Moskova Anlaşması ve Çin-Rusya Cephesi’nden ortak açıklama

0
339

Çince’den Çeviren: Deniz Kızılçeç

Aşağıda Çin Halk Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu liderleri arasında geçtiğimiz ay yapılan görüşmenin ardından yapılan çok önemli açıklama var. Açıklamayı Cem Kızılçeç’ten aldık. Deniz Kızılçeç’in notlarıyla okurlarımızın bilgisine sunuyoruz. (ODAK)

Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Arasında Yeni Dönemde Kapsamlı Stratejik Koordinasyon Ortaklığının Derinleştirilmesine İlişkin Ortak Açıklama (21 Mart 2023)

Sosyalist Birlik (Marksist): Dünyada proleter sosyalist ülkelerin önderliğindeki emperyalizm ve hegemonyacılığın zayıflamasına yol açan küresel gelişmeler, emperyalizmin baskı, savaş ve şiddet aygıtlarını zayıflatan gelişmeler dünya sosyalist-komünist hareketinin ve işçi-sendika hareketlerinin toparlanması ve gelişmesi için yeni fırsatlara işaret ediyor. Sosyalizmi inşa eden ülkeler üzerindeki çok yönlü baskıların azalmasına yol açıyor. Özellikle Küba, Kuzey Kore gibi sosyalizmi inşa eden ülkelerin direnme olanaklarını arttırıyor. Venezuella, Nepal, Nikaragua gibi çok sayıda sosyalist eğilimli ilerici ülkenin Batı’dan gördüğü baskı ve kısıtlamaları zayıflatıyor. Dünyada proleter sosyalist ülkelerin önderliğindeki emperyalizm ve hegemonyacılığın zayıflamasına yol açan küresel gelişmeler, Rusya’da, Belorusya’da, Ukrayna’da, Moldova ve Kazakistan’da derin kökleri olan sosyalist akımın yeniden canlanması için fırsatlar sağladığı gibi, dünya ülkelerinin ezici bir çoğunluğunu oluşturan zayıf ülkelerin barış içinde ve bağımsız kalkınma sorunlarının çözümüne önemli katkılar bulunuyor ve yeni sömürgeciliğin zayıflamasına katkıda bulunuyor.  

ORTAK AÇIKLAMA ORTADOĞU İÇİN NELER ÖNERİYOR: 

İki taraf Orta Doğu’da barış ve istikrarın korunmasını savunmakta, bölge ülkelerinin kendi stratejik özerkliklerini güçlendirmelerini desteklemekte, iki taraf sıcak nokta oluşturan çatışmalı sorunlarını diyalog ve istişare yoluyla çözümüne katkıda bulunmakta ve bölge ülkelerinin içişlerine müdahaleye karşı çıkmaktadır. İki taraf, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin diyalog yoluyla normalleştirilmesini memnuniyetle karşılar ve Filistin meselesine “iki devletli çözüm” temelinde kapsamlı ve adil bir çözüm bulunmasını destekler.

BİLDİRİNİN GİRİŞ BÖLÜMÜ 

“Her iki tarafın da aralıksız çabalarıyla Çin-Rusya Yeni Dönem için Kapsamlı Stratejik Ortaklık Koordinasyonu tarihteki en yüksek seviyeye ulaştı ve ilerlemeye devam ediyor.

İki taraf, 16 Temmuz 2001 tarihinde imzalanan Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Arasında İyi Komşuluk, Dostluk ve İşbirliği Antlaşması ile 20 Haziran 2021 tarihinde imzalanan Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Arasında İyi Komşuluk, Dostluk ve İşbirliği Antlaşması’na uyduklarını ve ikili ilişkileri Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu tarafından 4 Şubat 2022 tarihinde yayınlanan Yeni Dönemde Uluslararası İlişkiler ve Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Ortak Bildirisi’nde belirlenen ilkeler ve bu bildirinin ruhuna uygun olarak geliştireceklerini bir kez daha teyit etmişlerdir.”

“İki taraf da bugünkü Çin-Rusya ilişkilerinin devletlerin Soğuk Savaş dönemindeki askeri ve siyasi ittifaklara benzemediğini, Soğuk Savaş dönemindeki devletler-arası ilişkileri modelinin ötesine geçtiğini ve bağlantısız kalma (non-alignment), çatışmama ve üçüncü ülkeleri hedef almama niteliğine sahip olduğunu belirttiler. 

Çin-Rusya ilişkisi olgun, istikrarlı, bağımsız ve dirençlidir. Covid-19 salgınının ve uluslararası durumdaki olumsuz değişkenliklerinin testine dayanmıştır. Çin-Rusya ilişkisi Dış etkilerden etkilenmemiş ve canlılık ve hayatiyet göstermiştir. İki halk arasında nesilden nesile devam eden dostluğun sağlam bir temeli vardır ve iki ülke arasındaki çok yönlü ve kapsamlı işbirliği geniş perspektiflere sahiptir. Rusya’nın müreffeh ve istikrarlı bir Çin’e, Çin’in de güçlü ve başarılı bir Rusya’ya ihtiyacı var.”

