Haftanın Özeti: Barış süreci İmamoğlu operasyonları eşliğinde devam ediyor

0
438

İç gelişmeler

Kürt hareketi ile barış süreci ve Suriye tartışmalarının damga vurduğu bir haftayı geride bırakıyoruz. Ülkemize demokratikleşme getireceği iddia edilen Kürt hareketi ile barış süreci, devlet ve toplum içinde Ekrem İmamoğlu liderliğinde oluşan Erdoğan karşıtı muhalif örgütlenmenin tasfiyesine yönelik operasyonlarla devam ediyor. Operasyonlar, devlet içinde bir çatışma halini aldı. AKP sözcüleri, İmamoğlu’na arka çıktığını iddia ettikleri polis, adliye, bakanlıklar ve bürokrasi hakkında soruşturma yürütülmesini istiyorlar. AKP yanlısı basında bu tartışmalar olurken, İstanbul Belediyesine yönelik yeni bir operasyon yapıldı. Polisin sorumluluk bölgesindeki operasyonun jandarma eliyle yapılması, iktidarın polise güvenmeyişi olarak yorumlandı. Devlet içinde ve medyada güçlü bağlar kurmuş olduğu görünen İmamoğlu’nun, bütün önemli iç ve dış gelişmeler üzerine ana muhalefet lideri gibi anında verdiği demeçler muhalif basında haber olmaya devam ediyor. Avrupa devletleri, her ne kadar ısrarlı davranmasalar da İmamoğlu’nu destekliyorlar. ABD’de Demokratların da İmamoğlu’ndan yana oldukları biliniyor. Kürt hareketi, 19 Mart sonrasında taraftarlarını sokağa çıkmaya çağırmamış olduğu halde DEM Parti seçmeninin İmamoğlu’na karşı yürütülen operasyonu hukuksuzluk gördükleri biliniyor.

Adı hala konulmamış yeni çözüm sürecinde demokratikleşme vadedilirken TBMM Başkanı ve AKP milletvekili Numan Kurtulmuş’un 19 Mayıs’ta Şırnak Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, 511 yıl önce yani 1514 Çaldıran Savaşı arifesinde Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi ve Kürt beyleri arasında kurulmuş olan ittifakı övmesi Alevi örgütleri ve laik kesimlerden tepkilerle karşılaştı. Bilindiği gibi Safevi Devleti hükümdarı Şah İsmail’e karşı kurulmuş olan ittifak, Anadolu’da Alevi ve Türkmen soykırımına yol açmıştı. Numan Kurtulmuş, aldığı tepkiler sonrasında üzgün olduğunu belirtti. Hatırlanacağı üzere, söz konusu ittifakı Abdullah Öcalan 1999 yılında Türkiye yetkililerine teslim edildikten sonra Türk-Kürt kardeşliği modeli olarak güncellemeyi teklif etmişti.

Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi katliamcı ittifakının gündeme getirilmesi, Batılı emperyalist güçlerin İran’a karşı saldırısı ile de ilişkilendirilerek yorumlanmaktadır.

Erdoğan, Batılı emperyalistlerin kullandıkları liderlerin aynı zamanda altlarını da oyduklarını iyi bildiği için tedbirsiz yakalanmamaya çalışmaktadır. Bu amaçla orduyu denetim altında tutmak için teğmen ve albay rütbesindeki subayların ihraç, tayin ve terfi işlemlerini de kendi eline almaya çalışıyor. Eğer bu yolda kanun çıkarılırsa, ordudan uzaklaştırılanlar yargı yoluna başvuramayacaktır. Hatırlanacağı üzere, 2024 mezunu teğmenler mezuniyet töreni ardından kendi aralarında yaptıkları törende “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganları atmışlardı. Bu tören dolayısıyla ordudan ihraç edilen subaylar itiraz davası açmıştı. AKP’nin yeni hazırladığı teklif TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Perşembe günü görüşüldü. İtirazlar üzerine ihraç yetkisi kaldırıldı ve tayin ile terfi yetkisi kaldı. Erdoğan’ın teğmenden albaya subayların tayin ve terfi işlerine doğrudan müdahale yetkisi ile ordunun daha çok AKP’lileştirilmesine çalışılacak.

