Ne kadar çok dincilik o kadar çok adaletsizlik ve ahlaksızlık

0
303

Haftalık özetimize dünyadan gelişmelerle başlıyoruz.

Avrupa ülkelerindeki çiftçilerin eylemleri devam ediyor. Fransa, Belçika, Lüksemburg, Almanya, İspanya, Hollanda, Belçika, Polonya, İtalya ve Macaristan olmak üzere pek çok AB ülkesinde çiftçilerin tepkilerinin odak noktasını “Yeşil Mutabakat” programı ve artan maliyetler oluşturuyor. Rusya-Ukrayna Savaşı sonucunda ortaya çıkan enerji, yakıt ve gübre maliyetlerindeki artışa, Ukrayna’dan gelen ucuz tahıl ürünlerine, vergilerdeki artış ve destek ödemelerinin yetersizliğine karşı çeşitli eylemler düzenliyor.

Fransa’da hükümetin tarım politikasını ülke genelinde protesto eden çiftçiler, traktörleriyle günlerdir yol ve otoyolları trafiğe kapatıyor. Ülkenin değişik merkezlerinde toplanmak için yola çıkan çiftçilerin eylemlerinin önemli duraklarından biri Paris’te bulunan ülkenin en büyük toptan pazarı Rungis oldu. 

Çiftçiler, Paris’e giriş-çıkış güzergahlarını ve başkentin en büyük toptan pazarı Rungis’in giriş kapısını traktörleri ile kapattı. Çiftçilerin önünü kesen polis, trafik akışını durdurma, yol kapatma ve izinsiz gösteri yapma suçlamasıyla çiftçilerden gözaltına alınanlar oldu.

Süren eylemler üzerine hükümet yeni destek paketini açıkladı. Çiftçilerin sosyal ve finansal şartlarını iyileştirmek için 150 milyon avroluk destek sunacaklarını açıklayan Başbakan Gabriel Attal, ithal edilen ürünlere karşı çiftçilerin korunmasını sağlayacak bir yasa tasarısının da Senato’da görüşülmesi için çalışmaya başlayacaklarını duyurdu.

Hükümet ile başlayan müzakerelere ilişkin açıklama yapan ülkedeki en büyük çiftçi sendikası FNSEA, çiftçiler taleplerine karşılık hükümetten somut adımlar gelene kadar protestoların devam edeceğini duyurdu.

Belçika’da eylemlerini ülke geneline yayan çiftçiler bir çok kentte karayollarını kapatırken yaklaşık 1000 traktör ile başkent Brüksel’de bulunan ve Avrupa Birliği’nin liderler zirvesinin yapılacağı Avrupa Parlamentosu binasını kuşattılar. Bina çevresinde güvenlik önlemi alan polis içeri girme çalışan çiftçilere göz yaşartıcı gaz kullanarak engel oldu. Çiftçilerin büyüyen protestolarının Avrupa Birliği’nin liderler zirvesinde gündeme gelmesi bekleniyor. Hatırlanacağı üzere çiftçi eylemler Hollanda’da sağcı partinin, Farmer-Citizen Movement (BBB), 2019 yılında parlamentoda çok sayıda sandalye kazanmasına yol açmıştı. 

Avrupa’da süren çiftçi eylemlerinin yanı sıra  işçilerin grev hazırlıkları var. Almanya’da havalimanı çalışanları uyarı grevine başladı. Fransa’da ise ulaşım iş kolunda 5 Mart’ta uzun süreli bir grevin başlaması bekleniyor. 

Yaklaşık 300 bin Finlandiyalı işçi hükümetin açıkladığı sosyal yardımları kesme, çalışma hayatını işçiler aleyhine değiştirme ve grev hakkını kısıtlama yolundaki çalışma reformlarını protesto etmek amacıyla Perşembe ve Cuma günü grev yaparak Finlandiya’nın büyük kısmında hayatı olağanüstü etkiledi. SAK ve STTK sendikaları öncülüğünde Perşembe günü başlatılan grevle birlikte mağazalar, anaokulları ve okullar kapatıldı; fabrikalar, hastaneler, toplu taşıma araçları ve havaalanları düşük temppda çalışmaya geçti. Finnair havayolu şirketi 550 uçuşu iptal etmek zorunda kaldı ve 60 bin yolcu bundan etkiledi. Hükümet işçiler aleyhine tedbirleri hayata geçirme konusunda ısrar edeceğini belirtiyor. 