“Çin ve Rusya birbirlerini öncelikli işbirliği ortakları olarak görmekte, her zaman birbirlerine saygı duymakta ve birbirlerine eşitler olarak muamele etmektedirler ki bu tür bir ilişki günümüzde büyük güçler arasındaki ilişkilerinin örnek bir modeli haline gelmiştir. Devlet Başkanlarının rehberliğinde, iki taraf her düzeyde yakın görüş alışverişini sürdürmüş, karşılıklı kaygı yaratan önemli konularda derinlemesine iletişim kurmuş, karşılıklı güveni arttırmış ve ikili ilişkilerin yüksek düzeyde seyretmesini sağlamıştır. Her iki taraf da ikili ilişkileri daha da derinleştirmeye ve çeşitli alanlarda diyalog mekanizmaları geliştirmeye isteklidir.”

“İki taraf da dünyadaki mevcut değişimlerin hızlandığına ve mevcut uluslararası modelin kapsamlı düzenleme ve ayarlamalardan geçtiğine ve aynı zamanda dünyada barış, kalkınma, işbirliği ve kazan-kazan sonuçlarına ulaşan işbirliği yaklaşımının karşı konulmaz bir tarihsel eğilim olduğuna dikkat çekti. Çok kutuplu bir uluslararası modelin oluşumu hızlanmaktadır. Dünyada Meşru hak ve çıkarlarını savunmak için güçlü ve kararlı konumlar alan bölgesel güçlerin sayısı giderek artmaktadır.

Aynı zamanda, hegemonyacılık, tek taraflı davranışlar ve korumacılık hala yaygındır ve uluslararası hukukun tanınmış ilke ve normlarının yerine “kurallara dayalı düzen” koyma çabaları kabul edilemez.

Bir Batılı yorumcu: Bu, büyük ölçüde Rusya’ya karşı tek taraflı yaptırımlar ilan etmek suretiyle uluslararası yasaların ve küresel kurumların çeşitli şekillerde bypass edilmesine bir göndermedir. ABD ve AB, Rusya’yı küresel bir ödeme sistemi olması gereken SWIFT’ten uzaklaştırmak için harekete geçti. Bu durum meşru ticaret yapan diğer pek çok ülkeyi etkiledi ve kendi ekonomilerine ve tedarik zincirlerine herhangi bir geri dönüş olmaksızın zarar verdi. Diğer ticari yaptırımlar, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) veya benzer ticaret organlarına herhangi bir atıfta bulunulmaksızın, ABD’nin bu kategoriyle ilgili yasaları veya diğer cezalandırıcı eylemleri uygulamasını içerir. Yaptırımlardan etkilenen tüm ülkelerin bu konuda herhangi bir başvuru hakkı ya da söz hakkı bulunmamakta olup, bu durum başka ülkeler tarafından giderek artan bir şekilde egemenliklerinin en aza indirilmesi ve uluslararası hukukun üstünlüğünün desteklenmesinden ziyade bozulması olarak görülmektedir. Rusya ve Çin, küresel pazarda sistematik bir düzene geri dönülmesini ve sadece ABD ya da AB’nin keyfi kararlarının herkesi etkilememesini istediklerini belirttiler.    

Bildiri Devam: “İki taraf, yeni bir dönem için Çin-Rusya Kapsamlı Stratejik Ortaklık koordinasyonunun pekiştirilmesi ve derinleştirilmesinin, iki ülkenin ve halklarının temel çıkarları doğrultusunda, içinde bulunduğumuz zamanın gelişim trendine uygun ve dış etkilere tabi olmayan, her iki tarafın da kendi ulusal koşullarına dayanarak yaptığı stratejik bir tercih olduğunu vurgulamıştır. 

Çin-Rusya Tarafları şunları yapacaktır:

– İki devlet başkanı tarafından varılan mutabakatın rehberliğinde, ikili ilişkilerin her zaman doğru yönde ilerlemesini sağlamak.

– Her şeyden önce egemenlik, toprak bütünlüğü, güvenlik ve kalkınma konularında olmak üzere, kendi çekirdek önemde çıkarlarımızın korunmasında birbirimize kesin ve güçlü destek vermeliyiz. (Çevirenin notu: Örneğin Tayvan adasında daha önce üzerinde anlaşılmış olan statünün değişmesinin önlenmesi Çin’in çekirdek çıkarlarından biri olarak açıklanmaktadır. 

– Karşılıklı fayda ilkesini yüksekte tutmalı, modernleşme sürecinde pratik işbirliğini derinleştirmeye ve genişletmeye devam etmeli, ortak kalkınma ve refaha ulaşmak için çabalamalı ve Çin ve Rus halklarına daha fazla faydalar sağlamalıyız.

– İki halk arasında karşılıklı anlayış ve dostluğu teşvik etmek ve iki ülke arasındaki dostluğun toplumsal ve kamuoyu temelini nesiller boyunca sürekli olarak sağlamlaştırmak.

– Dünyanın çok kutuplu hale gelmesini, ekonomik küreselleşmeyi ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesini teşvik etmek ve küresel yönetişimin (küresel ölçekte yönetişim) daha adil ve rasyonel bir yönde gelişmesini teşvik etmek.”

Bir Batılı Yorumcu:  İkili anlaşma Çin ve Rusya arasındaki işbirliğini ele alıyor ve bunu ‘Yeni Dönem’de gerçekleşecek bir işbirliği olarak çerçeveleyerek yapıyor. Bunun kısmen, her iki tarafın da şu anda mevcut olan ‘tek kutuplu’ (yani ABD liderliğindeki) küresel toplum yerine ‘çok kutuplu’ bir dünya toplumu yaratma arzusuna atıfta bulunduğu varsayılabilir.   

