Özetimize Suriye’den başıyoruz. Suriye’de yayılan çatışmalar Öcalan ile Cumhur İttifakı arasındaki ittifak sürecini tehdit ediyor. Geçtiğimiz yıl 8 Aralık’ta iktidarı ele geçiren cihatçı HTŞ’nin ülkede istikrar sağlaması gün geçtikçe zorlaşıyor. Örgütlenmesi zayıf ve dış destekten yoksun oldukları için baskı ve katliamlarla yüz yüze olan Alevilerin toparlandığı ve direnişe geçtiği görülüyor. Suriye’nin Laskiye, Tartus ve Humus şehirlerinde HTŞ iktidarı ile direniş güçleri arasında çatışmaların arttığı haber veriliyor. Bugünkü çatışmalarda 30’u aşkın HTŞ askerinin öldürüldüğü bildiriliyor, HTŞ rejimi güçleri yetersiz kaldığından Türk Silahlı Kuvvetleri’nden kara ve hava güçlerinin Suriye’ye girmesi HTŞ rejiminin AKP hükumeti himayesi altında olduğunu gözler önüne serdi. HTŞ rejimine karşı tek tek direnişlerin ulusal düzeyde bir koordinasyona ulaştığı görülüyor. Dış İşleri Bakanı bu konuda İran’ı açıktan suçladı. Direnişin hem Irak Haşti Şabi güçlerinden hem de Lübnan Hizbullahı’ndan destek alma potansiyeli bulunuyor. Bu koşullarda SDG adlı Kürt otonom yönetiminin silahlarını HTŞ rejimine teslim etmesi zorlaşıyor. İsrail de bu çatışmanın ürünlerini en iyi şekilde derlemeye çalışıyor. YPG/SDG komutanı Mazlum Abdi’nin İsrail yardımını memnuniyetle kabul edecekleri açıklaması basında dile getirildi.
Transatlantik yani Batı ittifakında bir kopuşa, bir yarılmaya yol açabilecek gelişmelerle devam ediyoruz. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığını garantisi geçinen ABD’nin, Biden iktidarının değişmesi ardından Ukrayna’yı Rusya ile paylaştığını görüyoruz. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski Beyaz Saray’da Trump ve yardımcısı JD Vance tarafından kameralar karşısında azarlandı. Bilindiği gibi Ukrayna’daki savaşın NATO’ya maliyeti arttıkça hesaplar değişmeye başladı. Trump, Ukrayna’dan mümkün olan en yüksek kazançla çıkmak amacıyla savaşı bitirmek ve Rusya ile yakınlaşarak Çin’e karşı eline güçlendirmek istiyor. Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesini ABD ve Rusya heyetlerinin görüşmesi takip etti. Bu sürecin dışında tutulan İngiltere ve AB içindeki etkili güçler Zelenski’ye desteklerini açıkladılar. İngiltere’de Ukrayna görüşmesi gerçekleşti.
Zelenski’ye verilen bu destek ile savaşın uzun süre sürdürme olasılığı görülmüyor. İngiltere’nin arabuluculuk ettiği görüşme sonrasında Zelenski , “Kalıcı bir barış için ekibimle birlikte Başkan Trump’ın güçlü liderliğinin altında çalışmaya hazırım” açıklamasında bulundu. Trump Ukrayna’nın madenlerine konarken Avrupa ülkeleri de kalanı paylaşmaya çalışıyor.
Almanya’nın yeni şansölye adayı Friedrich Merz’in, birkaç ay sonra yapılacak NATO zirvesini işaret ederek “Haziran ayına kadar NATO ölmüş olabilir” açıklaması Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bir kaç yıl önce ifade ettiği “Nato’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” sözünü akıllara getirdi. ABD’de Joe Biden’in başkan seçilmesi ile yeni bir süreç başlatılmış ve Transatlantik ittifakı güçlendirme adına AB Ukrayna’da savaşa çekilmişti. Şimdi o ittifak bir dağılma sürecine girmiş durumda. ABD’nin de artık kabullendiği tek kutuplu dünyanın iflası sonrasında AB de var olan kutuplaşmanın dışında ayrı bir kutup olarak varlığını sürdürme savaşında olacaktır. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Rusya’yı hedef alan açıklamaları bu yöndeki gelişmelere liderlik etme hevesini taşımaktadır.