Avrupa başta olmak üzere çeşitli ülkelerde işçiler iş saatlerinin azaltılması talebini ileti sürüyorlar. Bu taleplere paralel olarak haftalık çalışma gününün 4’e düşürülmesi yoluyla tatil gününün üçe çıkarılması talebi yeniden gündeme geldi. Almanya’da IG Metall işçilerinin bu konuda aktif oldukları görülüyor. Bugüne kadar çeşitli ülkelerde yapılan deneyler 4 günlük çalışmada üretimin düşmediğini; stresin, hasta yazılmaların ve emeklilik müracatlarının ise azaldığı görüldüğü belirtiliyor. Ancak kapitalistler ek istihdam ve ek maliyet zorunluluğu getireceği gerekçesiyle ana okulu ve sağlık gibi bazı hizmet sektörlerinde iş gününün kısaltılmasına daha çok karşı çıkıyorlar. 

Haftalık işgünü Fransa’da 2000 yılında 35 saate düşürülmüştü. Çalışma saatleri tekstil ve lokantacılık gibi sektörlerde ise pratikte daha uzundur. 

Suriye-Ürdün sınırındaki Amerikan üssüne hafta sonu düzenlenen saldırıyla ilgili konuşan ABD Başkanı Joe Biden, “Orta Doğu’da daha geniş bir savaşa ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum” dedi. Biden, saldırının sorumlusu olarak İran’ı görüp görmedikleri sorusunu, “Bu saldırıyı yapan kişilere silahları sağlamaları bağlamında onları (İran’ı) sorumlu tutuyorum” şeklinde yanıtladı.

Ürdün’de Suriye ve Irak sınırlarına yakın bir bölgedeki konuşlanan ABD’nin Kule 22 olarak bilinen üssüne yapılan silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısında 3 ABD askerinin öldüğü en az 25 askerin de yaralandığı açıklanmıştı. Kule 22’de konuşlu ABD askeri sayısına ilişkin ise kesin veri yok. ABD’nin bu üs üzerinden Tenef üssünü Ürdün sınırları içinden korumayı amaçladığı biliniyor. 2016’da ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerince “DEAŞ’la mücadele” adı altında kurulan ve sonrasında genişletilen Tenef Üssü’nden kaldırılan gözetleme balonlarıyla Ürdün sınırı ile Fırat Nehri arasındaki yüzlerce kilometrelik alanda İran destekli grupların askeri faaliyetleri gözetleniyor.

ABD ve Batılı ülkeler Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA)’ya mali desteği kesmeye karar veriyorlar. Karar geçen yıl 7 Ekim Akwa Tufanı eylemine 12 UNRWA çalışanının katıldığı iddiasına dayandırılıyor. UNRWA bünyesinde Gazze’de 13 bin personel çalışmaktadır. UNRWA, İsrail devletinin Filistinlileri yurtlarından sürerek ilan edilmesi sonucunda BM Genel Kurulu tarafından 1949’da Ürdün, Suriye, Lübnan, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinli mültecilere yardım amacıyla kuruldu. AB ülkeleri ABD’nin kararını izleyeceklerini birbiri ardından açıklıyorlar. Karar Filistin direnişini güçsüzleştirmeyi amaçlıyor. 

Ülkemizdeki gelişmelerle özetimize devam ediyoruz.

