Trendyol direnişçisi Ömer: “Sabah ayazında çok üşüdük, öğlen sıcağında çok yandık, akşam eve ekmek götüremezken çok utandık. Bir avuç emekçi olarak çok KİMSESİZ kaldık…”

0
347

Trendyol’un Esenyurt deposundan sendikal örgütlenme haklarını kullandıkları için işlerinden atılan emekçiler, 40 günden fazladır direniyor.

Ülkemizde yasa ve kolluk kuvvetleri ise, yasal olanın değil, yasa dışı olanın, yasa tanımayanın yanında durarak işçilere eziyet çektiriyor. Gözaltına alıyor, darp ediyor, “hakkınızı aramanız yasak” diyor

Trendyol direnişçileri 40 günden fazladır bunu anlatmaya çalışıyor. İstekleri çok basit, gayet makul talepler. Onların sesine ses katmak için biz de elimizden geldiğince yanlarında olmaya çalışıyoruz. Bugün de seslerini daha görünür kılmak için onlardan bir tanesi olan Ömer Orhan arkadaşımız ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.

Emekçilerin haklı mücadelesini başarıya ulaştırmak için hepimizin bir şeyler yapabileceğine inanıyoruz. Ancak, birleşir isek kazanırız. İyi okumalar…

ODAK: Bize yaşadığınız süreci, iş yerinden neden atıldığınızı kısaca anlatabilir misiniz?

Ömer Orhan: Merhaba ismim Ömer Orhan. Uluslararası Ticaret ve Lojistik mezunuyum, Trendyol’u kariyer bağlamında bir eşik görerek iş başvurusunda bulunmuştum. Akabinde Trendyol’a çalışan taşeron firmanın belirli iş sözleşmesi dayatması ile iş başı yaptım.

Belli bir süre sonra Trendyol’un dışarıya lanse ettiği büyüme, istihdam ve işçiye verilen değer başlıklarının gerçeği yansıtmadığını gördüm. Sağlıksız çalışma ortamında çalışana uygulanan psikolojik baskılara, ağır iş yüküne, uzun çalışma saatlerine ve meslek hastalıklarına davetiye çıkaran, tamamen bedensel güçle sürdürülen çalışma biçimlerine şahit oldum ve buna ben de maruz kaldım. Ve bunlar yetmiyormuş gibi çalışanlar herhangi bir yasal hak talep etmesin diye sözleşme bitimine bir gün kala işten çıkartmalar da oluyordu. Durum böyle iken biz de kendimizi güvenceye almak için yasal hakkımız olan sendika üyeliğine başvurduk. Bunun farkına varan yani sendikalaştığımızı öğrenen Trendyol öncelikle bağlı olduğumuz sendikanın yasal temsilcisini işten çıkardı. Ve bunu çalışanın istihdam imkanını ortadan kaldıran 25/2 kodu ile yaptı.

Biz arkadaşımızın işten atılmasına karşı sözlü tepki verince ertesi gün küçülmeye gidiyoruz diyerek 54 işçiyi birden işten çıkardı. Küçülmeye gidiyorlar ama, işten çıkartılan yani atılan tüm işçilerin sendika üyesi olması gayet manidardır.

ODAK: Bu mağduriyeti yaşayan kaç kişisiniz? Neler yapıyorsunuz ve talepleriniz nelerdir?

Ömer Orhan: Toplamda 54 sendikalı işçi mağdur edildi ve bu durum çok dikkat çekmesin diye her hafta 3’er 5’er çıkarılmalar yapılmaya devam ediyor. Ve biz bu yasa tanımazlığa karşı 14 işçi 44 gündür direnişe devam ediyoruz. Trenyol’un olduğu her yerde direniyoruz. Depolarında, Maslak’ta bulunan Genel Merkez binası önünde vb.

Taleplerimiz ise gayet basit ve çözülebilir talepler. Sendika temsilcimizin kodunun düzeltilmesini, işe geri iade edilmesini ve halihazırda resmen el koyulmuş haklarımızın verilmesini talep ediyoruz. Bizlere yaşatılan mağduriyet ancak bu şekilde giderilir.

ODAK: Direnişiniz boyunca sizinle çok sayıda kurum ve insan dayanışma içerisinde oldu ancak “seçim sürecinde bizden oy isteyenler, haksızlık yaşadığımızda yeterince yanımızda bulunmuyor” diyerek bir sitemde de bulunuyorsunuz. Kime sitemde bulunduğunuzu sormayacağız ancak, sizce çeşitli siyasi partiler tarafından neden görmezden geliniyorsunuz, bunu sormak istiyoruz.

Ömer Orhan: Biz bu direniş esnasında şunu bir kez daha gördük ki ülkemizde siyasete yön verenler sermaye sınıfıymış. Siyasi partilerin yasaların uygulanmasını sağlamak, uygulanıp uygulanmadığını denetlemek bir yana bu yasa delicilerin yanında saf almaları bizler açısından kabul edilemez.

Bizler yasalara güvenerek sendikal girişimlerde bulunduk. Bu bizim anayasal hakkımız. Bu konuda ilgili makam ve mercilerin bizi dinlemesi ve bu konuda gerekli soruşturmayı yapması gerekmektedir.

ODAK: Siz direnirken, çeşitli işçi direnişlerinin de yanında olmaya, direnişleri birleştirmeye çalışıyorsunuz. Mesela Agrobay bunlardan birisi. Emekçilerin hak mücadelesini nasıl birleştirebiliriz, bunun hakkında neler düşünüyorsunuz?

Ömer Orhan: Öncelikle şunu söylememiz gerekir ki mücadelemiz kesinlikle bireysel değildir.

Trendyol depo işçilerinin direnişi yurdun her yerinde hak ihlaline uğramış emekçilerin direnişidir. Bu yüzden de işçi sınıfının dayanışma bilincini güçlendirmeliyiz. Tekrar tekrar söylüyoruz, bu hepimizin direnişidir. Geriye sadece direnişimizin sahiplenilerek güçlendirilmesi kalıyor. Başarırsak, hep beraber, yan yana gelirsek başarırız.

ODAK: Bundan sonraki süreci soracağız. Direnişinizde kararlı gözüküyorsunuz. Size daha fazla destek olmak için, kamuoyuna, emekten yana insanlara ve kurumlara ne demek istersiniz?

Ömer Orhan: Bizler bu direnişi ilk günün azmi ve kararlılığı ile haklı olmanın verdiği direnç ve kuvvetle ve en önemlisi direnişimizi zafere taşıma umudu ile sürdürüyoruz.

Bizimle temas sağlayan bir avuç emek dostlarını tenzih ederek söylüyorum! Bizde yani direnişimize karşı üç maymun çok oynandı. Sabah ayazında çok üşüdük, öğlen sıcağında çok yandık, akşam eve ekmek götüremezken çok utandık. Bir avuç emekçi olarak çok KİMSESİZ kaldık… O sebeple de, “KİMSESİZ İŞÇİLER” sloganını yarattık.

Sloganımız, yarattığı duygu itibariyle çok sahiplenildi. Aslında herkes bu ülkede işçilerin “KİMSESİZ” bırakılmasına tepki duyuyor. Buna karşı ise tek çağrımız, tüm kamuoyunun biz dahil işçi direnişlerini sahiplenmesine yönelik olabilir. Belirttiğimiz gibi, eğer birleşir isek, eğer birbirimize sahip çıkar isek işte o zaman kazanabilir.

ODAK: Sorularımızı cevapladığın için teşekkür ederiz Ömer. Sana ve arkadaşlarına başarılar. Hep beraber kazanacağız.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.