Hak ve özgürlük mücadeleleri, işçiler ve gençlik

Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere devam edildi. İstanbul ve Ankara’da gerçekleşen eylemlerde ağır hasta mahpuslar Kazım Avcı ve Taylan Balatacı’nın durumuna dikkat çekilerek, serbest bırakılmaları talep edildi.

Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına da devam edildi. Cumartesi Anneleri “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle yaptıkları eylemlerinin 1051. haftasında tekrardan Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Açıklamada, Kayıplar Haftası nedeniyle gözaltında kaybedilenler için adalet talep edildi.

Filistin halkının büyük sürgünü Nakba’nın 77. yılında Filistin Eylem Komitesi çağrısı ile İstanbul, Ankara ve İzmir’de basın açıklaması gerçekleştirildi.

Devrimci önder İbrahim Kaypakkaya, işkenceyle katledilişinin 52. yılında alanlarda anıldı. İstanbul, Kadıköy Süreyya Operası önünde gerçekleşen anmaya polis saldırıda bulundu. 18 kişinin gözaltına alınmasının ardından savcı, ifadelerini almadan 8 kişiyi tutuklamaya sevk etti, 10 kişiyi ise adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk etti.

Yurdumuzda gençlik hareketinin yükselişi 19 Mayıs’a yansıdı. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 81 ilin çoğunda gerçekleşen kutlamalarda gençlik meydanları doldurdu. İstanbul’da üniversitelerde çok sayıda meclisin bulunması ve oluşan koordinasyon eksiklikleri sebebiyle Maçka Parkı ve Bakırköy gibi iki farklı alana çağrı yapıldı. Bizler Odak Dergisi okurları olarak Bakırköy Özgürlük Meydanı’ndaydık. 19 Mayıs’ta CHP ise Dolmabahçe’den Beşiktaş’a yürüyüş gerçekleştirdi.

Kıbrıs’ta Karpaz-Yenierenköy istikametinde lise öğrencilerini taşıyan otobüsün devrilmesi ile 30 öğrenci yaralanmıştı. Olayın üzerine okul otobüslerinde denetimsiz ve güvensiz ulaşıma karşı veliler ve öğrenciler Lefkoşa’da bulunan Başbakanlık binası önünde basın açıklaması düzenledi.

Özetimize işçi haberleriyle devam ediyoruz.

İş kazaları, uzun vadeli meslek hastalıkları da dahil edildiğinde her gün onlarca işçinin canını almaya devam ediyor. Çocuk işçi ölümleri sayısı durmadan artıyor. İSİG Meclisi’nin 19 Mayıs’ta paylaştığı verilere göre, son 13 yılda en az 2728 genç işçi iş kazalarında katledildi.

Yüz binlerce kamu işçisini etkileyen Kamu Çerçeve Protokolü hâlâ imzalanmadı. Çalışanlar aylardır taleplerinin dikkate alınmasını bekliyor.

Türk-İş ve HAK-İş sözlü tepkinin dışında bir tepki göstermiyor, iktidar ise sessiz. Çalışanların ücretleri giderek eriyor. İktidar, emekçileri baskı altında tutarak kötü şartlara razı etmek istiyor.

Çayırhan Termik Santrali, yüzlerce işçinin ve madenci ailelerinin itirazına ve direnişine rağmen 60 milyar zararla özelleştirildi. Özelleştirmeye direnerek günlerce eylem yapan ve Ankara’ya yürüyen işçiler, sarı sendikaların ve iktidarın aldatan politikalarıyla zamana yayılan özelleştirme adımları sayesinde etkisiz hale getirilmişti.

Türkiye’nin en büyük boya üreticisi olarak bilinen DYO boya fabrikalarında işçiler, insanca yaşama talepleri için dün greve başladılar. Toplu sözleşme görüşmelerinde işçilerin taleplerini reddeden işyeri patronu, üretimi durdurma ve işçileri toplu olarak işten atma tehdidinde bulunmuştu. İşçiler 2 gündür kararlılıkla direniyor.

