Haftanın Özeti: Muaviye düzeni ve direnişler

0
555

Haftanın özetini uluslararası gelişmelerden başlatacağız.
Ukrayna ile tahıl antlaşmasını uzatmayarak Afrika ülkelerini aç bırakmakla suçlanan Rusya Devlet Başkanı Putin; Afrika ülkelerinden Burkine Faso, Zimbabve, Mali, Somali, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Eritre’ye 3-4 ay içinde 25-50 bin ton tahılı bedava vereceklerini açıkladı. Açıklama Perşembe günü Afrika ülkeleriyle Saint Petersburg şehrinde gerçekleşen toplantıda yapıldı. Putin, Haziran ortasında Ukrayna’nın Karadeniz’deki limanlardan tahıl ihraç etmesine izin veren anlaşmayı uzatmayacaklarını söylemişti. Putin tahıl anlaşmasının uzatılması için Batılı ülkelerin anlaşmanın Rusya ile ilgili kısımlarına uyması gerektiğini ileri sürüyor. Bu durumda Batılı ülkelerin, Rusya’nın Karadeniz yolunu kapatması nedeniyle Ukrayna tahılını daha pahalıya satın almak zorunda kalacakları görülüyor. Ortaya çıkan yeni ekonomik yükün Batılı ülkelerin kapitalistleri tarafından emekçilere ödettirileceği ve bunun da tepkiler yaratacağı beklenmektedir. Sol hareketler Batılı ülkelerde büyük ölçüde küreselci güçlerin denetiminde olduğu için, Ukrayna savaşı sürecinde bu ülkelerde ortaya çıkan hoşnutsuzluklar çoğunlukla sağın güçlenmesiyle sonuçlanmaktadır.

ABD tarafından uluslararası ödemeler sisteminden çıkarılan Rusya, dijital rubleye geçme kararı aldı. Bu durumda Rus dublesi nakit, nakit olmayan ve dijital olmak üzere üç biçime kavuşuyor. Dijital ruble ödemeleri, para transferine olanak sağlayacak fakat dijital ruble yoluyla banka hesabı açılamayacak ya da kredi alınamayacak. Dijital rublenin geçerliliği Rus hükümeti ve Merkez Bankası’nın aracılığıyla sağlanacak. Dijital paranın Rusya ekonomisine etkilerini önümüzdeki süreçte göreceğiz. Bilindiği gibi Rusya, Çin ve Hindistan’ın aralarında olduğu BRICS ülkeleri doların egemenliğini sarsacak şekilde altına dayalı para sistemine geçmeye çalışıyorlar. Batılı ülkelerin Rusya’ya karşı uyguladıkları yaptırımlar Rusya ekonomisinden çok AB ülkeleri ekonomisine zarar veriyor. ABD emperyalizminin Rusya’nın toparlanmasına izin vermeden onu başak devlet haline getirme ve hatta sömürgeleştirme planı günden güne yeni başarısızlıklar yaşadığı gibi Çin artık Batılı güçler tarafından saf dışı edilemez duruma geldi.

Küreselci emperyalistler dünyada güç kaybetmeye devam ediyor. Kamboçya hükümeti, sosyal medya devi Meta’nın 22 kişiden oluşan gözetim kurulu üyelerinin tamamına 4 Temmuz’dan itibaren ülkeye giriş yasağı getirdiğini açıkladı. Kamboçya yetkilileri kararın Kamboçya Başbakanı Hun Sen’in resmi Facebook hesabının Meta tarafından kapatılması nedeniyle alındığını duyurdular. Açıklamada muhalefeti hükümete karşı açıktan isyana çağıran hesaplara dokunulmazken Başbakan’ın hesabının kapatılmasının düşmanca tutum olduğu iddia edildi.

Ukrayna’daki savaş gün geçtikçe daha çok can almaya devam ediyor. Ukrayna ordusunun büyük kısmı imha edilmiş durumda. Bu durumda ABD’nin Ukrayna’daki savaşı sürdürmekteki inadı nükleer savaş riskini artırıyor. ABD’nin Rusya’ya karşı savaşta Türkiye’yi de yanına almak için çabalarına devam ettiği biliniyor. AKP’nin savaşan taraflar arasında bugüne kadarki denge politikası; son aylarda NATO çizgisine yaklaşma yönünde değişmektedir. Erdoğan’ın saltanatına destek olmak, ekonomik krizin derinleşmesini önlemek ve AB üyeliği gibi vaadlerle Türkiye’nin Amerikancı savaş cephesine katılması ülkemizi ve dünyayı büyük bir felakete sürükleyecektir.