Bu aynı zamanda Çin-Rusya Kapsamlı Stratejik Ortaklığının dünya çapında etkileri olmasının bekleneceği anlamına gelmektedir. “Uluslararası ilişkilerin demokratikleştirilmesi” ve “küresel yönetişim” terimlerinin kullanılması da ilgi çekicidir. Bu, her iki ülkenin de – ve muhtemelen çok sayıda diğer ülkenin de – mevcut dünya düzeninin bugünkü yapısından memnun olmadıkları ve değişim istedikleri anlamına gelmektedir. Bugün, Dünya Bankası, IMF, WTO ve WHO gibi küresel kurumlar gibi Birleşmiş Milletler’in de reforma ihtiyacı olduğuna dair artan bir farkındalık var. 

Bu tür değişikliklerin hayata geçirilmesi, her iki ülkenin de gerekli uluslararası desteği toplamak için önemli diplomatik çaba sarf etmesini gerektirecektir. Her iki ülke de halihazırda bu çabaları sürdürmektedir. Bir yandan Çin HC, Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla yürüttüğü yumuşak kredi ve kalkınma yardımı programları girişimini sürdürürken, Rusya da bir sonraki Ukrayna tahıl sevkiyatı anlaşmasının feshedilmesi halinde Afrika kıtasına ve diğer gelişmekte olan ülkelere ücretsiz tahıl tedariki sözü verdi. Nitekim bu anlaşma Mayıs 2023’te sona erecek ve Rusya, Ukrayna limanlarından sevk edilen tahılın büyük kısmının en çok ihtiyaç duyulan yerlerden ziyade AB’ye gönderilmesinden Rusya memnun değil.

Bildiri Devam ediyor: “İki taraf da dünyadaki ülkelerin farklı tarihlere, kültürlere ve ulusal koşullara sahip olduğunu ve her birinin kendi kalkınma yolunu bağımsız olarak seçme hakkına sahip olduğunu belirtmiştir. Diğerlerinden daha üstün olan bir “demokrasi” yoktur. Her iki taraf da ulusal değerlerin başkalarına dayatılmasına karşı çıkmakta, ideolojinin ülkeler arasında sorunlar çıkarmak ve sınır çekmek için kullanılmasına karşı çıkmakta, sözde “otoriter kampa karşı demokrasi kampı” şeklindeki ikiyüzlü söyleme karşı çıkmakta ve demokrasi ve özgürlüğün başka ülkeler ve politikalar üzerinde baskı kurmak için bir bahane ve siyasi bir araç olarak kullanılmasına karşı çıkmaktadır. Rusya, Çin’in Küresel Uygarlık Girişimine büyük önem atfetmektedir.”

Bir Batılı Yorumcu: Çin’in ‘Küresel Uygarlık Girişimi’, 2021’de BM 2030 Yeşil Kalkınma Programı ile bağlantılı olan Küresel Kalkınma Girişimi ve 2022’nin sonlarında bölgesel çatışmaların diyalog yoluyla çözülmesi için yeni bir yaklaşım çağrısında bulunan Küresel Güvenlik Girişimi’nin ardından Pekin tarafından önerilen çeşitli uluslararası kalkınma girişimlerinin üçüncü koludur. Bu yaklaşımın son kazanımlarından biri, bu ayın başlarında Pekin tarafından arabuluculuk edilen Suudi-İran anlaşması oldu.  Çin’in ‘Küresel Uygarlık Girişimi’ bölgesel ve yerel farklılıkların ve kültür, dini ve siyasi çatışmalar karşısında küresel toplumun “farklı Uygarlıklarin değerleri nasıl algıladığını takdir etmek için açık fikirli olması ve kendi değerlerini veya modellerini başkalarına dayatmaktan ve ideolojik çatışmayı körüklemekten kaçınması gerektiğini” önermektedir. Özünde bu, daha hoşgörülü olmak ve meseleleri hemen tırmandırmak yerine çatışma potansiyelini en aza indirmeye çalışmak anlamına gelmektedir.

Bildiri Devam: “İki taraf da insan haklarından herkesin yararlanmasının tüm insan toplumunun ortak arayışı olduğuna işaret etti. Tüm ülkeler insan haklarının geliştirilmesinde kendi yolunu bağımsız olarak seçme hakkına sahiptir. Farklı Uygarlıklar ve ülkeler birbirlerine saygı duymalı, hoşgörü göstermeli, birbirleriyle iletişim kurmalı ve birbirlerinden öğrenmelidir. Her iki taraf da kendi ülkelerindeki insan hakları davasını ve dünyadaki insan hakları davasını kararlılıkla teşvik edecektir.”

 “Rusya, Çine özgü modernleşmenin gerçekleştirilmesinde Çin’i desteklemektedir. Çin tarafı, Rusya’nın 2030’dan önce ulusal kalkınma hedeflerini gerçekleştirmesini desteklemektedir. Her iki taraf da dış güçlerin içişlerine karışmasına karşıdır.

Rus tarafı tek Çin ilkesine bağlılığını bir kez daha teyit eder, Tayvan’ı Çin topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak tanır, her türlü “Tayvan bağımsızlığına” karşı çıkar ve Çin’in kendi egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumaya yönelik tedbirlerini kararlılıkla destekler.

