Haftanın Özeti: “Hem gerilim artıyor hem de ezilenlerin mücadele azmi”

0
449

Yasaklar, yıkım çalışmaları, sert-aşağılayıcı söylemler, yargının hukuk tanımaz kararları, yandaş korumalı mevzuat değişiklikleri, uluslararası alana yönelik yanlış politikalar bu haftanın da değişmez gündemini oluşturdu. Bazılarına bakmaya çalışalım.

Yıkım va talan operatörü gibi çalışan AKP son bir aydır çıtayı oldukça yükseklere çekti. Toplumu çatışma ortamına çekmek için tüm kurumlarıyla harekete geçmiş gibi. Bahar aylarının ülkenin her yerinde gelenekselleşen festivalleri, konserleri ve bilimum etkinlikleri AKP, MHP veya cemaatler tarafından düzenlenmemişse yasaklandı. Eskişehir’deki Gençlik Festivali, Bursa ve Kocaeli Derince’de Aynur Doğan ve Mem Ararat konserleri, İstanbul Pendik’te Niyazi Koyuncu konseri, Muş’ta Metin-Kemal Kahraman konseri, Denizli Pamukkale’de Ümit Özdağ’ın hedef gösterdiği Karadenizli sanatçı Apolas Lermi konseri yasaklandı. Konserlerin yasaklanma gerekçesini AKP’nin Pendik Belediye Başkanı, “Kurumların değer yargıları ve görüşlerini paylaşmayan bir müzisyenin Pendik sokaklarında serbestçe konser vermesine izin verilemez” diyerek gayet açık şekilde ifade etti. “Ahlaksızlığı özendirdiği” gerekçesiyle Isparta Gül Festivali’nde sahne alması engellenen Melek Mosso yerine “kurumlarının değer yargılarını paylaşan,” “yüksek ahlak abidesi” Seda Sayan uygun görüldü. Muhalif sanatçılara nefes aldırmamak için büyük efor sarfedenler “şeriat yükleniyor” yorumları yapanların sarıklı cübbeli çocuklarla sokaklarda gövde gösterisi yaptırmalarını ise hayranlıkla izliyor, hatta ellerindeki kurumların kapısını sonuna kadar açıyorlar. İsmailağa Cemaati’ne bağlı Arnavutköy Taşoluk Yeşil Camii Kur’an Kursu’nda hafızlık eğitimi alanların (bunlara Kur’an’ı ezbere okudukları için devlet memuru yapılacak kişiler diyebiliriz) icazet törenine sözde devlet kurumu Diyanet’ten kalabalık bir katılımcı olduğu görüldü.

Kemal Kılıçdaroğlu artık alışkanlık haline getirdiği gece açıklamalarında geçen hafta, Erdoğan’ın kaçacağını; TÜRGEV ve ENSAR vakıfları aracılığıyla ABD’deki TÜRKEN Vakfı’na para aktardıklarını açıkladı. Açıklamadan çok rahatsız olan iktidarın RTÜK’ü açıklamayı yayınlayan Tele 1, Halk Tv, Flash Tv ve KRT’ye en üst seviyeden para cezası verdi. AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal’ın, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddialarını tabii ki gazeteci haberleştirecek. Bu suç kapsamına girmiyor” demesi de boşa düşmüş oldu.

Hemen arkasından basına sansür yasa taslağı Meclis’e geldi. Taslağa göre; internet haber siteleri Basın Kanunu kapsamına alınacak, haberler süreli yayın kategorisinde kabul edilecek. Taslağa göre; “Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.” Yani iktidarın gizlediği korkunç gerçekler kolaylıkla bu madde kapsamına sokularak kişilere hapis cezası verebilecekler. Çünkü ülkeyi getirdikleri durum gerçekten korkunç. Çıkarılan taslağın mevcut gidişatı halkın gözünden kaçırma çabası olmasının yanısıra, yapılacak seçimlere hazırlık olduğu da düşünülüyor. Halk arasında korku ve endişe yaratma, iç ve dış güvenliği tehdit etme, kamu düzenini ve kamu barışını bozma konusunda kimsenin eline su dökemeyeceği, alfabenin neredeyse 29 harfinden cezaevi yapmış AKP’nin iktidarda kalmak için alamayacağı risk yok gibi görünüyor.

