Haftanın özeti: Dünya savaşı tehlikesi artıyor

0
397

Haftalık özetimize Türkiye’den seçtiğimiz gelişmelerle başlayacağız. 

Bu hafta İsveç’in NATO’ya müracaatının onaylanmasına şahit olduk. İktidarın bu onaylamayı ABD’den F16 uçakları satın almasına izin verilmesi karşılığında yaptığı belirtiliyor. Ücreti verildiği halde ABD tarafından F35 projesinden çıkarılan Türkiye, hiç değilse yerine F16 almak için uğraşıyor, alamıyordu. Stocholm’ü Kandil’le eşdeğer tutanlar ve sözüm ona muhalefet, F16 yüzü suyu hürmetine İsveç’in NATO üyeliğini onayladı.  Oylamada 287 kabul, 55 ret oyunun yanı sıra 4 de çekimser oy kullanıldı. 254 milletvekili ise oylamada hiç yoktu. Oylamada CHP’nin evet oyu kullanmasını eleştirenlere bir tv kanalında yanıt veren CHP sözcüsü mealen “17 vekilimiz evet oyu verdi, 100 vekilimiz meclis oturumuna katılmadı. Zaten AKP tek başına toplantı ve karar yeter sayısını buluyor ve istediği yasayı çıkartıyor” açıklaması yaptı. Bu utanmaz açıklama mecliste oynanan tiyatronun itirafı gibi. Anlaşılıyor ki vekiller de birkaç vekili kendilerine vekil seçmiş, onlar meclisteki gösterilerini sergiliyor, sahne kapanıyor. Onlar keyfine bakarken toplum her geçen gün daha da artan oranda ezilmeye devam ediyor.

İsveç’i NATO’ya almak istemelerinin sebebi onu Rusya’ya ve Çin’e karşı saldırıda aktif olarak kullanmaktı. Erdoğan İsveç’in adaylığını onaylamayı ABD ve Batılı ülkelerin kendi iktidarına karşı olumsuz tutumda olmalarından dolayı geciktiriyordu. CHP’nin başında olduğu muhalefet ise aslında Türkiye’nin NATO’dan ve ABD egemenliğinden uzaklaşmaması için onayladı. Evet, CHP iktidarı Amerikan emperyalizmine yeterince boyun eğemediği için eleştiriyor. DEP de bu konuda CHP’den farklı tutumda değil. Sonuçta iktidarı ve muhalefetiyle Amerikan emperyalizminin güdümünde bir meclis gerçeğiyle karşı karşıyayız. Oylama öncesinde İşçi Partisi Başkanı Erkan Baş NATO hakkında tüm anti-emperyalist yurtseverlerin ve sosyalistlerin duygu ve düşüncelerini yansıtan bir konuşma yaptı. 

Meclisten başlamışken oradan bir haber daha hatırlatalım: Çoğumuz duymadık ama İyi Parti’nin depremde kaybolan çocukların araştırılması önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. 

Emek cephesinde bu haftanın en çok konuşulan konusu emeklilere verilen zam oranları oldu. SSK ve Bağkur emekli maaşları Ocak ayı bitmek üzere olmasına rağmen ancak bu hafta netleşti. Gerek asgari ücret, gerek memur maaşları TÜİK enflasyonunun bile altında bir oranla  açıklandı. Asgari ücret ve memur zammı % 50’ye yakın  açıklanırken SSK ve Bağkur emeklilerine %37,5 zam tepki toplamış, tepkiyi iktidara yöneltmek ve insanca yaşayacak ücret talep etmek gerekirken “emekliler eskiden asgari ücretin bir buçuk katı maaş alırdı, şimdi maaşlarımız asgari ücret kadar bile değil, hiç değilse asgari ücret kadar olsun” probagandasıyla asgari ücrete yapılan açlık sınırındaki sözüm ona zam çabucak kanıksatıldı. Ardından “madem zammı asgari ücret düzeyine çekmiyorsunuz, hiç değilse memur emeklileriyle eiştleyin” probagandasıyla memurlara yapılan sözde zam da kanıksatıldı. Bu hafta ise SGK ve Bağkur emeklilerinin zam oranı memur emeklilerinin zam oranlarına eşitlendi. Yani tüm emeklilerde zam oranının yüzde 49,25’e çıkarıldığı açıklandı. Bunu da kolayca sindirelim diye “AKP seçim için muslukları açtı.” probagandası devreye sokuldu.  TÜİK bu hafta alışık olmadığımız bir açıklama yaparak mealen “biz enflasyonu %65 olarak açıkladık ama, yaptığımız anketlerde sokaktaki vatandaş bunu %129 hissettiğini ifade etti” diyerek gerçek enflasyonun aslında ENAG enflasyonuyla aynı olduğunu itiraf etti. Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki ücret zamlarının belirlendiği dönemde iktidar kendi açıkladığı enflasyona göre paramızdan %15 kesinti yapıyor ve ne yazık ki milyonlarca insanı zam yaptığına ikna ediyor.

Yandaş medyanın hedef göstermesiyle Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görevinden uzaklaştırılan moleküler biyoloji ve genetik bölümü öğretim üyesi Dr. Tolga Sütlü, Boğaziçi Üniversitesi’ne açtığı davayı 22 ay sonra kazandı.

