Süleyman Bulduruç/ Kırıkkale F Tipi
Uzun bir süredir Marx’ın Kapital’ini okuyoruz. Kapital, yayınlanmasından bu güne geçen 160 yıl boyunca birçok şekilde okundu. Öte yandan üstü örtülü ya da aleni şekilde onun anlaşılması zor, ancak belirli uzmanlar tarafından gizemi çözülebilecek bir kitap olduğu sanısı da yerleşti.
Tüm Marksistler için Kapital hem ulaşılabilir, elin uzama mesafesinde yakın, hem de onun için bağlantılarına kapsamlı teorik bütünlüğüne ulaşılamayacak denli uzak görüldü. Kapital’i kişisel çabayla ve azimle okuma çabalarından farklı olarak kolektif bir etkinliğin parçası olarak okuma çalışmasının anlaşılırlığına yönelik oluşmuş olan temelsiz yargıları ortadan kaldırmak gibi önemli bir işlevi var.
Bizim deneyimimiz kaçınılmaz olarak bulunduğumuz hapishane koşullarının izlerini taşıyor. Kapital’i ayrı ayrı tutsaklık öncesi ve sonrası kişisel okumalarımızla geçirdiğimiz, onunla ilgili yapılan tartışmaları, onun farklı yorumlarını izlediğimiz görece uzun bir dönem geçirdik. Önsel konumumuzla Marksist’lik ve Marksizm’in bu hacimli kurucu metnini anlamaya, onun açıkladığı kapitalist üretim tarzının işleyişini kavramaya çalışmak teorik uğraş olmanın yanında esaslı bir politik görevdi. Bu nedenle birçok farklı okuma tarzı beraberinde oluştu. Yine de kişisel okumalarımızın belirli bir sınırı bulunuyordu. Hem Kapital’in Marx’ın tabiriyle “araştırma biçimi ile sunum biçimi” arasındaki farklardan hem de ayrı ayrı kişisel çalışma tarzlarımızın beraberinde getirdiği bir dizi alışkanlığımızdan dolayı sınırlılıklarımız vardı. Okuma sürecinde birbirimizle tartışmak yanında Kapital üzerine yazılmış farklı kaynaklara başvurarak kavrayış alanımızı genişletmeye ve sınırlılıklarımızı aşmaya, okuma sürecinde beliren sorulara cevap oluşturmaya çalıştık. Yanı başımızda arkadaşlarımız da aynı çabayı gösterirken bu sınırlılığı birlikte aşmaya çalışmak ve direkt Kapital üzerinden ortak bir çalışma yapmak çok daha elverişliydi.
Birlikte Kapital’i okuma pratiğinin bulunduğumuz koşullarda da göz önünde bulundurulursa, farklı aşamaları oldu. Teknik sınırlılıklarımız vardı; bu sınırlılıklar aynı deneyimi yaşayan arkadaşlarla iletişimle aşabileceğimiz sorunları aşmamızı geciktiriyordu. Başlamak bu nedenle gecikmelere uğradı. Sonuçta en azından hücre içinde en dar grupla (hücre üç kişiyle sınırlı olduğu için) başlama seçeneğini netleştirdi. Birbirimizi çok uzun süredir tanımamız, bir arada bulunduğumuz süre boyunca birbirimizin ilgilerine ve çalışma tarzına vakıfığımız ve bunları sürekli paylaşabilmemiz büyük bir avantajdı. Birlikte okumamızda çıkardığımız sonuçlar ve dikkatimizi çekecek olan yerlerin daha okuma sürecinde önceden tahmin edilebilir olması ise dezavantajımızdı. Yeni olan bir koşul yeninin gerektirdiği etkiyi sağlamakta zayıf kalıyordu. Bir noktadan sonra gördük ki karşılıklı ilgilerimize duyarlılık konu ile ilgili tartışmaların derinlik kazanarak verimlileşmesini de sağlıyor. Daha önce yaptığımız kimi sohbetlerin somut karşılıkları beliriyor.
Şüpheli esiz konuya hakimiyetimiz ve dikkatimizi yoğunlaştırdığımız yerler her koşulda örtüşmüyordu. Bununla birlikte zaman içinde doğrudan Kapital’in çizdiği çerçeve ve teorik somutluk düzenleyici bir işlev gördü. Farklı fikirlerin ve anlama biçimlerinin oluştuğu koşullarda en azından bu anlama tarzlarının farklılığının anlaşabilmesine ulaştığımızı sanıyorum. Bu tarzın destekleyici ve tartışmaları daha canlı kılan yönleri oldu. Doğrudan Kapital’de yazılanların tekrarlanmasının ötesinde yazılanların tekabül ettiği yerlerin araştırılması ve kavramsal sistematiğin izlenebilmesine dönük bir çekim de bunula birlikte genişlemiş oldu.