Rüzgâr türbinleri için kanat üreten Amerikalı TPI Composites fabrikası işçileri, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde yüzde 30’luk sefalet ücretini reddederek başladıkları grevlerine 11 gündür devam ediyor.

Gebze Portakal Kimya ve Porvil grevi sürüyor. Petrol-İş Gebze Şubesi’nin örgütlü olduğu işyerlerinde işçiler dayanışmayla, kararlılıkla direniyor.

Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlü olan Temel Conta işçileri, düşük ücretlere, kötü çalışma koşullarına ve patron saldırganlığına karşı grevlerini sürdürüyor. Mücadeleci ve dayanışmacı güçler, dün fabrika önünde düzenlenen eylemde işçileri yalnız bırakmadılar.

11 ay önce işten çıkartılan Çiğli Belediyesi işçisi kadınların, CHP Genel Merkezi önünde sürdürdükleri nöbetleri devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi işçileri, işten atmalara karşı iki haftadır eylemdeler. Ankara Altındağ işçileri, Şişli Belediyesi işçileri, Esenyurt, Bayraklı işçileri işlerine dönebilmek için direnmeye devam ediyor. Öte yandan kadrolu ve güvenceli çalışma hakkını savunan belediye işçileri, 25 Mayıs Pazar günü İstanbul ve Ankara’da eylemler düzenleyerek sorunlarına dikkat çekecekler.

İzmir’de köleliği andıran ağır çalışma koşullarında çalışan Queen Tarım işçileri, tacize, mobbinge ve sendika düşmanlığına karşı geçen hafta Danimarka Konsolosluğu önünde gerçekleştirdikleri eylemlerini bugün aynı yerde bir araya gelerek sürdürecekler.

İnşaat-İş Sendikası üyesi Ertan Polatcan, Sinpaş Holding’in Marmaris Kızılbük şantiyesinde çalışırken şirketin yaptığı doğa katliamını medyaya teşhir ettiği için tüm hakları gasp edilerek işten atılmıştı. İnşaat-İş Sendikası emekçilerinin şirketin genel merkezi önünde başlattığı direniş kararlılıkla sürüyor.

Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye işçilerin başlattığı ERLAU direnişi 40 gündür devam ediyor.

Eker Süt’te Tek Gıda-İş Sendikası’na üye işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Digel Tekstil işçileri direnmeye devam ediyor. Tkis Blinds Perde işçileri direnişlerini kararlılıkla sürdürüyor.

Mücadele haberlerimizi gençlik hareketinden bazı haberlerle tamamlayacağız.

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde, yurtlar bölgesine afiş asan öğrencilere faşist ülkücü bir grup sözlü saldırıda bulundu ve afişleri yırttı. Öğrencilerin tepkisi üzerine bu grup muşta ile saldırıya geçti. Ancak saldırganlar öğrenciler tarafından püskürtüldü ve geri çekilerek özel güvenliğin arkasına sığındılar. Olayın ardından kampüse giren polis, saldırganlara kalkan olurken, öğrenciler polisin taraflı tutumuna tepki gösterdi.

Yaşanan saldırıların ardından, başta Ankara’daki öğrenciler olmak üzere Türkiye’nin birçok üniversitesinde dayanışma eylemleri düzenlendi. Öğrenciler, sıra arkadaşlarının yanında olduklarını vurguladı.

Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü aynı hafta 19 Mart günü ve sonrasında kampüste yapılan eylemlere katıldığı gerekçesiyle anayasal ve meşru haklarını kullanan çok sayıda öğrenciye soruşturma açtı.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın 106. yılında ise üniversite öğrencileri hem bayramı kutladı hem de tutuklu arkadaşlarına özgürlük talebiyle sokaktaydı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri, Taşkışla Kampüsü’nden Maçka Parkı’na yürüyerek “demokratik üniversite” çağrısını yineledi. “19 Mayıs, direnişimizin ikinci ayı” diyerek yürüyüşe geçen öğrenciler, iki aydır tutuklu bulunan arkadaşlarının serbest bırakılmasını istedi. Aynı zamanlarda İzmir’de yapılan eylemlerde ise öğrenciler memleketin özgürlüğünün gençliğin özgürlüğünden geçtiğini bir kez daha haykırmak için yürüdüler.