Başından beri Ukrayna’daki savaşı ABD, AB, NATO ile Rusya arasında olduğuna, savaşın Ukrayna’nın mahvolmasına yol açacağını diğer yandan da savaşa destek veren ülkelerde artan savaş bütçesi ile emekçilerin uğrayacağı kayıplara dikkat çekmiştik. Gelişmeler bizleri doğruladı. Ne yazık ki, savaş karşıtı güçlü bir halk hareketi de yaratılamadı.
Kanada, Meksika ve Çin’e yönelik yeni tarifelerle küresel ticaret gerilimini yükselten ABD Başkanı Donald Trump, gümrük vergilerinin daha da artırılabileceği tehdidinde bulundu. Trump, küresel ticaretteki gerilimi artıracak olan yeni tarifeler için 2 Nisan’ı işaret etti. Kanada ve Meksika’dan ithal edilen mallara yüzde 25 gümrük vergisi getiren Trump yönetimi, 4 Mart itibarıyla yürürlüğe koyduğu karar ile Çin mallarına uygulanan tarifeleri yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkardı. ABD’nin toplam ticaretinin yüzde 40’ından fazlasını yaptığı Kanada, Meksika ve Çin, Trump’ın tarifelerine karşılık misilleme önlemleri alacaklarını açıklamıştı. Çin yönetimi, ABD’nin Çin’den ithal tüm ürünlere yönelik gümrük tarifesi oranını yüzde 20’ye çıkarma kararına karşı, bu ülkeden ithal belirli tarım ve gıda ürünlerine ek gümrük vergisi getirirken bazı ABD’li şirketlere yaptırımlar duyurdu. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, “ABD’nin art niyetli istekleri varsa ve bir gümrük savaşı, ticaret savaşı veya başka bir savaş başlatmakta ısrar ederse, Çin sonuna kadar savaşacaktır” açıklamasında bulundu. Bir yandan da AB ülkelerinin aşırı bir silahlanma çabasına girdikleri görülüyor. Askeri harcamalara yatırılan kaynaklar halkın geçiminden kısılarak sağlanıyor.
Trump’ın Gazze’yi boşaltma iddiasının Arap devletlerini harekete geçirmek amaçlı olduğu görülüyor. Trump yönetiminin Gazze’yi imha etme tehditleri sürerken ABD’nin Hamas ile gizlice ve doğrudan temas kurduğuna dair haberler, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt tarafından doğrulandı. Donald Trump yönetiminin, Hamas ile doğrudan ve gizli görüşmeler yaptığı yönünde çıkan haberlerin doğru olduğunu belirten Leavitt, görüşmeler ile ilgili İsrail’e bilgi verildiğini de açıkladı. Öte yandan İsrail’in yerle bir ettiği Gazze’de ateşkes süreciyle birlikte bölgede yeni planlar tartışılmaya devam ediyor. Arap Birliği liderleri Gazze Şeridi’nin geleceğine yönelik bir zirvede buluştu. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi evsahipliğinde Kahire’de yapılan toplantıda liderler Gazze’nin 5 yıl içinde yeniden inşası için 53 milyar dolarlık planda anlaştı. Zirvenin sonuçlarını memnuniyetle karşılayan Hamas, bunun, Filistin davasıyla ilgili Arap ve İslam dünyasında yeni bir uyum aşamasını başlattığını belirtti.
İran’da iktidarın sarsıldığı gözleniyor. İran’ın Stratejik İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif istifa etti. Zarif’in istifasının Ekonomi Bakanı Abdunnasır Himmeti’nin Meclis tarafından azledilmesinin ardından gelmesi dikkat çekti. Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde 2013-2021 yılları arasında Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Zarif, 2015’te imzalanan nükleer anlaşmanın mimarlarındandı. Zarif, Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan tarafından Stratejik İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanmıştı. Aşırı muhafazakar grupların hedefinde olan Zarif”in hükümetin Mecliste güven oyu aldığı ağustosta da istifa ettiği yönünde açıklamalar olmuş ancak daha sonra görevine devam etmişti.