Bir süredir AKP’den daha NATO’cu işbirlikçiler tarafından yönetilen CHP bu haftayı da değişim adı altında liderlik çekişmeleriyle geçirdi. Liderlik için en istekli görünen İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’ndan en önemli farkı küreselci emperyalist güçlere Kılıçdaroğlu’dan daha yakın olmasıdır. İmamoğlu’nun Beşli Çete’ye de yakın olduğu ileri sürülmektedir.

Haftanın dikkat çeken haberlerinden biri Gülen Cemaati’nin tasfiyesinin ardından en büyük gücü kazanan Menzil Tarikatı’nın bölünmesi oldu. Sağlık Bakanlığı’nın Menzil tarikatının tekelinde olduğu, tarikatın ayrıca Kızılay’da, İçişleri Bakanlığı ve hatta ordu içinde de örgütlü olduğu belirtiliyor. Şeyh ölünce oğulları kolektif yönetimde anlaşamadı ve tarikat bölündü. Bölünmenin asıl sebebi olarak tarikatın ekonomik gücünün başına kimin geçeceği konusundaki anlaşmazlık gösteriliyor. Bölünmenin düşünsel cephesinde Muaviye tartışmasının öne çıktığı görülüyor. Tarikat liderleri Muaviye’yi saygın bir kişilik görüyorlar. Şeyh’in büyük oğlunun ise kendisini Muaviye’ye daha yakın gördüğü belirtiliyor. AKP iktidarının dayandığı güçlerden biri olan bu tarikatın yozlaşmış Emevi İslamının kurucusu Muaviye ile yakınlığı ona çok yakışmaktadır.

Tarikat bölünmüş olsa bile yöneticilerin masraflı yaşantısına ve emekçilerin ezilmesine dayanan Muaviye düzeni devam ediyor.

Ülkede yoksulluk hazla artarken Emine Erdoğan katıldığı bir uluslararası toplantıda yeryüzü kaynaklarının dünya nüfusunun 1,5 katına yeteceğini açıkladı ve insanlığı adil bölüşüme çağırdı. Hatırlanacağı üzere Emine Erdoğan’ın oturduğu Saray’ın sürekli artan günlük masrafı 2022 yılında bir asgari ücretli işçinin 150 yıllık ücretine denk düşüyordu. Erdoğan’ın korumalarının günlük bedeli 230 asgari ücretlinin maaşının toplamına denk düşüyor. 1150 odalı sarayda yaşayan Emine Erdoğan daha önce de halkı lokmaları küçültmeye çağırmıştı.

Muaviye düzeninin en önemli özelliği işçi sınıfına zulmetmesidir… Bartın Amasra’da 43 madencinin yaşamını kaybettiği patlamanın 2’nci duruşmasında, Amasra Taşkömürü İşletmesi’ndeki işçilerin iş güvenliğinden yoksun çalıştıkları ortaya konuldu. 7’si tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın duruşması 16 Ekim’e ertelendi.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği ihlalleri yüzünden iş kazaları adlı emekçi cinayetleri bu hafta da sürdü. Aşırı sıcaklara karşı emekçilerin sağlığını koruyacak önlem alınmaması yüzünden PTT emekçisi Berran Kırmızıgül posta dağıtımı sırasında beyin kanaması geçirerek kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Osmaniye’de EDAŞ işçisi Erdem Ezgi, aşırı sıcaklardan etkilenerek kalp krizi geçirdi ve yaşamını yitirdi. Aşırı sıcaklarda çalıştırılma inşaat, tarım, yol işleri, tersane, enerji, liman ve ulaştırma sektörlerinde çalışan işçilerin yaşamını tehdit etmektedir. Ekmeğini kazanmak için Urfa’dan İnegöl’e mevsimlik işçi olarak gelen ailenin 4 yaşındaki çocuğu, tarla sahibinin sürdüğü kamyonetle uyurken ezilerek yaşamını yitirdi. Ankara Altındağ’da mobilya doğrama atölyesinde çalışan 13 yaşındaki Suriyeli işçi çalıştığı yük asansörüne kafasının sıkışması sonucunda yaşamını yitirdi.

