Tutsak Avukatlar Hakim Önünde AKP Yargısını Sorguladılar!

0
1842

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da içinde bulunduğu 17’si tutuklu 20 avukat bugün Bakırköy Adliyesi’nde hakim karşısına çıktı.

Duruşma Selçuk Kozağaçlı’nın savunması ile başladı. Kozağaçlı savunmasını şu şekilde yaptı: 

“Ben bir mahkeme karşısında olduğuma inanmıyorum. Bir Potemkin Panosu olduğunuza inanıyorum. Sefaleti ve yoksulluğu gizleyen Potemkin Panosu gibi siz, büyük mahkeme salonları Potemkin Panolarıdır, sahtedir.”

Çok kötü hazırlanmış bir iddianame ve dosya. Bu nedenle dosyayla ilgili özel bir şey anlatmayacağım.Türk ceza ve adalet sistemine güvenmiyoruz. Ben gerçek mesele üzerine konuşacağım; bir şeyler söyleyeceğim. 37 adet Ağır Ceza Dairesi bulunan bir hukuk sistemi metastaz yapmıştır, kanserlidir. Yargıda nasıl bir çürüme, çökme, kokuşma olduğunu biz görüyoruz. Biz panonun önünde değil, arkasındayız. Avukatlık çok tehlikeli ve ciddi bir iştir. ‘Hakikat’ çok çirkin şekillerde, işkenceyle, psikolojik baskıyla, sahte evrak tanzimiyle ortaya çıkarılmaya çalışılır bu ülkede. Biz bu sözde hakikate defalarca kez engel olduk, bunla gurur duyduk. Bu dosyanın tanığı olan en yoz, en çürük kişiler bizim hakkımızda tek bir onur kırıcı laf edemiyor. Güvenilir, sonuna kadar mücadele eder, müvekkilini bırakmaz diyor. Başkasını diyemezler de. Biz böyle avukatlık yapıyoruz.

Az önce buradan çıkardığınız polislerin ikisi beni yere yatırıp parmak izimi almak için dövdü. Üzerimde nüfus cüzdanım, avukatlık kimliğim var. Sizce parmak izimin tekrar alınmasına gerek var mı? Bu çocuklara beni tekrar dövdürtmenize gerek var mı? Ama dövdürttünüz. Tabii ‘Bize geldiğinde dövülmüştü’ diyeceksiniz. Avukatın hakikati insan onuruna uygun olan hakikattir. Sizin tahliye ettiğiniz cinayet zanlıları tahliye edilince endişeleniyor musunuz? Bizim neye bakmamızı istiyorsunuz? Avukatlık mesleğini ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz.

Müvekkilinizin yanından ayrılın bizim yanımıza geçin diyorsanız böyle bir şeyi asla kabul etmiyoruz. Bir maden çöküp de 301 kişi ölürse eğer o gün bugündür o 301 insanın hesabını sorarım. Bugün buradalar, hepsine minnettarım. 4 yıldır omuz omuza dövüşüyoruz. Hiç utanmadan bana verilen kağıtta deniliyor ki: ‘Bu avukat kendisini meşru göstermek için böyle numaralar yapıyor’. Eğer gösteriş için yapıyorsak bunu, biz bu insanların ailesiyiz. Ölene kadar da avukatlıklarını yapacağım. Bu bir mahkeme değil. Bana sorarsanız bir varoş yargılaması yapıyorsunuz. Biz gecekonduların, yoksul mahallelerin avukatlığını yapıyoruz. Siz de bir varoş yargılaması yapıyorsunuz. Böyle bir çöküş döneminde böyle avangard kararlar vermenizi sağlayan bu varoş mahkemeleridir.