Toplumun hafızasında yer etmiş belli değerleri itibarsızlaştırmak için bazen yeni günler, yeni bayramlar icat etmiş (Kutlu Doğum, İstanbul’un Fethi, Malazgirt Zaferi, 15 Temmuz gibi) bazen ise toplumsal olayları terörize etmiş AKP’nin bu haftaya denk düşen saldırı alanı Gezi. AKP’nin yeşile düşman tavrına karşı çıkış olarak bir kaç duyarlı öğrencinin nöbet eylemiyle başlayan Gezi; kısa sürede AKP’nin hukuk dışı ve saldırgan politikalarına bir tepkiye dönüşmüş ülkenin her tarafına yayılmıştı. Gezi eylemlerinin üzerinden 9 yıl geçti, ama AKP yaşadığı kabusun etkisinden kurtulamadı. Gerçeklerle yüzleşme korkusuna her yıl yeni hezeyanlar ekleyerek Gezi’nin yarattığı etkiyi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Yalanlar söylediler, iftiralar attılar, olmadı. Geziye katılanlara düşmana saldırır gibi saldırdılar, gençleri öldürdüler, onlarcasını yaraladılar, sakat bıraktılar, olmadı. Mağdurların ailelerini cezalandırdılar, avukatlarını cezalandırdılar, resmi kurumların hukuki temsilcilerini cezalandırdılar, olmadı. Kendi yalanlarına alet olmayan din görevlilerini bile cezalandırdılar, olmadı. Yeni suçlular icat ettiler, müebbet hapis cezaları verdirdiler, olmadı. Ne yaptılarsa korkularından arınamadılar. Sindirme politikaları para etmiyor, insanlar susmuyor. Onlar da her gün saldırının dozunu biraz daha artırıyor.

Gezi’nin yıldönümünde, dünyanın nadide havalimanlarından olan Atatürk Havalimanı’nı “millet bahçesi” yapmanın verdiği “huzur”la fidan dikimi etkinliği adı altında fetih kutlaması yapıldı. (Katılımı artırmak için aynen Adana Mitingi’nde olduğu kamu çalışanlarına ve öğrencilere törene katılma baskısı yapıldı, ülkenin dört bir yanından otobüslerle insan taşındı.) Canan Kaftancıoğlu’nun cezasının infaz kararı aynı güne denk getirildi. Hepsi Gezi anmasını sabote etmek içindi. Buna rağmen Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla insanlar alana toplandı. Polis, İçişleri Bakanı Soylu’nun teşvikiyle yine düşman bellediği; acil demokrasi ve adalet isteyen ülkenin gerçek sahiplerine sert saldırdı ve 170 kişiyi gözaltına aldı. Gazeteciler darp edilerek ve ters kelepçe takılarak gözaltına alındı. Aynı saldırganlığı Boğaz Köprüsü’nde “Her Yer Taksim, Her Yer Direniş” pankartı asan TİP milletvekillerine de göstermekten çekinmediler. Nitekim Soylu, bu saldırganlıkları ödüllendireceğini açıkladı. Bu arada pankartı açanlara soruşturma açıldı, ancak 3 milletvekili soruşturmanın dışında tutuldu.

AKP kendisine muhalif olanlara göz açtırmamaya, muhalifler de boyun eğmemeye kararlı. Gözaltıların, soruşturmaların, tutuklamaların, duruşmaların ardı arkası kesilmiyor. Biz bunları yazmaya 12 Eylül davası’ndan başlayalım. Erdoğan, “12 Eylül’le hesaplaşacağız” diyerek birçok safın referandumu desteklemesini sağlamıştı. Yargıtay, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkındaki davaların ölüm nedeniyle düşmesi ile mal varlıklarına el konulması ve rütbelerinin geri alınmasına yer olmadığına ilişkin yerel mahkeme kararını onadı.

