Haftanın Özeti: “Nesini söyleyim canım efendim?”

0
575

En kötü koşullarda bile gülüp eğlenebilen ve umudu asla kaybetmeyen insanlarız. Yiğitçe karşılanması umuduyla haftadan bir manzara sunuyoruz. Ardından, seçtiğimiz olaylara bakacağız. Son olarak da onlardan çıkardığımız anlamı yazacağız. 

Bir yanda maaşlarını aylardır alamayan işçiler, bir yanda her biri birkaç işçinin maaşına bedel birkaç yerden ballı maaş alan arsızlar. Bir yanda yüzde 25 ile yetinin denilen 16 milyon emekli, diğer yanda AKP’li isimlerin doldurulduğu kamu bankalarının yönetim kurulu üyelerine yapılan zam örneğinde olduğu gibi yüzde 100 zam yapılan asalaklar. 

Bir yanda hocasız teçhizatsız, dersliksiz, laboratuvarsız apartmandan bozma üniversiteler, diğer yanda dinci kadrolarla şeriattan bozma eğitim programlarını aşarak o üniversitelere girmek için çocukluğunu ve gençliğini tüketenler. Bir yanda bir işe asgari ücretle dahi olsa girebilmek için son kuruşunu ÖSYM sınavlarına yatıranlar, diğer yanda sahte diplomalarla kurum yöneticilikleri kapanlar.

Bir yanda yıllarca yargılanmayı bekleyip tutuklu yatanlar, içerden çıkarmamak adına bir twitten yedi kez ağırlaştırılmış müebbetle tehdit edilenler, diğer yanda uluslararası mafyanın sokak hesaplaşmaları ve devlet korumasıyla gezen kanlı katiller. Bir yanda affa uğrayıp sokağa bırakılan katiller, sapıklar, torbacılar; diğer yanda Barış Pehlivan örneğinde olduğu gibi, sırf iktidarın pisliklerini deşifre ettiği için hüküm bile giymediği halde aftan yararlandırılmayıp hapse gönderilen gazeteciler. 

Bir yanda 7/24 ya sosyolojik yapıyı çökerten “kadın programı” diye tanımlanan gündüz kuşağı programları ya da sapkın din adamlarının akıl dışı açıklamaları ya iktidar ve yandaşlarının toplumu terörize eden açıklamaları; diğer yanda gözünün üstünde kaşın var denilerek muhalif kanallara yağdırılan cezalar, iktidar trollerinin yarattığı montaj videolarla karartılan ekranlar. 

Bir yanda ülkenin dört bir yanını şantiyeye çevirmiş aç gözlü vahşi kapitalistler, bunların yaktığı-yaktırdığı, kestirdiği ormanlar, katlettiği doğal ve tarihi alanlar; diğer yanda doğasına sahip çıkarak insanlığı kurtarmaya çalışan bir avuç insan. 

Bir yanda sigortadan parasını alarak malzemesini yenilemek için ya da en basit iş güvenliği önlemini bir insanın hayatından daha masraflı bulduğu için yakılan/yanan, patlatılan/patlayan işyerleri; öte yanda o “kazalarda” paramparça olan bedenler, aileler. 

Bir yanda TÜİK’e “gerçek enflasyon rakamlarını açıkla” diyerek sahtekarlığı alenen ilan eden Maliye Bakanı; diğer yanda TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarıyla açlığa mahkûm edilmiş ve buna rağmen “şükür” diyenler, “şükür” demese bile gözümüze sokulan sahtekarlıklara duvar kadar sessiz kalanlar. 

Bir yanda yurdundan umudunu kesmiş ve Batılı ülkelere canını atmaya çalışan “yorgun demokratlar” diğer yanda ise yurt dışına göçecek olanaklara sahip olduğu halde ülkesinde kalan ve mücadele etmekte ısrar eden, küçük burjuva demokratıyla ve devrimcisiyle, umutlu insanlar.

Sıra dışılığın sıradanlaştığı ülkemiz koşullarında bu hafta da birkaç özet başlığı vermeye çalışacağız. 

Bu haftaki özetimizi 7 Ağustos’ta yaşanan Kocaeli ve Tekirdağ’daki patlamalarla başlatıyoruz. 

