Lenin’in erken ölümü: Kapitalistlerin geçici zaferi

0
418

Selçuk Şahin Polat

Kapitalistler zaferlerini, Sovyetlerin yıkılması, Çin’in kapitalizmi uygulaması, Laos ve Vietnam’ın onu takip etmesi, Kamboçya’da Kızıl Kmerlerin vahşeti, K. Kore’nin, feodal sistemle komünizmi eşitlemesi nedenleriyle kutluyorlar. Halbuki zaferlerini kutlayacakları tarih, 21 Ocak 1924’tür. Çünkü bu tarihten itibaren devrimler, kapitalizmin kapısında bir bir sıraya girdi! Komünist hareketin yolunu aydınlatacak olan yol ve yöntemler, ezilen ve sömürülenlerin sorunları, Ocak 1924’ten beri çözüm için beklemektedir.

Kötüler, hiçbir zaman kendilerini tehlikeye atacakları işlere girişmezler! Onlar, mutlaka aracılar, araçlar kullanarak işlerini hallederler. İşte Lenin’in ölümüne neden olan, ona suikasti yapan zavallı Fanya Kaplan adlı Sosyalist Devrimci, bu ideolojik aparatlardan biriydi. Lenin, F. Kaplan’ın 30 Ağustos 1918 tarihinde gerçekleştirdiği saldırı sonucu ağır yaralansa da ölmedi. 5 yıl 5 ay daha yaşadı! Ölümü ardındansa, devrim sonrasının çözülmesi gereken temel sorunları, onunla birlikte toprağa gömüldü. Yani komünizmin kuramsal ve pratik olarak gelişmesi durdu. Ondan sonra tüm devrimler, Mao’nun olağanüstü kampanyalarına, Castro ve Che’nin tüm çabasına rağmen, kapitalizme geri döndü. Küba bugün direniyorsa eğer, hala Marx-Engels ve Lenin’in ipine eğreti de olsa tutunduğu içindir. Bugün insanlık, Lenin’in ölümü ile biriken sorunların çözümsüzlüğünün getirdiği acıları ve felaketleri yaşıyorlar. Lenin gerçekten bu derece önemli bir komünist miydi? Bakalım…

Marx, Engels ve Lenin, kuramsal çalışmalarının yanında, pratik siyasi çalışmalar içinde de bulundular. Onların yaşamlarını örnek yapan, devrimci ve komünist yolu açan, üretken kılan, öncü ve belirleyici olmalarını sağlayan iki temel niteliği taşıdıklarını görüyoruz: Birincisi, devrimci olmanın özelliklerini kapsarken, ikincisi, devrimciliğin ve de komünistliğin içsel ve siyasi özelliklerini içermektedir. Devrimci nitelikler, tek kelimeyle haksızlıklara karşı mücadele ruhudur. İkincisi, komünist olmaya giden içsel yol ve onun üzerinde yükselen siyasi gelişmişliktir. İşte Marx, Engels, Lenin, Mao, Castro ve Che bu ortak özellikleri taşımaktadır. 

Devrimciliğin genel nitelikleri; haksızlıklara karşı mücadele etmenin doğal değerleridir. Bunlar; cesaret, direnme, mücadele, atılganlık, ölümü göze almak vb. özellikler. Bu özellikler, parti kadrolarında olması gereken temel değerlerdir. Diğer yandan, kimi komünist olmayan devrimci hareketlerde ve kişilerde de bu özellikler vardır. Örneğin Marx ve Engels zamanında, Blanqui ve çoğu yandaşı da bu özellikleri taşıyorlardı. Marx’ın, Blanqui hapse atıldığında, onun için yardım kampanyası açması, ona mektup yazması vb. çabaları boşuna değildir. Yine Rusya’da Narodnikler de bu özellikleriyle Lenin’in övgüsünü almıştır. Hatta onların bazı taktiklerini (polise karşı mücadele-konspirasyon vb.) benimsemiş ve uygulanmasını da istemiştir. 

Bu genel devrimci değerler, feodal ve kapitalist sistemin yarattığı inanılmaz haksızlıklar ve vahşetlere karşı duyulan öfkenin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Fakat komünist yola girebilmek için aşağıdaki özellikleri edinmek gerekiyor.