İki taraf, hukukun üstünlüğü temelinde yabancılarla ilgili hukuk ve yasama deneyimi alışverişini güçlendirmek ve Çin-Rusya ilişkilerinin ve iki ülke arasındaki dış işbirliğinin geliştirilmesi için yasal güvenceler sağlamak konusunda mutabık kalmışlardır.”

Bir Batılı Yorumcu: Çinli üreticiler, Rusya’dan ayrılan AB’li üreticilerin yerini alarak Rusya’da hızlı bir genişleme yaşamaktadır. İki ülke arasında yatırım haklarını ve korumalarını belirleyen ikili bir yatırım anlaşması var, Çin ile Avrasya Ekonomik Birliği arasında da bir Serbest Ticaret Anlaşması mevcut. Şu anda müzakereleri devam eden bu anlaşma, daha olumlu değişikliklere yol açabilir. Ayrıca başta soya fasulyesi, ormancılık, ticari fuarlar, dondurulmuş ürünlerin tedariki ve altyapı tesisleri olmak üzere ikili ticaret ve ekonomik işbirliği konularında çok sayıda belge imzalandı. 

Bildiri Devam: “İki taraf, merkezi hükümet ve ona bağlı kurumların yanı sıra üst düzey temsilciler arasında stratejik güvenlik istişaresi ve kolluk kuvvetleri güvenlik işbirliği mekanizması çerçevesinde karşılıklı güvene dayalı diyaloğu yürütmeye devam edecektir.  İki taraf, iki ülkenin siyasi partileri arasındaki görüş alışverişini teşvik edecektir.”

 “İki taraf, “renkli devrimlerin” önlenmesi, “Doğu Türkistan İslami Hareketi” dahil “üç kötücül güçle” mücadele, sınır-ötesi organize suçlar, ekonomik suçlar ve uyuşturucu suçlarında kolluk kuvvetleri işbirliğini güçlendirmek için kamu güvenliği ve içişleri bakanları arasında müzakere ve yıllık toplantı düzenlenmesi konusunda anlaştı.”

Bir Batılı Yorumcu:  ‘Doğu Türkistan İslami Hareketi’ hem Çin hem de Rusya tarafından bir terör örgütü olarak kabul edilmektedir, çünkü belirtilen hedefleri Şincan ve Orta Asya’da bir İslam devleti kurmaktır. Örgüt Türkiye, Pakistan, Afganistan, Suriye ve Endonezya’da faaliyet göstermektedir. ABD, Doğu Türkistan İslami Hareketi’ni 2020 yılında Terör Örgütleri listesinden çıkarmış ve bu örgütün varlığının sona erdiğini iddia etmişti.

Bildiri Devam: “İki taraf, ikili ilişkilerin maddi temelini sağlamlaştırmak ve iki halkın yararına olacak şekilde, iki ülke arasında çeşitli alanlarda pratik işbirliği düzeyini daha etkin bir şekilde geliştirmek için koordinasyonu güçlendirecek, etkili politikalar uygulayacak ve bu çalışmalara stratejik bir perspektiften bakacaklardır. 

İki taraf daha yakın bir enerji ortaklığı kuracak, petrol ve gaz, kömür, elektrik ve nükleer enerji alanlarında enerji işbirliği projelerinin teşvik edilmesinde iki tarafın işletmelerini destekleyecek ve düşük karbon emisyonlu enerji ve yenilenebilir enerji kullanımı da dâhil olmak üzere sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olan girişimlerin uygulanmasını teşvik edecektir. İki taraf, kilit sınır ötesi altyapı da dahil olmak üzere uluslararası enerji güvenliğini ortaklaşa sürdürecek, enerji ürünleri sanayi zincirinin tedarik zincirinin istikrarını koruyacak, teknolojinin tarafsızlığı (Çeviren, ABD ve Batı teknolojik işbirliğine ideoloji ve siyaset katıyor)  ilkesine dayalı olarak adil enerji geçişini ve düşük karbonlu kalkınmayı teşvik edecek ve küresel enerji piyasasının uzun vadeli sağlıklı ve istikrarlı gelişimine ortaklaşa katkıda bulunacaktır.”

Bir Batılı Yorumcu: Batı medyasında Xi Jinping’in ‘Sibirya’nın Gücü 2’ boru hattının imzalandığını duyurmadığı ve bunun bir pazarlık kozu olarak kullanıldığını öne sürdüğü dedikodusu yapılıyor. Ayrıca bu boru hattının daha önce Avrupa’ya gaz gönderen sahalardan gelen gazı yeniden yönlendirdiğini öne süren açıklamalar da yapıldı. Aslında bunlar tamamen farklı alanlardır; Power of Sibirya 2 boru hattı Rusya’nın Sibirya’daki Yamal bölgesinden gelirken, şu anda feshedilmiş olan Nordstream boru hatları ise Rusya’nın binlerce kilometre uzaktaki Barents gaz sahalarından gelmektedir. Bu ikisi arasında herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır.

