Akın Birdal: 1990’dan daha kötü ve tehlikeli bir yerdeyiz

0
1799

İnsan Hakları Derneği eski Genel Başkanı, Barış ve Demokrasi Partisi’nden 23. Dönem Milletvekilliği yapmış Akın Birdal, Mezopotamya Ajansı’na konuştu. Mezopotamya Ajansı’ndan Sadiye Eser ve Mahmut Doğru’nun, Akın Birdal ile söyleşisini paylaşıyoruz:*49803

1990’ların Türkiye’si ile 2017’nin Türkiye’sini hak ihlalleri açısından karşılaştıran İHD eski Genel Başkanı ve siyasetçi Akın Birdal, “1990’dan çok daha kötü bir yerdeyiz ve tehlikeli bir yerdeyiz” diyerek, Türkiye’de hak ihlallerinin yerlerde sürüklendiğini söyledi.

Ankara’da İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanıyken 13 Mayıs 1998’de silahlı saldırıya uğrayan Akın Birdal, tedavinin ardından mücadelesine kaldığı yerden  devam etti. Birdal, 1990’lı yıllarda Türkiye’de yaşanan hak ihlallerinin hem tanığı, hem de mağduru, hem de haksızlıklar karşısında yılmaz bir hak savunucusu. Türkiye’nin 1990’lı yılları ile günümüzü karşılaştıran Birdal, insan haklarının bugün yerlerde sürüklendiğini belirterek, “O günlerden bu güne birçok bedel ve çabalarla elde etiğimiz insan hakları kazanımları birer birer yok ediliyor” dedi.

‘AİHM KARARLARI TÜRKİYE İÇİN CAYDIRICI DEĞİL’

Büyükada’daki hak savunucuların gözaltına alınarak tutuklanmasını, işlerine geri dönme talebi ile açlık grevine giren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı, tutuklu gazeteci ve siyasetçiler ile Muğla’da yaşanan çıplak arama ile gözaltına alınanlar gibi yaşanan birçok hak ihlaline değinen Birdal, “En kötüsü de insan hakları ihlalleri sistematiği kanıksandı. Her gün her alanda insan hakları ihlali yaşanıyor” diye konuştu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) verdiği kararların Türkiye için caydırıcı olmadığını sözlerine ekleyen Birdal,  “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin denetim mekanizması caydırıcı rolü ortadan kalktı. En büyük tehlike buradan kaynaklanıyor. İnsan hakları alanında bence dünyada taşlar yerinden oynadı. Orada oynayınca burada daha da karmaşıklaşıyor. Böyle bir sorun yaşanıyor” dedi.

‘NEFRET DİLİ İLE BARIŞ GELMEZ’

“Nefret, düşmanlık hızla daha tehlikeli yerlere taşınıyor” diyen Birdal, “Barış önce dil ile başlıyor. Ancak en üst düzeye bakıyorsunuz, tam tersi bir nefret, şiddet, düşmanlık dili var. Öyle barış gelmez” dedi. Türkiye’nin hiçbir zaman farklı kimliklerin, inançların, kültürlerin özgürce yaşayabildiği bir ülke olmadığını dile getiren Birdal, “O nedenle şimdi de yakınılıyor. Buna karşı o zaman demokratik sivil bir takım itaatsizlikler tepkiler konulabilirdi. Ne yazık ki o da yapılmıyor ve konulmuyor” diye belirtti.

‘90’LARDAN DAHA GERİ BİR YERDEYİZ’

1990-2000 Türkiye’si ile 2017 Türkiye’sini kıyaslayan Birdal, “Bence daha kötü. Şimdi 1990’a geri mi dönülüyor deniliyor. Hayır, daha kötü ve daha gerisine gidildi. Çünkü; 1990’a geri mi dönüyoruz diyalektiğe aykırıdır. 1990’dan bu yana 27 yıl geçmiş. 27 yılda eğer bugün bir adım atmadıysan zaten bir adım geride kalmışsın demektir. İyi şeyler olması gerekirken olmadı. Çünkü İnsanlık, bilim, kültür, teknoloji gelişiyor. O nedenle bence o tanımlama doğru değil. Aslında 1990’dan çok daha kötü bir yerdeyiz ve tehlikeli bir yerdeyiz” şeklinde konuştu.

‘KORKU ORTAK MÜCADELE İLE YENİLİR’

Türkiye’nin virajda olduğunu dile getiren Birdal virajdan çıkış yolunu da şöyle açıkladı: “Öncelikle İnsan hakları ihlallerinin sabıkalarının sanıklarının yargılanması gerekiyor. Adil bağımsız bir mahkemede yargılanması gerekiyor. Adil yargılanma ve savunma hakkı insan hakları açısından olmazsa olmazdır. Bugün savunamıyorsunuz kendinizi ve adil yargılanamıyorsunuz” diye ifade etti. 90’lı yıllarda dayanışmanın çok daha fazla olduğunu ve seslerinin daha gür çıktığının altını çizen Birdal, “Şimdi insanı bir şey ama insanlar korkuyor. Fakat korkuya yenilmemeliyiz. Korkuya yenilmemenin en önemli dinamiği de ortaklaşmak, dayanışmak ve birlikte mücadele etmektir. Bugün sıradan bir insandan bunu beklemezsiniz, ancak gerek siyaset alanında gerek demokratik alanda gerek sendikal alanda, görevli arkadaşların kahramanlık değil, ama cesareti gerekiyor. Gerekirse bedel ödemeleri gerekiyor” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’DE HUKUK DIŞI YAPILAR KALDI’

90’lı yıllarda silahlı saldırıya uğrayan Birdal, son yıllarda siyasetçilere yönelik silahlı saldırıları da değerlendirerek, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Nedeni hukuk dışı yapılar dağıtılmadı. Şimdi soğuk savaş sonrası hukuk dışı bir takım yapılar vardı. Kontrgerilla gibi. Bir iddiaya göre NATO üyesi ülkelerinde hepsinde bu dağıtıldı, hukuk alanına çekildi. Ancak iki ülkede korundu iddiası var. Bunlardan birisi Türkiye’dir. Bir kere bu olmadı. Bir de bu karanlık gücün yan türevleri var. Oradan JİTEM çıkıyor, diğer yerden bilmem ne çıkıyor. Neden çünkü biz geçmişimizle tarihimizle yüzleşemedik ve hesaplaşamadık. Eğer bunu yapabilmiş olsaydık emin olun 90’lardaki cinayetlerin günümüze kadar taşınması mümkün olmazdı. Ama bence biraz sistemi devleti sorgularken, kendimizi de sorgulamamız gerekiyor.”

‘ZİNDANLAR ÇOCUK YUVASINA DÖNÜŞTÜ’

AKP’nin 2002’de iktidara geldiği zaman cezaevlerinde 7 bin kişinin olduğunu hatırlatan Birdal, “Şimdi 237 bini aştı. Cezaevlerinde İnsan haklarına dayalı bir düzenlemenin yapılması konusunda uluslararası standartları esas alarak yapılan kimi görece düzenlemeler şimdi tamamen yok edildi. Aslında Türkiye bir cezaevine dönüştürüldü. Biz daha önce öldürülen çocuklarımız için Türkiye çocuk mezarlığına dönüştü diyorduk, şimdi zindanlar çocuk yuvasına dönüştü” dedi.

*MA / Sadiye Eser – Muhammet Doğru

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.