Emekçilerin eylem ve direnişleri de yurdun her yanında devam ediyor. Birkaç örnek verelim: İstanbul’da Hizmet-iş üyesi belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında işveren sendikası MİKSEN’in önünde ücret ve sosyal hakların iyileştirilmesi için eylem yaptılar. Sendikaya üye oldukları için işten atılan Düzce Aluform Pekintaş işçilerinin direnişi 220’nci güne, Tüvtürk Şanlıurfa/Polçak Direnişi ise 1706’ıncı gününe girdi. Edremit Demokrasi Platformu, zamlara karşı 30 Temmuz Pazar günü Edremit’te gerçekleştirecekleri mitinge hazılanıyor. “Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele” (SABİM) platformunu kuran Ankara’da sağlık emekçileri 1-2 Ağustos tarihlerinde iş bırakma eylemi yapacak. ETİ Maden Bandırma İşletmesindeki petrol işçileri toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması halinde 17 Ağustos günü greve çıkma kararı aldı… DİSK “Susma haykır: Zamlara, adaletsiz vergilere, asgari yaşama hayır!” Sloganı ile yurdun çeşitli yerlerinde basın açıklaması yapıyor.

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi’ndeki Akbelen ormanının kömür madeni çıkarmak için kesilmesine karşı direnen halk 24 Temmuz’da jandarma ve polisle karşı karşıya geldi. Direniş tüm baskılara rağmen sürüyor. Kesime karşı direnişe devam eden yurttaşlar, doğa katliamının durdurulması için muhalefet partilerine “Konfor alanlarınızı terk edin” şeklinde çağrı yaptı. Akbelen köylülerinin direnişine yurdun çok çeşitli yerlerinde destek eylemleri yapılıyor. CHP yöneticileri de direnişe destek veriyorlar.

Şair Tuğrul Keskin’in başlattığı “Merdan Yanardağ’a özgürlük” çağrısına aralarında Zülfü Livaneli, Müjde Ar, Levent Üzümcü, Orhan Aydın, Ahmet Telli, Sunay Akın, Selda Bağcan gibi isimlerin de bulunduğu 104 sanatçı katıldı. Bu arada Diyarbakır Savcılığı’nın başlattığı bir soruşturmanın ardından göz altına alınan ilerici gazetecilerden Abdurahman Gök, Beritan Canözer, Mehmet Şah Oruç ve Remzi Akkaya tutuklandılar. Tutuklanan gazeteciler “Faşizm yenilecek!” sloganları attı. Soruşturma dahilinde gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve avukatların bulunduğu 216 muhalif hakkında gözaltı kararı ile başlayan operasyonda 134 kişi gözaltına alınmıştı.

Haftalık özetimizi dünyadan hareketle Türkiye’ye doğru bitirelim. Avrupa’daki sağcı gelişmelere dikkat çekmek istiyoruz. Dünyadaki güçler ilişkisinin Biden iktidarı tarafından temsil edilen küresel emperyalistler aleyhine değiştiği ve dünyanın çok kutuplu sistem yönünde değiştiği koşullarda sol güçlerin küresel sisteme karşı mücadelenin liderliğini yürütememesi faşist güçlerin Avrupa’da gelişmesine yol açıyor. Örneğin Almanya’da ırkçı parti ikinci büyük parti durumunda ve kitle tabanı sürekli genişliyor.

Türkiye’de Muaviye düzeninin baskılarının ve ona karşı direnişlerin devam ettiği bir haftayı daha geride bırakıyoruz. Muaviye düzeninin parçası durumundaki burjuva muhalefet koltuk kavgasıyla meşgulken ülkemizin yiğit aydınları baskıları göze alarak cesaretle direnmeye devam ediyorlar. İşçi hareketinin ana gövdesini oluşturduğu direnişler yurdun her yanında yaşanıyor. Ülkemizin onuru olan devrimci güçler, bu direnişlere aktif olarak katılmaya ve onları geliştirmeye çalışıyorlar.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.