Türk İş, tüm sendika başkanlarının katılımıyla pazartesi günü toplantı yaparak; başta geçim koşulları olmak üzere iş barışını bozan gelişmelere karşı yol haritası çizecekmiş. Türk İş’in misyonu gereği şimdiye kadar Türk İş’ten işçilerin haklarını savunma yönünde etkili bir eylemlilik ortaya konmadı. Bundan sonra da silindir gibi ezilen insanların gazını almaktan öte bir eylemlilik çıkmaz.

 “Psikoloji geleceğin mesleği, iş olanakları her geçen gün artıyor” düşüncesiyle psikoloji okuyan çocuklar kaybetti, “iyi bir gelecek” için dine yatırım yapanlar kazandı. Artık tüm resmi kurumlar psikolog yerine manevi danışman adı altında liyakatsiz insanları istihdam ediyor. Üniversiteler mantar gibi manevi danışmanlık sertifika programları açıyor. Selçuk Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi gibi birçok üniversitede tezli ve tezsiz yüksek lisans programı bulunuyor. Devlet üniversitelerinin yanı sıra İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi gibi üniversitelerde de programlar bulunuyor. Son örneği Karabük Üniversitesi. Eğitim ücreti 950 lira.

ÇEDES’i de atlamayalım. Diyanet İşleri Başkanlığı, pilot olarak seçtiği 10 ilde 3. ve 4. sınıf öğrencilerine cami ve gençlik merkezlerinde “değerler eğitimi” dersi verecek. Eğiticiler “gönüllü abi ve ablalardan” oluşacak. Yeterince tepki olmazsa gelecek yıl resmi müfredatın parçası olması kaçınılmaz. 

Dünya’dan seçtiğimiz gelişmelerle devam ederek yorumumuzu tamamlayacağız.

İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırıma varan savaş politikası devam ediyor. İsrail askerleri Gazze Şeridi’nde insani yardım için bekleyen Filistinlilere tanklarla ateş açtı. Saldırıda 20 Filistinli hayatını kaybederken, 150 Filistinli de yaralandı.

Gazze’de salgın riski de gittikçe artıyor. bir yandan da salgınlarla boğuşuyor. Dünya Sağlık Örgütü  tarafından sosyal medyada yapılan açıklamayla   Gazze’de karaciğer iltihabı olan Hepatit A vakalarının hızla yayıldığı, binlerce kişinin sarılık taşıyıcısı olabileceği bildirildi. 

Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılan Suriye konulu 21’inci Astana toplantıya garantör ülkeler Türkiye, İran ve Rusya, Suriye yönetimi ve muhalefetinin yanı sıra Ürdün, Irak ve Lübnan heyetleri gözlemci olarak katıldı. BM ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantının sonuç bildirgesinde; Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu, ayrılıkçı hareketleri destekleyen ülkelerin eylemlerinden duyulan rahatsızlık, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının derhal sonlandırılması ve kalıcı ateşkes çağrısı gibi konular yer aldı.

Toplantıdan sonra basın toplantısı düzenleyen  Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş politikasının soykırım olduğunu söyledi.

Özel üniversite kurmanın yasak olduğu Yunanistan’da; hükümetin özel üniversitelerin kurulmasına izin veren yeni yasa tasarısı başkent Atina’da binlerce öğrenci tarafından 3 gün boyunca protesto edildi.

Almanya’da, çiftçilerin ardından şimdi de inşaat işçileri zam talepleriye gündeme oturdu. İnşaat, Tarım ve Çevre Sendikası’nın (IG BAU) öncülüğünde hareket eden işçiler, yaklaşık 930.000 inşaat sektörü çalışanı için aylık 500 Euro ücret artışı talebinde bulunan işçiler talepleri karşılanmazsa greve de hazır olduklarını vurguluyorlar.

Alman Tren Makinistleri Sendikası (GDL), Alman Demiryolu’nun (Deutsche Bahn) iyileştirilmiş teklifini reddetti ve yeni bir grev çağrısında bulundu. Grev altı gün sürecek ve çarşamba sabahı başlayacak. Bu, mevcut iş anlaşmazlığındaki dördüncü grev olacak. Almanya’da emekçiler hem ücretlerine zam hem de haftalık iş saatlerinin kısaltılmasını talep ediyorlar. Bu arada Almanya’da ırkçılık karşıtı kitlesel gösteriler hatta içinde devam etti. 

Ukrayna’daki savaş devam ederken Türkiye’nin de aralarında bulunduğu NATO ülkeleri Rusya’ya karşı askeri tatbikata hazırlanıyor. İngiltere, Almanya, İsveç, Norveç gibi Avrupa ülkeleri, kamuoyuna savaşa hazır olunması yolunda çağrılarda bulunuyorlar. 

Bu haftaki özetimize yukarıdaki gelişmeleri seçtik. Bir çok yorumcu Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği konusunda çabuk havlu attığını ifade ediyor. Erdoğan’ın bazı anti emperyalist söylemlerine inananlar için bu sürpriz oldu. Ancak Erdoğan ne emperyalizme karşı mücadele eden halkları ne de Türkiye halklarını savunuyor. Hatta o Türkiye burjuvazisinin burjuvazinin genel ve uzun vadeli çıkarlarını bile çok zaman savunmuyor. Erdoğan için esas olan kendi egemenliğidir. Bu konuda garantiler almış olmalıdır ki söz konusu anlaşmayı onayladı. Türkiye’deki burjuva muhalefet NATO’nun dünyayı savaşa götürmesinden çıkar umuyor. Savaşa karşı en büyük mücadeleyi hakları ve özgürlükleri için mücadele eden emekçi kitleler, anti emperyalist aydınlar ve sosyalistler veriyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.