‘Sibirya’nın Gücü 2’ boru hattı  ile ilgili olarak Moğolistan Başbakanı Oyun-Erdene Luvsannamsrai, fizibilite çalışmasının geçen yıl tamamlandığını ve boru hattının inşasına 2024 yılında başlanacağını ve Sibirya gaz sahalarını Moğolistan üzerinden Çin’e bağlayacağını açıkladı. Çin ve Rusya arasında Sibirya’nın Gücü 2 ile ilgili tamamlanması gereken iki konu var: gaz fiyatlandırması ve Sibirya’nın Gücü 2’nin Çin üzerinden ASEAN pazarlarına (özellikle sosyalist Vietnam üzerinden) uzatılması önerisi.  Sibirya’nın Gücü 2’ye ilişkin çalışmaların erteleneceğine dair bir işaret yok. Bunun yerine projenin hızlandırılması ve orijinal plana göre 2030 tarihinden önce tamamlanması öneriliyor; Çin ve Rusya bu konuda kesin anlaşmaya vardıktan sonra bunun açıklığa kavuşturulması şüphesiz kısa bir süre içinde gerçekleşecektir.     

Bildiri Devam: “İki taraf sivil havacılık üretimi, otomobil üretimi, gemi yapımı, metalürji ve diğer ortak ilgi alanlarında pratik işbirliği yapmaya devam edecektir.”

Bir Batılı Yorumcu: Çin ve Rusya sivil havacılık uçak üretimi konusunda uzun süredir işbirliği yapıyor ve Çinli Comac ile Rus UAC arasında bir ortak girişim olan China-Russia Commercial Aircraft International Corporation (CRAIC), CR929 adlı yeni bir geniş gövdeli bir sivil jetin üretimine başladı. Bu uçağın 2025-26 yılına kadar hazır olması ve 280 yolcu taşıması bekleniyor. Bu arada Çin, Rusya, Hindistan ve İran, İran’da bölgesel bir bakım merkezi olması amaçlanan bir uçak bakım şirketi kurdu. Yaptırımlar nedeniyle Rusya’nın mevcut uçak bakım sorunlarından çok söz edilse de, bu sorunun kısa vadede çözülmesi muhtemel görünüyor.

Bildiri Devam: “Rusya, Çin’in 14. BRICS Zirvesine başarılı bir şekilde ev sahipliği yapmasını takdirle karşılamaktadır. İki taraf, önceki BRICS liderler toplantılarında varılan mutabakatı uygulamak, çeşitli alanlarda pratik işbirliğini derinleştirmek, BRICS ülkelerinin ve BRICS Yeni Kalkınma Bankası’nın genişlemesine ilişkin tartışmaları aktif bir şekilde teşvik etmek ve “BRICS+ Artı Ülkeler” işbirliği ve ortaklığını aktif bir şekilde yürütmek için diğer BRICS üyeleriyle birlikte çalışmaya isteklidir. Başlattığımız BRICS+ Artı Ülkeler girişimi çevredeki ülkelerin, yani yükselen piyasaların ve gelişmekte olan ülkelerin ortak çıkarlarını korumaktadır.”

Bir Batılı Yorumcu: Çok sayıda ülke genişletilmiş BRICS’e (BRICS+ Artı Ülkeler girişimine) katılmak için resmi olarak başvuruda bulundu. Kendi başına bir ticaret bloğu olmasa da, üyeler birbirleri arasında ticaret yapmaya ve benzer ticaret politikaları izlemeye teşvik edilmektedir. Buna ABD doları veya Avro yerine kendi ulusal para birimlerinin kullanılması ve sadece Batılı SWIFT kullanma ihtiyacını ortadan kaldırmak için dijital finansal ödeme platformlarının geliştirilmesi de dahildir. Bu genişleme halihazırda devam ediyor. Mısır, Bangladeş ve Birleşik Arap Emirlikleri şimdiden  BRICS’in  Yeni Kalkınma Bankası’na ortak oldular.   Özetle, bu durum jeopolitik açıdan Batı ve ABD’nin ticaret politikalarıyla tamamen uyumlu olmayan ve bir alternatif yaratmak için uzanan bir grup önemli ülkenin ortaya çıkması  olarak görülebilir. Bunun nasıl uygulanabilir bir ticaret platformuna dönüşeceği, Çin ve Rusya arasında tartışılacaktır. Böyle bir ticaret bloğu, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlar konusunda ‘küresel desteğe’ sahip olduğu iddialarını, zayıflatmaktadır.

Bildiri Devam: İki taraf “Nükleer Silaha Sahip Beş Devletin Liderlerinin Nükleer Savaşın Önlenmesi ve Silahlanma Yarışından Kaçınılmasına İlişkin Ortak Bildiri”nin önemini vurgulamış ve “nükleer savaşın kimse tarafından kazanılamayacağını ” bir kez daha teyit etmişlerdir. İki taraf, bu ortak bildiriyi imzalayan Beş Devletin Liderlerini bildirinin ruhuna uymaya, nükleer savaş riskini etkin bir şekilde azaltmaya ve nükleer silaha sahip devletler arasında herhangi bir silahlı çatışmadan kaçınmaya çağırmaktadır. Nükleer silaha sahip devletler arasındaki ilişkilerin kötüleştiği bugünkü ortamda, stratejik risklerin azaltılmasına yönelik tedbirler, gerilimin azaltılması, daha yapıcı ilişkiler kurulması ve güvenlik alanındaki çatışmaların en aza indirilmesine yönelik genel çabalara organik olarak entegre edilmelidir. Nükleer silaha sahip tüm devletler yurtdışında nükleer silah konuşlandırmaktan kaçınmalı ve yurtdışında konuşlandırılmış nükleer silahları geri çekmelidir.