Kocaeli Derince Limanı’na yakın bölgede bulunan 60 kadar TMO silosundan 13’ünde toz patlaması oldu. İlk önce 5 olarak açıklanan yaralı sayısı akşama doğru 12’ye kadar çıkmış, yaralananlardan üçünün durumunun ağır olduğu açıklanmıştı. O üç işçiden 20 yaşındaki İrfan Kalkan yaşamını yitirdi. Olayla ilgili açıklama yapan çok sayıda devlet görevlisi o kadar bilgisiz ve o kadar güvenlik kültüründen uzak ki sanırsınız dünyada hiç toz patlaması riski yokmuş/olmamış da ilk kez böyle bir şey yaşanıyor. Oysa tozlar koşullar oluştuğu zaman patlar. Önleyici tedbirler alınırsa patlama olmaz. Bunun için ise liyakat, niyet ve vatanseverlik lazım. Yani muhalefettekiler dahil şimdiki yöneticilerde hiç birisi bulunmayan özellikler. Bu kadar basit. 

Aynı gün Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesindeki bir kimya fabrikasında yangın çıktı. Kimyasal variller büyük gürültüyle patlarken alevler kısa sürede tüm fabrikayı sardı. Yangın uzun uğraşlardan sonra kontrol altına alındı. 

İki yıl önce Ege ve Akdeniz ormanlarının yanmasının iktidarca seyredilmesi ve hatta müdahale edecek insanların bile engellemesi orman yangınlarının “haber değerini” bitirdi. Ama ormanlarımız yanmaya devam ediyor. Bu hafta da Hatay, Muğla, Balıkesir, Manisa, Aydın gibi birçok ilimizde ormanlar yandı, yanıyor. Bu yıl 1-9 Ağustos tarihleri arasında 148 ormanda, 183 de orman dışı alanda yangın çıktı. 

İSİG Meclisi, Temmuz ayına ilişkin raporunu açıkladı. Rapora göre Türkiye’de 1 ayda en az 182 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 

Bir yandan ölümler devam ederken diğer yandan da mücadeleler devam ediyor. 

Çiğli Belediyesi’nde ÇİBEL AŞ ile Genel-İş 8 No’lu Şube arasında imzalanan ek protokol ile günlük ücretler dahil tüm yan haklara yüzde 35 zam yapıldı.  

Gaziantep Başpınar 2. OSB’de bulunan Koza Halı işçileri yapılan yüzde 34’lük zamma tepki göstererek iş bıraktı. Yüzde 54 zam talep eden işçiler, talepleri kabul edilinceye kadar eyleme devam edeceklerini belirtmişlerdi. Ancak vardiyanın birindeki işçiler zam yerine belli bir kotayı aşınca prim desteği verilmesini kabul ederek iş başı yaptı. Diğer iki vardiya ise bu duruma tepkili. 

Ankara’da AKP’li Mamak Belediyesi, MHP’li Etimesgut Belediyesi ve CHP’li Çankaya Belediyesi’nde çalışan işçiler ek zam talebiyle iş bıraktı. Genel-İş’in Çankaya Belediyesi ile yaptığı anlaşma, sendika yöneticileri tarafından “kazanım” şeklinde kutlansa da, belediye işçileri bu duruma tepki gösterdi. Sendikanın davullu-zurnalı kutlamasına karşılık sloganlar atıldı. İtiraz eden işçiler sendika yöneticileri tarafından darp edildi.

TOGG fabrikası şantiyesinde çalışan İYİ-SEN’e üye işçiler verilmeyen hakları nedeniyle iş bırakınca görüşmeler sonucunda eylemin 2. gününde verilmeyen tüm hakların verildiği açıklandı.

DİSK’e bağlı Nakliyat-İş sendikası, ABD merkezli kargo ve taşımacılık şirketi FedEx Ekspress ile sürdürdüğü toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşmaya varamaması üzerine grev kararı aldı. Anlaşma sağlanamaması durumunda 19 Ağustos’ta grev başlayacak. 

Toplu iş sözleşmesinin uzlaşmayla sonuçlanmaması üzerine 24 Temmuz’da grev kararı alan 23 gazeteci, Sputnik tarafından işten çıkarıldı. Çalışanlar sendikadan istifa etmeleri için ikna odası kurulduğunu ama resmi açıklamada çıkarılma nedeni olarak Sputnik’in küçülmeye gittiği gerekçesini öne sürdüğünü söylediler. 

KESK İzmir ve Adana Şubeler Platformu, TİS talepleri kabul edilmezse 16 Ağustos günü iş bırakacaklarını duyurdu. 

Emekçilerin her geçen gün daha da vahşice yoksullaştırıldığının kanıtlarından birisi yeni yayınlanan Aile Destek Programı raporu. Aşırı yoksulluk sınırının altında kalan yurttaşların dâhil edildiği Türkiye Aile Destek Programı’na yönelik rapora göre 2022 yılında 2,5 milyon olan program kapsamına alınan hane sayısı, Haziran 2023 itibarıyla 3 milyon 615 bin 670’e fırladı. 

