Kemal Tufan Yazdı: Hapishanelerde Hak İhlalleri ve Keyfi Uygulamalar

1
3206

Kemal TUFAN/ Kırıkkale F Tipi

85A9681D-3EB6-4839-AF91-11589E3A8472Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimini Allah’ın bir lütfu olarak ifade etmişti. Ve öyle bir lütuf ki ona hem devletin tüm kurumlarını ele geçirmenin hem de AKP içinde tek adam olmanın ve aynı zamanda zaman da diktatörlüğün de yolunu açtı. Darbe girişimi bahanesiyle OHAL ilan edip Meclis’i devre dışı bırakarak ülkeyi KHK’lerle yönetmeye başlayan Erdoğan tüm yetkileri tek elde toplayarak yalnızca darbe girişimi yapan Fethullahçılara yönelik değil, toplumun muhalif olan örgütlü kesimine de saldırdı. Devrimci, demokrat, aydın ve sanatçılar üzerinde baskıları artırarak aykırı ses çıkmasına engel olmaya, direnmeye devam edenleri de hapishaneye atarak susturmaya çalıştı. İnternet üzerinde eleştirel yazılar yazanları dahi Cumhurbaşkanı’na hakaretten o hapishaneye koydular. Tam bir korku imparatorluğu yaratarak ülkeyi açık bir hapishaneye çevirdiler. Bizler hapishanede olmamıza rağmen içeri-dışarı ayrımının ortadan kalktığını düşünmeye başladık.

Tabi dışarıda bunca baskı ve saldırıların hapishanelerde de yansımaları oldu. Kazanılmış birçok hakkımız gasp edildi. İlk elden kitap, dergi ve tüm yayınların dışarıdan kargo ve posta ile gönderilmesi yasaklandı. Kitap ihtiyacımızı parasını ödemek kaydıyla yayın evlerinden karşılayabileceğimizi, dergileri ise abone olup parasını ödeyerek alabileceğimiz söylendi. Böylece iletişim ve dayanışmaya engel olmaya çalıştılar. Ayrıca ayda bir yaptığımız açık görüşlerin iki ayda bir yaptırılmaya başlanması, keyf gerekçeler öne sürülerek sohbet, spor, atölye ve kurs faaliyetlerinin iptal edilmesi, revir işlemlerinin uzun süre bekletilmesi, hastane sevklerinde kelepçeli muayenenin dayatılması, gönderilen ve gelen mektupların kurum güvenliğini tehlikeye düşürme ve örgütsel haberleşme gibi nedenlerle engellenmesi, yemeklerin az ve kalitesiz olması, baskın aramaların geceleri yapılmaya başlanması, hastane, adliye ve çeşitli sevklerde kullanılmak üzere kuruma kuruma tahsis edilen tek bölmeli, havasız, hareket alanı kısıtlı, özellikle hasta tutsaklar için hayati risk taşıyan ring araçlarıyla sevklerimizin yapılması ve tamamen taciz amaçlı havalandırmamıza takılan kameralar…

Hak gaspları, taciz ve keyf uygulamalara yönelik hukuki ve fili girişimlerde bulunduk. Kameraları kapattığımızdan kaynaklı da disiplin cezaları vermeye başladılar. Bu süreç zaman zaman haklarımızın gasp edilmesiyle, zaman zaman mücadeleler sonucu kazanılmasıyla geçecek uzun bir süreyi kapsayacaktır. Bulunduğumuz alanın özgün durumunu gözeterek haklarımızın meşruiyetiyle sürece uygun adımlar atarak mücadeleyi sürdüreceğiz.

Diğer yandan devrimci tutsakları teslim almaya, kimliğine ve kişiliğine yönelik hayata geçirilmeye çalışılan bazı uygulamalar var ki asla tartışma konusu yapmayacağız ve kabul etmeyeceğiz. Bunlar: tek tip elbise, berberde güvenlik gerekçesiyle toplatılan makaslardan sonra makineyle yapılacak olan tek tip tıraş ve hücreden çıktıktan sonra taşıyacağımız üzerinde “terörist” yazan kimlik kartları. Üçü de kişiliğimize yönelik adımlardır ve asla kabul etmeyeceğiz. Bizler Direnişçi tutsaklar olarak tek tip elbiseyi giydiğimiz anda irademizi de teslim etmiş olacağımızın bilinciyle hareket ediyoruz. Zorla giydirirlerse de yırtıp atacağımızı söyledik, söylüyoruz.

Tek tip elbise faşizmin devrimci tutsakları teslim almak için uygulamaya çalıştığı bir yöntem. 12 Eylül darbesinden sonra darbecilerin devrimci tutsakların iradesini kırmak ve teslim almak için giydirmeye çalıştığı, uzun mücadele ve direnişlerden sonra kabul ettiremediği, devrimci tutsakların kazandığı bir mücadele deneyimi var. Ayrıca Amerikan emperyalizminin Irak işgali döneminde esir aldığı askerlere Guantanamo’da uygulamaya çalıştığı bir yöntem. Ama o günlerde yapılanlar toplumun hafızasında tek tip elbise görüntüleriyle birlikte Iraklı askerlere uygulanan insanlık dışı işkenceler ve kameralar eşliğinde yapılmış olan görüntüler kaldı. Müslüman toplumun hafızasında ise travma olarak kazındı. Bugünkü AKP tabanı o gün yapılanları gösteriler yaparak protesto etmişlerdi.

O gün ABD Emperyalizminin Iraklı askerlere yaptığı uygulamaları bugün AKP faşizmi tüm tutsaklara uygulamaya çalışıyor. O gün protesto ettiği insanlık dışı uygulamaları bugün tüm hapishanelerde uygulamaya çalışıyor. Bu da gösteriyor ki İnsanlık dışı uygulamalar açısından ABD Emperyalizmi ile AKP faşizmi arasında pek fark yok.

Sonuç olarak hapishane mücadele tarihi çok büyük bedeller ödenerek kişiliğini, kimliğini, onurunu korumuş, her saldırıda teslim olmadan başı dik çıkmasını bilmiş, gerektiğinde hiçbir tereddüt göstermeden ölüme gidebilmiş devrimcilerin, yurtseverlerin tarihidir. Bizler Direnişçi tutsaklar olarak bu birikim ve deneyimi sahiplenerek bulunduğumuz haklı ve meşru zeminde mücadele etmeye ve saldırılara karşı direnmeye devam edeceğiz. Bu saldırıları boşa çıkarabilmenin tek yolu; ailelerimizin, devrimci, demokrat duyarlı tüm insanların tutsakları sahiplenerek, içerinin ve dışarının birlikte mücadelesiyle mümkün olur. Aksi takdirde faşizm saldırır biz direniriz…

1 Yorum

  1. Her zaman sizin yanındayız mücadeleniz mücadelemizdir faşizme karşı omuz omuza el ele vererek direnecegiz YAŞASIN DEVRİM DİRENİŞİ YAŞASIN HALKIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ ✌✌✌✌✌

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.