Özetimizi Türkiye’den gelişmelerle sürdürüyoruz. Suriye’de yönetimi ele geçiren cihatçı HTŞ’nin Alevilere yönelik saldırıları ve insan hakları ihlalleri Türkiye’de tepkiler yaratmaya devam ediyor. Saldırılar Mersin, Adana ve Hatay’daki Alevi örgütleri tarafından protesto edildi. Mersin’deki Kilikya Nehir Derneği önünde düzenlenen ortak açıklamaya, Mersin Ortodoks Kilisesi temsilcileri ile Mersin Emek ve Demokrasi Platformu da destek verdi. Arap Alevi kanaat önderi Ahmet Özuğurlu’nun yaptığı açıklamada sahil bölgesinde son günlerde yaşanan tutuklamaların ardından bölgede erkek nüfusunun adeta temizlendiğini, kadınlar ve genç kızların evlerinden ya da toplu taşıma araçlarından alınarak akıbetlerinin bilinmez hale getirildiğini vurguladı. Özuğurlu, bilim insanları ve toplumun değer taşıyan isimlerinin tutuklanıp idam edildiğini, kırsal alanlarda sebepsiz ölümlerin yaşandığını, kutsal mekanlara yapılan saldırılarla Alevi halkın inançlarının hedef alındığını ifade etti. Buna ek olarak, devlet memuru olan Alevilerin haksız yere işten çıkarıldığını, emekli ve şehit maaşlarından mahrum bırakıldığını ve çiftçilerin geçim sıkıntısı çektiğini dile getirdi. Suriye’de sadece Alevilerin değil, Hıristiyanlar, Ezidiler, Dürziler ve laik Sünnilerin de mevcut durumdan mustarip olduğunu ifade eden Özuğurlu, yaşanan zulmün durdurulması için HTŞ’ye müdahale edilmesi çağrısında bulundu. Özuğurlu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü ve benzeri uluslararası kurumlara da başvurularak, Suriye’de yaşayan her bireyin insan haklarının güvence altına alınması için adım atılması gerektiğini vurguladı.
Bir süredir tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren usta sanatçı Edip Akbayram, sevenlerinin yoğun katılım gösterdiği törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlandı. Akbayram, yaptığı müzik ile grevlerde, direnişlerde, eylemlerde emekçi halk kitlelerinin yanında yer aldı ve onların umudunu dile getirdi. Yüzü aydınlığa dönük, düşüncelerinden taviz vermeyen bir duruş sergilyen Edip Akbayram, haksızlıklar karşısında dayanışmanın, direnişin ve umudun sesi olmaya devam edecek.
Alevi kimliği ile tanınan futbol yorumcusu Ümit Özat ırkçı sözlerle hedef alındı. Sosyal medya platformu X’te Imparator Turco isimli bir hesap Ümit Özat’ın Alevi olmasını hedef gösterdi ve ırkçı faşizan söylemlerde bulundu. Ümit Özat “Hedef gösteriyorum” diyerek söz konusu hesabın sahibini diğer kullanıcılara şikayet etti. Özat’a ırkçı saldırıda bulunan hesabın kapandığı görüldü. Ümit Özat’a takipçilerinden büyük destek geldi.
AKP iktidarının İstanbul’da belediyelere dönük başlattığı “Kent Uzlaşısı” soruşturması tamamlandı. Aralarında İstanbul Kartal ve Ataşehir Belediye Başkan Yardımcıları’nın da bulunduğu 10 kişinin 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
11 Şubat’ta düzenlenen operasyonla gözaltına alınan ve 13 Şubat’ta hakimlikçe tutuklanan ikisi belediye başkan yardımcısı 7’si de belediye meclis üyesi olmak üzere 10 kişi hakkında “terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 31 Mart seçimlerinde gerçekleşen “Kent Uzlaşısı”nın “terör” koordinesinde gerçekleştiği iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.
Özetimize işçi, gençlik ve mücadele haberleriyle devam ediyoruz. Ülkemizde milyonlarca emekçinin nasıl yaşadığını anlamamızı sağlayan açlık ve yoksulluk sınırı rakamları giderek artıyor. 4 kişilik bir ailenin sadece beslenmesi için gerekli olan rakam 22 bin lirayı geçmiş durumda. Yoksulluk sınırı ise 80 bin TL’ye yaklaştı. 4 kişilik bir ailenin sadece günlük sağlıklı beslenmesi için gerekli olan rakam 750 TL olarak belirtiliyor. Bir asgari ücretlinin günlük yevmiyesi ise 866, 85 TL. İşçilerin günlük ücretleri ailelerinin sağlıklı beslenmesine dahi yetmiyor.
İSİG Meclisi’nin şubat ayı iş kazaları raporunda geçtiğimiz ay 4’ü çocuk olmak üzere en az 121 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği belirtildi. Her gün onlarca işçi ise uzun vadeli meslek hastalıklarına bağlı olarak hayatını kaybediyor.