Sosyalistiz, sosyalizm mücadelesi veren insanlarız. Örgütlerle temasımız var mıdır? Evet, olmak zorunda. Olmadan nasıl avukatlık yapabiliriz? Örgüt seni seviyormuş, bahsediyormuş demek ayıptır. Benim tanıdığım insanların %75i düzenin silah yoluyla devrilmesi gerektiğine inanıyor. Çok zor avukatlıklar yaptım. 150’nin üzerinde müvekkilim yaşamını yitirdi. Hiç tanınmayacak olanlar vardı otopsilerine katılmak zorunda kaldım.Bu avukatlar solculuk yapmayı seviyor gibi bir şey değil bizim yaptığımız. Devlet şiddetinin ve devrimci şiddetin değdiği bir alanda çalışıyoruz. Benim yanında bir adam yatıyor. Tek başına 50 kişiyi öldürmüş. Avukatının adını biliyor musunuz? Tanıyor musunuz avukatını? Benim yaptığımın aynısını yapıyorlar. Müvekkilini dinliyor ve bu şekilde anlatırsan şu kadar yıl hapis yersin diyorlar.”

“Banliyö merkezi hukukun değil derebeyi mahkemesinin geçerli olduğu Biz hangi derebeyinin mahkemesindeyiz? Mehmet Ağar’ın. Siz onun adamlarının getirdiği hukukla bizi yargılıyorsunuz. Cumhuriyetin yargıçlar kastına her gelen kılıç çaldı. Askeri cuntalar, cemaatler, ulusalcılar herkes kılıç çaldı. Siz bunların kılıç artığısınız. Bu bir mahkeme değil. Cumhurbaşkanı Kabinesinin yargıya bir etkisi var. Hükümetin beğenmeyeceği bir karar vermeye insan korkar. Benim avukatlığını yaptığım örgütlerle elbette temasım olacak. Gıyabında yakalama kararı olanların avukatlığını yaptım. Siyasi ceza davası avukatının hayatı zaten böyle geçiyor. Ben bu yaşamı mücadele ederek kendim inşa ettim. Avukat susma hakkını kullandırtmış, biz de gerçeği öğrenemedik diye avukat tutuklanır mı? Müvekkilinin sırrını savcıya, hakime, polise söyleyen avukat olur mu?”

“Müvekkillerim dünyanın en cesur, en kararlı mücadele eden insanları. Onlarla gurur duyuyorum. 150’nin üzerinde müvekkilim yaşamını yitirdi. Ailelerine öldüklerini anlatmak zorunda kaldım. Ülkenin en zor işlerinden birini yapıyoruz. Şiddetin çarpıştığı alanda avukatlık yapıyoruz. Devlet şiddetinin ve devrimci şiddetin çarpıştığı alandayız Bu ülkedeki katliamların faillerinin avukatlarının adını biliyor musunuz? O avukatlar benimle aynı şeyi yapıyorlar. Ben müvekkillerimin kullandığı şiddetin türü yüzünden burdayım.Bu şiddet iktidara talip bir şiddettir. Halka zarar vermeyen şiddettir. Devleti korkutan şey müvekkillerimin silah gücü, bomba envanteri değil. Devleti korkutan şey iktidara talip şiddet. Bu yüzden bizi tutukladınız.

Size güvenmiyorum, vereceğiniz her türlü cezayı yatarım. Onlarca stajyer yetiştirdim, salondalar. Bizim geleneğimiz bitmez. Asla yılmayız, asla vazgeçmeyiz. Devlet işkenceyi sekteye uğrattığımız için bize engel koyuyor. Tekrar tekrar sekteye uğratmaya devam edeceğiz.” Selçuk Kozağaçlı, savunmasını seyircilerin “Yoksul halk, seninle gurur duyuyor” sloganları eşliğinde sonlandırdı. 

Selçuk Kozağaçlı’dan sonra tutuksuz avukat Ezgi Çakır ile jandarma arasında tartışma yaşandı. Yaşanan tartışmanın ardından, jandarma avukatlara saldırdı. Saldırı sırasında bir avukatın gözlüğü kırıldı. ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’ya ise kelepçe takıldı.

Duruşma hala devam ediyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.