Haftanın Özeti: Akılları fikirleri muhalefeti bastırmakta

0
232

Bu hafta, iktidarın muhalefeti bastırmaya dönük politikaları çeşitli biçimlerde kendini gösterdi.

Leman dergisi, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırganlığına karşı hazırladığı bir karikatür nedeniyle hedefe konuldu. Karikatür, iktidar medyası ve bakanlar eliyle “Peygamber’e hakaret” şeklinde çarpıtılarak gerici odaklara hedef gösterildi. Bu kışkırtmanın ardından iktidar destekli İBDA-C üyeleri Leman’ın Taksim bürosuna saldırdı, “Kemalistlere ölüm!” sloganları atıldı. Bazı gruplar saldırıya destek vermek için dergi binası önünde gösteri yaptı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya başta olmak üzere hükümet üyeleri, olayı bilinçli biçimde çarpıttı. Dergi çalışanları ters kelepçeyle gözaltına alındı. Ancak iktidarın hedef tahtasına koyduğu Leman, halkın dini inançlarına saygılı çizgisi ve Filistin halkıyla dayanışmasıyla biliniyor. Mizah dergilerinin dahi hedef haline getirildiği bu ortamda, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmak her zamankinden daha yaşamsal bir hâl aldı.

Yerel yönetimlere yönelik saldırılar da hız kesmedi. Antalya Manavgat Belediye Başkanı gözaltına alınırken, İzmir’de Tunç Soyer, Şenol Aslanoğlu ve Heval Savaş Kaya’nın da aralarında olduğu 99 kişi hakkında yolsuzluk iddiasıyla tutuklama talebiyle dava açıldı. Bu girişimler, muhalif belediyeleri yıpratma ve itibarsızlaştırma politikasının devamı niteliğinde.

CHP içindeki iktidar mücadeleleri de yargı eliyle körükleniyor. 30 Haziran’da görülen dava karara bağlanmadan 8 Eylül’e ertelendi. Öte yandan CHP, yargı saldırısının 100. gününde Saraçhane’de miting düzenledi. Bu eylem, muhalefeti sadece açıklamalara indirgeyen anlayışa karşı, sokakta olmayı savunan çevrelerce olumlu karşılandı.

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak Oteli’nde katledilen 33 aydın ve 2 otel çalışanı, bu yıl da anıldı. 32 yıl geçmesine rağmen sorumlular korunuyor, söz verilen “Utanç Müzesi” hâlâ kurulmadı. Bugün Leman’a yapılan saldırılarda olduğu gibi, gerici yapılar iktidar eliyle daha da güçlendirilmiş durumda. Faşistlerin amaçlarına ulaşabilmelerinin en büyük nedenlerinden biri, insanların devletten kendilerini korumasını beklemesiydi.

Yazla birlikte Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde başlayan orman yangınları, binlerce dönüm alanı küle çevirdi. Geç müdahale, hava araçlarının yetersizliği ve yangın sonrası bu alanların imara açılacağı yönündeki şüpheler, kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı. Hükümetin doğa karşıtı politikaları, yangınların doğal afet olmaktan çıkarak sistematik bir yıkıma dönüşmesine neden oluyor. Savaş uçakları ve zırhlı araçlara milyarları akıtanlar, ormanların korunmasına gelince sessiz. Bu tutum, halkına ve ülkesine bağlılıktan yoksun bir yönetim anlayışının açık göstergesidir.

İktidar, bir yandan da Kürt hareketiyle göstermelik bir barış süreci başlatma görüntüsü veriyor. Süleymaniye’de planlanan sembolik silah bırakma açıklamaları bu çabanın bir parçası. Ancak sürecin Millet İttifakı’nın niteliği ve ABD’nin inisiyatifiyle şekillenmesi, halklar açısından kaygı verici. Demokratik bir çözümün anti-emperyalist ve anti-faşist bir mücadeleyle mümkün olacağı unutulmamalı.

Dış politikada ise Azerbaycan ile Rusya arasında yaşanan kriz dikkat çekti. Rusya’da Azeri kökenli yurttaşlara yönelik sert polis müdahaleleri iki kişinin ölümüne yol açarken, Azerbaycan’da buna misilleme olarak Sputnik ofisi basıldı, Rus yurttaşlara kötü muamele yapıldı. Bu gelişme, Karabağ sonrası Batı’ya yönelen Azerbaycan ile Kremlin arasındaki gerilimin yeni bir evreye girdiğini gösteriyor. Türkiye ise bu denklemde Batı’nın taşeronu rolünü üstlenmeye istekli görünüyor.

Emperyalizmin medya üzerindeki etkisi de bu hafta İngiltere’den gelen bir haberle somutlaştı. BBC’de çalışan 107 kişi, kurumu İsrail’in propaganda aygıtı haline gelmekle eleştirdi. Gazze’deki soykırım karşısında susturulan Filistin halkının sesi, yalnızca askeri değil, medya kuşatmasıyla da bastırılıyor.

Yurt içinde ise halkın mücadelesi her alanda sürüyor. Cumartesi Anneleri 1057. haftada Galatasaray Meydanı’ndaydı. Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaktan vazgeçmeyen anneler, devletin kayıplarla yüzleşmesini talep etti. Aynı şekilde İstanbul, İzmir ve Ankara’da hasta tutsaklar için yapılan açıklamalarda Mehmet Emin Çam, Felem Aker ve Davut Öngün’ün serbest akıbeti soruldu. İzmir’de Queen Flowers işçileriyle dayanışma eylemleri düzenlendi. Yangın bölgelerinde halk kendi imkânlarıyla seferber oldu, yardımlaşma ağları oluşturuldu.

Gençlik, CHP’nin çağrısıyla Saraçhane’de toplanırken, Beyazıt’tan yürüyüşe geçen öğrencilerin taşıdığı Mahir Çayan posteri polis tarafından yırtıldı. Barikatlara rağmen yürüyüşü sürdüren gençler miting sonrası gözaltına alındı, 14 kişi tutuklandı. İzmir’de de gençlik örgütleri eylemler düzenleyerek dayanışma çağrısı yaptı.

Kamuda sefalet ücretine karşı işçiler bu hafta da alanlardaydı. Özellikle savunma sanayi işçileri, yüzde 17’lik zam dayatmasını protesto etti. AKP il binalarına yürüyüşler düzenlendi. İktidarın sözleşmeyi geciktirme planına karşı işçiler “Sabrımız kalmadı” dedi.

Öğretmenlerin İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüşü bu hafta da sürdü. Gözaltılar ve engellemelere rağmen taleplerinden vazgeçmeyen öğretmenler, direnişlerini kararlılıkla devam ettiriyor.

Belediye işçileri işten çıkarmalara karşı eylemdeydi. Beşiktaş Belediyesi işçileri, DİSK’in sessizliğine karşı sendika binası önünde ikinci kez eylem yaptı. Queen Tarım işçilerinin İzmir ve Danimarka Konsolosluğu önündeki eylemleri sürerken, Temel Conta işçileri direnişlerinin 207. günündeydi. Dyo Boya’daki 46 günlük grev kazanımla sonuçlandı. İzmir TPI işçileri ise 52 gündür grevlerini sürdürüyor. BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in ev hapsi kararı kaldırıldı.

Bu hafta, faşizme ve sömürüye karşı direnişin, dayanışmanın ve örgütlü mücadelenin ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha gördük. Kazanımlar, ancak sokakta, yan yana ve birlikte mücadeleyle mümkün.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.