İŞKUR Temmuz ayı işsizlik verilerini açıkladı. Verilere göre, Temmuz ayında kayıtlı işsiz sayısı Haziran ayına göre yüzde 3 artış gösterdi ve kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 680 bin 951 kişi olarak kaydedildi.  

Akbelen’de direniş devam ediyor. İkizköy Çevre Komitesi’nin sosyal medya hesabından yaptığı çağrı ile yüzlerce kişi Akbelen’de buluştu. Alana girenler “Her yer Akbelen her yer direniş”, “Katil Limak, işbirlikçi AKP” ve “Halka değil çetelere barikat” sloganları ile karşılandı. 

Erdoğan yine şaşırtmadı ve Akbelen direnişçilerini hedef aldı: Direnişçileri “çevreci görünümlü marjinaller” diye nitelendiren Erdoğan, “Ülkemizin önündeki tarihi fırsat penceresini değerlendirmekte kararlıyız” derken araya son 21 yılda toplam 6 milyar 572 milyon fidanı toprakla buluşturduklarını sıkıştırmayı ihmal etmedi. Bu rakamın gerçek olmadığını biliyoruz.

Akbelen’de her ne kadar ağaçların kesilmesi engellenemediyse de orman alanının kömür ocağına dönüştürülmesinin engellenmesi de en az ağaç kesiminin önlenmesi kadar önemli. Bu nedenle Akbelen direnişinin mutlaka devam etmesi ve çevre katillerinin durdurulması şarttır. 

Meclis çoğunluğunu bile isteye Cumhur İttifakı’na hediye eden CHP’nin yeni muhalefet stratejisi, tekliflerinin reddedileceğini bile bile meclisi olağanüstü toplantıya çağırmak. İlk çağrıyı sırtımıza yığılan zamları görüşmek için yapmışlardı, ikincisini ise bu hafta Akbelen’deki orman katliamı için yaptılar. Tabii ki her iki görüşme talebi de iktidar vekillerince reddedildi. 

10 ili etkileyen, resmi açıklamaya göre 195 bin binanın yıkıldığını ve nasıl oluyorsa sadece 52 bin insanın öldüğünü açıklayan AKP’nin şimdiki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul’a özel bir deprem yasası çıkarmayı hedeflediklerini, bunun için meclisi olağanüstü toplantıya çağırabileceklerini söyledi. Daha önce de depreme hazırlık bahanesiyle “kentsel dönüşüm” adı altında merkezi bölgelerdeki garibanları kentin çeperlerine yaptıkları TOKİ’lere sürmüş ve merkezi yerleri yağmalamışlardı. Bu yasayla hedeflenen de bilinmelidir ki daha kapsamlı bir yağma olacaktır. Bunun için müneccim olmaya gerek yok. 

AKP eğitimi dincileştirmeye devam ediyor. Bu amaçla bu hafta Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde ciddi değişiklikler yapıldı. Buna göre özel okullar dershane gibi çalışabilecek, tam gün öğretim zorunlu olacak. Özel okullar belediyelerle protokol imzalayabilecek; bu protokol kapsamında belediyeler özel okul öğrencilerine ücretsiz kurs verebilecek. Bunun açıklaması şu: Özel okul aileden parayı alacak, kurs adı altında ders yükünü belediyeye yıkacak. Böylece öğrenci okulda olması gereken zamanın önemli bir kısmında belediyeden hizmet alacak. Tabii ki eğitimin masraflarını belediyeler üstlenmiş olacak. Yönetmelikteki diğer değişiklik de öğretim programlarının genel müdürlükçe onaylanması şartının kaldırılması. Böylece ufak tefek bilim kırıntısı kalan ders ve konulardan özel okulların kolayca kurtulması sağlanmış olacak. 

İktidarın sansür aygıtı haline gelen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından TELE1 ekranı, 6 Ağustos günü saat 00.00 itibarıyla 7 günlüğüne karartıldı. 

Saygı Öztürk’ün aktardığına göre AKP Milletvekili Emine Zeybek’in yengesi Gamze Macit sahte diploma ile işe alındı. Kendisi gibi onlarcası belki yüzlercesi sahte belgelerle kamu kurumlarını işgal ederken; bir işe girebilmek umuduyla sınavdan sınava koşan gençlerden ÖSYM 2023’ün Ocak-Haziran döneminde büyük bölümü sınav ücretlerinden kaynaklı toplam 1,2 milyar TL gelir elde etti. Başkanlığın verilerine göre, Türkiye’deki her 100 kişiden 10’u 2023’ün ilk yarısında en az bir merkezi sınava girdi. 