İki taraf, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasının uluslararası nükleer silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesi sisteminin temel taşı olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. İki taraf bu önemli Antlaşmaya olan bağlılıklarını bir kez daha teyit etmiş olup, bu Antlaşmanın sürdürülmesi ve güçlendirilmesi ile dünya barışı ve dünyada güvenliğinin korunması için birlikte çalışmaya devam edeceklerdir.”

Bir Batılı Yorumcu: Pekin’in Moskova’yı süresi dolan START (nükleer)anlaşması konusunda ABD ile yeniden işbirliğine girmeye zorlayabileceğine dair işaretler var. ABD Ukrayna’ya silah tedarik ettiği için Rusya yeni bir anlaşmayı onaylamayı reddetmişti.

Bildiri Devam: “İki taraf, ABD, Birleşik Krallık/İngiltere ve Avustralya tarafından “Üçlü Güvenlik Ortaklığı” (AUKUS) kurulmasının ve ilgili nükleer güçle çalışan denizaltı işbirliği planlarının bölgesel stratejik istikrar üzerindeki sonuçları ve riskleri konusunda ciddi endişelerini ifade etmişlerdir. İki taraf AUKUS üyesi ülkeleri kitle imha silahlarının ve bunların dağıtım araçlarının yayılmasını önleme ve bölgesel barış, istikrar ve kalkınmayı koruma yükümlülüklerini titizlikle yerine getirmeye kuvvetle çağırmaktadır.”

Bir Batılı Yorumcu: AUKUS anlaşması, Çin’in Pasifik’teki askeri genişlemesini sınırlandırmayı amaçladığı için özellikle Avustralya’da oldukça tartışmalara yol açtı. Avustralyalı üst düzey politikacılar Çin’in Avustralya’yı hiçbir zaman tehdit etmediğini, buna rağmen mevcut hükümetin bu anlaşmaya onay verdiğini belirttiler. Amerika Birleşik Devletleri gerekli denizaltıları ve diğer ekipmanları Avustralya’ya satıyor. AUKUS tartışmalarında muhtemelen daha çok şey olacak çünkü tam olarak kabul edilmekten uzak görünüyor. Avustralya’daki siyasi değişiklikler ve bu askeri antlaşmanın maliyeti Avustralya’yı bu projeyi ertelemeye sevk edebilir. Ayrıca bu antlaşma bazı çevrelerce Pekin’e karşı kışkırtıcı olarak görülmekte ve Tayvan üzerindeki gerilimi arttırma ihtimali çok fazla görülmektedir.  

Bildiri Devam: “İki taraf da BM Şartının amaç ve ilkelerine uyulması ve uluslararası hukuka saygı gösterilmesi gerektiğine inanmaktadır. Rus tarafı Çin’in Ukrayna meselesindeki tarafsız ve adil tutumunu olumlu bulduğunu bildirdi. İki taraf, herhangi bir ülke ya da ülke grubunun askeri, siyasi ve diğer avantajlar peşinde koşarak diğer ülkelerin meşru güvenlik çıkarlarına zarar vermesine karşıdır.” “İki taraf NATO’yu bölgesel ve savunma amaçlı bir örgüt olarak taahhütlerine bağlı kalmaya ve diğer ülkelerin egemenliğine, güvenliğine, çıkarlarına, uygarlık çeşitliliğine, tarihine ve kültürüne saygı göstermeye ve diğer ülkelerin barışçıl kalkınmasına objektif ve adilane bir şekilde bakmaya çağırır.

BİLDİRİDE ELE ALINAN BÖLGELER VE KULLANILAN İFADELER

Asya ve Hint-Pasifik  

İki taraf NATO’nun Asya-Pasifik ülkeleriyle askeri güvenlik bağlarını güçlendirmeye devam etmesinin bölgesel barış ve istikrarı zedelemesinden duydukları ciddi endişeyi dile getirmiştir. İki taraf Asya-Pasifik bölgesinde kapalı ve dışlayıcı bir grup yapısının bir araya getirilerek grup ve cepheleşme siyaseti ve kamplaşma çatışması yaratılmasına karşı çıkmaktadır. İki taraf, ABD’nin hala Soğuk Savaş zihniyetine bağlı kaldığına ve bölgedeki barış ve istikrar üzerinde olumsuz etkisi olan “Hint-Pasifik Stratejisi” izlediğine dikkat çekiyor. Çin ve Rusya, bölgesel barış, istikrar ve refahı korumak amacıyla üçüncü ülkeleri hedef almayan eşit, açık ve kapsayıcı bir Asya-Pasifik güvenlik sistemi inşa etmeye kararlıdır.

Kuzeydoğu Asya

İki taraf, Kuzeydoğu Asya’da barış ve istikrarın korunmasının ilgili tüm tarafların çıkarlarına uygun olduğuna inanmaktadır. İki taraf, bölgesel barış ve istikrarın bölge dışı askeri güçler tarafından tahrip edilmesine karşı çıkmakta; ilgili ülkeleri Soğuk Savaş zihniyetini ve ideolojik önyargıları terk etmeye, itidalli ve sakin davranmaya ve bölgesel güvenliği tehlikeye atacak eylemlerden kaçınmaya çağırmaktadır.