Bir süredir Türkiye Devrimci Hareketi’nin farklı geleneklerinden gelen devrimci tutsaklar olarak Kapital’i birlikte okuyoruz. Birbirinden farklı koşullardan geçmiş, uzun tutsaklık koşullarında farklı deneyimler yaşamış bir grup devrimci tutsak olarak daha öncesinde bir dizi Marksist Klasiği (Komünist Manifesto, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, Teori ve Pratik, Marksizm’in Üç Kaynağı, Karl Marx’ın Doktrini) birlikte okuduk. Kendi içinde bir sistemi olmakla birlikte bu ortak okuma faaliyeti, Kapital’i birlikte okumaya da bir hazırlık işlevi gördü. Politik olarak oluşmuş olan duyarlılıkları ve öncekileri ortak çalışma içinde hem teorik hem de pratik etkileriyle izleyebiliyoruz.
Hiç bir çalışma sınırsız bir verimlilik ve genişlik taşımıza. Tıkandığı, zayıfadığı yerler olduğu gibi gelişkin tartışmalar ve sıçramalara da yol açan yerler barındırır. Bu yönden bizlerin yürüttüğü tartışma da özgün değil. Kimi zaman sadece çalışmayı sürdürebilmek başlı başına düzenleyici ve geliştirici yönler taşıyor. Ama bunun ötesinde perspektiferin çoğal-ması daha canlı bir anlama sürecini beraberinde getiriyor. Tecrit koşulları ile atomize edilmeye çalışılan yaşam koşullarına karşı birleştirici ve ortak temellere dayanan bir inşaya girişmek için somut bir adım atılmış oluyor.
Kapital üzerinden böyle bir birlikte okuma yapmak kaçınılmaz olarak sürekli Kapital’in düzenleyiciliğine başvurmayı gerektiriyor. Bu sınırlayıcı kısıtlılıklar üreten bir yanın olmasının aksine kapsamı belirli net bir kavramsal binası ve sunuş sistematiği olan hacimli eserin sunduğu geniş alanın disipline edici bir zorunluluğu. Tabi ki farklı yan yollar ve bunların oluşturduğu çağrışımlar ve bağlantılar kümesi oluşuyor, ancak bunlar çalışmanın etkisiyle oluşan yan tartışmaları besliyor. Bunun genişleyen zemin ve etkiler çoğunluğu olduğu kesin.
Türkiye Devrimci Hareketi’nin farklı gelenlerinden gelen devrimci tutsakların Kapital’i birlikte okuma çalışması yapmasının belki de çalışmanın yöntemi ve işleyişi açısından en önemli avantajı doğrudan çalışmaya katılan her arkadaşın eşit katılımcı olması. Kapital bize onu “bilmek” yorumlamak üzerinden herhangi bir ekstra ayrıcalık tanımıyor. Elbette hepimiz onunla şimdiye kadar edindiğimiz birikim ve yargılar toplamıyla ve bulunduğumuz konumdan ilişkileniyoruz, ancak bu ilişkilenme tarzlarının herhangi birinin diğerlerine yönelik bir ayrıcalığı bulunmuyor. Uyuşmazlıklar ya da farklı yaklaşımlar ancak Kapital aracılığıyla ve onunla bağlantılı diğer bağlayıcı kaynaklarla daha geniş tartışma alanına açılıyor. Özellikle tartışma yaratan bölümlerin daha dikkatle ve detaylı olarak incelendiği sonucu da oluşuyor. Böylece yüzeysellikten arınırken temel bağlantıların kaynaklarıyla birlikte izlenmesinin koşulu oluşuyor.
Henüz sonuçlanmamış ve bundan sonra başka çalışmalar için öncül niteliğinde olan Kapital’i birlikte okumamızın sadece sürdürülebilmesinin bile belirli bir kolektif kararlılığı gerektirdiği kesin. Bizler açısından bu durum her aşamada yeniden ele alınıp onun derslerinin üzerinden daha gelişkin bir yöne doğru arayışın bitimsiz çabasının bir parçası ve pratik bir etkiler toplamı. Kolektif alana aktarılabilecek bir deneyimler toplamı da. Etkilerini şimdiden süreç içinde izleyebileceğimiz çalışmanın deneyimlerle zenginleşeceğini öngörüyoruz.