Depremzedelerin beklediği, 1 Şubat’ta gerçekleştirilmesi planlanan TOKİ konutları kuralarının çekileceği tarih iktidarın ” seçim şovu” hesabıyla ertelendi. 6 Şubat depremlerinin ardından çadır ve konteynerlerde yaşam mücadelesi veren depremzedelerin mağduriyetleri yaşanan felaketin ve yıkımın büyümesinin sorumlusu olan iktidarın “seçim şovu” nedeniyle uzatıldı. 1 Şubat’ta tüm illerde eş zamanlı yapılması duyurulan TOKİ konutları kuralarının yaklaşan seçim öncesi iktidarın propagandasına yönelik olarak “Erdoğan’ın bizzat katılımı ile deprem yaşayan her ilde ayrı ayrı çekilişe” göre yeniden planlandığı öğrenildi.

Erdoğan şeriatı savunanlara sahip çıktı ve gençliği rejimin yetiştirdiği din memurlarına emanet etti. Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi’nde konuşan Erdoğan, adliye koridorlarında şeriat sloganları atan ve mitinglerde hilafet bayrağı açan gruplara sahip çıkarak,  ‘hilafet bayrağı’na’ yönelik tepkiler ve suç duyurularına tepki gösterenleri hedef aldı. Erdoğan konuşmasında “İslam’ın hayata dair kurallarının bütünü olan şeriata düşmanlık, dininin kendisine husumettir” dedi. Erdoğan konuşmasında Müslümanlık dışında Türklük olamayacağını savundu. 

Erdoğan’ın yaptığı bu şeriat çıkışı bu yönde gösteri yapanları cesaretlendirecktir. İktidarın arkasında olduğunu bilen bu güçler, ülkemizin ve halkımızın aydınlık, ilerici, laik ve yurtsever kesmine düşmanlıklarını artıracaktır.

Erdoğan’ın gençliği din adamlarına emanet etmesi pratikte anlamı en ağır ahlaksızlıklara çıkmaktadır. 

Türkiye 21 yıldır AKP tarafından yönetilirken bu süre zarfında ülkemizde ahlak ve adaletin daha hızlı gerilediği görülüyor. Türkiye dünyada yolsuzlukların en çok arttığı ülkeler arasındadır. Transparency 2024 listesinde ülkemiz 180 ülke arasında şeffaflıkta 115’inci sırada, yani çok gerilerde gösterilmektedir. Listede birinci sırada yani en iyi durumda Danimarka yer alıyor. Listede Türkiye ayrıca yolsuzlukların son yıllarda en hızlı arttığı ülkelerden biri olarak gösteriliyor. Dincilikle yoğrulan ülkemizde işçilerin yarısından fazlası 17.200 lira asgari ücret alıyor. Türk-İş verilerine göre yoksulluk sınırı ise 50 bin liraya dayanmış durumda. Ülkemiz iş kazalarında Avrupa’da birinci en kötü, dünyada ise dokuzuncu en kötü ülke durumunda bulunuyor.

2023 yılında dincilik artarken halk Türkiye tarihinin en hızlı yoksullaşmasını yaşandı.  En zengin %20’lik kesimin toplam gelirden aldığı pay 1,8 puan artarak %49,8 olurken en yoksul %20 ise toplam gelirin %5,9’unu almaktadır. 2023 yılında yüzde 151 artırılan Diyanet’in bütçesinin 2025 yılında 6 bakanlığın bütçesinden fazla olacağı hesaplanıyor. 

2023 yılı Aralık ayı Emniyet Genel Müdürlüğü Strateji Daire Başkanlığı Mali Raporu’na göre, Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı için geçen yıl tam bir milyar 77 milyon 543 bin TL harcandı. Günlük 2 milyon 952 bin TL’ye mal olan ve geçen yılki tutarı ikiye katlamış olan bu harcama 63 bin 377 kişinin aldığı aylık asgari ücrete ya da en düşük emekli maaşı olan aylık 10 bin TL’yi alan 107 bin 754 kişinin maaşına denk düşmektedir. Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi’ne kaç kişinin görev yaptığını ve koruma ekibinde bulunan araç sayısı yıllardır gizleniyor. Bu konuda muhalefet milletvekilleri soru önergeleri de yanıtsız kaldı Saray’ın skandal düzeydeki harcamalarını ise yazmıyoruz. 