Komünistliğe giden yol: İçsel devrim ve siyasi önderlik; devrimci özellikleri olan kadroları, bir ordu gibi düzenli birlikler haline getiren, onları proleter sınıf hareketinin örgütlenmesi ve devrim mücadelesinde savaşa sokabilen değerler ise içsel devrim ve onun üzerinde yükselen siyasi önderliktir. Komünist önderlerin taşıdığı ve onları diğerlerinden ayıran bu ikili özelliği bilince çıkarmalıyız:

A- İçsel devrim:

– Tüm düşünce ve tezleri, araştırma, inceleme ve tartışmaya dayandırma; 

– Kendi hata ve eksiklerini gördüğünde kabul etme, bunu açıklayıp düzeltme; 

– Yalan söylememe, açık olma ve sosyal-örgütlü ilişkiler ağı içinde olma;

– Şiddeti, savunma ve özel durumlar dışında ilkesel olarak reddetme; 

– Proletarya ile ilişkiyi temel alma; 

– Mücadele ve örgütlenmede, seçme-seçilme ve geri çağrılmayı ilke edinme;  

– Geçim düzeyini ortalama işçi geliri içinde tutma; 

– Teoriyi, pratik ile olan canlı bağının yanında bilimsel gelişmeleri izleyerek geliştirme.

Yukarıda saydıklarımız gibi yüzlerce özellik sayılabilir. 

Kişi, sistemin yarattığı haksızlıklara karşı ortaya çıkan öfkeyi-enerjiyi, anlık ve sonuçsuz patlamalara ve mücadeleye değil, örgütlü ve planlı bir mücadeleye dönüştürebilmelidir. Bunun için sınıfla ilişki kurarak, örgüt içinde görev alarak, zalimlere karşı öfkeyi insanlığa karşı sevgiyle dengeleyerek, sorunların çözümü için araştırma ve polemiğe önem vererek, yoldaşça ilişkileri sosyal temelde yeniden üreterek, yanlış nerede olursa olsun onu teşhir ederek vb. özellikleri içselleştirip, tutarlı ve örnek bir kişiliğe ve örgütlü bir yapıya kavuşabilir. Bu değerlerler, proletaryanın sınıfsal özelliklerini kapsar ve gelecekteki sınıfsız toplumun inşasında rol oynayacak insanın, bugünkü olmazsa olmaz özellikleridir. Lenin, bu özelliklere sahip olduğu için Sovyet devriminin mimarı olabilmiştir.  

B- Siyasi gelişmişlik: 

Devrimciliğin genel değerleri, devrim için yola çıkan kadrolarda olması gereken nitelikleri kapsar. Ve devrim, bu özellikler olmadan başarılamaz. Ne var ki devrimin sürekliliği ve sınıfsız topluma doğru gelişmesi, ancak içsel devrimini yapmış ve siyasi olarak gelişmiş kadrolarla mümkündür. Devrimleri yönetenler, işte bu özelliklere sahip olamadıkları için, devrimler kapitalizme geri dönmektedir. Buradaki sır; ancak içsel devrime sahip kadroların, komünizmin teorik-ideolojik-örgütsel ve siyasi sorunlarını ve taktiklerini doğru şekilde çözebilecek bir güce sahip olabilmelerinde yatmaktadır. Elbette ki içsel devrimini yapmış tüm tutarlı ve dürüst kadroların, siyaseten gelişmiş ve önder olacağı iddia edilemez. Bunun için ayrıca; a- kültürel birikim, b- inceleme-araştırma ve polemik yapma yetisi, c- tüm zamanını devrime ayırma, d- sınıfla ideolojik veya siyasi bağ kurma vb. ilişkiler gerekir. Şimdi artık, Lenin’i bize tanıtan bazı gelişmelere göz atabiliriz.   

LENİN’İN, TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİREN DOKUNUŞLARI   

Devrimin başarılmasında temel rol oynayan kadro politikası: 1917 devriminden tam 14-15 yıl önce, Lenin’in ülke çapında gazete çıkartma (Iskra) projesi ve 1903 yılındaki II. Parti Kongresi’nde parti üyeliğine ilişkin önerisi, ülke gerçeklerini çözümleme ve geleceği önceden görme özelliğini bize göstermiştir. Martov’un (Menşevik lider) her eylemci parti üyesi olabilir, önerisine karşı Lenin, “üyeler mutlaka parti organlarından birinde çalışıyor olmalıdır” önerisini getirmişti. Parti, öncelikle disiplinli profesyonel devrimcilerden oluşmalı ve etrafı diğer örgütlenmelerle kat kat sarılmalıydı. Sonuçta Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesinde ve de bu sürecin hazırlanmasında rol oynayanlar işte bu devrimci özellikleri taşıyan disiplinli kadrolar olmuştur. Fakat 1900’ler, bu tür bir örgütlenmeye geçişte ciddi sorunlar yaşamışken, bugünkü koşullarda, bu tür bir örgütlenmeye geçiş yüz misli daha da zordur. Evet, bu nedenle bugün, dünyada özellikle de ülkemizde çoğu devrimci, sözde Bolşevik fakat pratikte farkında olmasalar da Menşevik’tir.   