27 Mayıs’ta, Çarşı Davası’nın, Gezi Davası’ndan ayrıldıktan sonra ilk duruşması görüldü. 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma 30 Eylül’e ertelendi.

1 Haziran’da, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının da arasında olduğu 22 avukatın “üretilmiş dijital deliller”in Adli Tıp’tan gelmemesi gerekçesiyle tutukluluğuna devam kararı verildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na “ahlaka aykırı faaliyet yürütmek” gerekçesiyle açılan kapatma davasının ilk duruşması Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. 36 barodan 280 avukatın savunduğu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açılan kapatma davası 5 Ekim 2022 tarihine ertelendi. Ekrem İmamoğlu’na açılan ve iddianamede siyasi faaliyet yasağı da bulunan dava 21 Eylül’e ertelendi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik Çubuk’taki linç girişimi davasının 7. duruşması görüldü. Kılıçdaroğlu’nu linç etmeye çalışan inek hırsızı Osman Sarıgün’e 1 yıl 15 gün hapis cezası verildi. Canan Kaftancıoğlu’na ise 9 yıl önce attığı Tweet nedeniyle 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezası verilmişti.

Tüm kamu kurumlarından AKP’ye ve yandaş tarikat vakıflarına aktarılan milyar dolarlar artık herkes tarafından biliniyor. Örneğin Gülen Cemaati okullarını işleten, AKP’nin 2016’da kurduğu Maarif Vakfı’nın öğretmen maaşları dahil giderleri MEB bütçesinden karşılanıyor ve 2022 bütçesinden bu vakfa aktarılan para 1 milyar 870 bin TL. (Unutmayalım ki vakıf özel, işlettiği okullar özel yani paralı, öğretmenleri kamu personeli değil, vakıf yönetimince atanıyor.) Bunun gibi onlarca hatta yüzlerce vakıf ve dernek halkın parasıyla besleniyor, semirtiliyor. Dolayısıyla da bizlerin nasibine hergün her saat gelen zamlar düşüyor. Bu hafta da yeni aya yine zamlarla başladık. Daha trajik olanı zamların durmayacağı gerçeği.

1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere elektrik fiyatları konut, ticarethane ve sanayide ortalama yüzde 14,98 oranında yükseldi. Ayrıca; sanayide 80 bin TL üzerinde tüketim yapanlar için elektrik fiyatları spot piyasa fiyatlarına göre değerlendirilecek. Sanayiciler, bu düzenlemeyle elektrik faturalarının iki katına yükseleceği gibi her ay güncellemelerle yeni zamlar geleceğini söylüyorlar.

BOTAŞ ise yayınladığı Haziran ayı tarifesiyle dağıtım şirketlerine 1000 metreküp doğalgazı konut için 2 bin 511 liradan 3 bin 264 liraya, sanayii için 9 bin 450 liradan 10 bin 416 liraya çıkardı.

BOTAŞ’ın yeni tarifesiyle konutta %30, sanayide %40, elektrik üretiminde ise %17 zam yapılmış oldu. Akaryakıtta, rafineri çıkış fiyatlarındaki değişiklik nedeniyle perşembe gününden geçerli olmak üzere motorine 1.49 TL, benzine 1.22 TL zam geldi.

Sabit internet paketlerine sene başında yüzde 22’yi bulan oranlarda zam yapan Türk Telekom, 1 Haziran itibariyle fiyatları yüzde 13 ile yüzde 23 arasında artırdı. Böylece 16 Mbps’lik paketin aylık fiyatı 139 TL’ye, 100 Mbps’lik paketin fiyatı da 194 TL’ye yükseldi.