Dinciliğin yükselmesiyle Türkiye’de yolsuzlukların, uyuşturucu ticaretinin, adam kayırmacılığın, fuhuş ve her türlü ahlaksızlığın, iş kazalarının, gelir adaletsizliğinin artışı arasında gözlenen paralellik ne kadar çok dincilik o kadar çok ahlaksızlık gibi bir denklem akla getirmektedir. 

AKP ve MHP ittifakı Can Atalay’ın vekilliğini düşürdü. Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğin düşürülmesine ilişkin karar, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararına rağmen Meclisi’te okunmasıyla Atalay’ın vekilliği düşürüldü. Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine Meclis’te ve dışarıda tepkiler geldi. TİP Genel Başkanı Erkan Baş bu hukuk ihlaline karşı demokratik muhalefeti sokağa eylemlere çağırdı. CHP ve sol güçler çeşitli merkezlerde protesto gösterileri yaptılar. 

Özak Tekstil işçilerinin direnişi 67 gündür sürüyor. Süren mücadeleleri için seslerini duyurmak isteyen işçiler iki farklı noktada protesto yaptı. Direnişlerinin 67. gününde İstanbul’da iki farklı noktada eylem yapan Özak Tekstil işçileri, “Herkes üstümüze geldi. Biz de sesimizi duyurmak için burada bulunuyoruz. 67 gündür Zara ve Levi’s bizi raporlama yapacağız diye oyalıyor. Bizim sesimizi ne zaman duyacaksınız? İşçi hakkını istiyor fazlasını değil. Biz sendikada seçme hakkımızı istiyoruz. Bir an önce sendikamızın tanınmasını istiyoruz. İşten çıkarılan beş yüz işçimizin geri işe alınmasını istiyoruz. Dışarıda geçen günlerimizin ücretini istiyoruz.” dedi.

Odak kolektifi olarak hazırlığına ve yürütülmesine katkıda bulunduğumuz Demokrasi Okulu’nun bu haftaki buluşmasında ülkemizdeki işçi direnişleri, emek örgütlerinin ve solun emek mücadelesi içindeki etkisini nasıl geliştirebileceği üzerine bir tartışma yürütüldü. Toplantıya katılan direnişteki işçiler başlattıkları direniş süreçlerini ve mücadelelerini anlattılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ nde haksızca işten atılan Tülay Çal, işe dönme mücadelesini anlattı. BİRTEK-SEN başkanı Mehmet Türkmen, 70’li günlere dayanan Özak Tekstil işçilerinin direnişini özetleyerek dayanışmaya ihtiyaçları olduğunu belirtti. Yine, LCWaikiki direnişçisi Serkan Yılmaz, Ataşehir Belediyesi direnişçisi Hasan Karaçay, Coca Cola direnişçisi Ümit Şimşek ve emek örgütlerinden toplantıya katılan konuşmacılar direnişleri, emek mücadelesinin içinde olduğu durumu aktarak, iktidarın ve sermaye güçlerinin emek düşmanlığına karşı ortak bir emek örgütlenmesine, mücadele ve dayanışmasına ihtiyacımız olduğuna dikkat çektiler. 

İşçi sınıfını devrimci bir güç haline getiren, onun mücadelesidir. Onlardaki kararlılığı ve direnci artıracak olan da birlik ve dayanışmadır. Hafta içinde Can Atalay ile dayanışma eylemlerini de solun birlikte davranmasını geliştirecek önemli bir olanak görüyoruz. Devrimci tutsaklarla dayanışma çalışmaları ve kayıp yakınlarının eylemleri de bu yönde devam eden olumlu çabalardır. Yerel seçimlerde Dersim merkezinde ve ilçelerinde kurulan ittifakları ve Kadıköy’de Maçoğlu’nun belediye başkanlığı adaylığını da solda birlikte davranma yolundaki bilincin gelişmesine katkıda bulunabilecek olanaklar görmek istiyoruz. Sosyalist solda birlik duyarlılığını mücadele içinde geliştirmek hepimizin görevidir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.