yazık ki benim dönemimde, iktidar yüzünden çok daha geriye gitti. Gençler karşılaştıkları bu zorluklar karşısında, “neden bu durumda sürüneyim” düşüncesiyle, Avrupa’ya gidip orada çalışmanın hayalini sürdürür hale geldi. Türkiye’de yaşanan emek hırsızlığı, gençliğin karşılaştığı sömürü, öyle seviyelere ulaşmış durumda ki, emeklerinin karşılığını bile alamayan gençler gelecek için hayal kurmayı dahi teker teker bırakmaktadır. Bu düzene boyun eğdirilmeye çalışılan, sömürünün kanıksatılmaya çalışıldığı genç nesil, hayatından bıkmış bir şekilde düzene karşı gelmeden, tıpkı sorgulamadan çalışan bir hayvan gibi yaşamaya çalışmaktadır.

Her yerde karşımıza bir “Avrupa hayali” çıkmaktadır. Sorunlarımızın tek çözümünün, gittiğimizde ne ile karşılaşacağımız belli olmayan “Avrupa ülkeleri” olduğu bize kanıksatılıyor. Ülkemizi terk etmemiz, yenildiğimizi kabul etmemiz, bireysel olarak kendimizi kurtarmamız bize öğretilmeye çalışılıyor.

Peki bu sorunlar karşısında gençler ne yapmalı? Ülkesinden kaçıp gitmeli mi yoksa kalıp direnmeli mi?

Bence bu düzene ve bu düzeni kuranlara beni, seni, bizi genç yaşta büyümeye zorlayanlara karşı bize ait olan ülkemizde kalıp, bizleri sömürenlerden hesap sormak için direnmeliyiz. Mücadele etmeliyiz. Sesimizi duyurmak, bir şeylerin değişmesini sağlamak ve en önemlisi de bu düzene boyun eğmeyip, insanlaşmak için yurdumuza sahip çıkıp, burada kalıp direnmeliyiz. Bizler genç emekçiler, bize kanıksatılmak istenen şeyleri reddetmeliyiz. Geleceğimizi çalanlar ne bizden daha kalabalık ne de aslında bizden daha güçlü. Eğer gücümüzün, çokluğumuzun farkına varır isek, işte o zaman kazanan biz oluruz. Kazanacağımız ise geleceğimiz olur.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.