Dünyadan haberler

Geçtiğimiz hafta Colani ile yüz yüze görüşen Trump, Suriye’ye ekonomik yaptırımları kaldıracaklarını söylemişti. AB ülkeleri bu hafta karar alarak yaptırımları kaldırdıklarını açıkladılar. Yaptırımların amacı laik Esad iktidarının yıkılıp yerine Colani çetesinin başa gelmesiydi.

2011-2014 yılları arasında ABD’nin Şam Büyükelçisi olarak görev yapmış olan Robert Ford’un Colani’yi iktidara nasıl hazırladıklarını anlattığı konuşması bu hafta muhalif basında yaygın olarak tartışıldı. Robert Ford, konuşmayı 1 Mayıs’ta Baltimore’daki Uluslararası İlişkiler Konseyi’nde yaptı. 

Bu tartışmalarda Robert Ford’un, 2011’de Arap Baharı adı verilen gösterilerin başlamasından itibaren Suriye muhalifleriyle nasıl ilgilendiği, 2016 yılında Colani’nin Suriye iktidarına karşı ABD ve İsrail tarafından nasıl korunduğu ortaya konuldu. Colani’nin Batılılar tarafından iktidara hazırlanması daha 2020 yılında başlıyor. Büyükelçi Robert Ford, 2023 yılından itibaren işin içinde yer aldığını açıklıyor. Colani, 2024 yılında İngiliz istihbaratıyla bağlantılı bir sivil toplum kuruluşu yardımıyla hızlandırılmış eğitimden geçiriliyor. Hakan Fidan, Colani ile iktidara gelmeden önce işbirliği yaptıklarını kendisi açıklamıştı.

Silah ve cephane sevkiyatı bu işbirliğinin bir parçasıydı. 1 Ocak 2014 tarihinde Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde, 19 Ocak 2014’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde jandarma tarafından durdurulan MİT tırlarında 1.000 havan topu mermisi, 50.000 makineli tüfek mermisi ve 30.000 ağır makineli tüfek mermisi bulunduğu saptanmıştı. Silah ve cephanenin cihatçılara gittiğini kamuoyuna yansıtan gazeteci Can Dündar tutuklanmıştı. Tartışmalar, Türkiye’de ve bölgemizde dinsel gericiliğin Batılı emperyalistler tarafından teşvik edildiğini ve AKP’nin onlara suç ortaklığı yaptığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Avrupa silahlanmaya ve savaş kışkırtıcılığına devam ediyor. Silahlanma yarışında önde giden Almanya’da büyüme oranı yüzde 1’e bile çıkamıyor. Artan silahlanma ve askeri harcamalar, sosyal harcamaların kısıtlanması yönündeki baskıları artırıyor. Almanya’nın Litvanya’ya yerleştirdiği askerler Perşembe günü faaliyete başladı. Aynı gün Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Savunma Bakanı Boris Pistorius, Litvanya başkenti Vilnius’a geldi. Almanya, ülkedeki askeri varlığını 2027’de 5 bine çıkarmayı hedefliyor. Almanya’nın bu adımlarını AB ülkelerindeki egemenliğini artırma çabası olarak görüyoruz. Ancak ABD’nin bölgede varlığı, İngiltere ve Fransa rekabeti dolayısıyla Almanya’nın işi zor. İngiltere de İskandinavya ülkelerini Rusya’ya karşı kışkırtıyor. Baltık Denizi’nde yer alan İsveç’in en büyük adası Gotland’da ABD liderliğinde ABD, İngiltere ve İsveç askerleri bu hafta Salı günü tatbikat yapmaya başladılar.