Kuzey Kore

İki taraf Kore Yarımadası’ndaki durumdan duydukları endişeyi dile getirerek ilgili tarafları sükûnet ve itidali korumaya ve durumu hafifletmek için çaba sarf etmeye çağırdı. ABD, Kuzey Kore’nin meşru ve makul endişelerine yanıt verecek somut adımlar atmalı ve diyaloğun yeniden başlaması için gerekli koşulları yaratmalıdır. İki taraf da Kore yarımadasında nükleer silahlardan arındırmanın gerçekleştirilmesi de dâhil olmak üzere bu yarımadada barış ve istikrarın korunması konusunda her zaman ısrarcı olmuş ve yarımadada bir barış ve güvenlik mekanizmasının kurulmasını birlikte savunmuşlardır. Taraflar, yaptırımların ve baskıların ne arzu edilir ne de uygulanabilir olduğuna ve Kore yarımadasında meselesini çözmenin tek yolunun diyalog ve istişare olduğuna inanmaktadır. İki taraf yakın iletişim ve işbirliğini sürdürecek; yarımada meselesinin siyasi çözüm sürecini “çift yoldan ilerleme” yaklaşımı ve aşamalı ve eşzamanlı ilerleme ilkesi doğrultusunda teşvik etmeye devam edecektir. İki taraf, ilgili tarafları Çin ve Rusya’nın barış görüşmelerini teşvik etmeye yönelik ortak çabalarına aktif bir şekilde olumlu karşılık vermeye ve bu süreçte yapıcı bir rol oynamaya çağırır.

Orta Doğu

İki taraf Orta Doğu’da barış ve istikrarın korunmasını savunmakta, bölge ülkelerinin kendi stratejik özerkliklerini güçlendirmelerini desteklemekte, iki taraf sıcak nokta oluşturan çatışmalı sorunlarını diyalog ve istişare yoluyla çözümüne katkıda bulunmakta ve bölge ülkelerinin içişlerine müdahaleye karşı çıkmaktadır. İki taraf, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin diyalog yoluyla normalleştirilmesini memnuniyetle karşılar ve Filistin meselesine “iki devletli çözüm” temelinde kapsamlı ve adil bir çözüm bulunmasını destekler. Suriye’nin egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü destekler ve Suriye’nin öncülüğünde ve Suriye’nin sahipliğinde bir siyasi çözüm süreci paketini teşvik eder. Libya’nın egemenliğinin, bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunmasını ve Libyalıların öncülüğünde ve sahipliğinde bir siyasi çözüm süreci paketinin desteklenmesini savunur. İki taraf bir diğerinin Körfez bölgesine yönelik güvenlik girişimleri konusunda aralarında iletişim ve ortak çalışmayı güçlendirecek ve Körfez bölgesi ülkeleri için kolektif bir güvenlik çerçevesi oluşturmak üzere birlikte çalışacaktır.

İki taraf Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün bölgesel güvenliğe olumlu katkılarda bulunduğuna ve Çin ile Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün bölgesel barış ve istikrarın korunmasında işbirliği yapma potansiyeline sahip olduğuna inanmaktadır. (Çevirenin Notu: Bu Rusya önderliğinde çalışan bir örgüttür. Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan örgüte üye ülkelerdir. 

Orta Asya

İki taraf işbirliğini güçlendirmeye, Orta Asya ülkelerinin ulusal egemenliklerini korumalarına destek olmaya, ulusal kalkınmalarını güvence altına almaya ve dış güçlerin bölgede “renkli devrimler” teşvik etmesine ve bölgesel meselelere müdahalesine karşı çıkmaya isteklidir.

Afrika

İki taraf Afrika’ya ilişkin konularda iletişim ve koordinasyonu güçlendirecek, Afrika’da uluslararası işbirliği için sağlam ve sağlıklı bir atmosfer sağlayacak, Afrika ülkelerinin Afrika sorunlarını kendilerinin bağımsız bir şekilde çözme çabalarını destekleyecek ve Afrika kıtasında barışçıl ekonomik ve sosyal kalkınma davasına katkıda bulunacaktır. Çin ve Rusya Latin Amerika ile ilgili konularda istişarelerde bulunmaya devam edecek, iletişim ve diyaloğu güçlendirecek, Latin Amerika ve Karayip Adaları ülkeleriyle ikili ilişkilerin geliştirilmesine önem verecek ve bölgede istikrar ve refahı teşvik etmeye devam edecektir.

Kuzey Kutbu

Her iki taraf da Kuzey Kutbu’nun barış, istikrar ve yapıcı bir işbirliği alanı olmaya devam etmesi gerektiğini savunmaktadır.

BATILI YORUMCUNUN SON SÖZLERİ VE DEĞERLENDİRMESİ:

Bu açıklama, Çin’in, Moskova’nın Ukrayna ihtilafında tek sorumlu olmadığı ve başka birçok sorun yaratıcı olduğu görüşünde Rusya ile yakın görüşte olduğunu göstermektedir. 

Bu son bildiride çoğunlukla ABD’yi hedef alan bölgesel jeopolitik görüşler, ABD ve Batı tarafından NATO’nun küresel bir güvenlik gücüne dönüştürülmesi için yapılan girişimler ve özellikle Orta Asya ve Afrika’da siyasi baskılar ve yeraltı gruplarına finansman sağlanması şeklinde bölgesel huzursuzlukları kışkırtmak için halihazırda yapılan girişimler (CIA hamleleri ima edilmektedir) yer almaktadır. 