Her zam ihtiyaçtan kaynaklanmıyor tabi. Alkol ve sigara zamları ihtiyaca ek olarak ilkel kin ve kıskançlıkların da dışa vurumu. “Biz de şarap içeceğiz, günü gelecek. Vallahi de billahi de şarap içeceğiz cennette. Tokuşturmayan namerttir” diyen hoca tam da alkol haram diyenlerin ruh hallerini dışa vurmaktadır. Erdoğan; sigara ve alkol bağımlılığının kendisini ciddi manada rahatsız ettiğini belirterek, vergileri sürekli artırdıklarını söyledi. Erdoğan, “Devamlı artırıyoruz, bundan dolayı da çok rahatsızlar. Hem suluda artırıyoruz hem sigarada artırıyoruz. Fakat hayret aç sefil geziyor ama onu almaktan geri durmuyor” diyerek alkol ve sigara kullananlara nefretini itiraf etmiş oldu. Bunca zam, bunca vergiye rağmen Türkiye 15 yaş üstü nüfusta sigara kullanım oranlarında dünya birincisi oldu. Yüzde 28’lik oranla birinci sırada yer alan Türkiye’yi, yüzde 27,6 ile Endonezya ve yüzde 25,8 ile Rusya takip etti.

Erdoğan’nın bağımlılık konusundaki hassasiyetini keşke uyuşturucu tacirlerine karşı da kullansaydı da gençlerimiz izbe köşelerde sefil şekilde ölmeseydi.

Zamların ve geçim sorununun gündemden düşmesini sağlamak için olsa gerek Erdoğan yine Gezi’ye saldırarak; değil bir cumhurbaşkanı, sıradan bir insanın kavgada söylemeyeceği hakaretleri yalanlarıyla bezeyerek sıraladı. Eylemler sırasında “çapulcu, terörist, eşkıya, vandal, edepsiz, provokatör, alçak” gibi yaftalamaları dilinden düşürmeyen Erdoğan, Çarşamba günü ise “Bu teröristler, eşkıyalar bira şişeleriyle caminin içine pislemişti. Bunlar böyle, bunlar çürüüük, bunlar sürtüüük” diyerek Gezi’ye katılan milyonlara bir kez daha hakaret etti. Erdoğan’ın hakaretine karşı toplumsal tepki büyük. Birçok kişi ve kurum Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu ve bulunmaya devam ediyor. ENSAR ve TÜRGEV’in şikayetlerini en yüksek cezayı vererek yerine getiren RTÜK ise İlhan Taşçı’nın “sürtük sözleri incelensin” talebine “CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hareketleri için de başvur sonra bunu inceleriz” diye yanıt verdi.

İktidarın tetikçiliğini sadece resmi kurumlar yapmıyor. Birçok da gayrı resmi paramiliter grup var ve hergün yenileri çıkıyor. Son günlerde oldukça gündemde olan ve bir çok olayın faili olduğu düşünülen SADAT, Milli Beka Hareketi, Ak Gençlik Ocakları, Halk Özel Harekat, Osmanlı Ocakları daha önce adını duyduklarımızdan. Bunlara şimdi de İzmir’de Türkiye Devlet Fedaileri denen bir yapı eklendi. İzmir’de Mehmet Cazip Obay’ın üzerinden çıkan kimlikte Cumhurbaşkanlığı forsu bulunuyor. Resmi sıfatları bulunmayan bu serserilerin amaçları kolluk kuvvetlerine yardımcı olmakmış!

Cemaatler de diğer koldan saldırılarını artırmış durumda. Yapılacak etkinliklerden, çalışacak sanatçılardan “milli manevi değerlere aykırı” bulduklarını hedef gösteriyorlar, ilgili kurumlar da gereğini yapıyorlar. Isparta Gül Festivali’nin benzeri Fırat Üniversitesi’nde yapılıyor. Binlerce üniversitelinin katıldığı Elazığ Üniversitesi Fırat Fest etkinliği, AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen vakıflar tarafından hedef gösterildi ve etkinliğin yasaklanması istendi. Bunca milli değer ve ahlak sahibi dincilerin Kur’an kurslarında cinsel istismar ve şiddet olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Bu hafta bunlardan birisinin yaşandığı Erzurum’daki olayda yürekleri biraz soğutan bir karar çıktı. Diyanet’e bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda 7 çocuğun cinsel istismara uğradığı, ayrıca dört çocuğun işkence gördüğü olaya ilişkin dava, Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 8 saat süren duruşmanın ardından karara bağlandı. Mahkeme, sanık H.A.’ya, nitelikli cinsel istismar suçuyla, toplamda 119 yıl ile rekor düzeyde ceza verdi.