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in Gaziantep Başpınar’da kölece çalışmaya ve düşük ücretlere karşı işçilere öncülük eden mücadeleci bir sendikacı olarak gözaltına alınarak tutuklanması karşı tepkiler devam ediyor. Başpınar işçilerinin OHAL koşullarını aratmayan yasak ve baskılara karşı insanca yaşama talepleri etrafından gerçekleştirdikleri eylemler ise kararlılıkla sürüyor. Antep Durkar Halı işçileri sendikaları ile birlikte verdikleri mücadele sayesinde maaşlarında düzenleme yapılacağı, hakkını arayan hiçbir içinin işten atılmayacağı ve dışarda geçen günlerin ücretlerinin kesilmeyeceği konusunda anlaşma sağlayarak direnişlerini kazanımla sonuçlandırdı.
KFC ve Pizza Hut’ta İş Gıda’nın sahibi İlkem Şahin’in konkordato dolandırıcılığıyla binlerce çalışanın maş, tazminat, izin hakları ve diğer alacaklarına el koymasına karşı gerçekleştirdiği eylemler çeşitli şehirlerde ve ilçelerde kalabalık katılımlarla sürüyor. Emeği gaspedilen 7 bine yakın çalışan arasında 30 yıllık, 20 yıllık gibi tazminat alacağı olan çok sayıda insan var. Birçok işçinin ise 2 aylık maaşı ve uzun süreyi bulan izin haklarına aynı kişi tarafından el koyulmuş durumda.
Çeşitli şehirlerde işsiz bırakılan, maaşları ödenmeyen, baskı altına altına alınan ve insanca yaşayabilecekleri bir toplu sözleşme isteyen belediye işçileri eylem yapmaya, iş bırakmaya, direnmeye ve sesini yükseltmeye devam ediyor. Belediye emekçilerinin kadrolu ve güvenceli çalışma talebi ise çeşitli eylem ve etkinliklerle sürdürülüyor.
DİSK/Limter-İş Sendikası işçilerle birlikte Tuzla Kuzey Star Tersanesi önünde başlattıkları direnişe 3 gündür devam ediyor. İşçilerin ocak ayı maaşı, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmemesine karşı emekçiler direnerek yanıt veriyor.
Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu İzmir Bornova Oryantal Tütün Fabrikası grevi kararlıkla devam ediyor. Yine Tek Gıda-İş Sendikası’na üye olan işçiler Eker Süt’te işçi ve sendika düşmanlığına karşı mücadelelerini sürdürüyorlar.
Nike mağazalarında çalışan Koop-İş Sendikası’na üye işçiler bir süredir devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Nike Retail TK Perakende Tic. Ltd şirketine ait mağazalarda 21 Mart günü greve çıkacaklar.
Yapı Yol-İş Sendikası’na üye işçilerin LC Waikiki’ye üretim yapan Söz Konfeksiyon patronu Mehmet Fatih Akın’ın ücretlerini gaspetmesine karşı başlattığı direniş 9 gündür devam ediyor.
İzmir’de bulunan Digel Tekstil işçilerinin işten atmalara, çalışanların sendikal haklarının gasp edilmesine ve insanca yaşama taleplerinin karşılanmamasına karşı başlattıkları direniş 18 Ocak’tan beri devam ediyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi işçilerin kocaelin’de bulunan Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) grevi 35 gündür sürüyor.
Çağrı-İş Sendikası’nın Telus Dijital şirketindeki direnişi devam ediyor.
İzmir Kemalpaşa’da Temel Conta işçileri baskılara, kötü çalışma koşullarına karşı insanca yaşama talepleri için 88 gündür direniyor.
Tuzla Serbest Bölge’de bulunan Tkis Blinds perde fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor.
Yolbulan Metal işçileri 260 gündür direniyor.
Gençlik haberlerine geliyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Marmara Üniversitesi öğrencileri İsrail’deki Hayfa Üniversitesi ile işbirliğinin kesilmesi için eylem düzenlemişlerdi. Üniversite yönetimi eylemlere katılan bir öğrenciye uzaklaştırma cezası vermişti. Öğrencilerin eylemleri sonuç verdi. Marmara Üniversitesi, siyonist Hayfa Üniversitesi ile yaptığı işbirliği anlaşmasını sona erdirdiğini duyurdu.
