İyi ki geçtin dünyamızdan Sevim abla!

0
305

Meltem Tuna

Türkiye devrimci hareketine yön veren kadınların isimleri sayılsa kuşkusuz ilk akla gelenlerden biri Sevim Belli olur. Belli’yi geçtiğimiz 24 Şubat’ta kaybettik. Kırmızı bayraklar ve karanfillerle donatılmış tabutunu yaşamı boyunca mücadelelerine omuz verdiği, ışık olduğu kadınlar taşıdı.

Yaşamını yitirmesi sonrası, ardından yazılanlarda yazar ve çevirmen olması vurgulandı çoğunlukla. Marksist klasiklerden yaptığı çevirilerle kuşaklar boyu devrimcilerin yetişmesine önemli katkılar sağladı. Eşi Mihri Belli’nin yazdığı yazılara da hem içerik hem de redaksiyon olarak katkı sunduğu bilinir. Yazı ve çevirileriyle Marksist literatüre katkıları küçümsenecek şeyler değil elbette ama Sevim Belli’yi anarken onu yazar ve çevirmenliğe sıkıştırmak, son anına kadar bağlı olduğu devrimci mücadelede tuttuğu yere değinmemek kendisine büyük haksızlık olur.

Zengin bir ailenin, yalılarda büyümüş iyi eğitimli kızıydı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’da, Avrupa’da uzmanlık eğitimi aldı. İstese iyi bir kariyer, zenginlik ve beraberinde “saygınlık” elde edebilecekken yoksulun, işçinin, ezilenin derdini kendine dert edindi. Devrimci mücadelede yer aldı. Yurt içinde ve dışında çalışmalar yürüttü, görevler aldı. Ülkesinde mesleğini bile yapamadı. Tutsaklıklar, sürgünler yaşadı. Bir asır boyunca mütevazı bir çabayla ve aralıksız şekilde mücadelenin içinde yer almak kolay değildi, o bunu layıkıyla yaptı. İleri yaşlarında dahi sorumluluk almaktan geri durmadı.

Dönem dönem adı sadece “Mihri Belli’nin eşi” olarak anılsa da hayatının hiçbir döneminde eşinin gölgesinde kalan kadınlardan olmadı, buna hep karşı çıktı. Kendi kişiliğiyle ve yaptıklarıyla varoldu, onlarla değer görmeye önem verdi. Yazılarında da kadın mücadelesinin önemini vurgulayan Sevim Belli, kadın ve erkeğin savaşının birbirine karşı değil birlikte bugünkü işleyişe karşı olması gerektiğini, kadının kurtuluşunun buradan geçtiğini ifade etmişti.

Odak Dergisi ile ilişki kurduğum lise yıllarımdan itibaren kendisini yazıları ve kitapları aracılığıyla tanıdığım; Marksizmi çevirilerinde imzası olan kitaplardan okuduğum Sevim Belli ile ne yazıkki hiç yüz yüze görüşemedim. 80 darbesi sonrası iltica etmek zorunda kaldığı ve bir süredir benzer sebeplerle yaşamımı sürdürdüğüm İsveç’te ise onun yaşamına ilişkin çok fazla anı, tanıklık dinleme imkanı buldum. Mütevazı ama mücadele dolu yaşamıyla temas ettiği insanları nasıl etkilediğini tanıklarından dinledim. Benim de kendisini -dolaylı olarak da olsa- tanımış olmanın, bana her zaman umut ve güç verdiğini söylemem asla abartı olmayacaktır.

Devrimci mücadelenin örnek insanlarından Sevim Belli, hayalini kurduğu ve ömrü boyunca uğruna mücadele ettiği “başka bir dünya”yı inşa etme sorumluluğunu bizlere miras bırakarak aramızdan ayrıldı. 27 Nisan 1925’te doğmuştu. Yaşasa bugün 100. yaşını kutlayacaktı. İyi ki doğdun! İyi ki geçtin dünyamızdan Sevim abla!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.