Yine Erzurum’da F.C. isimli Kuran kursu hocası, kursta eğitim gören istismar ettiği çocuklardan Y.K. ile E.K.’yı ‘birbirlerinin üzerine çıkıp sürtünürken’ yakaladığını ve çocukların kendisine bu yüzden iftira attığını iddia etti. Savcılıkta ifadelerini reddeden F.C.’ye 35 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Ancak aynı hassasiyeti Aladağ’daki yurt yangını davasında göremedik. Adana’nın Aladağ ilçesinde, Süleymancılara ait kaçak yurtta 2016 yılında çıkan yangında 11’i çocuk 12 kişinin öldüğü olayla ilgili 18 kişinin yargılandığı davanın istinaf duruşmasında mahkeme heyeti, sanık İsmail Uğur’a 15 yıl, Cuma Ali Genç’e 13 yıl 9 ay hapis, Mahmut Deniz, Mahir Kılıç, Mustafa Öztaş, Ramazan Keleş ve Ramazan Dede’ye 11 yıl 3 ay, Zeki Yılmaz’a ise 4 yıl 2 ay hapis cezası verilmesine karar verdi.

İşçi cephesinde açlık ve cinayetler de maalesef devam ediyor. AKP nin gözde holdinglerinden Türkerler Holding ve Gama Holding ortaklığıyla yapılan İzmir Şehir Hastanelerinin inşaatında çalışan işçiler yetersiz ve bozuk yemekler için isyan etti.

Bursa’nın İnegöl İlçesinde Starwood Orman Ürünleri fabrikasında kazan patlaması sonucu çıkan yangında 2 işçi hayatını kaybetti, 1’i ağır 7 kişi de yaralandı.

Gaziantep’te 3’üncü Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren halı fabrikasının boya imalathanesindeki buhar kazanında, sabah saatlerinde, işçiler çalıştığı sırada patlama oldu. 1 işçi yaşamını yitirdi.

Dünyadan haberlerimize İran ile başlayalım. İran Kültür ve İrşad Bakanı Muhammed Mehdi İsmaili, “milli ve dini değerlere hakaret edildiği”ni iddia ettiği, İranlı yönetmen Ali Abbasi’nin 16 hayat kadınını öldüren bir seri katilden yola çıkarak kaleme aldığı “Kutsal Örümcek” filminde yer alan İranlıların “milli ve dini değerlere hakaret edildiği” gerekçesiyle cezalandırılacağını söyledi. Şeriatla yönetilen İran’ın tutumu “demokrasi ile yönetilen” Türkiye ile ne kadar da benzerlik gösteriyor!

Kolombiya’da 29 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu yapıldı. Eski M-19 gerilla hareketi üyesi Gustava Petro % 40,31 oy oranı ile % 28,17 oranında oy alan Rodolfo Hernandez’e büyük fark attı. Seçimlerin 2. turu 19 Haziran’da. Gustavo Petro 2. turdan da zaferle çıkarsa Kolombiya tarihinde ilk kez bir solcu cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş olacak. Benzer bir gelişmenin bu ay ortalarında gerçekleşecek olan Fransa’da da yaşanması bekleniyor. Kamuoyu yoklamaları, birleşen solun seçmen desteğinin arttığını gösteriyor.