Hacettepe Üniversitesi’nde yemekhanenin özelleştirilmesine karşı öğrenciler yürüyüş düzenledi. “Müşteri değil öğrenciyiz!” diyerek kayyum rektörlüğün öğrencilere Yapı Kredi müşterisi olmayı dayatması üzerine öğrenciler dayatmaları kabul etmediklerini belirterek rektörlüğe yürüdüler.
Ekonomik krizin derinleşmesi, artan enflasyon, öğrencilere verilen burs ve kredilerin yetersizliği sebebiyle ülkemizde birçok öğrenci okumak yerine çalışmak zorunda kalıyor. AKP iktidarı ise gençlere hayatını idame ettirebilecekleri miktarda burs vermek yerine öğrencileri Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) üzerinden çalışmaya teşvik ediyor. Evrensel’in haberine göre, İzmir’de İŞKUR Gençlik Programı kapsamında kura ile belirlenecek olan 1750 öğrenci Dokuz Eylül Üniversitesinde (DEÜ) istihdam edilecek. Programa çalışmak için başvuran öğrenci sayısının 5 bin 709 olduğu açıklandı.
Geride bıraktığımız hafta çeşitli hak ve özgürlük mücadelelerini içerisinde barındırdı. Cumartesi Anneleri “kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle yaptıkları eylemlerinin 1040. haftasını gerçekleştirdi. Galatasaray Meydanı’nda toplanan grup, basın açıklamalarında 31 yıl önce gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın durumunu sordu.
Yaşam Hakları Savunucuları üyesi olan Samet Zeybek’in, cumhurbaşkanına hakaret suçlaması iddiasıyla tutuklanmasının ardından basın açıklaması gerçekleşti. İzmir Yaşam Hakları Savunucuları’nın çağrısıyla, bir araya gelen grup Samet Zeybek’in serbest bırakılmasını talep etti. Açıklamaya siyasi partiler ve devrimci gruplar da katılım gösterdi.
Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için yapılan eylemlere de devam edildi. İstanbul’da gerçekleşen basın açıklamasında, Devrim Ayık’ın sağlık durumu öne sürülerek serbest bırakılması talep edildi. Açıklamada ayrıca, Madımak’ta 32 insanı yakarak öldüren 17 suçlunun serbest bırakılmasına da tepki gösterildi. İzmir Konak’ta gerçekleşen açıklamada ise İHD yöneticilerinden Nimet Tanrıkulu’nun serbest bırakılması talep edildi.
Tire-Belevi yolunun Çayırlı Köyü’nden geçirilme kararına karşılık köylüler, ağaçların kesilmesine engel olmak için direnişe geçti. Daha önce de aynı durumu yaşayan insanlar “zenginlerin arazisinin bölünmemesi için kendi arazilerinden bir buçuk kilometrelik yolun geçirildiğini” söyledi.
Özetimizi sonuçlandırıyoruz. Suriye’de yaşanan süreç ne yazık ki bölgemiz açısından çok risklidir. Hem İsrail hem de AKP iktidarı kapasitelerinin çok üzerinde yayılma iddiaları taşıyorlar. Cezasını halklarımız çekiyor. İran ve Rusya bölgemizde emperyalist saldırılara karşı dizginleyici rol oynamış olmalarına rağmen bel bağlanabilecek güçler değildirler. Artan ticaret savaşları ve Avrupa ülkelerinin hızla silahlanması da dünyada savaş tehlikesini artırıyor. Barıştan yana bütün güçler anti-emperyalist bir barış hareketi geliştirecek şekilde mücadele etmelidir.
Yarın 8 Mart. Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bugünü grevde, direnişte karşılayan emekçi kadınlar başta olmak üzere tüm emekçi kadınların mücadele, dayanışma günü kutlu olsun! 8 Mart, sadece bir kutlama günü değil, aynı zamanda bir direniş çağrısıdır. Kadınların, eşitlik ve özgürlük taleplerini yükseltme ve bu taleplerin hayata geçmesi için birleşik bir şekilde harekete geçme zamanıdır. Bugün, kadınların emeğini ve mücadelesini görünür kılmak, eşitlik, adalet ve özgürlük için hep birlikte güçlü bir duruş sergilemek gerekiyor. Her birimiz, emeğimizin ve haklarımızın savunucusu olmak için bir araya gelmeli, bu eşitsiz dünyayı değiştirmek için birlikte mücadele etmeliyiz.