(SÖYLEŞİ) Mahir Gürz: “Gerçek barışı emperyalistler ve gericiler değil; devrimci, ilerici güçler ve dünya halkları getirebilir”

0
254

Odak Dergisi ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmeleri Türkiye ve dünya devrimci hareketi açısından anlamaya çalışıyor. Değişik konu başlıklarından oluşan söyleşilerimizde sosyalist örgütlerden ve kişilerden aldığımız görüşler ile ortak bir eleştirel düşünceye varmayı umuyoruz. Dizimizin bu konusu ise dünyada yükselen savaş tehdidi ve bu savaş tehdidine karşı geliştirilebilecek “Anti-Emperyalist Barış Hareketi İhtiyacı” olacak. Sorularımızı bu sefer de SMF Dönüm Sözcüsü Mahir Gürz’e yönelttik. Aşağıda Gürz’den aldığımız cevapları yayınlıyoruz. İyi okumalar dileriz…

Emperyalizm savaşları hangi amaçlarla, nerelerde ve nasıl kışkırtıyor? 

Bazı istisnai sebepler dışında dünya genelinde ve bölgesel olarak çıkarılan bütün savaşların neredeyse tamamı, enerji kaynaklarının, yeraltı ve yerüstü madenlerinin, tarım alanlarının, stratejik alanların ve pazar olarak gördükleri insan nüfusunun kontrol edilmesi için emperyalist tekeller tarafından çıkarılmaktadır.

Gerçek bu olmasına karşın emperyalist tekeller ve devletleri, bölgeye medeniyet götürme, barış sağlama, ezilen azınlık, ulus ve inançları koruma vb. yalanlarla dünya halklarını ve savaş çıkardıkları bölgelerdeki halkları kandırmaktadırlar.

Dünyadaki tüm eşitsizlikleri, inanç kavgalarını, ulusal eşitsizlikleri ve bölge halkları ve devletlerini çeşitli bahanelerle kavga ettiren, geri bıraktıran ve tüm bu sorunların çözülmesini istemeyen ve bölgesel husumet ve savaşlara dönüştüren emperyalist tekellerdir, onların devletleridir ve yerel destekçileridir.

Ukrayna ve Ortadoğu’daki savaşlar dünyayı nasıl etkiliyor? 

Ukrayna, Ortadoğu ve dünyanın birçok yerinde süren bölgesel savaşlar bundan önce yaşanmış bütün savaşlar gibi dünya ve bölge halklarına ölüm, yıkım, yoksulluk, fiyat artışı, iç ve dış göç, kültürel gerileme, eğitimsizlik, yozlaşma, gericilik, ırkçılık, milliyetçilik, doğa katliamı, uzun yıllara dayanan düşmanlıklar vb. dışında hiçbir şey getirmemiştir, getirmeyecektir. 

Emperyalist tekellerin istediği de budur. Dünya halklarının eşitlik ve özgürlüğe dayalı yaklaşımlarla kolayca çözebilecekleri sorunlar, yüzyılları bulan bölgesel savaşlara dönüşmekte ve bölge halkları çeşitli gerekçelerle birbirini boğazlarken; emperyalistler silah satmakta, bölgeyi sömürmekte, ticaretini yaparak karına kar katmaktadır. 

Bu alanlardaki savaşların tek kazananı emperyalist tekeller ve onların yerli işbirlikçileri olurken kaybedeni ise bölge ve dünya halkları, kadınlar, çocuklar ve doğa olmaktadır.

Emperyalist saldırganlık karşısında ülkemiz emekçileri, halkımız ve ezilen insanlık lehine barışı nasıl savunabiliriz? 

Öncelikle emperyalistler ve yerel işbirlikçilerinin istediği barış şudur. Kapitalist sermaye ve sömürü düzenine teslim olun, özgürlük isteminden vazgeçin, ne istiyorsam onu yapın bende size bazı haklarınızı vereyimden başka bir şey değildir.

Emperyalistler arası barış dünyaya nefes aldırmadığı gibi, gerici güçlerin istediği barış da ezilenlere barış getirmemiştir. Tersine mücadele gerilemiş ve ekonomik, siyasal, kültürel alanlarda daha büyük yıkımlar getirmiştir. 

Dünyada ve bölgede geçici barışlar halklar ve emekçiler arsında sağlanacak barışla ancak bir nebze sağlanabilir. Kalıcı barış ise ancak kapitalist düzenin ve onun tüm gerici odaklarının ortadan kaldırılması ile mümkün olabilir.

Dünyada kazanılmış her hak, sağlanmış barışlar ancak ve ancak dünya ve bölge halklarının ağır bedeller vermesi sonucunda kazanılmıştır. Tarih bunun dışında bir örneğe tanık değildir.

Bu savunudan diplomasi ya da çeşitli taktik politikalar uygulanmaz anlamı çıkarılmamalıdır. Anlaşmalar, ittifaklar hatta daha ileri adımlar atmak için bazı geri adımlar atmak gerçekçi hale gelebilir. Bunlar siyasetin doğasında vardır, fakat bunlar stratejik çözüm getirmez. Gerçek barışı emperyalistler ve gericiler değil; devrimci, ilerici güçler ve dünya halkları getirebilir.

Tüm bu saldırgan ve savaş çıkaran hallerine rağmen emperyalist sistemin doğası gereği zor durumda olduğu açık bir gerçektir. 

Merkezileşen ekonomi sonucunda yaptıkları ağır sömürüye dayalı olarak milyarlarca insanı yoksullaştıran emperyalist düzen elde ettiği metaları yoksullaştırdığı bu insanlara satamayınca her defasında daha büyük krizlere girmekte istikrarsızlık ve yıkımın eşiğine doğru gitmektedir. 

Dünya işçi sınıfı, ezilen halklar, ezilen uluslar, ezilen inançlar, ezilen cinsiyet kimlikleri, doğayı savunanlar olarak tüm kötülüklerin, eşitsizliklerin, yoksulluğun ve savaşların sebebi olan bu emperyalist kapitalist düzene karşı güçlerimizi birleştirerek geçici ve kalıcı barışı getirmek için mücadele etmeliyiz. 

Özgürlük, adalet, eşitlik ve barışı her bir alanda baskıyı, eşitsizlikleri, sömürüyü ve savaşların ortadan kaldıran sosyalist bir sistem sağlayabilir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.