Romanya’daki 18 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini AB yanlısı adayın kazanması dikkat çekici oldu. Romanya’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin geçtiğimiz yıl 24 Kasım’da yapılan ilk turunda ABD ve AB’ye mesafeli, yani daha bağımsızlıkçı aday Călin Georgescu öne geçince Batılı güçler onu Rus yanlısı ilan etti ve Anayasa Mahkemesi yoluyla 6 Aralık’ta, ikinci tura 48 saat kala seçimleri iptal ettiler ve Georgescu’nun seçime katılma hakkını elinden aldılar. Seçimin yenilenen ilk turu 4 Mayıs’ta yapıldı ve aynı eğilimden, yani Georgescu’nun desteklediği George Simion yüzde 40’ın üzerinde oy alarak ilk turu önde bitirdi. İkinci turda AB yanlısı liberal aday Nicușor Dan’ın oyların yüzde 54’ünü aldığı, sağcı milliyetçi George Simion’un ise yüzde 45’te kaldığı açıklandı. Bilindiği gibi ABD ve İngiliz emperyalistleri Karadeniz’de egemenlik kurma peşindeler. Romanya devleti NATO’nun bu amacına hizmet ediyor. NATO, Romanya’ya Avrupa’nın en büyük askeri üssünü inşa ediyor. Romanya, Avrupa’nın en büyük doğalgaz üreticisi yapılıyor. ABD, AB ve İngiltere de Karadeniz’de kalıcı askeri varlık oluşturmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Batılı güçlerin karşı tarafı engelleyip zorla kendi adamlarını seçtirmeleri, Batılı liberal demokrasinin halini bir kez daha ortaya koyuyor.

İsrail, soykırımcı saldırılarına bu hafta da devam etti. Ukrayna savaşını bahane ederek Rusya’nın kedilerini bile uluslararası yarışmaya sokmayan Batılı emperyalistler, bu yılki Eurovision yarışmasına da İsrail’in katılmasını sağladılar. İsrailli grubun yarışmada ikinci seçilmesinin şike olduğu düşünülüyor. Birinci gelen Avusturyalı yarışmacı Johannes Pietsch, İsrail’i yarışmada görmenin nahoş olduğunu ve gelecek yıl Avusturya’da yapılacak yarışmaya İsrail’in alınmamasını dilediğini belirtti.

Sonuç

Suriye’de ve Filistin’de yaşananlar, Batılı emperyalistlerin sahte özgürlük, demokrasi ve insan hakları anlayışını yansıtıyor. AKP iktidarı Batılı emperyalistlerle zaman zaman çelişkiye düşüyor görünse de gerçekte onlarla işbirliği yapıyor. Gençlik, aydınlar, yurtsever ve demokrat güçler arasında bu işbirliğinin Türkiye’yi Suriye’ye dönüştürme potansiyelini görenlerin sayısı artıyor. Egemen güçler arasındaki iktidar mücadelesi, sol muhalefetin gelişmesine olanaklar sağlıyor. Türkiye’de gençliğin 19 Mart sonrası duyarlılığı ve hareketliliği devam ediyor. İmamoğlu’nun iktidarın operasyonlarına karşı direnmesi, gençliğin eyleme geçmesine olanak sağlamıştı. Devrimci güçlerin bu eylemlerde önde yer almaları, Türkiye solu ve gençlik açısından önemli bir kazanım oldu. Eyleme geçme potansiyeli işçi sınıfında da var; ancak İmamoğlu cephesi işçileri sokağa çağırmayı tercih etmedi. Halkın mücadeleye ilgisi artmış olmakla birlikte hem öğrenciler hem de işçiler henüz çok büyük ölçüde örgütsüz durumda. Sosyalist hareketin kendi içinde birlik halinde olmayışı, işçi, emekçi ve öğrencilerin mücadelesine destek vermesini zorlaştırıyor. Çabalarımızı coşkuyla ve kararlılıkla devam ettirmemiz gerekiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.