Devrimin başarılmasında özel rol oynayan siyasi önderlik: Nisan Tezleri; 1917 Şubat burjuva devrimi sonrası, Bolşevik Parti’nin izlediği siyasi taktik tümden değişmişti. Halbuki Bolşevikler, Lenin’in ülkeye dönmesinden önce, burjuva iktidarı destekliyorlardı. Lenin, sosyalist devrim taktiğini önerdiğinde, birkaç işçi önderi dışında tek başına kalmıştı. Tezlerini parti çoğunluğuna kabul ettirerek, burjuva iktidarın, iki yüzlü ve Çarcı kadrolarla olan ilişkisini deşifre edip, gücü elinde topladı. Proletarya ve emekçiler arasında (Sovyetler içinde) azınlıkta iken giderek çoğunluğu elde etti. Önemli savaş birliklerini etrafında örgütlü hale getirdi. Ve iktidarı alabilecek hamleyi yaptı. Tüm bunlar, Lenin’deki içsel devrim üzerinde yükselen siyasi gelişmişliğinin bir göstergesiydi. 1917 Ekim Devrimi, onun önderliğinin eseridir!

Devrimi yaşatan Brest-Litovsk Antlaşması: İktidar alınmış fakat devrim inşa edilememişti. İkinci paylaşım savaşı devam ediyordu. Savaş, açlığı getirmiş, insanca yaşam koşullarını ortadan kaldırmıştı. Genç iktidar kendine çeki düzen verecek imkânlara kavuşamıyordu. Hatta bir ara, Alman devrimini kurtarıcı olarak beklemeye başlamıştı bile! Fakat bekledikleri hiçbir olumlu gelişme olmuyor, aksine durum daha bir kötüleşiyordu. İşte bu koşullarda, Almanlarla barış anlaşması yapmak şarttı. Lenin bu konuda, Parti Merkez Komitesi üyeleri ile tam üç ay tartışma yürüttü fakat başarılı olamadı. Çünkü bu muhalifler, devrimci özellikleri olan fakat siyasi gelişmeyi yakalayamamış kadrolardı. Sonunda Almanlar ülkeyi işgale başlayınca, Lenin karşısında direnenler barışa razı oldular. Ve 3 Mart 1918 tarihinde Brest-Litovsk Antlaşması yapıldı. Bu anlaşma, Lenin’in siyasi öngörüsü sonucu üç ay önce yapılmış olsaydı, emperyalist beyaz güçler, iktidarı 2-3 yıl uğraştıramayacaktı. 

Ekonomik yıkımı önleyen Yeni Ekonomik Politika (NEP) ve Kronstadt ayaklanması üzerine: Devrim sonrası yaşanan iç savaş koşulları, yoksulluğun tavan yapmasını sağlamıştı. Sosyal ve komünal hiçbir politika uygulanamıyordu. Barış sonrası, Bolşevik iktidarın, şehirlerdeki açlığı gidermek için köylülerin ürünlerine zorla el koyma politikası, ciddi isyanların başlamasına neden oldu. Ayrıca isyanların zor yoluyla bastırılması, köylülüğü, karşı devrim saflarına itti. Köylü isyanları ve Kronstadt ayaklanmasına karşı Bolşeviklerin yanlış politikası (bunları yapanlar ileri kadrolardı ve Lenin’i yanlış bilgilendirmişlerdi), devrimi, iç savaş bitmesine rağmen tehlikeye sokmuştu. İsyanlar karşısındaki politikalarının (özellikle de Kronstadt) yanlışlığını kabul eden Lenin’in bu tavrı (ayrıntı için Homo Komünus-II ye bakabilirsiniz), onun komünist özelliklere sahip olduğunun bir sonucuydu. İşte bu aşamada Lenin’in önerisiyle ilan edilen NEP, yani kapitalist üretim ilişkilerine dönüş, ekonomik ve siyasi krizin atlatılması için düşünülmüş muazzam önemde bir adımdı. Bu ekonomik adım, koşullara bağlı geçici bir taktikti. Fakat Lenin sonrası bu adım geçici değil kalıcı oldu. 

Bu tür geçici siyasi adımlar, 10. Kongre’de de karar altına alındı. Fakat bu adımlar da kalıcı hale geldi ve Sovyet sisteminin ruhunu teslim aldı. Çünkü çoğu yönetici, hala devrimci niteliklerin ötesine geçememişti. Lenin’in yokluğu, olumsuzlukları besledi.

Kadrolar, devrimci özellikleriyle yani yiğitlik-cesaret ve dirençleri ile anılır, sevilir ve desteklenirler. Fakat onları komünist yapan şudur; bu özelliklerin yanında, içsel devrimi yapmış olmaları yani örnek kişilikleri-davranışları, kitlesel gücü yaratan taktikleri ve de devrimci hareketi her koşulda (devrim öncesi ve sonrası) tehlikelerden koruyup geliştiren özelliklere sahip olmalarıdır. İşte Lenin, bu özellikleri taşıdığı için Lenin idi!

Lenin’den bu yana sorunlarımız birikerek bize çözümü dayatmaktadır.      

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.