Haftanın Özeti

0
1037

Asker ölümleri geçtiğimiz hafta gündemin birinci maddesiydi. Erdoğan Türkiye’ye müjde vadetmişti. Vadedilen müjdenin yerini, asker ölümleri haberleri aldı. Öldüğü açıklanan on altı insanın on üçü, yaklaşık 6 yıldır PKK elindeki -asker polis, MİT- esirdi. Üç insan da rütbeli askerlerdi. Kamuoyu kaç askerin daha öldüğünü bilmiyor. Kürt tarafından öldürüldüğü söylenenlerin sayısı ise kamuoyuna teselli mükafatıymış gibi telaffuz edildi. Biz ise ölenlerin hepsine birden üzülenler arasında olduk. Bu coğrafyanın insanları birbirini öldürüyor. Akan kardeş kanıdır.

Halkı şartlandırmak amacıyla ölen rehinelerin sorumluluğu PKK örgütüne yıkıldı. Sınırın 45 km ilerisindeki Kürt bölgesine, rehineleri kurtarmak amacıyla askeri operasyon yaptıklarını söylediler. Yalan olduğu ortadadır çünkü bugüne kadar rehineleri kurtarmak için hiçbir şey yapmamışlardı. Hiçbir şey yapamadılarsa Öcalan’dan “seçimde CHP ile ittifak yapmayın” çağrısı yerine “Esir tuttuğunuz asker, polis ve MİT elemanlarını serbest bırakın” çağrısı isteyebilirlerdi.

Olayın tartışılması; ortada rehine kurtarma operasyonu değil bazı PKK yöneticilerini esir alıp onu seçim başarısına dönüştürme hevesi olduğunu ortaya koydu. Seçim başarısı hevesiyle giriştikleri askeri harekatın her iki taraftan çok sayıda ölüme yol açtığı anlaşılıyor. Başarısız kalmalarının ardından HDP operasyonu ile yedi yüzü aşkın insan hapse atıldı. Zaten sabah-akşam HDP’yi kapatmaktan söz ediyorlardı. HDP kapatılırsa sıranın CHP’ye geleceği düşünülüyor.

Ne mutlu ki muhalefet, şovenist kışkırtmaya gelip hemen iktidarın ardında yer almadı ve hatta “Ölenlerin sorumlusu sizsiniz” diyebildi. Her şey bu kadar açıkken CHP tabanından bazı insanların ise AKP ve MHP şovenist propagandasının etkisinde kalarak Türklük adına Kürt sembollerine nefret kusmalarını yadırgadık, yadırgıyoruz. Ezilen halklar birbirlerini aşağılayarak değil yücelterek yücelebilirler.

Boğaziçi öğrencilerinin Erdoğan’ın kayyum rektörüne karşı gösterileri devam ederken asker ölümlerinin Erdoğan için kötü bir dönemin başlangıcı olduğu açıktır.

Muhalefette olumlu gelişmeler devam ediyor. Boğaziçi öğrencileri ve öğretim görevlileri direnişi sürdürüyorlar. Direniş halk güçlerine moral sağladı. Öğrenci hareketinde gelişme diğer okullarda da gözleniyor. Kadıköy Belediyesi’nde çalışan 2300 işçi ekonomik talepleri için greve başladı. İşçiler, grevin sendika tarafından üstten müdahale ile aleyhlerine bir şekilde sonlandırıldığını söylemiş olsa da, hakları konusunda gösterdikleri duyarlılık ve refleks anlamlıdır. Halk kesimlerinde duyarlılık gelişmeye devam ediyor.

Önümüzdeki süreç Türkiye solunun gelişmesine gayet elverişlidir ama Erdoğan iktidarının son askeri başarısızlık ve benzeri gelişmelerle yıkılacağını beklemek yanılgı olacaktır. Her şeyden önce içeride Erdoğan’ı yıkacak bir muhalefet henüz yoktur. İkinci olarak ise Erdoğan iktidarı Batılı emperyalistlerin hala işine gelmektedir. Onlar Erdoğan’ı zayıf durumda tutarak kendi politikalarını yürütmeye ve Erdoğan’dan yeni tavizler almaya çalışacaklardır. Erdoğan ve çevresi iktidarda kalmak için her türlü tavizi verir.

Dergimizin yazarı Hamza Yalçın’ın İspanya’da Erdoğan’ın isteğine uyularak tutuklanmasına karşı 2017 yılında açtığımız davayı bu ay kazanmış olmamızı da moral hanemize yazdık. Odak olarak Hamza Yalçın ile dayanışmada hem Türkiye hem Avrupa ve Kanada’da gayet aktif olmuştuk. En önemli kazanımımız budur. Ayrıca kazandığımız dava ile İspanya’daki demokratik gelişmeye katkıda bulunmuş olmaktan gurur duyuyoruz. Dayanışma yoldaşlık bağlarımızı güçlendirdi. Bu vesileyle, yoldaşlık bağlarının ve mücadeleye bağlılığın sembollerinden Ulaş Bardakçı’yı katledilmesinin yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Görevimiz olanakları değerlendirerek ve devrimci örneklerden güç alarak mücadeleyi geliştirmektir. Halkımızın, ülkemizin, insanlığın Türkiye’de sağlam ve güçlü bir devrimci harekete ihtiyacı var.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.