Türkiye’nin Suriye’ye operasyon kararı sonrası farklı ülkelerden farklı mesajlar gelmeye devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye’yi Suriye’nin kuzeyine askeri operasyon düzenleme planları konusunda uyararak böyle bir adımın bölgeyi riske atacağını söyledi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova ise, “Ankara’nın Suriye’de zaten sıkıntılı olan durumun tehlikeli bir şekilde kötüleşmesine yol açabilecek eylemlerden kaçınacağını umduklarını.” söyledi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) isimli YPG liderliğinde ve ABD’nin desteklediği yapı, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik olası yeni askeri operasyonunun ‘insani bir krize neden olacağı ve IŞİD karşıtı mücadeleyi baltalayacağını söylerken; Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birliklerinin oluşturduğu Suriye Milli Ordusu (SMO), Halep’in kuzeyinde 2 bin kişilik askeri tatbikat yaptı. ÖSO “Talimat geldi, terör örgütü YPG’ye ve PKK’ya karşı yapılacak harekat için hazırız” dedi.

NATO’ya girişlerini Türkiye’nin veto edeceğini açıkladığı İsveç ve Finlandiya’dan da peş peşe bazı açıklamalar geldi. Finlandiya yetkilileri PKK ve FETÖ üyesi oldukları iddia edilen kişilerin iadesinin mümkün olmadığını belirtirken İsveç Devlet Silah İhracat Kontrol Dairesi (ISP) Başkanı Karl Evertsson, Türkiye’ye bugünkü koşullarda silah ihraç edebileceklerini söyledi.

Rus enerji şirketi Gazprom ruble ile ödeme yapmayı reddeden Hollandalı enerji şirketi GasTerra’ya doğal gaz akışını kestiğini açıkladı. Avrupa Parlamentosu (AP), Rus şirketlerin temsilcilerinin binalarına girişini yasakladı. AP Başkanı Roberta Metsola, yaptığı açıklamada, “Şu andan itibaren geçerli olmak üzere Rus şirketlerinin temsilcilerinin AP binalarına girişine izin verilmeyecektir” diyerek kararı duyurdu. Metsola, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle ilgili propagandasını, yanlış ve zehirli söylemini yaymasına izin vermemeliyiz. Otokratlara karşı birlik içinde ve güçlü durmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

AB ise Rusya’dan petrol ithalini yasaklayan yeni yaptırım paketi açıkladı. Rusya’dan pertol ithali yasağına Macaristan, Çekya, Slovakya ve Bulgaristan’ın karşı çıkması nedeniyle yasak, boru hatlarını kapsam dışı bırakacak şekilde revize edildi. ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya gelişmiş füze sistemleri gönderilmesini onayladı. 700 milyon dolarlık silah yardımının parçası olarak gönderilecek füze sistemlerinin, uzun menzildeki Rus hedeflerini vurma kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor. Benzer bir kararı NATO’ya katılmak için müracaat etmiş olan İsveç hükümeti açıkladı. Rusya’dan karara tepki geldi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Ukrayna’yı en modern silahlarla zorla doldurmaya devam ediyorlar. Varsayımsal olarak bu silahları topraklarımızdaki hedeflere karşı kullanmaya çalışacakları zaman kesinlikle istenmeyen ve çok tatsız senaryolardan bahsetmek istemiyorum. Bu, durumu önemli ölçüde olumsuz yönde değiştirecektir” uyarısında bulundu.

Muhalif kültürel etkinliklere yoğun yasaklar, adaletsiz yargı kararları, yoğun, yüksek ve yaygın zamlar, iş cinayetleri, tarikat skandalları ile geçen haftaya Gezi Direnişi’nin yıldönümü damgasını vurdu. Erdoğan direnişe katılmış olanlara küfür ve hakaret yağdırırken Gezi’yi savunanlar İstanbul’da yiğitçe gösteri yaptılar. Kolombiya’da ve Fransa’da ilerici güçlerin gelişmekte olduğu gözlendi. Batılı güçler Ukrayna’da savaşı uzatmak amacıyla kukla rejime silah yardımını artırırken Erdoğan iktidarı Suriye’de yeni bir askeri harekata hazırlandığı mesajını veriyor. Dünyada ve Türkiye’de hem gerilim artıyor hem de ezilenlerin mücadele azmi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.