George Floyd’un 25 Mayıs günü ABD‘nin Minneapolis şehrinde, Derek Chauvin tarafından öldürülmesi ve cinayet görüntülerinin sosyal medyadan yayılması sadece ADB’de değil; tüm dünyada ırkçılığa karşı yoğun tepkilerin gelişmesine de neden oldu.
Tarihsel ve sosyal olarak ABD’nin en alttakileri olan Afrika ve Latin Amerika kökenli insanlar, korona salgını nedeniyle yaşam koşullarının daha da kötüleşmiş olmasının da etkisiyle; ayrımcı sisteme yeter dediler.
Protestolar bir çığ gibi büyüyerek yayıldı ve tüm dünyayı sardı
Birçok Avrupa ülkesinde korona yasakları geçerli iken, onbinlerce insan sokaklara çıkarak hem ABD’deki ırkçılığı hem de kendi ülkelerindeki ırkçı politikaları protesto ettiler.
Korona yasaklarının iyice gevşetildiği Almanya’da halk, birçok büyük şehirde alanlara çıktı ve ABD’deki cinayeti protesto etti. Oradaki ırkçılık karşıtı hareketle dayanışmasını dile getirdi. En kalabalık katılım 35.000 kişiyle Düsseldorf’ta olurken, Berlin, Hamburg, Köln, Münih ve Frankfurt gibi büyük şehirlerin her birinde de onbinin üzerinde katılım oldu. Protesto gösterilerinin dikkat çeken bir özelliği ise genç nüfusun eylemlere yoğun katılımı idi.
Münster şehrindeki gösteri bizler açısından ayrı bir anlam taşıyordu. Bizler de toplumdaki ırkçılığa karşı bir şeyler yapma eğilimini görmüş ve pazartesi günü yaptığımız toplantıda değerlendirmiştik. İlk olarak diğer politik gruplarla beraber organize etmenin yollarını düşündük, ancak zamanın darlığı nedeniyle protestonun örgütlenmesini üzerimize almaya karar verdik. Neticede, Hanau saldırısına yönelik yaptığımız gösteriden tecrübemiz vardı. İlk başvurumuz şehir içerisinde yaklaşık 250 kişinin sığacağı bir alandı, ancak sosyal medya üzerinden aldığımız geri dönüşlerde bu alanın talebe yetmeyeceğine karar verdik ve bir gün öncesinden eylemi şehrin en büyük meydanına kaydırdık. Burada da beşyüz ila bin arası bir katılım bekliyorduk.
Kısa çağrı metnimiz bölgemizdeki hemen hemen her politik parti, kurum ve hareket tarafından paylaşıldı ve insanlar mitinge davet edildi. Bizler de çevremizi yoklayarak mümkün olduğunca olayın doğrudan muhatabı olan siyah ve renkli insanlardan konuşmacılar belirlemeye çalıştık.
Cumartesi günü erkenden meydana gittik ve hazırlıklarımızı yaptık. Mitingin başlangıç saati yaklaştığında insanların akın akın meydana geldiğini gördük. Tahminimizde yine yanılmıştık.
Miting başlamadan önce 8 dakika 46 saniye saygı duruşu yapıldı. Tamamı siyah ve renkli insanlardan oluşan konuşmacılar ırkçılığın sadece ABD’de olmadığını başta yaşadığımız Almanya olmak üzere tüm dünyanın, insanlığın bir problemi olduğuna dikkat çektiler ve ırkçılığın ancak beraber mücadele ederek aşılabileceğine vurgu yaptılar. Birçok konuşmacı günlük hayatlarında karşılaştıkları ırkçı ve gizli ırkçı davranışları da anlattılar. Konuşmalardan sonra açık mikrofon ugulamasına geçildi. Burada da ırkçılıktan etkilenen insanlar duygularını ve tecrübelerini dile getirdiler.
Mitingde sık sık;
Black Lives Matter!
No justice no peace!
Hoch die Internationale Solidarität (Enternasyonal dayanışmayı yükselt!) sloganları atıldı.
Yaklaşık iki saat süren miting, Odak adına yapılan kısa bir konuşma ile sonlandırıldı.
Odak/ Almanya