Mafya için cezaevinde özel mönü hazırlayan devlet Kobane Davası’nda tutuklu yargılanan 5 kadın siyasetçiye koğuşlarında bulunan limonlu su nedeniyle dava açtı. Savcılığın hazırladığı iddianamede 2 Temmuz’da “uzmanlık raporu” alındığı ve kavanozdaki sıvının “etil alkol” olduğu kaydedildi. 

36 sanıklı Kobane davasında esas hakkındaki 5 bin sayfalık mütalaa açıklandı. Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, bir Tweet nedeniyle Demirtaş ve arkadaşlarına en az 7 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilebileceğini belirtti. 

Dünyadan haberlerde bu hafta gündemde en çok yer alan konu Afrika’daki darbeler oldu. Bilindiği üzere Nijer’de yönetimi Batılı emperyalistlere karşı güçler aldı. Afrika’da Gine, Burkina Faso ve Nijer arasında kurulan ittifak dünyada sempati yarattı. Bu ülkelerde askeri darbe yoluyla işbaşına gelen yurtsever güçler zengin doğal kaynaklara sahip oldukları halde neden yoksul olduklarını sorguluyorlar. 

İngiltere ülkesine mülteci göçünü engellemek için Erdoğan ile özel anlaşma yaptı. Anlaşmaya göre İngiltere bu amaçla Türkiye’deki güvenlik teşkilatının içinde kendi teşkilatıyla çalışacak. İngiltere, aynı zamanda ülkesindeki göçmenlerin yaşayacağı mavnaya ilk sığınmacıların taşındığını açıkladı. The Independent gazetesi, İçişleri Bakanlığı’nın kendi kurallarını ihlal ederek yüzen hapishaneye nakli için talimat verdiği göçmenler arasında denizde travmatik deneyimler yaşayan, su fobisi olan, işkence geçmişi olan mağdurların yer aldığını vurguladı. 

Tanzanya’da demiryolu inşaatında çalışmak üzere Türkiye’den götürülen 2 bin işçi 7 aydır maaşları ödenmediği gerekçesiyle greve çıktı. Tanzanya’daki 2 bin işçinin grevi için dün İstanbul’da da Yapı Merkezi’nin binasının önünde bir eylem yapıldı. Şirkete seslenen işçiler, İstanbul’da yapılan açıklamada da şunları söyledi: “Buradan Yapı Merkezi Holding’e sesleniyoruz. İşçiler sizin kârlarınızın servetinizin ortağı değildir. İşçilerin emeğinden alın terinden istiflediğiniz servetinizden azıcık feragat edin işçi arkadaşlarımızın 7 aydır ödemediğiniz maaşlarını hemen ödeyin.” 

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İngiltere merkezli Sky News Arabia’ya verdiği demeçte Erdoğan ile muhtemel bir görüşme hakkında da açıklamalar yaptı. Esad, muhtemel bir görüşme için “Erdoğan’ın istediği şartlarda olmayacak” dedi. Diğer yandan ABD’nin Ortadoğu’ya binlerce yeni asker yığması ve özellikle İran’ı taciz etmesi Ortadoğu’daki gerilimi artırıyor. 

Myanmar’dan Malezya’ya gitmek üzere 7 Ağustos’ta yola çıkan tekne, Bengal Körfezi’nde battı. Polis ise teknedeki 58 kişiden 17 sinin cansız bedenine ulaşıldığını, 33’ünün kayıp olduğunu belirtti. 

Ukrayna savaşı devam ederken Rusya’nın petrol ve doğal gaz gelirlerinin geçen yıla göre yüzde 41.4 azaldığı belirtildi. ABD’de işler sanıldığı gibi iyi gitmiyor. Yeniden başkan seçilmeye çalışan Trump’ın başı yargıyla belada iken rakibi mevcut Başkan Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın Rus oligarklardan rüşvet aldığı açıklandı. 

Sonuç olarak zenginler dünyayı bu hafta da ezilen ve sömürülen insanlığın başına yıkmaya ve kendi aralarında didinmeye devam ettiler. Böyle bir dünyada insana ve hayata sevgisini, umutlarını, mücadele azmini koruyan ve direnen insanlara selam olsun. Dünyayı ezilenlerin ezenlere karşı savaşı kurtaracak.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.