ABD ayrıca Rusya’nın Kuzey Buz Arktik Okyanusu’na erişimini tanımayı reddediyor. Kuzey Denizi Deniz Yolu Geçidi’nin Rusya ile Doğu Asya (Hindistan’a kadar uzanan) arasında önemli bir tedarik zinciri rotası olarak geliştirilmesi ve Rus kıyı bölgelerinin önemli petrol ve gaz rezervlerine ev sahipliği yapması nedeniyle bu konu önemli bir tartışma konusu.

Bir yandan hem Rusya hem de Çin gelişmeleri izlediklerini söylüyorlar. Diğer yandan her ikisi de Batı’nın daha da Doğu’ya yayılma niyetinden endişe duyuyor.

Temel düzeyde, bakarsak Çin ve Rusya yeni bir Dünya Düzeni’nin oluşturulması için temel bir platform oluşturmuş ve bunun başarılı olmasını görmek istediklerini kısmen ifade etmişlerdir. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Avrasya Ekonomik Birliği ile karşılıklı işbirliği ve kalkınmayı konuşmaya başlamasıyla birlikte pek çok şey halihazırda başlamış durumda. BRICS+ Artı Ülkeleri ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi de eklendiğinde dünya Covid öncesinden oldukça farklı görünmeye başlıyor. O dönemde Başkan Putin dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını ifade etmişti. Görünüşe göre Başkan Xi Jinping de aynı fikirde. Xi Jinping Salı akşamı Pekin’e dönerken Vladimir Putin’e ‘Büyük değişiklikler geliyor’ dediği duyuldu ve bu da Çin ve Rusya’nın yeni bir dünya düzeni için reformları hayata geçirmek için gerekli temele sahip olduğunu gösteriyor. 

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE NELER BEKLENEBİLİR: 

– Çin ve Rusya’nın Afrika, Orta Doğu ve Güney Amerika’daki diplomatik ve ticari çabalarının artması;

– Bu diplomatik ve ticari çabaların ürünü olarak ortak bir ticaret bloğunun kademeli olarak adım adım ortaya çıkması;

– Reformlar konusunda gelişmekte olan ülkelerin desteği alınarak mevcut küresel kurumlar üzerinde artan ortak diplomatik ve siyasi baskı;

– SWIFT’e ödeme sistemine alternatif olarak hareket edecek çeşitli finansal ödeme ve mutabakat sistemlerinin ortaya çıkması;

– Doğu ve güneydoğu Asya’ya ASEAN ülkelerine ve Hindistan’a giden Rus enerji kaynaklarının artmaya devam etmesi;

– Bölgesel bir enerji merkezi olarak Orta Doğu’daki enerji oyunlarında iki tarafın koordinasyonun artması ve Afrika’daki enerji kaynaklarına özel ilgi gösterilmesi;

– Asya ve Afrika’daki etkili olan bazı ülkelere ve özellikle daha yoksul ülkelere yönelik ticaret bağlarının ve yardımların arttırılması.

Elbette bu zirvede her şey ortaya çıkmış değil. Ancak, Çin’in dünya düzenindeki reformun ‘sütunları’ olarak adlandırmayı sevdiği kilit noktalar bu bildiride ortaya konmuş gibi görünüyor. Diğer Batılı yorumcuların bu konuda ya son derece sessiz kalacağını ya da kınamada bulunacağını tahmin ediyorum. Ancak, birleşik bir Çin-Rusya ekseninin artık küresel reformları başlatabileceği jeopolitik gerçeği kendini hissettiriyor gibi görünüyor. Sabırlı olmamız ve bu hareket tarzının takip edildiğine dair daha fazla işaret beklememiz gerekir. 

Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği, Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS+Artı Ülkeler işbirliğ ve Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni destekleyen ülkelerin güçlenen bir aradalığı ile dünya ABD-AB ekseninden uzaklaşmaya ve hem Pekin hem de Moskova’nın kilit oyuncular olarak konumlarını koruduğu daha eşit yayılmış, gerçekten küresel olarak etkili olabilecek yeni bir rejime doğru ilerlemeye başlayabilir. 

Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılan ülkelerin sayısı 110’a yaklaşmaktadır, ancak bazı anormallikler vardır; Brezilya ve Hindistan BRICS’in bir parçasıdır ve Rusya ile geniş ticari çıkarları vardır. Çin-Rusya tarafından önerilen bir küresel ekonomik-ticari bloğa katılmaya ve katkıda bulunmaya hazır ülkeler grubu potansiyel olarak gösterilenden daha büyük olabilir. Bu da Batı için bir meydan okumadır.

Son olarak, Batılı analistler artık Putin’in modasının geçtiğini öne süren raporlar hazırlamaktan hoşlanıyorlar – Çin-Rusya Kapsamlı Stratejik İşbirliği Ortaklığı çabaları durumun aslında böyle olmadığını gösteriyor. Daha ileri gelişmelerin, diplomatik hamlelerin ve ekonomik cazibenin arttırılmasının, önümüzdeki birkaç yıl için ortak bir Çin-Rusya stratejik planının parçası olması ve yolda gerekli ayarlamaların yapılması beklenebilir. Muhtemelen Sonbaharda Pekin’de yapılacak olan bir sonraki Xi-Putin Zirvesi, küresel ölçekte yeniden hizalanma açısından ilerleme olmayı vaat ediyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.